MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ GENEL
KURULU
22 Şubat 2014 tarihinde yapılmış olan Mimarlar
Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin 43. Dönem Genel Kurulunun, iki Danışma
Kuruluna ve daha sonra da Genel Kuruluna katıldım. Danışma Kurullarında yaptığım
konuşmalarda, öncelikle her konuşmacının ‘katılımcı’ ve ‘değişim’ kelimelerini
kullanmalarından mutlu olduğumu belirterek, bu iki kelimenin anlamları üzerine
açıklama yaptım.
Konuşmamın daha sonraki kısmında yer alan
konulardan önemli başlıklar şunlardır:
-Odaya kayıt olmayanlar ve Odadan istifa edenler,
-Mimarların 20 alanda çalıştıkları veya çalıştırıldıkları,
-Her yıl mezun olan 3000 civarı mimar için bir
çalışma yapılması gerektiği,
-Birimlerde profesyonel çalışanlar için kadro
tarifi,
-Karşı çıkmanın yanında öneri de getirilmesi
gerektiği,
-Halkla ilişkiler,
-Profesyonel yöneticiliğe son verilmesi,
-Odacı ve Oda içi demokrasi tanımları,
-Delegelik,
-Örgütlenme.
Bunlardan son ikisi ile ilgili söylediklerimi
özetlemek gerekirse:
Delegelik: Odada delegelik hakkı bir iki kişinin
dudakları arasında olmamalıdır. Özellikle Odaya hizmet edenlerin delegelik hakkı
yönetmelikte yazmalıdır. Bugünkü delegeliği içime sindiremediğimi ve kabul
edemediğimi de ifade etmek isterim.
Örgütlenme: Odada muhalefetin kalmadığını,
demokratik bir örgütün içersinde kesinlikle muhalefetin bulunması gerektiğini, son
15 yıldır muhalefetin M’sini söyleyenlerin karga tulumba kapının önüne konduğunu
bilmek gerekir.
İkinci Danışma Kurulunda toplantıyı yöneten kişi,
‘muhalefetsiz örgüt’ eleştirime, konuşmamın hemen ardından olumsuz cevap
vererek farkında olmadan söylediklerimi kanıtlamış oldu.
Genel Kurulun ise şimdiye kadarki en heyecansız Genel
Kurul olduğunu söyleyebilirim. Katılım her zamankinden azdı. Genel Kurulun, Çalışma
Raporu hakkındaki görüşlerin konuşulacağı 5. Maddesinde ise üç kişi konuştu.
Onlar da eleştiri yapmadılar. Buna Yönetim Kurulu üyelerinin de şaşırdığını
hissettim. Danışma kurullarında vurguladığım ‘muhalefetsiz örgüt’ tanımlamam Genel
Kuruldaki görüntü ile de kanıtlanmıştı. İstanbul Büyükkent Şubemizin 43. Dönem
Genel Kurulu Mimarlar Odasının tarihinde yer almıştır. Bu Genel Kurulla
birlikte, ikinci Danışma Kurulunu yönetirken bana olumsuz davranan, Genel
Kurulda da Divan Başkanı olan kişinin de tarihe geçeceği ise anlamlı bir
tesadüf oluyordu. Öneriler maddesinde de iki kişi konuştu. Aslında Genel Kurul
14.30 gibi bitecekti. Delegelik ile ilgili Yönetim Kurulundan bazı meslektaşların
da olduğu bir gurubun verdiği önerge ile oturum akşama kadar uzadı. Önerge dolayısıyla
yaptığım konuşmamda, delegelik ile ilgili Danışma Kurullarında anlattığım aynı
düşüncelerimi söyledim.
43. Genel Kurulda, bir dönem aradan sonra tekrar delege
olmuştum. Tam da eleştirdiğim şekilde. Delegeliğime sevinemediğimi itiraf
etmeliyim. Zira geçtiğimiz dönem benimle birlikte delege yapılmayarak sözüm ona
itibarsızlaştırılan diğer arkadaşlar yine delege yapılmamışlardı. Sanki bu
dönem benim itibarım geriye iade edilmiş, diğerleri sonraki döneme bırakılmıştı.
Başkalarının itibarını tartanlar bilmelidirler ki itibar kamuoyu tarafından
tartılır. Kamuoyunun, başkalarının itibarını tartmaya yetkili olduğunu
sananların da itibarlarını tarttığının farkına varılmalıdır.
Yaşadığımız dönemde, delege yapılmayan bu kişilere
en azından delege gibi davranılmalıdır. Bu ortam sağlanmadığında beni delege
yapanlara teşekkür edeceğimi ancak bu şekildeki delegeliği kabul edemeyeceğimi
belirtmek isterim.
Aslında tüm birimlerdeki genel kurullarda aday
olan meslektaşlarımızın delege olmaları gerekirdi.
Odaya üye olmayanlar kadar üyelikten istifa
edenlerin de irdelenmesinde yarar vardır. Bu konuda ayrıca bir yazı yazacağım.
Mimarlar Odası, Ülkede bir değişim dönemi yaşandığını, bazılarının değişimci
mimarlar değil, herkesin değişim döneminin mimarları olduğunu düşünmeli ve
kabul etmelidir.
ARİF ATILGAN MART 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder