Kent Öyküleri
YELDEĞİRMENİ’NDE GÖNÜL KIPIRTILARI
ArifAtılgan
O yıllarda sevgili,
flört gibi kelimeler yoktu. ’Konuştuğum çocuk’, ’Konuştuğum kız’ denirdi.
Yeldeğirmeni has
insanların yaşadığı bir semttir. Güzel duyguların yaşanmaması olamaz böyle bir
yerleşimde. Altta, her paragrafta ayrı bir yaşanmışlığı yazdım. Yazılanları yaşayanlar
anlayabilir. Yazının bütünündeki amacım, ilişkilerin bugüne göre ne kadar nahif
olduğunu gösterebilmektir.
Köşedeki binanın altındaki gençlere evdeki hanım kızıyordu gürültü yapıyorlar
diye. Kızı, köşedekilerden birinin
‘konuştuğu kız’ olabilir mi diye şüpheleniyordu aslında herkesin sevdiği hoca.
…..
Çelimsiz kız bir anda gelişmiş, güzelleşmişti. Onunla çıkan voleybolcu çocuk ta
yanına yakışmıştı.
……
Üniformalı delikanlı konuştuğu kızla yürürken, ‘Ben
böyle güzel kızla yan yana yürürüm’ der gibiydi.
……
İlkokulda, çocuk kıza
çikolata-gofret yaldızı hediye ederdi. Ortaokulda, Arkadaşım ile başlayıp
Arkadaşın ile biten mektuplar gönderirlerdi arkadaşlarıyla birbirlerine.
Arkadaşımı sokağın
köşesinde bulut gibi görmüştüm. 50mt ileriden sarhoş olduğu belli oluyordu. Belli ki esmer kız canını sıkmıştı.
…….
DDY Kampında bakışlarla
başlamıştı her şey. Delikanlı kızın yanına Ayrılık Çeşmesinin yukarılarında
yaklaşmıştı. Talihsizlikleri, o yaz delikanlının üniversite sınavlarının olması idi.
…….
Herkesin sevdiği Berber
sevdiği kızın sokağında şarap içmişti.
…….
Delikanlı sokak
arkadaşı ile çıkıyordu. Semte en yakın buluştukları nokta Kadıköy İskelesiydi.
…….
Sarışın kız güzelliğinin
farkındaydı. Temiz yüzlü ve kösele ayakkabılıları beğenirdi. Konuştuğu çocuk ta
öyleydi.
…….
Mezarlık (Ayrılık
Çeşmesi) Sokağında oturan delikanlı, sarışın kızın sokağının köşesine takılıyordu.
Derdi, Onun ablasıydı. Dediler ki, ‘O yüz vermez, uğraşma’. Ama kız da
pencereye çıkıyordu. Bir gün evlendiklerini öğrendik.
…….
İzettin Sokakta, Havranın oralarda oturuyordu gözlüklü sempatik kız. Arka sokaktaki çocukla buluştuklarında evlendikten sonraki günlerin hayalini kuruyorlardı.
…….
Delikanlı, köşede dururdu. Kız, karşı köşedeki evin ikinci katındaki
pencerede. Buradan bakıştıkları zaman dilimi, beraber olduklarından fazlaydı.
…….
Başını sıvazlayıp ‘Kaça
gidiyorsun bakayım?’ dediğiniz kızların fark edilmeyen bir sürede kendilerine ‘Siz’
dedirtmelerini, annemin saksı bitkilerindeki tohumların bir günde
çiçek olmalarına benzetirdim. Havranın oradaki kız da öyleydi. Yeni delikanlı olan çıktığı çocuk ta.
…….
Yurttan bir kızla
evlenmek istediğini söylemişti bana delikanlı. ‘Seviyorsan hiç
düşünme, hemen evlen.’ Demiştim.
…….
Delikanlı ile İtalyan Apartmanındaki kız evlenmek istiyorlardı. Aileler istemiyordu. Kız bir akşamüstü
apartmanın köşe balkonundan aşağı atmıştı kendini. Yaşıyordu ama daha sonra tam
sağlıklı oldu mu, evlendiler mi bilmiyorum. Aşk efsanesi olarak anlatıldığını duydum bu olayın.
…….
Delikanlı uzun boylu
idi. Kız da öyle. Delikanlının yakışıklılığını erkekler, kızın güzelliğini
kızlar kabul ederdi. Evlendiklerinde herkes yakıştırmıştı Onları birbirine.
Geçip giden yıllar delikanlıyı almıştı o kızdan.. Üç kardeşini de.. Bugün yaşadıklarıyla
bilgeleşmiş bir hanımefendidir kendisi.
…….
Yahudi kız çok güzeldir.
Türk delikanlıyla çıkmaktadır. Sonunda Türk Türk’le, Yahudi Yahudiyle evlenir.
Bir süre sonra, önce kızın ailesi sonra kız ve ailesi ülkeyi terk ederler. 50
yıl sonra Kız, yaşadığı İsrail’de Eski Yeldeğirmenliler Face sayfasını öğrenir.
Üye olur. İlk yorumunda O delikanlıyı sorar. Yaşamadığını öğrenir.. Sessizlik..
Anılarına gömülür.
…….
2016 yılı. Çocukluğumun geçtiği Uzunhafız Sokağındaki tren köprüsünden sokağa doğru
yürüyordum. Tam ortada bisikletlerinin üzerinde yan yana bir çift duruyordu. Başlarını
birbirlerine çevirdiler ve öpüşmeye başladılar. Yanlarından geçtim. 10mt ilerideki
esnaflar kendi aralarında mırıldanarak ayıplıyorlardı Onları. Hâlbuki eski yılların
esnafları bir güzel diskur çekerlerdi. Zaten olmazdı böyle bir şey.
Yeldeğirmeni eskiden
mahalleydi, şimdi “nezihleştirilen” proje alanı.
ARİF ATILGAN HAZİRAN
2016