Kent Öyküleri
YALOVA’DA KAMBER BABA
Kamber Baba Yalova’da
bir durak ismidir bugün. 1960 lı yıllarda burada metruk bir Su Değirmeni bulunurdu.
Denir ki, Kamber Baba 1920 li yılların ikinci yarısında mübadillerden sonra
Yalova’ya gelmiştir. Amacı burada Müslümanlığı yaymaktır. Geldiğinde yukarıda
bahsedilen değirmeni yapıp işletmiş ve o şekilde halka yakın olmuş. Değirmenin 1940
larda terk edildiği sanılıyor. Zira 1950 lerde metruk halde idi. Bugün
değirmenin yerinde Cem Evi bulunmaktadır. Bu anlamda Kamber Babanın alevi
olduğu sonucu çıkarılabilir.
Değirmenin yukarısındaki
arazi bizim sülalenindi. 1950 lerin sonlarında Değirmenden 50 MT yukarıya bir
ev yapmışlardı. Eve küçük amcam köyden taşınıp yerleşmişti. O yıllar Fatih
Caddesinin yukarısı tamamen boştu. Evden iskele dâhil bütün Yalova görünürdü.
Metruk Değirmenle
ilgili birçok efsane, söylenti anlatılırdı. Doğrusu gece Değirmene gitmeye
korkardık. O yıllarda burada elektrik olmadığını da belirtelim.
Geçtiğimiz günlerde
etrafı apartmanlarla çevrilmesine rağmen hala bu tek katlı evde yaşayan 90 nını
geçmiş amcam ve Ona yakın yaşta olan yengemle sohbet ediyorduk. Yengemin yürüme
sorununu saymazsak ikisinin de sağlığı iyi. Yengem 1960 larda yaşadıkları bir
olayı anlatmaya başladı.
Kendisi verandada
oturuyormuş. Amcam ve henüz çocuk olan kuzenlerim evin üst tarafındaki köy
yolunun yanındaki söğüt ağaçlarının altına koyunları yatırmışlar. Amcam iş
yapıyor, kuzenlerim gölgede yatıyorlarmış. Değirmen tarafından yırtık elbiseli,
üstü başı perişan, 60 yaşlarında görünen, elinde değnekle beyaz saçlı bir adam
gelmiş yanlarına. Amcama demiş ki ‘Bu koyunlar senin mi?’, Amcam ‘Benim.’
demiş. Adam devam etmiş soru sormaya ‘Bunların zekâtını veriyor musun?’, Amcam
‘Veriyorum.’ demiş. Adam ‘ Bana da ver öyleyse bir koç.’ demiş. Amcam bir koçu
boynuzlarından çekeleyerek getirmiş ve Adama ‘Al.’ demiş. Adam koçun
boynuzlarından tutup biraz sürüklemiş sonra salmış ve ‘Ben seni sınadım. Hayrını
gör.’ demiş. Elindeki şişeden koyunların üzerine su serpiştirip evin arkasında
kalan Hacı Mehmet Ovasına doğru yürümüş ve kaybolmuş.
O güne kadar hiç
tanımadıkları bu Adama köpekler havlamamış. Zaten Onu bir daha da hiç
görmemişler.
Yengem ’Ben içimden
amcana kızıyordum koçu verdiği için.’ dedi. Yanındaki amcama sordum.’Sen ne düşündün?’
diye. O da’ Adam istedi, verdim.’ dedi.
Bu öykülere anlam
verenler de olabilir vermeyenler de.. Gerçek olan, bugün artık anlamlı veya
anlamsız bu tip öykülerin gerçekleşemeyeceğidir. Zira kentleşme ile çoğalan
yapılaşma, çevremizde hiç boş alan bırakmamaktadır.
Kent Öyküleri
bitmemeli.
Arif Atılgan Haziran 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder