29 Temmuz 2016 Cuma

YALOVA VE YALOVALILAR
Arif Atılgan

Yaşadığımız son yerel seçimde Yalovalılar beni şaşırtmıştı. Seçime 2-3 ay kala 2-3 defa fikir değiştirdiklerine şahit olmuştum. Yalovalılar AKP li başkan adayını istemediklerini söylüyorlar ama nedeni konusunda elle tutulur bir şey söyleyemiyorlardı. Duyulabilen tek eleştiri AKP li başkan adayının bir kısım esnafla ters düştüğü idi.

Belediyede meclis çoğunluğunu AKP li adaylar, başkanlığını CHP li aday kazanmıştı.

Hâlbuki yıllardır, iktidar hangi partideyse Yalova’da belediyeyi o parti kazanırdı. Bu sefer öyle olmamıştı. Yalova’nın dışında gibi görünüyorsam da herkesten daha eski Yalovalıyımdır. Babam ile CHP li milletvekilinin ve CHP li belediye başkanının babaları 1924 mübadelesinde Yunanistan’daki Drama’nın Demirciören köyünden Yalova’ya birlikte gelmişler. Belediye başkanıyla akrabalığım bile varmış buradaki akrabalarımın söylediğine göre.

Belediye seçimlerinin üzerinden iki yıl geçti. Yarı İstanbul’da yarı Yalova’da yaşayan biriyim. Kenti, çevreyi bilen bir mimar olarak Yalova’da olumlu anlamda değişim, gelişim olduğunu görüyorum. Üstelik belediyenin ekonomik sıkıntısı olduğunu da duyuyorum.

                                         Yeniden Çiçeklendirilen Kent Meydanı

Göze batan gelişmeler şunlardır:
-Önce belediye binası insanı saran hale sokuldu. Düzenlendi, dekore edildi.
-Sahil ve kumsalın yüzü gözü açıldı. Alandaki özel çocuk oyun parkları vs iki iskele arasında oluşturulan lunaparka aktarıldı.
-Deniz daha temiz. Kumsaldaki çer çöp ve kıyıdaki yosunlar her sabah temizleniyor.
-Trafik bazı güzergâh değişiklikleriyle eskisinden iyi hale getirildi.
-Trafik ışıkları Yalova’ya özel hoş görüntülü yapıldı. Direk boyunca yanıyorlar.
-Yaşar Okuyan Bulvarındaki her aracın her tarafa dönebildiği iki kavşak sorunsuz hale getirildi.  
-Kent meydanı çağdaşlaştırıldı. Çiçekliklerle düzenlemeler yapıldı. Heykellerin dibindeki bazı mezbelelikler ortadan kaldırıldı.
-Yol kenarlarına atılan molozlar artık görünmüyor.
-Park yapımına ağırlık veriliyor.
-Dere hoş bir görüntüye kavuştu. Dereye atılan çer çöp belediye tarafından temizleniyor.
-Yeni açılan sokaklara hemen taş döşeniyor, toprak çamurlu sokak yok.
-Bütün cadde ve sokakların iki yanındaki kaldırımlara çınar ağacı dikildi. 4-5 yıl sonra bu ağaçlar Yalova’ya müthiş bir güzellik, serinlik ve karakter kazandıracak.
-Bu yaz sular kesilmedi.
-Ramazan ayında her kesimi mutlu edecek etkinlikler yapıldı.
-Sahilde özürlüler için soyunma, duş tesisi yapıldı.
-Sinekle mücadele için ilaçlama yapılıyor.
Eleştirilecek konular da var ama onları önerilerimle birlikte başka zaman yazacağım.

                                            Geçen Yıl (2015) Sahilin Durumu

  
                                                Bu  Yıl (2016) Sahilin Durumu

Aslında Yalova’nın fonksiyonu belli değil. Kent kimliksiz. Sanayi mi? Ticaret mi? Tarım mı? Turizm mi?. 1/25.000 lik planlarda ‘Hizmet’ denmiş yarım ağızla ki o da kimliksizliktir aslında. Deprem sonrasında hasarlı binalarda öğrenciler kalır düşüncesiyle üniversite şehri yapılmak istenmiş ama o da tam tutmamış sanki.

                                         Sahilde Özürlüler İçin Soyunma, Duş Tesisi

Anlatmak istediğim, iki yıl öncesine göre Yalova’nın olumlu bir değişim gösterdiğidir. Belediye Başkanını ve yönetimini takdir etmek gerekir.

Ancak bu sefer de Yalovalılar şimdiki başkanı beğenmiyorlar. Kiminle konuşsam Onu eleştiriyor. Başkanın yakınlarından, çalışanlarından bile bu tip konuşmaları duyuyorum. Üstelik yine elle tutulur bir şey söyleyemiyorlar. En akılda kalanı, yaşadığı apartmanın alt katında oturmaya devam etmesi.

Öte yandan Belediyenin yaptığı işleri iyi tanıtamadığı belli oluyor. Örneğin: Bağlarbaşı Mahallesi ve Ovada yaşayanlar eskiden Devlet Hastanesine iki minibüs değiştirerek gidebiliyorlardı. Şimdi belediye otobüs koymuş. Tek vasıtayla gidiyorlar. Ama bu hizmet tanıtılmamış. Bazı kahvelerin camına tarife yapıştırttım. Böyle bir hizmet törenle başlatılmalı, bütün kahve, lokanta, market vs nin camlarına tarife yapıştırılmalıydı.

Bir de Yalovalılar kusura bakmasın, henüz kentlileşememişler. Kamusal hizmetler yerine kendilerine kişisel küçük bir ayrıcalık yapılması onları daha mutlu etmekte.

Ancak benim tespitim bunlardan öte bir durum olduğudur. Yalovalıların ayarlarıyla oynanmış sanki. Düşünceleri çok çabuk değişiyor. Kolay etkilenir olmuşlar. Bildiğim eski Yalovalılar yok artık.

Yalova kentleşirken, Yalovalılar kentlileşmeyi öğrenmeli.
ARİF ATILGAN TEMMUZ 2016

28 Temmuz 2016 Perşembe

Kent Öyküleri

YELDEĞİRMENİ'NDE PANDELLİ’NİN İNTİHARI

1955 yılındaki 6-7 Eylül olayları İstanbul’un tarihinde kötü bir anı alarak kalmıştır. Önce, ‘Selanik’te Atatürk’ün evi bombalandı’ haberiyle halk galeyana getirilerek sokaklara çıkarılmıştı. Ardından, gayrimüslimlere ait işyerleri yağmalanmıştı.

Yeldeğirmeni’nde, semt sakinleri gayrimüslim esnafların dükkanlarını korumuşlardı. Sadece semtin çarşısından biraz uzakta kaldığı için gözden kaçan Pandelli’nin bakkal dükkanı yağmacılardan kurtarılamamıştı.

Dükkanının yağmalanması Pandelli’nin ağırına gitmişti. Bu duygusu müşterileri tarafından da hissediliyordu.

Bir süre sonra Pandelli ortadan kaybolmuştu. Bulunamıyordu. 

İbrahimağa Sahası Yeldeğirmenli gençler için çok kullanılan bir alandı. Burada futbol oynayan gençlerin içinde Pandellinin torunu Taki de bulunmaktaydı.

Yine top oynadıkları bir gündü. Hızlı bir şutla top şimdiki AVM nin bulunduğu yerdeki bostan kuyusuna kaçmıştı. Top oynayanlardan Sabahattin, kardeşi Yavuz ve Taki topu almaya giderler. Bir de bakarlar ki kuyunun içinde bir insan yatmaktadır. Şaşkınlıkla topu unutup kuyudaki ölmüş insana dikkatlerini verirler. Birden Taki, ‘Dedem’ diye haykırır. Bir süredir kayıp olan Pandelli’nin ölüsü acı bir tesadüfle torunu ve arkadaşları tarafından bostan kuyusunda bulunmuştu.

                       İbrahimağada Şimdiki AVM nin Bulunduğu Yerdeki Bostan Kuyusu

Niye intihar ettiği tam anlaşılamamıştı. Ailevi sebepler diyen de vardı, dükkanının yağmalanmasına üzüldü diyen de.

Taki hayatta değil. O günü yaşayanlardan Yavuz Çakarcan olayı anlatırken arkadaşı Taki’nin o andaki halini anımsamış ve acıyla yüzünü buruşturmuştu farkında olmadan. Belli ki olaydan kötü etkilenmiş.

Bu olay da semtte yaşanan binlerce acı tatlı anı içersine girmiş, semtin hafızasında yerini almıştır. Semtlerin hafızası semtlerin köklerini oluşturur. 

ARİF ATILGAN Temmuz 2016

23 Temmuz 2016 Cumartesi

KENT ÖYKÜLERİ

1-KADIKÖY ÇARŞISI’NDAN SOYLULAŞTIRMA ANISI

2-YELDEĞİRMENİ’NDEN SOYLULAŞTIRMA ANISI

3-1961 YILINDAN 2016 YILINA İDEALTEPE
4-DONDURMACI ABDULLAH

5-DONDURMACI YAŞAR USTA
6-ÜNSAL AĞBİ
7-MİMAR FARUK YAZICI
8-YELDEĞİRMENİNDE ÜÇ KUŞAK KARAHAN AİLESİ
9-YALOVA’DA KAMBER BABA
10-YELDEĞİRMENLİ ESKİ ARKADAŞIM
11-SOKAK ARKADAŞIM ERDİL KOÇKAN
12-YELDEĞİRMENLİ BÜYÜĞÜM SAMİ AĞBİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/kentoykuleri-yeldegirmenli-buyugum-sami.html

13-BİR ANI

14-RAKI ANISI

15-YELDEĞİRMENİ’NDE GÖNÜL KIPIRTILARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/kent-oykuleri-yeldegirmeninde-gonul.html

16-KURBAN BAYRAMI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/kent-oykuleri-kurban-bayrami-kurban.html

17-BİR KADIKÖY ANISI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/birkadikoy-anisi-1970-li-yllar.html

18-GAZETECİ YILMAZ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/11/yeldegirmeni-gazeteci-yilmaz-arif.html

19-FB-GS REKABETİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/11/kent-oykuleri-fb-gs-rekabeti-arif.html

20-SİYASET ANISI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/kent-oykuleri-siyaset-anisi-arif-atlgan.html

21-YELDEĞİRMENİ’NDE BİR KÖŞK VE ANILARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/kent-oykuleri-yeldegirmeninde-bir-kosk.html

22-İSKELE SOKAĞI’NIN RIHTIMINDAKİ AHŞAP EVDEN BİR ÖYKÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/01/kent-oykuleri-iskele-sokaginin.html

23-YELDEĞİRMENİ’NDE BİR AŞK ÖYKÜSÜ


27-1MAYIS 1977
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/04/kent-oykuleri-1-mayis1977-arifatlgan.html

28-ÖKÜZ ARABASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kent-oykuleri-okuz-arabasi-arif-atlgan.html

29-KÖYDE ATA BİNMEK
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kent-oykuleri-koyde-ata-binmek-arif.html

30-YELDEĞİRMENİ’NDEN BİR ANI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kent-oykuleri-yeldegirmeninden-bir-ani.html

31-TERZİ SALOMON’LA BİR ANI
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/08/kent-oykuleri-terzi-salomonla-bir-ani.html

32-YALOVA’DA ATILGAN SOKAK
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/08/kent-oykuleri-yalovada-atilgan-sokak.html

33-KURTÇU MAHİR
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/09/kentoykuleri-kurtcu-mahir-arifatlgan.html

34-BURHAN PAZARLAMA
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/09/kent-oykuleri-burhan-pazarlama-arif.html

35-YALOVA’DA YEREL SEÇİM ÖYKÜSÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/kent-oykuleri-yalovada-yerel-secim.html

36-ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/kent-oykuleri-canakkale-sehitleri-arif.html

37-BOĞA HEYKELLİ ALTIYOL
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2018/03/kent-oykuleri-boga-heykelli-altiyol.html

38-RASİMPAŞA’LI VOLEYBOLCU DEMİR ALP SEREZLİ VE BİR FAİR PLAY ÖYKÜSÜ
https://atilganblog.blogspot.com/2018/12/rasimpasali-voleybolcu-demir-alp.html


39-ERTAN KUNTER'İ KAYBETTİK


40-Doğum Günü
42-YENİ YILA GİRDİK
48-BİR SANATÇI PORTRESİ
50-OSMAN HIZLAN (KADIKÖY’ÜN İLK SEÇİLMİŞ BELEDİYE BAŞKANI)
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/12/osman-hizlan-kadikoyun-ilk.html
51-AYDIN BOYSAN’I KAYBETTİK

52-AYDIN BOYSAN
55-SABRİYE YENGEM
57-OKTAR TERTEMİZ, SPOR CAMİASINDAN BİR ESKİ YELDEĞİRMENLİ
59-AYNI SOKAĞIN İKİ TAKIMI: YONCASPOR VE BEYAZ ŞİMŞEKLER
http://atilganblog.blogspot.com/2019/01/aynisokagin-iki-takimi-yoncaspor-ve.html
60-KADIKÖY ŞEHREMANETİ BİNASINDA 27 MAYIS 1960 ANISI

61-LAZ YENGEMİ KAYBETTİK

62-MİMARLIK ANILARI 1

63-MİMARLIK ANILARI 2

64-MELİH KORAY BİNALARI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM

65-MELİH KORAY ZİYARETİ

66-MELİH KORAY BİNALARININ KORUNMASI ÇALIŞMASI

67-MİMAR MELİH KORAY

68-MELİH KORAY BİNALARININ KORUNMASI

69-MELİH KORAY’I KAYBETTİK




74-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -1-
http://atilganblog.blogspot.com/2018/09/prof.html

75-
Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -2-

76-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -3-

77-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -4-
https://atilganblog.blogspot.com/2018/09/prof_28.html

78-
Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -5-

79-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -6-

80-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -7-

81-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -8-
https://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_56.html

82-
Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -9-
https://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_6.html

83-
Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -10-

84-
 Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -11-

85- Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -12-http://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_11.html

86-Prof. SEMAVİ EYİCE röportajının 12 bölümünün LİNK leri: 
https://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_75.html

87-YELDEĞİRMENİ’NDE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI ANISI
http://atilganblog.blogspot.com/2018/09/1972-yilinda-sokaga-cikma-yasagi-anisi.html

88-PAVYON 
https://atilganblog.blogspot.com/2023/12/oyku-pavyon-oykusu-1965-universitedeki.html

89-YALOVA’DAKİ EVE HIRSIZ GİRMİŞ
https://atilganblog.blogspot.com/2023/11/oyku-yalovadaki-eve-hirsiz-girmis-iki.html


18 Temmuz 2016 Pazartesi

DARBENİN İYİSİ OLMAZ

27 Mayıs 1960 darbesinde orta bire gidiyordum. DP yi sevmeyen bir aile olarak o sabah sevindiğimizi söylemeliyim. Ardından 1961 yılındaki ekonomik kriz sonrasında, boşaldığı söylenen hazineyi doldurmak için halktan altın yüzük, bilezik vs lerini devlete hibe etmeleri istenmişti. Annem babam da altın yüzüklerini vermişler yerine nikel birer yüzük almışlardı. Daha sonra o hibe edilen değerlerin başına gelenleri gazetelerden okumuştuk. İhtilal ile iktidardan düşürülenler Yassıada’da kurulan mahkemede yargılandılar. Her akşam radyoda o günkü yargılamayı dinliyorduk. Mahkemeyi izlemek isteyenler Dolmabahçe’den kalkan vapurla adaya götürülüyorlardı. Annem babam da gitmişti. Gördüklerinin Onları üzdüğünü anlamıştım. Sonunda düşürülen iktidarın eski başbakanı ve iki bakanı idam edildi. Normal mahkemede aynı kararların alınamayacağını herkes bilmektedir.

22 Şubat 1962 tarihinde Kara Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir’in liderliğinde denenip başarısız olan, af edildikleri halde 20 Mayıs 1963 tarihinde aynı kişilerle tekrar denenip yine başarısız olunan darbe girişimleri olmuştu. Talat Aydemir’in idama mahkûm olması üzerine Yeldeğirmeni’ndeki akrabalarının üzüntülerini biliyorum. Ayrıca yine insanlar ölmüştü. Harp Okulundaki o dönemin bütün öğrencileri yargılanmış, cezalandırılmış, okuldan atılmıştı. Ayrılık Çeşmesi Sokakta oturan Harbiyeli ağbimiz de cezalandırılanlardandı.  

12 Mart 1971 tarihindeki muhtırada Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvetlerinde mimar olarak yedek subaylığımı yapıyordum. Belki de şanstı o sırada asker olmam. Bir gece kaldığım bekâr subaylar misafirhanesinden bazı muvazzaf subay arkadaşlarımız rütbeleri sökülerek götürülmüştü. Bir gün Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur gelmişti. Bütün subaylar sinema salonunda toplanmıştık. Konuşmasında, bazı anarşist guruplar içinde subayların da bulunduğunu söylemişti. Onların, anarşist olmaları kadar gurupta başka bir sivilin liderliği altında bulunmalarını da içine sindiremediğini ifade etmişti.  Salonda 10 civarı yedek subaydık. Yani sivildik. Ben kendi adıma çok alınmıştım. 12 Mart muhtırası benim 68 kuşağıma yapılmıştı. Ardından ekonomi bozulmuş, kurulan sıkıyönetim mahkemeleri ile 27 Mayıstaki 3 idamın rövanşı alınır gibi 3 genç arkadaşımızı asmışlardı. Normal mahkemelerde bu sonuç olmazdı.

12 Eylül 1980 de eşimle Bodrumda tatildeydim. Sabah radyoda Hasan Mutlucan’ın türkülerini duyunca ’İhtilal oldu’ demiştim eşime. Bilmiştim. 12 Eylül darbesi, ekonomik kriz dolayısıyla alınan 24 Ocak 1980 tarihli kararların rahat uygulanmasını sağlamıştır. Bir de sıkıyönetim mahkemelerinde idama mahkûm olanlar ve sayısı belli olmayan kaybolan tutuklular olmuştur. Normal şartlarda bunlar da olmazdı.

28 Şubat 1997 de ise Ankara’ya eşimin resim sergisinin açılış kokteyli için gelmiştik. Akşam oteldeki odamızda haberleri dinledikten sonra eşime ‘Bu resmen darbe.’ demiştim. Bu sefer başka bir kesimin canı yanmıştı. 2001 ekonomik krizinin başlangıcı 1998 de çıkarılan çek yasası ile başlamıştır.

28 Nisan 2007 E-Muhtırası artık askerin kışlasından çıkmaması gerektiğinin işareti olmuştur bana göre. Diğer yandan yine ABD deki Mortgage krizinin ekonomik sıkıntısı bir yıl sonra bizi de etkilemişti.

15 Temmuz Gecesi TBMM

15 Temmuz 2016 da gece 23.30 da Yalova'da sahilde otururken yan masadan 'Ankara'da uçaklar alçak uçuş yapıyormuş' sözlerini duydum. Eve gelip TV yi açtığımda yeni bir darbeyle karşılaştığımızı öğrendim. Darbe konusunda uzman değilim. O sebepten yapılanın detaylarına giremiyorum. Darbeyi halk sokağa çıkarak, siyasi partiler TBMM ye girerek önledi. TBMM nin uçaklarımız tarafından bombalanması çok üzücü. Başarılı olamayan darbe girişiminde 100 lerce insanımız ölmüştür. Yaptığından habersiz olanların olduğu da yazılmaktadır. Onlar dâhil hepsine üzülelim.

Tanık olduğum bütün darbeler sevmediğim iktidarlara yapılmıştı. Ancak hepsinde halkın üzerindeki olumsuz sonuçları yaşamış biriyim. Her darbe ülkeyi 10-20 yıl geriye götürmüştür. Darbe idareleri, en beğenilmeyen iktidarlardan daha iyi değildir.

Saçmaladığım zaman babam dalga geçerek derdi ki ‘Çamlıca Tepesine çık kendine akıl fikir ihsan etmesi için Allaha dua et.’ ‘Neden Çamlıca Tepesi?’ diye sorduğumda, gülerek ‘Yüksekten sesini daha kolay duyurursun.’ Derdi. Yaşasaydı, bugün çok kişiye aynı şeyi söylerdi herhalde.
Arif Atılgan Temmuz 2016

13 Temmuz 2016 Çarşamba

REKS SİNEMASI
Arif Atılgan

Reks Sineması’nın bulunduğu arsada 1900 lü yılların başında Febüs isimli tiyatro binası bulunmaktaymış. Febüs’ün adı daha sonra Apollon (Sineması)Tiyatrosu olmuş. Binanın mülkiyeti gayrimüslim bir vakfa aittir. Apollon Tiyatrosu’nun yazlık kısmı şimdiki Halk Eğitim Merkezi’nin bulunduğu arsadaydı.  Sinemanın adı 1930 yılında Hale olarak değiştirilmiş.

1920 yılının sonbaharında Apollon Tiyatrosu’nda ilk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale sahneye çıkmış. Üç hafta üst üste sahneye çıkan Afife Jale, ilk hafta Yamalar isimli oyunda kimliği gizlenerek sadece Jale adıyla sahnede yer almış. Sanatçının çok başarılı olduğunu tespit eden Darülbedayi yetkilileri, onu ikinci hafta gerçek adı ile Tatlı Sır oyununda oynatmışlar. Ancak polis oyuna engel olmuş. Engellemeye rağmen halkın sanatçıdan yana olumlu tepkisini gören yetkililer, ertesi hafta Afife Jale’ye Odalık adlı piyeste tekrar yer vermişler. Olaylar olmuş. Arka kapıdan kaçırılan sanatçı Kadıköy İskelesi’nde yakalanıp sorgulanmış. Bir anda istenmeyen insan durumuna sokulan Afife Jale’nin 08/ 03/ 1921 tarihinde Darülbedayi’deki görevine son verilmiş.

Mal sahibi Rum Vakfı yetkililerinden öğrendiğime göre sonraki yıllarda sinemanın önüne Afife Jale'nin büstü konmuş. Günümüzde büst yerinde bulunmamaktadır.

1961 yılında Hale Sineması yıkılarak yerine Reks Sineması inşa edilmiştir. Reks Sinemasının mimarı Maruf Önal’dır. 1100 kişilik sinemada koltuk, balkon ve localar bulunmaktadır. Binanın bodrum katı düğün salonu olarak değerlendirilmiştir.

                                                Reks Sinemasının Orijinal Hali

1980 li yıllardan itibaren sinema sektöründe hissedilen kriz ile sinema salonları kapanmış veya küçültülmeye başlanmıştır.

2000 li yıllarda yaşamına devam eden az sayıdaki sinemadan biridir Reks Sineması. Ancak yeni döneme ayak uydurabilmek için kendince önlemler, düzenlemeler yapmak zorundadır.    

Binanın bodrum katındaki düğün salonu yeme-içme mekânı haline getirilmiş. Sinemanın balkonu, koltuğun ön sıralarına kadar eğimli bir şekilde indirilerek uzatılmış. Balkon altı ve fuayenin boş bölümleri ise küçük sinema salonları haline sokulmuş. Böylece küçüklü büyüklü 6 salon ortaya çıkarılmış.

Fuayeden salon elde etmek isterken binanın cephelerindeki saydam kısımlara duvar örülmüştür. Bu sebepten cephede de değişiklikler meydana gelmiş, binanın orijinal görüntüsü kaybolmuştur.

                                                     Cephelerin Bozulmuş Hali

Bina içindeki döner merdiven, özel olarak Mimar Maruf Bey tarafından kenarları hiçbir yere oturmayacak şekilde boşta bırakılarak inşa edilmiştir. 2010 yılında kaybettiğimiz Maruf Bey, en alt ve en üst basamakları alt ve üst döşemelere bağlamış, alt fuayede döner bir merdivenin görülmesini amaçlamıştır. Hatta böyle bir merdivenin ayakta duramayacağını iddia edenlere karşı, her basamağa çimento torbaları koyarak deneme bile yapmıştır. Merdivenin arkasındaki duvar ise iki katta da saydam bırakılmıştır. Böylece mimar, aydınlık merdivenkovası içinden dönerek çıkan merdiveni bir heykel gibi göstermek istemiştir.

                                            Merdivenin Orijinal Hali

2000 li yıllarda adı Rexx olarak değiştirilen sinemada, üst katta mekân kazanmak için döşeme merdivene kadar uzatılarak mimarın bütün düşünceleri ortadan kaldırılmıştır.  Diğer yandan merdivenin altına konan büfe de mimarın amacını tamamen yok etmektedir.

                                                Merdivenin Bozulmuş Hali

2010 lu yıllarda çevrenin geçmişteki kimliğinden uzaklaştığı görülmektedir. Alan, çok miktarda yeme-içme dükkânıyla dolmuştur. İnsanlar yeme-içme yerlerine gelmekte, canları isterse bir de sinemaya girmektedirler. Hâlbuki eski yıllarda bu çevreye sinemaya gitmek üzere gelinirdi. Etraftaki pastane, büfe, muhallebici anlamındaki mekânlara, matine saatine kadar zaman geçirmek için gidilirdi.

Hale Sinemasında film seyretmiş kişilerdenim. Hale Sineması koyu renkli karanlık bir sinema olarak aklımda kalmış. Belki de yerine inşa edilen Reks Sinemasının dışının beyaz, içinin aydınlık olması Hale’yi hafızama öyle yerleştirmiştir. Reks’in koltukları rahattı. Fuayesinde ise adeta kendinizi sanat galerisinde gibi hissederdiniz. 

Geçtiğimiz günlerde sinemanın mülk sahibi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfının etraftaki kiraları göz önüne alarak kirayı arttırmak istemesi gündeme geldi. Tahliye davasını da kazandığı açıklandı. Sosyal medyada yaratılan toplum baskısı ile mülk sahibinin tahliyeden vazgeçtiği belli oluyor. Umarım kalıcıdır. En azından şimdilik sorun halledilmiş görünmektedir.

Öncekiler gibi Reks Sinemasının da bu değişime uyamayacağı, tarihteki yerini alacağı hissedilmektedir.

Alınacak ders: Kentin anısı olan bölgelerinde canlandırma değil koruma projeleri yapılmalıdır.
ARİF ATILGAN TEMMUZ 2016