31 Ocak 2024 Çarşamba

 Kent Hafızası

MARİO LEVİ

Şişli, Feriköy, Kurtuluş (Tatavla) mahallelerinde büyümüş... 2000 yılının biraz öncesi veya sonrasıdır Yeldeğirmeni’ne gelişi. Kehribarcı Apartmanına taşınmıştı. Tanışmamız da o yıllardadır. Görüşürdük.

Mimarlar Odası’nda yöneticiydim. CKM’deki bir etkinliğimize davet etmiştim konuşmacı olarak. Erken gitmiştim ama O benden önce gelmişti. Lobide Belediye Başkanı Selami (Öztürk) Beyle sohbet ediyorlardı. Selamlaştık. Ben de girdim bir yerinden konuya.

Mario, oturduğu apartmanın karşısındaki cumbalı evi satın aldığını söyledi. Tesadüfe bakın ki o ev için birkaç gün öncesinde emlakçıyla ben de konuşmuştum. O sıralar semtte eski bir ev alıp restore ederek yaşamayı planlıyordum. Mario’dan  satın aldığı fiyatı öğrendiğimde bana söylenenden yüksek olduğunu öğrenmiş ve demiştim ki ‘Bana söylenenden daha ucuza alacağına pahalı almışsın.’ Üçümüz de gülmüştük.

Toplantı zamanı gelmiş ve salondaki yerlerimizi almıştık. Açılış konuşmalarını ben ve Selami Bey yaptık. Oturuma geçip sırasıyla konuşmacılara söz hakkı vermeye başladım. Sıra Ona gelmişti…  

Tarife gerek yok. Mario Levi güzel anlatır... O günkü konuşmasının bir bölümünde demişti ki ‘Bir insanın kimliğini anlamak çok kolay. Örneğin Ben… Dünyanın neresine gitsem Türkçe rüya görüyorum, Türkçe düşünüyorum hatta Türkçe küfür ediyorum. Araştırmaya gerek var mı?’ Alkış kopmuştu. O kadar güzel açıklamıştı ki…

Bir gün Duatepe Sokak’taki kahvehanenin önünde oturmuş çevremdekilerle laflıyorum. Kaldırımdan geçen biri önümde durdu. Bana bakıyor. Baktım ki Mario… Kalktım, sarıldık, öpüştük her vatandaş gibi. ‘Otursana. Çay içelim’ dedim. Oturmadı. Annesi rahatsızdı sanırım. Ona gidiyordu. Ayaküstü bayağı sohbet yaptık yine de. Fotoğraf çekilelim dedik. Mutluydu…


Daha sonra cumbalı evi restorasyon işini yaptırdığı arkadaşımıza sattı. Kendisi de Moda’ya taşındı.

Pandemideki sokağa çıkma yasaklarından sonra görüşemedik. Rahatsızlığı olduğunu duymuştum.

Sabah Facebook’taki Eski Yeldeğirmenliler sayfamızda onay bekleyen paylaşımları inceliyordum. Bir tanesi Onu kaybettiğimizi yazıyordu. İnanmamıştım ama onaylamıştım. Sonra ev sattığı arkadaşımızı arayıp haberin doğruluğunu araştırmak istedim. O arkadaş ta bilmiyordu. Birisi mi uydurdu derken başka paylaşımlar da olmaya başladı. Anladım ki haber doğru.

Mario Levi’yi Yeldeğirmeni de, Kadıköy de, İstanbul da, Türkiye de unutmayacaktır.

ARİF ATILGAN 31.01.2024 OCAK

 

https://atilganblog.blogspot.com/2024/01/hafzas-mario-levi-sisli-ferikoy.html


29 Ocak 2024 Pazartesi

KÖŞE YAZISI

YAŞLILIK ve VASİLİK

Malı mülkü olan ama nakit parası olmayan yaşlılarımızın durumunu incelemek istiyorum.

Yakınınız olan yaşlı kişinin bakıma ihtiyacı vardır. Bekârdır. Onu bir huzurevine yatırırsınız.

Kişinin evi vardır. Orayı derler, toparlar, kiraya verirsiniz. Bankadaki 3-5 kuruşunu da değer kaybetmesin diye döviz hesabına çevirirsiniz. Bu arada mahkemeye başvurup vasilik davası açarsınız. Parası bitmeden bu işlerin halledilmesi gerekir. Zira vasilikten sonra kardeşleriyle ortak arsayı satarak kendisinin maddi rahatlamasını sağlayacaksınızdır. Çevrenizden ‘vekâletle işlerinizi halledin’ diyenlere aldırmayın. Zira vekâletle yapılan işe itiraz olabilir.


Bu arada her ay huzurevinin parası için maaşının ve onu tamamlayacak kısmın bankadan çekilmesi gerekir. Bunun için kendisinin eski tip küçük ve yazıları silinmiş telefonuna gelecek şifreyi öğrenmeniz gerekir. Kendisi onu okuyamaz. Bu sebepten her defasında yanına gelip o işlemleri yapmanız gerekecektir.

Mahkemeden sağlık raporu isterler. Oraya sunduğunuz, hastaneden yeni alınan detaylı epikriz raporunu kabul etmezler. Hâlbuki yakınınız 1 ay yoğun bakımda yatmıştır. Çıkışta kendisine verilen rapordur o.

Yakınınızı bir ambülansla hastaneye götürüp getirerek o işi halletmeyi planlarsınız. Önce gidip keşif yaparsınız. Ancak Sağlık Raporu alınacak hastanede o bölüm çok kalabalıktır. Randevulu çalışma da yoktur. Yani gelen sıraya girip muayene olacaktır. Yakınınızı orada akşama kadar tutmanız olanak dışıdır. Ayrıca bir günde bitmezse haftaya gelmek durumunuz da olabilir. Çünkü her gün sağlık raporu muayenesi yapılmamaktadır. Üstelik özel hastaneden de rapor kabul edilmemektedir. Soruşturduğunuzda ücreti karşılığında evde bu muayenenin yapıldığını öğrenirsiniz. Ama ‘o işlem için hastaneye değil mahkemeye başvurmanız gerekir’ derler.

Mahkemeye gidersiniz. Yazılı başvurun denir. Denileni yaparsınız. Beklemeye başlarsınız. Size yazı gelecek, ona göre vezneye ücretini yatıracaksınız. 1 hafta, 2 hafta, 3 hafta… Gidip sorarsınız. Bu arada tüm işlemlerinizi adliyedeki tevzi bürolarından yapabilmektesinizdir. Görevliler camekânın arkasındadır. Yani ilgili hâkimlikten biriyle muhatap olamıyorsunuz. Tevzi bürosundaki görevli telefonla hâkimliğe sorar. Konuşmayı siz duyamazsınız. Duysanız, açıklayıcı bir şey söyleyebilirsiniz belki. Konuşması bittiğinde içeriden hoparlörü açıp size ‘beklemeye devam edin, telefonunuza mesaj gelecek’ denir.

Yakınınız mahkeme gününe kadar muayene olmazsa bir sonraki celseye atılacaktır. O da birkaç ay sonrasıdır. 

Bu arada vasi olacak kişi siz değil oğlunuzdur. O da işinden sık sık ayrılıp gelemez. Ama sizi de adliyede tanımazlar. ‘Kişi kendi gelsin’ derler. Rica minnet işinizi yürütmeye çalışırsınız.

Bunlar yazıya dökülebilen şeylerdir. Dökülemeyenler de vardır. Üstelik varlığı olan ama nakit parası olmayan bir yaşlının sıkıntıları… Varlığı da nakit parası da olmayanları düşünmek bile istemiyorum.

Yakında ülkemizde yerel seçimler yapılacak. Siyasetçilerin vaatlerini inceliyorsunuz. Evleneceklere maddi destekten başlayıp her mahalleye kreş ile devam ediyorlar.

Tek başına yaşamını sürdüremeyen emekli-yaşlı insanlarımıza vaatlerini duymadım. Belli ki varlıklarından haberleri yok. 17 milyondan fazla emekli var. Önemli kısmı zor durumdadır.

Sayın siyasetçilerimiz… Bir an önce her mahalleye bir de huzurevi yapılacağını söyleyin. Buralarda sadece emekli maaşı ile yaşlılarımıza bakılacağını ifade edin. Bunları acilen yapın. Aksi takdirde yaşlılarımız sokaklarda perişan olacaklar.

Bu yazı tüm siyasiler için bilgilendirme yazısıdır.

ARİF ATILGAN 2024 OCAK

https://atilganblog.blogspot.com/2024/01/yazisi-yaslilik-ve-vasilik-mal-mulku.html

 

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ya%C5%9Flilik-ve-vasi-li-k



22 Ocak 2024 Pazartesi

 2024 YAZILARI

1- YAŞLILIK VE HUZUREVLERİ

https://atilganblog.blogspot.com/2024/01/yazisi-yaslilik-ve-huzurevleri-1970li.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ya%C5%9Flilik-ve-huzurevleri

 2- YAŞLILIK VE VASİLİK
https://atilganblog.blogspot.com/2024/01/yazisi-yaslilik-ve-vasilik-mal-mulku.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ya%C5%9Flilik-ve-vasi-li-k

3- MARİO LEVİ
 
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/mari%CC%87o-levi%CC%87
 
https://atilganblog.blogspot.com/2024/01/hafzas-mario-levi-sisli-ferikoy.html

4- ÇOCUKLAR, YAŞLILAR VE SİYASET

 https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/%C3%A7ocuklar-ya%C5%9Flilar-ve-si-yaset

5-TİPİTİP RAMAZAN

  https://atilganblog.blogspot.com/2024/03/hafzas-tipitip-ramazan-1970li-yllar.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ti-pi-ti-p-ramazan

6- BİR İNŞAAT SERÜVENİ

https://atilganblog.blogspot.com/2024/03/oyku-bir-insaat-seruveni-1980li-yllar.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/bi%CC%87r-i%CC%87n%C5%9Faat-ser%C3%BCveni%CC%87

7- İKİ KÜÇÜK ÖYKÜ

https://atilganblog.blogspot.com/2024/03/bir-oyku-yeldegirmeninde-menase-ve.html

Yedek LİNK:

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/i%CC%87ki%CC%87-k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-%C3%B6yk%C3%BC

 

8- MÜBADELEDEN GÜNÜMÜZE BİR ÖYKÜ

https://atilganblog.blogspot.com/2024/04/mubadeleden-gunumuze-1924-yl-mubadele.html

Yedek LİNK:

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/m%C3%BCbadeleden-g%C3%BC

n%C3%BCm%C3%BCze

9- BİR MÜBADİL ÖYKÜSÜ

https://atilganblog.blogspot.com/2024/04/bir-mubadil-oykusu-1924-bayram-ve.html

 

Yedek LİNK:

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/bi%CC%87r-m%C3%BCbadi%CC%87l-%C3%B6yk%C3%BCs%C3%BC

 

10-HASTALIKLAR

https://atilganblog.blogspot.com/2024/04/hastaliklar-birkac-gun-once-bir.html

Yedek LİNK:

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/hastaliklar

 

11- ÖĞRENCİ YARDIMLAŞMASI

https://atilganblog.blogspot.com/2024/04/ogrenci-yardimlasmasi-1960lar.html

 

Yedek LİNK:

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/%C3%B6%C4%9Frenci%CC%87-yardimla%C5%9Fmasi

 12-SEÇİM YORUMU

https://atilganblog.blogspot.com/2024/04/yazisi-iktidar-niye-kaybetti-en-az-10.html

 

Yedek LİNK:

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/se%C3%A7i%CC%87m-yorumu

KÖŞE YAZISI

YAŞLILIK VE HUZUREVLERİ

1970’li yıllarda apartmanlaşmanın başlaması ile yıllardan beri alıştığımız 3 kuşağın yaşadığı Büyük Aile yaşantısı yok olmaya başlamıştır. Büyük Ailede Çocuk(lar), Anne-Baba, Anneanne (Babaanne)-Dede bulunmaktadır. Evin büyükleri fiziki olarak en zayıftırlar ama her zaman başköşede oturan ve sözü dinlenen kişilerdir.

Günümüzde Anne-Baba ve Çocuktan oluşan Çekirdek Aile vardır. Pekiyi Anneanne (Babaanne)-Dede nerededir? Onlar kendi evlerindedir. Üstelik evlerinde veya çocuklarının evinde torunlarına bakarlar.  Sonra… 

Sağlık durumu uygun olanlar kendi kendilerine yaşarlar. Uygun olmayanlara ise bakım veya yardım gerekmektedir.

Bu anlamda Huzurevleri açılmıştır. Bildiğim kadarıyla bunları Kamu İdaresine ait olanlar, Yarı Kamu İdaresine ait olanlar ve Özel kuruluşlara ait olanlar şeklinde sınıflandırabiliriz.

Kamu İdaresine ait olanlar: En bilineni Darülaceze adıyla bildiğimiz kurumdur. Kelimenin sözlük anlamı Düşkünler Evi... 1877 yılındaki Osmanlı-Rus savaşı sonrası sokaklarda yatıp kalkan çok sayıda kimsesiz insan oluşunca böyle bir ihtiyaç hissedilmiş. 1896 yılında Padişah Abdülhamit tarafından açılmış.

Bildiğim kadarıyla Okmeydanı’nda eski Darülaceze ile 1998 yılında Kayışdağı’nda ve 2023 yılında Arnavutköy’de yeni açılan tesisler...

Günümüzde değişik bir çalışma içerisindedirler. Buralarda kalmak isteyenin E-Devletine girilerek mal varlığı görülüyor, tamamı bağışlandığı takdirde kabul ediliyor. Niye tamamı?... Varlıklı birinin bunu kabul etmesi çok zor değil mi? Ne olursa olsun insanın kafasında ya bu kuruluşa bir şey olursa endişesi olacaktır.  Diğer yandan varlıksız biri nasıl kabul ediliyor soramadım. Ancak internetten anlayabildiğim kadarıyla ‘bir yakını varsa kabul edilmemektedir’. Yani kuruluş yıllarında kalınmış.

Yarı Kamu İdaresine ait olanlar: Böyle bir yere telefonla sordum. Yaşınıza ve sağlık durumunuza göre sizin kaç yıl yaşayabileceğinizi hesaplıyorlar ve ona göre ücret söylüyorlar. Ücret, ya para ya da hesapladıkları değerde gayrimenkul bağışı olarak ödeniyor. Lüks ve rahat. Ancak… Onların hesapladığı süreden fazla yaşanırsa ne olacak? Başka varlığınız da yoksa…

Özel Kuruluşlar: Apartman ölçeğindeki binalarda hizmet veriyorlar. Binalar büyüklüğüne göre 25-50 kişi kapasiteli oluyor. Bana göre gerçek huzurevi anlamında hizmet verenler bu kuruluşlar. Açıkçası iyi ki varlar. Ücretlerini bildiğim kadarıyla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı belirliyor.

Görüldüğü gibi Özel Kuruluşlar pratik ve amaca uygun olanlarıdır. Normal vatandaşımızın kalabileceği yerlerdir. Yeme, içme, yatma, banyo, tıraş, tırnak kesilmesi, temizlik, çamaşır yıkanması, sosyalleşme vs her çeşit insani hizmet buralarda yapılmaktadır.

Ancak bu tesislerde kalabilmek için her ay emekli maaşının 2-3 misli nakit para gerekmektedir. Mal mülk sahibi olmak yetmiyor yani.  Ya diğerleri… Araştırılırsa çok fazla dramatik konulara rastlanabilir.

                                                    (İnternetten)

Anayasamızda “Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.’ Denmektedir. Bu maddeye göre zamanında gecekondular yapılmıştır. Ancak yalnız yaşayamayan insanlar için de geçerli olacağı kimsenin aklına gelmemiştir. Gelmemektedir. Devlet bu insanlar için de önlemler almalıdır. İlk önlem Huzurevleri açmak olmalıdır. Ama bu tesisler yeterli sayıya ulaşıncaya kadar yapılması gereken işler vardır.

Önerim, özel huzurevlerinde kalan kişilerin maaşları ile huzurevi ücreti arasındaki farkın devlet tarafından ödenmesidir. O zaman bu konu halledilmiş olur. Daha sonra acil olarak çok kişinin barınabileceği binalarla bu ihtiyaç giderilmelidir.

Bugün 1877 Rus Harbi sonrasındaki gibi kimsesiz kişiler yoktur. Yalnız yaşamak zorunda olan insanlar vardır. Konuya böyle bakılmalıdır. Gerçekçi olunmalıdır. Kamuya ait bazı huzurevlerine telefon ettiğinizde size örneğin 160. Sırayı vermektedirler. Yani o kadar huzurevi sakini ölecek sonra size sıra gelecek.

Ben 1968 kuşağından bir insan olarak devletçiyim. Günümüzde uygulanamıyor olabilir. Ama en azından sağlık, eğitim ile çocuk ve yaşlı bakım evlerinin kesinlikle devletin elinde olmasını savunurum.

Gençlere de bir iki sözüm olacak.

Bizler ana-babamıza, çocuklarımıza ve torunlarımıza baktık. Hatta komşularımıza da… Hiç şikâyetçi olmadık. Günümüzde de kendimizi koruyup kollayabiliyoruz. Sizlere gelince… 65 üstü olmayacakmışsınız gibi davranıyorsunuz. Davranın… Ama o yıllar geldiğinde zorlanacaksınız. Dünyayı yönetenler 65 üstü istemiyor. Covid salgınını anımsayın. Denemeler devam edecektir. Gördüğünüz gibi sizi de biz düşünüyoruz.

Son sözüm yöneticilere… Yaşı büyük olanlar, bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak için bile var edilmeye değerdir.

ARİF ATILGAN 2024 OCAK

NOT: Bugünkü gazetelerde kiralardan alınacak vergiler yazıyor. Yani huzurevindeki yakınınızın evini kiralayıp Onun huzurevi ücretine katkı sağlamak istediğinizde beyanname-vergi  işleriyle de uğraşacaksınız. Umarım muaflık vardır.

 https://atilganblog.blogspot.com/2024/01/yazisi-yaslilik-ve-huzurevleri-1970li.html

 

 https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ya%C5%9Flilik-ve-huzurevleri