28 Ocak 2018 Pazar

ALTINÖZ APARTMANI
Arif Atılgan

Uzunhafız Sokağının en üst bölümündeki bina 1906 yılındaki haritalarda görünür. Ancak o yıllarda ahşap ve bodrum hariç iki katlıdır. Beyaz renkli, pencereleri panjurlu ev yıllarca sokağın en göz alıcı binalarından biri olmuştur.

1940 lı yıllarda sahibi Necmi Beydir. Binada tek başına yaşayan Necmi Bey komşularla pek ilişki kurmayan karakterdeymiş. Tophane’de, bugünkü caddenin ortalarına denk gelen yerde bulunan dükkânlarda çarık vs satan ticarethanesi varmış.
  
1950 li yılların başında, Necmi Bey evin arkasındaki odada yanan mangalın üzerine düşer. Yanar. O arada kalp krizi geçirir, ölür.. Mangal, o yıllarda soba gibi ısınmak için kullanılan, üzeri açık bir araçtır. Yuvarlak şekilli olup içinde mangal kömürü yakılırdı.

Ev, kardeşi Hasan Tahsin Beye kalır. Hasan Tahsin Bey Kadıköy’den Altıyol’a çıkarken Türkmen Mağazasının karşısında, sağ taraftaki köşede bulunan ayakkabı mağazasının sahibidir. O yıllarda aynı zamanda ısmarlama ayakkabı da yapan Hasan Tahsin Beyin dükkânı Kadıköy’ün en ünlü mağazalarındandır. Moda Caddesinde Enstitünün yakınında oturmaktadır. Eşi Uzunhafız Sokağındaki Madam Sofi’ye gelir gider.

Hasan Tahsin Bey evi satar.

Yeni sahipler, çeşitli müdahalelerle üzerine 1 kat ta çıkarak ahşap evi apartman haline sokarlar. Ön ve arka cephelere kümes teli çakılarak üzerine eski tanımla bağdadi sıva yapılır. Sokaktan girerken ahşap evin zemin kotuna 4-5 basamakla çıkılıyormuş. Yeni oluşturulan binada cepheden giriş kotu sokak seviyesine düşürülmüş. Bu sebepten apartman koridorundan zemin kat daireye girildiğinde, kısa bir antreden öndeki salona ve arkadaki diğer mekânlara ayrı ayrı 4-5 basamakla çıkılmaktadır. Kot düşürme sonucunda apartman girişinin üzerinde alçak tavanlı 1 oda+1 WC’si olan Bekâr Odası peydahlanmış. Apartmanın merdivenleri arka cepheden çıkar. Önce 7-8 basamakla Bekâr Odasına sonra 7-8 basamakla 1. Normal Kata, sonra da 15-16 basamakla 2. Normal kata çıkılır. İç duvarlar, döşemeler ahşap kalmıştır. Daireler önde salon, arkada 2 oda, arada mutfak ve WC olarak planlanmış. Üst kat sonradan inşa edildiği için arka cephedeki balkonu odalara girintili yapılmış. Dolayısıyla alt kattakinden biraz daha büyük olmuş.

Apartmanın adı olan Altınöz belli ki yeni sahibinin soyadıdır.

                                                  Altınöz Apartmanı (Ortada Beyaz Olan).

1955 yılındaki 6-7 Eylül olaylarında Hasan Tahsin Beyin mağazası da talan edilenlerden olmuştur. Bu olay sonrası dükkânı bırakmış, Moda Caddesinde evinin alt katında işine devam etmiştir. 

Apartmanın alt katında önce arkadaşımız Erdiller oturmuştu. Erdiller, karşı eve taşındılar. Onların yerine Yıldırım, Yavuz isimli arkadaşlarımızın ailesi taşındı. Üst katta Gazanfer’in, en üst katta ise Tomris, Hülya, Mete, Aydın kardeşlerin ailesi oturuyordu.

1959 yılında apartmanın en üst katında yangın çıkmıştı. Kardeşlerden Hülya, gazocağını yakmak için ispirtoyu dökmüş ve kibriti çakmış. Alev ispirto şişesine de sirayet ederek patlama yapmış. Bir anda perdeler yanmış. Bu arada ispirto sıçramasıyla Hülya’nın kolu, Mete’nin kolu ve boynu yanmıştı.. Gazocağı, deposundaki gazyağını pompayla üstteki bölümden buhar halinde çıkararak yakılan, yemek pişirmede kullanılan bir araçtır. Gazyağı, çıktığı bölümün hemen altındaki küçük hazneye konulan ispirtonun aleviyle tutuşturulurdu.

                                                           Mangal ve Gazocağı

1970 li yılların sonlarında Apartman Mustafa Mıhçı isimli kişiye satılır. Kendisinin Hilton Otelinin valesi olduğu söylenmişti. Bugünkü durumu bilmiyorum. Binada yaşandığını da sanmıyorum.

Yeldeğirmeni’nde 100 yıllık tarihi apartmanlar bulunur. Bunlar, taşıyıcı sistemi taş-tuğla yığma olan kâgir yapılardır. Onların yanında bu bina yeni görünürdü. Dairelerin içine hiç girmemiştim. Lambaları hep bozuk olduğundan gece saklambaç oynarken saklandığım karanlık merdivenlerini bilirim. Diğer apartmanlardaki gibi mozaik basamaklardan yapılmıştı.


Altınöz Apartmanından sonra 4. Evde oturuyorduk. Çocukluğum ve delikanlılığım boyunca bu binayı sokağımızın hatta semtimizin tek modern apartmanı olarak görürdüm. Geçtiğimiz günlerde burada uzun yıllar yaşamış Gazanfer Çağlar laf arasında binanın aslında ahşap ev olduğunu söyleyince çok şaşırmıştım.

70 yıl önce ahşap bina bağdadi sıvayla kâgir gibi gösterilmiş. Günümüzde ise ahşap binalar önce kâgire çevriliyor, sonra kaplama yapılıp ahşap gibi gösteriliyor.. Neyse, kafamızı karıştırmayalım..

Bu apartman semtimizin ilginç binalarından biri olarak kabul edilmelidir.
ARİF ATILGAN OCAK 2018

13 Ocak 2018 Cumartesi

2018  YAZILARI

1-AYDIN BOYSAN’I KAYBETTİK

2-AYDIN BOYSAN

9-GÖLYAZI


23-ESKİ YELDEĞİRMENİ OLMAYAN FOTOĞRAFIN ÖYKÜSÜNÜN BELGELERİ

29-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -3-

30-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -4-
https://atilganblog.blogspot.com/2018/09/prof_28.html

31-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -5-

32-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -6-

33-GÖKOVA’DA OKALİPTÜS AĞAÇLARI VE ÂŞIKLAR YOLU
http://atilganblog.blogspot.com/2018/09/okaliptus-agaclari-ve-gokova-arif.html

34-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -7-

35-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -8-
https://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_56.html

36-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -9-
https://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_6.html

37-Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -10-

38-FETHİYE’DE LETOONİA TATİL KÖYÜ VE NAİL ÇAKIRHAN
http://atilganblog.blogspot.com/2018/10/fethiyede-letoonia-tatil-koyu-ve.html


39- Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -11-

40- Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -12-http://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_11.html

41-Prof. SEMAVİ EYİCE röportajının 12 bölümünün LİNK leri: 
https://atilganblog.blogspot.com/2018/10/prof_75.html

42-RASİMPAŞA SPOR KULÜBÜ

44-OKTAR TERTEMİZ, SPOR CAMİASINDAN BİR ESKİ YELDEĞİRMENLİ
https://atilganblog.blogspot.com/2018/11/bir-eski-yeldegirmenli-oktar-tertemiz.html

45-KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANI AYKURT NUHOĞLU
http://atilganblog.blogspot.com/2018/11/kadikoy-belediye-baskan-adayim.html

46-REPLİKA KORUMACILIK, REPLİKA KENT MÜCADELECİLİĞİ
https://atilganblog.blogspot.com/2018/11/replika-korumacilik-replika.html

47-KADIKÖY RUM ORTODOKS METROPLİTLİK BİNASI (KÖÇEOĞLU KÖŞKÜ)
http://atilganblog.blogspot.com/2018/11/kadikoy-rum-ortodoks-metroplitlik.html

48-VOLEYBOLDA RASİMPAŞA SPOR KULÜBÜ İLE SAİNT JOSEPH LİSESİ İLİŞKİSİ
https://atilganblog.blogspot.com/2018/12/voleybolda-rasimpasa-spor-kulubu-ile.html


50-RASİMPAŞA’LI VOLEYBOLCU DEMİR ALP SEREZLİ VE BİR FAİR PLAY ÖYKÜSÜ
https://atilganblog.blogspot.com/2018/12/rasimpasali-voleybolcu-demir-alp.html

51-MODA’DA EKATERİNİ AYAZMASI VE MİNİK KİLİSE

11 Ocak 2018 Perşembe

AYDIN BOYSAN
Arif Atılgan

Aydın Boysan’ı kaybettiğimiz gün neredeyse bütün sosyal medya yorumları rakı içmek üzerine idi. Doğrusu bu durum beni üzdü. Aydın Bey iyi bir mimar, iyi bir öğretmen, iyi bir yazar, iyi bir entelektüel, iyi bir İstanbulludur. Mimarlar Odasının kurucularından olup ilk yönetim kurulunda yer almış bir kişidir.

Kendisini 1965 yılında öğretmenim olarak tanıdım. 50 yaşlarındaydı. Dunhill sigarası içerdi.

1966 yılında Bayramoğlundaki Arçelik Fabrikasının projelerini çizmişti. İnşaat yapılırken gitmek zorunda kalıyordu. Araba alacaktı. Ehliyet sınavında çektiği sıkıntıları anlatırdı. Kaplumbağa tipi bir volkswagen araba aldı. Okulun otoparkında sadece Onun kırmızı renkli arabası dururdu.

Büyüdüğü semt olan Samatya’yı, yani mahalleyi anlatırdı. ‘Birçok tarihi değer yok oldu’ diyerek 1957 yılında Menderes hükümetinin yaptığı istimlâklere kızardı.  


Derdi ki ‘küçükken arkadaşlarımız dedelerini kaybederdi, büyüdük babalarını kaybetmeye başladılar, şimdi arkadaşlarımızı kaybediyoruz’. Etiler’de şimdiki Akmerkezin karşılarına denk gelen bir sokaktaki bürosuna her öğrencisinin yolu düşmüştür.


Bir anımı yazayım.

Proje dersinde 8-10 kişilik gruplar ayrılır, her grup kendi hocasının etrafında oturur, bu şekilde proje tashihi yapılırdı.

O gün okula gelmiştim ama bir şey çizmemiştim. Proje konumuz Otobüs Durağı. Yer seçimi serbest. Hocanın yoklama kâğıdına ödev getirmiş anlamında (X) işareti koydurmak istiyorum. Orada olup ta proje göstermemiş olmak istemiyorum. Sınıftaki boş masalardan birinde eskiz kâğıdına, üzerinde Otobüs Durağı yazan bir direk çizdim. Sıram geldiğinde ödevimi Aydın Beye gösterdim. Azarlanmayı da, dalga geçilmeyi de göze almıştım. ‘Nedir bu? Otobüs bekleyenler yağmur, güneş, rüzgâr gibi etkilerden nasıl korunacak?’ diye sordu. ‘Hocam’ dedim. ‘Kadıköy’de Yıldızbakkal ile Dörtyol arasında Bambi Düğün Salonu durağı. Burada cadde kavis yapar rüzgâr almaz, binalar bitişik olduğundan gölgeliktir, kaldırım dar olduğu için durak sığmaz, yağmurda ise yolcular arkadaki apartmanın kapı girintisine sığınabilirler. Sadece durak olduğunu belirtmek gerektiği için böyle yaptım.’ Derdimi anlamıştı. Yüzüme baktı. Önündeki kâğıda (X) işaretini koydu. ‘Haftaya rüzgâr, güneş, yağmurdan etkilenen geniş bir yer seç, gel.’ Dedi.

Onun sohbetlerinin tadını, diğer gruplardaki arkadaşlar da belli etmeden katılıp almaya çalışırlardı.

Okul sonrası kendisini ilk defa 1980 lerin sonlarında görmüştüm. Akciğerinin bir kısmı alınmış, sigarayı bırakmıştı. Budak Sinemasının yerinde yapılan eski tek katlı Caddebostan Kültür Merkezinde Mimarlar Odasının etkinliğinde söyleşi yapmıştı. Çay molasında yanına gittim. ‘Hocam, sizin eski öğrencinizim.’ Dedim. Anımsadı beni. Çok şaşırdım.

Sonraki yıllarda Mimarlar Odasında zaman zaman beraber olduk.

Hocamı birkaç defa, başkanlık yaptığım yıllarda Mimarlar Odası Kadıköy Binamıza söyleşi için davet ettim. Hep kabul etti. Ama ben arayıp çağıramadım. Kadıköy binamızda asansör yoktu. Toplantı Salonumuz en üst kattaydı. Merdivenleri çıkamazdı. Hep üzüntüm olmuştur.

Dolu dolu 97 yıl yaşadı. Kendisine hiç Aydın Ağbi demedim. O benim için Aydın Bey, Aydın Boysan’dır.
ARİF ATILGAN OCAK 2018 
AYDIN BOYSAN’I KAYBETTİK.
Arif Atılgan

1965 yılı. Liseden sonra üniversitedeki serbestliğe uyum sağlayamamıştım. Üniversitede her dersin yoklaması ayrıydı ama derse girmeyince karışan yoktu. Hâlbuki lisede okula gitmeyince evden tezkere götürülürdü. Üniversitede sınavlarda sigara içmek bile serbestti.  Başımızda kavak yelleri esmesi ve sonuçta devamsızlık vs Aydın Beyin Proje dersinden sınıfta kalmıştım. Ertesi yıl da Eylüle kalmış, askerlik tecilim okuldan yapılmayınca, Askerlik Şubesine muayeneye çağrılmıştım. Muayene sonunda nüfus kâğıdıma ‘Sağlam, Tam, Jandarma’ yazılmıştı. Yani eylülde geçemezsem jandarma olacağım. Sağlam olduğum için de tam süre askerlik yapacağım. İlk defa ayağımı yere sağlam basmam gerektiğini hissetmiştim.



Eylüldeki sınavda, verilen konuyu çizdim. Öğleden sonra sözlüde çizdiğimi savunurken Jürinin başındaki Aydın Boysan’a bu durumu anlattım. Çok güldü. ‘Yahu Arif, seni Yumurtacı yapmışlar’ dedi. Ben şaşkın bir şekilde ne demek istediğini anlamaya çalışıyorum. ‘Bak’ dedi 'Eskiden jandarmalar köylerde kaçak vs ararlardı. Köylüler de onlardan çekinir, aralarında topladıkları bir sepet yumurtayı hediye verirlerdi. Bunun için jandarmaya Yumurtacı denirdi. Uyanıkları Yumurtacı yaparlar. Seni de uyanık görmüşler’.  Benim espri anlayacak halim yok, doğal olarak hiç tepki vermedim. ‘Merak etme zaten yüksek not almışsın. Seni eylüle bilerek bıraktım. Aklın başına gelsin diye. Bundan sonra okulu ciddiye al.’ Dedi.

İlk defa sınıfta kalmıştım. Bir daha da kalmadım. Aydın Beyin öğrencileri Onun uygulamacı kimliğiyle daha değişik yetişirlerdi. Yıllar sonra Mimarlar Odasında birlikteliklerim olduğunda eski anıları anımsatırdım kendisine. Çok yönlülüğünü anlatmaya gerek yoktur sanırım.

Aydın Boysan sadece mimarlık camiası için değil, tüm ülke için önemli bir kayıptır. Kendisini çok arayacağımızdan emin olun. Başımız Sağolsun.
ARİF ATILGAN Ocak 2018