1970’LERDEKİ LEZZET NOKTALARIM
Arif Atılgan
40 yıl öncesi.. Bende iz bırakanların adlarını sıralamak istiyorum. Çoğu
kent hafızasının bir köşesinde.. Balık lokantalarının hep deniz
kıyısında olması dikkat çekici..
Karaköy Seyyar Köfteci: Öğlenleri
Perşembe Pazarına gelirdi. Bütün patronlar Onun köfte-ekmeğini yerdi. Bunlara,
seyyar arabada su az olduğundan köfteyi yoğururken ellerine ‘Tu’ dedikleri için
Tükürük Köftecisi derlerdi. Şaka, şaka. Benzetme tabii ki.
Sirkeci’de Seyyar Kokoreççi: O da her
öğlen İş Bankası karşısındaki meydana gelirdi. Önünde oluşan uzun kuyruk
dolayısıyla gazetelere haber olmuştu.
Mecidiyeköy’de Dönerci Büfe: Her öğlen döner-ekmek
için bürokratlar sıraya girerdi.
K.Çekmece’de Beyti: 3 Yol ağzının
ortasında kaldırımdan düzayak girilen mütevazı bir dükkândı. Demişlerdi ki ‘Et
burada yenir’. Bonfile yerdim ben de. Nefisti.
K.Çekmece Beyti Et Lokantası
4. Levent’te Pala’nın Yeri: Sanayi Sitesinde
iş yapan arkadaşlara gittiğimde beni yemeğe buraya götürürlerdi. Sahibine
bıyıkları dolayısıyla Pala lakabı takmışlardı. 2000’lerde yine burada bir işim
olmuştu. Pala’nın Yeri esnaf lokantalığından çıkmış et lokantası olmuştu.
Üsküdar’da Kanaat Lokantası: Esnaf
lokantasıydı. Bütün yemekleri hep aynı kalitede olurdu.
Salacak’ta Arab’ın Yeri: Salacak
İskelesine tepeden bakan bir konumdaydı. Tabii ki içkinin en güzel içildiği yerlerdendi.
Salacak Dörtel Et Lokantası: Deniz
kıyısındaydı. Buradaki pilavlı döner nefisti.
Silivri Çanta Köyünde Kasap: Buradaki
kasabın o anda hazırlayarak kızarttığı el büyüklüğündeki köftelere daha sonra hiçbir
yerde rastlamadım.
Tuzla Meraklı Köfteci: Hep aynı lezzet
ve kalitedeydi. Garsonuna Doktor lakabı takmıştım. Yıllar sonra lakabıyla kendi
dükkânını açmıştı.
Aksaray’da Ciğerci: Ara sokaklardan
birindeydi. Ortadaki ocağın etrafına oturulurdu. Ucuz ve iştah açıcı ciğer şiş yapardı.
Aynısını Diyarbakır’da yemiştim.
Aksaray’da Tavukçular: Tavuk en lezzetli
et idi. Aksaray’da bir anda tavuk lokantaları oluşmuştu. Hepsinde nefis tavuk
kızartma yenirdi.
Aksaray Hacıbozan: Laleliden Aksaray’a
inerken cadde üstündeydi. Kebapları nefisti. Tatlıcı olarak ta bilinir. İçkisiz
olan bu mekânın aklımda yer eden özelliği devamlı radyodan TRT kanalının dinlenmesiydi.
Alibeyköy’de Uykulukçu: Çalıştığım şirketteki Alibeyköy’lü şoförüm işten ayrılıp semtinde meyhane açmıştı. Bir
akşam davet etti. Benim için fırına 1 tepsi uykuluk göndermiş. İlk defa tatmış
ve çok beğenmiştim. Sonradan uykulukçular açılmaya başladı. Fırsat bulursam o
tarafa gidip yemek hoşuma gider.
Beyoğlu Ağaoğlu Lokantası: Babam
götürürdü. Ağa Cami yanındaki Sakızağacı Sokağın girişindeydi. Sulu
yemekleriyle ün yapmıştır. Ben dönerini severek yerdim. Ama orada yediğim
sakızlı muhallebiyi henüz hiçbir yerde tatmadım.
Beyoğlu Hacı Salih (Abdullah) Lokantası:
Ağaoğlu’nun biraz daha aşağısındaydı. Burası da sulu yemekleriyle ün yapmıştı.
Beyoğlu Hacıbey: İstiklal Caddesinden girilirdi.
Lokanta arkadaki Ayia Triada Kilisesi bahçesine bakardı. Burada içki de
bulunurdu.
Beyoğlu İnci Profiterol: Anlatmaya gerek
yok sanırım.
Beyoğlu İmroz: Bugün olmayan Krepen
Pasajındaydı. Samimi havası, lokanta kadar ünlü olan sahibi Yorgo ile tam bir
meyhaneydi. Şimdi Nevizade’nin efsanelerinden.
Çiçek Pasajı Kimene: Hey gidi günler
diyeyim. İlk içki içtiğim yerdir.
Tarlabaşı Hasır Restoran: Burası yarım
bodrum kat bir yerdi. Ünlüler bilirdi. Her yemeği üstün lezzetteydi. Güveçte Karides istemeden getirilirdi. Bomba Fasulyesi de. Müthiş bir meyhaneydi.
Rumelikavağı İskele Balık Lokantası: Yediğimiz
balıklardan dolayı üşenmeden gittiğimiz, ama gittiğimize değen bir yerdi. Deniz
kıyısındaydı.
Sarıyer Urcan Balık Lokantası: Sarıyer
İskelesi yanında balık dışında çeşitli deniz ürünlerinin de bulunduğu bir
restorandı.
Sarıyer Börekçi: Yazmaya gerek yok.
Bebek Ezmeci: Pahalıdır ama hep var olsun
burası.
Kuzguncuk İsmet Baba: O yıllarda samimi
ortam bulduğumuz balıkçı meyhanelerdendi. İskelenin yanında deniz kenarındaydı.
Yıllar sonra kapıda sırada bekletilince bir daha gitmedim.
Beylerbeyi Midyeci: Midye tavanın en
güzeli buradaydı. Yandıktan sonra İstanbul’da midye yemiyorum.
Çengelköy İskele Restoran: Deniz neredeyse
ayağınıza çarpar. Karşıda köprüyü izlerdiniz. Balıklarından bahsetmeme gerek
yok. Şimdi kafe olmuş burası.
Çengelköy Meydanı Meyhanesi: Sanırım adı
Necati’ydi. Bostancıda kayığımızla açılıp tuttuğumuz balıkları kendisine vererek
bedava yer içerdik.
Kanlıca Buhara Restoran: Meydandaydı.
Pilavlı döneri çok hoştu.
Kanlıca Yoğurdu: İskelede hala var olan
ama artık ne yoğurdu ne şekeri damağıma hitap etmeyen mekân.
Beykoz Paçacı: O mu Beykoz’u Beykoz mu O’nu
ünlendirdi bilemem. Ama gerçekten paça çorbasını bana sevdiren yerdir.
Anadolukavağı İskele Balıkçı: Beykoz’dan
sonra Askeriyenin içinden 2 nizamiyeden geçerek gidilmesi ilginçti.
Kadıköy Münih Birahanesi: Öğrenciliğimde
buranın barında oturmayı hayal ederdim. Oturdum. Özellikle sosis sote ve
patates tavasıyla biranın müthiş gittiğini söylemek isterim.
Kadıköy İnegöl Restoran: PTT nin arka
sokağında Mühürdar tarafındaki köşedeydi. İnegöl köftesiyle ünlüydü. İçkiliydi.
Şimdi kafe.
Kadıköy Islama Köfteci: Kendine özel bir
lezzeti vardır. Lokanta yerinde. Hala ıslama yapıyor mu bilemiyorum.
Kadıköy Beyaz Fırın: Hala poğaçasına
bayılırım.
Kadıköy Cafer Erol: Tulumba tatlısına
bayılırdım.
Kadıköy Hacı Bekir: Tahin helvası ve
bugün hiçbir yerde olmayan piramit pastasını unutamam.
Hacı Bekir Şekercisi
Kadıköy Bozacılar: İskeleden Altıyol’a
çıkarken sağda ve solda iki adetti. O yıllarda boza bozacıda içilir veya cam
kapla eve götürülürdü.
Kadıköy Kars Pastanesi: Uludağ Pastası
ünlüydü.
Kadıköy Recep’in Yeri: Münih Birahanesinin
yanındaki pasajdan arka sokağa çıkarken köşedeki meyhane idi. Kalitesi önemli
değil ama sevdiğim meyhanemizdi. Izgara köfte, salata, pilaki ve yarım şişe
rakı fiks menümüzdü.
Halitağa Caddesinde Lahmacun Fırını: Sokak
lahmacuncuları için açılmıştı. Kadıköy’de ilk lahmacun fırını diyebilirim. Halitağa
Caddesiyle Şemsitap Sokağı köşesinde bulunan binanın altındaki L şeklindeki
pasajın içindeydi. Sadece lahmacun yapılırdı. Lahmacunu burada tanıdım.
Kadıköy Çömçe Lahmacun: Önce Altıyol’dan
sinemalara çıkarken sağdaki sokak içinde bodrum katta, sonra yukarıda Halk
Eğitim Merkezinin karşısındaydı. Hamurunun kıtırlığını severdim. Derler ya ‘Tam
karar’. Öyle bir lahmacundu.
Fenerbahçe İşkembe Salonu: Kadıköy
çarşıdan Kızıltoprak’a taşınmıştı. Burası da bana işkembe çorbasını sevdiren mekândır.
İçkili yatarak kalktığım sabahlarda ağzıma hiç bir şey koymadan buraya gelip bol
sarımsaklı çorbasını içerdim. İlaç gibi gelirdi.
Moda Koço: Yazmama gerek yok. Hala Arnavut
Ciğeri aynı nefislikte. Sahip değiştirmiş.
Kalamış Todori: Ortamını severdim.
Bağdat Caddesi Divan: Sütlü kakao ve
çayını içerdim. Ama esas olarak ortamını severdim.
Bağdat Caddesi Kebapçı İdris:
Şaşkınbakkaldaydı. Az sayıdaki kebapçılardandı.
Bağdat Caddesi Emmim: Et lokantası.
Çizgisini bozmazdı.
Bostancı Dörtler Et Lokantası: Özellikle
misafire et-döner yedirmek istendiğinde gözü kapalı gidilebilecek bir yerdi.
Yıllar sonra gittiğimde hayal kırıklığına uğramıştım.
Küçükyalı Güllüoğlu Baklavacısı: Buranın
baklavasını yediğim gün, ‘Şimdiye kadar yediklerim baklava değilmiş’ demiştim. Karaköy'deki herkesin bildiği baklavacı değildir. Vasıf Güllüoğlu sülalenin diğer fertlerindendi. 1975 yılında Altıntepe'ye Gaziantep'ten taşındılar. Sonra da aynı semtte dükkan açtılar. Hem ev hem de dükkân komşumuzdu.
Yakacık Kâğıt Kebap: Ayazma Meydanındaki
iki çay bahçesinden alttakinin girişindeydi. Sahibi Altıntepe’den mahalle
komşumuzdu.
Yakacık Ayazma Çay Bahçesi: Sadece
içecek olurdu. Çayı Ayazma Suyu ile yapıldığı için nefisti. Müşteriler
yiyeceklerini kendileri getirirdi. Bugün lahmacun- pideci oldu. Hala giderim.
Kınalıada Midye Tavacı: O yllar denize girmek için Kınalıada'yı keşfetmiştik. Öğle yemeği için burayı keşfetmiştim. Ondan sadece midye tava alırdım. Karşısındaki fırından da sıcak ekmek. Arasına kendimiz koyardık. Kendisi öldükten sonra kardeşleri devam etmişti.
KInalıada Dondurmacı: Akşam vapur öncesi dondurma alıp turumuzu atardık. Bana 'Size buradan ev almak lazım. Buralı sayılırsınız artık.' derdi. Alacaktım da. Olmadı. Geçtiğimiz yıllarda gazete haberlerinden Onun da öldüğünü öğrenmiştim.
İzmit Köfteci Fettah: Bir iş seyahatimde
öğrenmiştim. Ürünleri nefisti. Küçük bir mekândı. Vefat eden Fettah Ustadan
sonra oğlu almıştı. Sanırım o da vefat etmiş.
Yalova Meydanda Seyyar Köfteci: Yalova'ya amcamlara taze süt almaya giderdim. Dönüşte evden çıkarken ‘tokum’ diyerek
yemek yemezdim. Meydanda köfte-ekmek yerdim.
Yalova İskelesinde Teknede Balık-Ekmekçi:
O da aynı.
ARİF ATILGAN TEMMUZ 2018
Liste bayağı kabarıkmış Arif Bey :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilTülay Hanım, üstelik sadece 1970 li yıllar ve iz bırakanlar.
YanıtlaSilkadıköy bozacılar 4-5 yaşlarında çocukluğumdan kalan en net hatırladığım anılarımdandır. Halam ile Kadıköy'e her gittiğimizde uğrak yerimizdi. O bozanın tadı hala damağımdadır. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSil