24 Mart 2023 Cuma

AİLE YAPISI BİTMESİN

1950’ler… 1960’lar

Kadıköy-Yeldeğirmeni’nde oturduğumuz ev iki katlıydı. Alt kattaki sokağa bakan oda Misafir Odası, üst kattaki sokağa bakan ‘cumbalı’ oda ise Oturma Odasıydı. Diğerleri yatak odalarıydı. Yemek alt kattaki holde bulunan büyük masada yenirdi. Başka bazı evlerde ayrıca Yemek Odası da bulunurdu. Dört çocuk ve ebeveyn ile altı kişiydik. Ayrıca Anneannem de vardı. Onun odası ayrıydı.

Anneannemin her sözü uygulanırdı. Geleneksel Büyük Aile yapısındaydık. Yalova’da babamın ailesinde de aynı yaşam tarzı vardı. Orada da Babaannem tek otoriteydi.  

1970’ler…

Okulu bitirip mimarlığa adım attığım yıllardır. Küçüklüğümden beri gözlem yapma huyum vardır. İlk mimarca gözlemim apartmanlaşma ile Büyük Aile yapısının bittiğiydi.

                                                           Büyük Aile Örneği

1975 yılı…

İlk apartman inşaatımı yapıyordum. Küçükyalı’da on daireli bir binaydı. Okulda öğrendiğimiz şekilde projelendirmiştim. Önde Yaşama Bölümü dediğimiz salon-mutfak-küçük tuvalet, arkada ise Yatma Bölümü dediğimiz yatak odaları-banyo bulunuyordu. Yine okulda öğrendiğimize göre Yaşama Alanları konukların da görebileceği bölümler, Yatma Alanları ise sadece ev halkının bulunabileceği mahrem bölümlerdi. Uzatmayayım. Her binayı yaptıktan sonra bir vesileyle bir daireye konuk olur kahve içerim. Bu arada konutu nasıl kullandıklarını incelerim. Orada da bunu yapmıştım.

Girdiğim konut düşündüğüm gibi kullanılmıyordı. Salon sadece konuk geldiğinde kullanılan Misafir Odası yapılmış. Mahrem kısımdaki yatak odalarından biri de Oturma Odası olmuştu. Yani okulda öğrendiklerimiz alt üst edilmişti. Evde aile büyüğü yoktu. Buna karşın geleneksel konut kullanımı sürdürülmek istenmiş ama kullanım şekli kullananların keyfine göre yapılmıştı. İşin acı tarafı buradaki yaşam mimarlık mesleğinin önerdiği gibi de değildi. Büyük Aile yapısı karikatür haline sokulmuştu.

2000’ler…

Zamanla apartman içselleştirilmiş, insanların yeni yaşam şekli oturuşmuş, buna uygun olarak ta konutlarda değişiklikler yapılmıştır. Aile küçüldükçe ve hatta bittikçe önce konut alanı küçülmüş sonra da oda sayısı azalmıştır.

2020’lerdeyiz…

Tek çocuklu aileler veya çocuksuz aileler için 1+1, yalnız yaşayanlar için 1+0 konutlar yapılmaktadır. Yani neredeyse otel odası durumunda…

Bu arada…

Avrupa’da böcek yenmesinin normalleşmesi konuşulmaktadır. Çin’de ana-babasız insan doğumu ile ilgili deneyler yapılmaktadır. Tüm dünyada deri altına çip takılarak kişinin takip edilmesi veya yönetilmesi olağanlaşmaktadır.

Yani…

Aile bitmektedir. Yalnızlaşan insanlar her amaçla kullanılabilen araçlar haline getirilmektedir. Gidişat insanların robotlaşmış yaratıklar haline gireceğini göstermektedir.

Ülkemizde henüz bu seviye yoktur. Ama gidişat ta çok iyi değildir. Büyük Aile yapısının son temsilcileri 68 ve 78 kuşaklarıdır. Örneğin: Onlar keyifle büyüklerine de çocuklarına da torunlarına da bakmışlardır. Şimdi de toplumsal sorunlarla ilgilenmektedirler. Yani hep başkaları için yaşamışlardır.

Arkalarından gelen kuşaklar değişiktir. Onlar açık açık  ‘Toruna da ana-babaya da bakmam’ demektedirler. Hata çocuklarına bakmayı zül saymakta, ekonomik durumu iyi olanlar bakıcı tutmaktadırlar. Aslında konu bakmak bakmamak sorunu değildir. İnsanların çevresi ve geçmişi ile bağlarını koparmalarıdır. Bu durum sonunda aile yapısını yok edecektir.

Gelelim binalara…

Günümüzde İlkokul olmayan mahalleler oluşmaktadır. Eski binaların her odasını ayrı kişiler kiralamaktadır. Kent merkezleri bir ailenin yaşayamayacağı sosyal yapıda ve pahalılıktadır.

Bu durumda…

Yaşlılar için kamunun geniş yerleşimler oluşturması gerekir. Gençlere aile yapısının değeri öğretilmelidir. Hatta aile kuranlara teşvik verilmelidir.

Büyük kentlerde Büyük Aileye dönmek çok zordur artık. Ama Aileye dönülebilir. Kentler ve konutlar ailelerin yaşayacağı şekilde planlanmalıdır.

ARİF ATILGAN MART 2023

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ai%CC%87le-yapisi-bi%CC%87tmesi%CC%87n

 

 http://atilganblog.blogspot.com/2023/03/aile-yapisi-bitmesin-1950ler-1960lar.html

 

 

 

 

 

19 Mart 2023 Pazar

 BİNALARDA “DETAY KONULAR”

“Önemsiz Konular” diyecektim aslında... Yıllardır ilgilenilmemiş, farkına bile varılmamış bunlarla. Ama rahatsız eden, binaları çirkinleştiren, çoğunluğu ise istendiği gibi kullanılmayan düzenlemelerdir.

Çatı Katları… En üst kattaki dairenin belirli bir yüzdesi kadar çatıya ek yapılabilmektedir. Çatı katları binanın ön ve arkasında belirli bir mesafede oluyor. Açık bölümler terastır. Çatısı, terasın ve merdivenin kenarındaki duvarlara oturtuluyor. Ancak yerleşen vatandaşlar “kendi yeteneği ve bütçesine göre” teras olan bölümleri kapatıyor.

Çatı katları hiç yapılmamalıdır. Uyduruk görüntüler olmamalı binayı zora sokan ama daha da önemlisi kullanılmayan bu katlar yönetmeliklerden çıkarılmalıdır.

Çatıdaki Camekân Eklenmese Hoş Bir Mimarisi Varmış.

Otoparklar… Bodrum katlara daire sayısına göre otopark yapılabiliyor. Genellikle bunların girişi de bodrum kattaki alanı da minimum ölçülerde tutulur. Dolayısıyla insanlar arabalarını sokup çıkarmaya üşenirler ve sokaklara park etmeyi tercih ederler. Bina altlarında yapılan otoparklar oldukça zararlıdır. Zira egzoz gazı merdivenlerden yukarı çıkar. Anımsadığım kadarıyla 1978 yılından itibaren projede tesis edilemeyen otoparklar için ‘otopark parası’ alınmaktaydı. Sonraki yıllarda uygulama değiştirildi. Tapuya, çevrede otopark yapılacağı zaman üzerinize düşen parayı ödeyeceğinizi belli eden şerh konmaya başlandı.

Bina altlarında otopark yapılması kaldırılmalıdır. Buna karşın mahallede veya sokakta yer altına veya üstüne otopark tesisleri yapılabilir. Parası orada yaşayanlardan alınır ve kullanım önceliği onlarda olur..

Alt katlardaki ters dubleksler… Zemin katlarda genellikle küçük daireler olabilmektedir. Bu daireleri büyültmek için merdivenle bodrum kata inilmekte ve alan büyültülmektedir.

Ters dubleks yapılmamalıdır. Küçücük salonun içinden havasız alt kata inen merdiven dolayısıyla hem üstte hem de altta alan kaybediliyor. Sonuçta alt katlar depo gibi kullanılmaktadır. Başka sorunlar da olmaktadır. Hâlbuki üst katta merdiven deliği olmasa küçük ama kullanışlı daireler olabilecektir.

Dükkânlar… Bina altlarına dükkân yapmak yerine çevrede çarşılar oluşturulmalıdır. Yine de bazı bölgelerde bina altına dükkân yapılacaksa hem taşıyıcılığı hem mimarisi özel olarak projelenmelidir.

Dükkân katları yumuşak kat olarak vasıflandırılır. Yumuşak kat binadaki sistemden ayrılan sistemdir... Diğer yandan bahçelerin dükkâna katılmaları da yasaklanmalıdır. Zira çirkin olmaktadırlar. Bahçeler açık olarak kullanılmalıdır.

Bahçe Katı Açık Kullanılsa Binanın Mimarisi Belli Olacak

Kısa kolonlar… Bodrum kat pencerelerinde görülür. Kolonların bir kısmı duvarlı bir kısmı boş ise buraları sarsıntılara karşı zayıf kalabilir.

Kısa kolonlara da yumuşak katlara da yapılabilecek en basit çözüm kolon kenarına bir iki sıra tuğla örmektir. Tam olamasa da yararlı bir çözümdür.

Dükkânlara fırın vs anlamında tesisler yapılması…

Yapılmamalıdır. Ancak yapılacaksa buralar için hazırlanacak yönetmeliğe uygun tesis yapılmalıdır.

Balkon kapatmalar… Duvar kaldırmalar… Üst katlarda işyeri yapmak veya konutlara alan kazandırmak için duvarlar yıkılmakta, balkonlar iç mekâna katılmaktadır. Mimari olarak çirkindir.

Duvarları kaldırmak deprem için mahzurludur. Zira duvarlar sarsıntının enerjisini üzerlerine alırlar.

Bunlar önemsiz gibi gözükse de önemli konulardır.

ARİF ATILGAN    MART 2023

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/bi%CC%87nalarda-detay-konular

 

http://atilganblog.blogspot.com/2023/03/binalarda-detay-konular-onemsiz-konular.html