22 Kasım 2018 Perşembe


KADIKÖY RUM ORTODOKS METROPLİTLİK BİNASI (KÖÇEOĞLU KÖŞKÜ)
Arif Atılgan

Kafkasya’da yaşayan Andon Köçeoğlu (1773-1832), ailesiyle önce Artvin’e, sonra İstanbul’a gelmiştir. Kendisinin Hevsep (1808-1883) ve Agop (1818-1893) isimli oğulları olmuştur.
  
Hevsep’in kızı Nektar Köçeoğlu’nun 1800 lü yılların ortalarında Kadıköy Bahariye'de Köçeoğlu Hamamını yaptırdığı bilinir.

                                                          Metropolitlik Binası

1906 tarihli Goad Haritalarında Köçeoğlu Hamamının biraz aşağısında, aynı arazide bir bina daha görülür. Ayrıca hemen altındaki sokağın adı Köçeoğlu Sokaktır. Görülüyor ki Köçeoğlu’nun buradada bir köşkü vardır. Köçeoğlu Köşkünün Hamamla birlikte veya Hamamdan sonra yapıldığı belli olmaktadır.

Köşk o yılların tarzıyla birbirine bitişik selamlık ve haremlik bölümleriyle ikiz olarak inşa edilmiş. Harita incelendiğinde yapının 2 katlı ve ahşap olduğu anlaşılır. Kapısının olduğu üst taraftaki bölümü Selamlık, alt taraftaki bölümü Haremliktir. Haritadaki notlardan 1 Bodrum + Zemin Kat + 1. Normal kat olarak bodrum hariç 2 katlı olduğu belli olmaktadır. Bina ahşap karkas sistemdedir. Dışı ahşap, iç tarafları eski usul ahşap üstü sıva (bağdadi) ile kaplanmıştır. Girişin karşısındaki merdiven ortadan yarım kat çıkmakta, iki yana uzayan sahanlığın iki tarafından üst kata iki merdivenle çıkılmaktadır. Selamlık bölümünden Haremlik bölümüne, yarım kat yükseklikteki merdiven sahanlığının ortasındaki kapıdan geçilmektedir.


               1906 Goad Haritasında Köçeoğlu Köşkü (Haremlik ve Selamlık Bölümleri birlikte)

1908 yılında Köçeoğlu ailesi köşkü arazisiyle satılığa çıkarır. Haremlik bölümünü Süreyya İlmen, Selamlık bölümünü o yılların Kadıköy Rum Ortodoks Metropoliti 5. Yermenos satın alır.  

5.Yermenos köşkü Rum Cemaatine hibe eder. Bina, o tarihten itibaren ‘Kadıköy ve Tevabii Rum Metropolitliği’ olarak kullanılır. 

1923-1927 yılları arasında ise köşkün haremlik bölümü yıkılarak 3.000m2’lik arsaya Süreyya Sineması inşa edilir.

1939 tarihli Pervititch Haritalarında Metropolitlik Binası ve Süreyya Sineması görünmektedir. Metropolitlik Binasının arsasının Süreyya Sinemasınınkinden biraz daha büyüktür.


                            1939 Pervititch Haritasında Metropolitlik ve Süreyya Sineması

Pervititch Haritasında Metropolitlik Binasına çatı katı eklendiği görülmektedir. Dolayısıyla bina 3 kat olarak işlenmiştir. Google’dan ölçebildiğim kadarıyla her kat 150m2 civarındadır. Binaya bir sofayla girilir, sofanın iki yanında 1mutfak ile 5 oda bulunur. Üst katın planı da benzer şekildedir. Merdiven sahanlığındaki Haremlik Bölümüne geçilen kapı kapatılmış ancak izi belli olmaktadır.

Köçeoğlu Sokağının adı Kalfaoğlu olarak değiştirilmiş, Köçeoğlu Hamamı ile Metroplitiliğin arasına Nevzemin Sokak açılmıştır.

2006 yılında köşk, Kadıköy Rum Kiliseleri Mektepleri ve Mezarlıkları Vakfı’na devredilir. Bahçe kapısında ‘Rum Ortodoks Metropolitliği 1908’ yazmaktadır. Yani köşk 1908 yılından beri Rum Ortodoks Metropolitliği olarak kullanılmaktadır.

2012 yılında köşkün dışı restorasyondan geçirilir. Bu arada kiremitlerinin orijinali piyasada bulunmadığı için Eskişehir’de bir fabrikada özel üretim yaptırılır.


                              2018 Uydu Görüntüsünde Metropolitlik ve Süreyya Sineması

Kadıköylülerin her gün önünden geçtiği, geçerken merak ettiği beyaz köşkün öyküsü budur.

Köşkün ve içindeki çalışmanın tam adını koymak gerekirse: ‘Tarihi Köçeoğlu Köşkünün Selamlık Bölümündeki Rum Ortodoks Metropolitliği’ demek doğru olur.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN KASIM 2018


NOT:
-Metropolit, Gazete Kadıköy’e verdiği bir demeçte Köseoglu Paşadan bahsetmiş. Kadıköy tarihinde Köseoğlu ailesi bulamadım. Yanlışlıkla Köçeoğlu denmek istendiğini düşündüğümde ise Köçeoğlu ailesinde paşaya rastlamadım.
-Metroplolitliğe giderek binayla ilgili araştırma yaptığımı, köşkün bahçeden-içerden birer fotoğrafını çekmek için izin ve varsa bilgi istediğimi söyledim. Dilekçe yazmamı istediler. 16 Ekim 2018 de 2-3 satırlık dilekçe ile başvuruda bulundum. Kayıt numarası verilmeyen dilekçeme 24 Kasım 2018 tarihi itibariyle cevap alamadım. Köşkün öyküsünde kullananların katkısı iyi olurdu, olmadı.
-1920 yılında ölen 5.Yermenos, Ayia Triada Kilisesinin bahçesine gömülür.
-Çok kısa boylu olan 5.Yermenos’un minik masası içeride halen kullanılmaktadır. Görüşmemin başında onun fotoğrafını çektirmişlerdi. Kişisel ahlak ve etik anlayışıma uyarak o fotoğrafı da yayınlamıyorum.


18 Kasım 2018 Pazar


REPLİKA KORUMACILIK, REPLİKA KENT MÜCADELECİLİĞİ
Arif Atılgan

Doğu Karadeniz’de dere yatağına yapılan bina ile Orta Anadolu’da Peri Bacaları arasına yapılan binanın imar affına girmesini gündem yapıp, Çiftehavuzlar sahilindeki ada ile Moda Burnundaki yüzme havuzunu görmüyorsanız,
Haliç’teki ilk yanlış olan Silahtarağa Elektrik Fabrikasının üniversiteye dönüştürülmesine ses çıkarmayıp, sonradan Haliç’i kurtarmaya soyunuyorsanız,
Cevizli Tekel Fabrikasının üniversiteye dönüştürülmesine karşı çıkıyorken, gözden ırak olduğu için Üsküdar Atik Valide Külliyesinin dönüştürülmesini atladığınızdan mahcup olmuyorsanız,
“Restore” edilen Kadıköy İskelesinin yanlışlarını fark etmiyor, kara tarafındaki eklentilerinin hala kaldırılmamasına bir şey demiyorsanız,
                                      
                                         İskelenin Restore Edilmiş Hali


                                               İskelenin Orijinal Hali

Kadıköy rıhtımının yeni halinde oturup selfi yapıyorken, ortadan yok edilen Tarihi Kayık İskelesini aklınıza getirmiyorsanız,
Yurt dışında çıkan Kadıköy ile ilgili haberleri olumlu gündeme getirirken, içeriğinin Kadıköy’ü eğlenilen bir alan olarak göstermesini atlıyorsanız,
Canlandırma Projesiyle Yeme-İçme Çarşısına dönüştürülen Kadıköy Tarihi Çarşısındaki yeme-içmecilerde otururken, Tarihi Çarşıda çarşı kalmadığını görmüyorsanız,
Kadıköy nostaljisi yaparken hep mahallelerindeki yaşamdan bahsedip, Kadıköy’de mahalle yaşamının yok olduğunu aklınıza getirmiyorsanız,
Altıyoldaki Boğa Heykelinin tarihi ve sanat değeri olduğunu düşünmeyip, insanlardan korunaklı hale getirilmesini veya buraya replikasının konulmasını istemiyorsanız,
Liman, tren, iskele, yolcu dörtlüsüyle ilişkisi kesilen Haydarpaşa Garının, nefesi kesilen canlı gibi olacağını aklınıza getirmiyorsanız,
Bağdat Caddesinin küçük AVM lerin çarşısı haline getirildiğini görmüyorsanız,
Bağdat Caddesinden önce Kadıköy’ün sosyetesi olan Bahariye Caddesinin yeme-içmeciler çarşısına dönmesi yüzünden sinemaların ortadan kalktığına kafa yormadan, Reks devam etsin diyorsanız,
Reks devam etsin derken içinde 6 küçük salon peydahlanarak, fuayedeki merdivenin altına büfe konulup merdivenin etkisi yok edilerek yani korunmayarak mimarı Maruf Önal’ın kemiklerinin sızlatıldığını görmüyorsanız,
Reks’i işletenlerin en büyük sıkıntısının, etraftaki yeme-içmecilerde alkol alıp sinemaya gelenlerin ışık söndüğünde ne yaptıklarını gözlemek olduğunu bilmiyorsanız,
Yeldeğirmeni’nde Canlandırma Projesinin mahalleyi yok ettiğini söyleyenlere ‘Kafe düşmanı’ demek kolaylığından sıyrılıp, 200 yıllık mahalle yapısının ortadan kalktığını görmüyorsanız,
Ayrılık Çeşmesinin “restorasyonunda” 400 yıllık namazgâh taşlarının toprağa gömüldüğünü fark etmiyorsanız,
Ladıkli Ahmed Ağa Çeşmesinin “restorasyonunda” namazgâhının köşede minik bir havuz gibi yapılmasını görmüyorsanız,
Kadıköy’ün en eski sinema binası, ‘korunması gereken tescilli tarihi eser’ Özen Sinemasının sinemalıktan çıkarılıp, başka amaçla yasa dışı kullanılmasından rahatsız olmuyorsanız,
Özen Sinemasının içindeki, kendinizin de tartışmalı bulduğunuz TAK çalışmasının adının binaya verilmesine itiraz edeceğinize aksine bu çalışmaya ödül verip, o isimle buradaki etkinlikleri duyurup bunları legalleştiriyorsanız,
Korunması gereken tescilli eser Özen Sinemasını korumadığınız gibi içine kendinizle birlikte öğrencileri sokarak yasa dışılığı yasallaştırıyorsanız,
Daha da ileri gidip Özen Sinemasının içine girip alay eder gibi Koruma Konferansları üstelik Yeldeğirmeni’ni hatta Özen Sinemasını koruma konferansları veriyorsanız,
Yıllardır kaçak kullanılan surlara laf etmezken, bir kişi drona silah çekince tarihi çevrenin korunmasını aklınıza getiriyorsanız,
Bursa’da tarihi kulenin tepesine PVC yapılmasının, Yeldeğirmeni’nde tarihi mahallenin duvarlarına mural resimleri yapılmasından farklı olmadığını görmüyorsanız,
Derelerin beton saksılar içinde akıtılmasına aldırmıyorsanız,
Fikirtepe Planları gündeme geldiğinde karşı çıkanları tehdit eden Fikirtepelilerin şimdi ‘Aldatıldık’ demelerine, ‘Önce özeleştiri yapın’ demiyorsanız, 
Önce sitelerin, şimdi yüksek binaların kültürünün oluşturulduğunu, bu kültürün geleneksel mahallelerimize tepeden bakan hastalıklı bir kültür olduğunu fark etmiyorsanız,
Site ve yüksek binalarla yapılacak en etkili mücadelenin buralardan mülk satın almamak olduğunu bilmiyorsanız,
Ücretle girilen yani korunaklı alanlardaki kral mezarlarında dahi yazılar-resimler olmasına bir şey demiyorsanız,   
Eskiden insanların denize girmek için İstanbul’a geldiğini, şimdi İstanbulluların denize girmek için başka yerlere gitmesini gündem yapmıyorsanız,
İstanbul’un kilometrelerce uzunluktaki kıyısının denize girilecek şekilde düzenlenmemesine, denize girmek isteyenlerin Adalara tıkıştırılmasına şaşırmıyorsanız..

Sonra da tarihi değerleri korumaya, çarpık planları önlenemeye çalışıyorsanız..

Kusura bakmayın..
Siz Korumacı veya Kent Mücadeleci değil, Replika Korumacı veya Replika Kent Mücadelecisiniz. Tarihi değerlerin korunması, çarpık planların önlenmesi için önce gerçek korumacı veya gerçek kent mücadeleci olunmalıdır. Gerçek olmayan hiçbir şey başarıya ulaşamaz.

Kent mücadelesi, kent mücadelecisinin ünlü olması amacı için araç değildir. Kent mücadelesi, kentin korunması amacı için araçtır. Koruma koruma için, kent mücadelesi kent için yapılır.  
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN EKİM 2018

8 Kasım 2018 Perşembe


KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANI AYKURT NUHOĞLU
Arif Atılgan

2014 yılındaki yerel seçimler öncesi Kadıköy’de eski belediye başkanı Selami Öztürk’ün aday gösterilmeyeceği belli olmuştu. CHP nin göstereceği adayın, kim olursa olsun kesinlikle seçileceği de belliydi. 5-6 aday adayından ikisi ön plana çıkıyordu. İnci Beşpınar ve Aykurt Nuhoğlu. İkisi de benimle Kadıköy konusunda görüşmek istemiş, görüşmüştük.

Doğrusu aklımdan geçen İnci Hanımdı. Ancak parti Aykurt Beyi aday gösterdi. İçimden geçeni gizlemeyeyim, ‘CHP zenginden yana oldu’ demiştim.

Tanıdığım kişiler sıfat sahibi olduklarında yanlış anlaşılır diye yanlarına gitmemeyi tercih ederim. Aykurt Beye bir kere Yeldeğirmeni’nde Eski Yeldeğirmenliler paneli için gittim. Kırmadı geldi. Onun dışında iki etkinlikte gördüm. Birkaç telefon görüşmem oldu. Onlar da belediyenin çıkarı içindi.

                            Ayurt Nuhoğlu 2016 Yılındaki Eski Yeldeğirmenliler Panelinde.

Aykurt Nuhoğlu büyük projelere girişmedi. Önceki dönemin yarım kalmış projelerini tamamlamaktan çekinmedi. Kompleksiz davrandı. Eski binaların restore edilerek halka kazandırılması doğru idi. Kendi tarzını koymasını, eski dönemden kalan bazı yanlış projeleri iptal etmesini bekliyordum. Örneğin: Kadıköy ve Yeldeğirmenindeki Canlandırma Projelerinin en azından pasifleştirilmesi gibi. Olmadı.

Bence kendisi yanlışların farkında.. Ancak hep söylerim biz masanın bu tarafındayız, onlar diğer tarafında. Şartlarını bilemeyiz. Onların tarafında siyaset te var çünkü.

Caferağa Spor Salonunda gösterdiği tavrı ne kadar takdir ettiysem, Özen Sineması için gösterdiği tavrı o kadar eleştiririm.

Aykurt Nuhoğlu’nun önceleri yadırgadığım ama giderek sempatiyle baktığım tarafından bahsetmek istiyorum.. İnsaniliği.. Genel olarak toplantılara, etkinliklere maiyetiyle makam arabasıyla gelip, insanlara ‘Başkan geldi’ dedirten şekilde katılmıyor. Herkes gibi yürüyerek geliyor. Hatta bazen bir anda yanınızda görünüp ‘Aaa Başkan gelmiş’ diye şaşırtacak şekilde..

Sadece toplantılara gelirken değil, normal zamanlarda da Aykurt Nuhoğlu’nu sokakta caddede görebiliyorsunuz. Örneğin: Altıyolda veya Yeldeğirmeninde kalabalığın içinde yalnız yürüdüğüne, Yeldeğirmeni’nde bir arkadaşıyla kafede oturup çay içtiğine şahit olabiliyorsunuz. Doğrusu hiç alışmadığımız bu görüntülerin bana çok güzel duygular verdiğini söylemek zorundayım. Aykurt Bey İstanbul metropolünde alışılmadık bir belediye başkanı portresi çizmiştir.

Duyduğum kadarıyla, Kadıköy Belediyesi ekonomik sorunu olmayan belediyelerden olması dolayısıyla Parti tarafından da takdir edilmektedir.

Ben Aykurt Nuhoğlu’nun devam etmesinin Kadıköy için hayırlı olacağını düşünüyorum. Bugün için açmayı doğru bulmadığım ancak ayrı bir yazı konusu olabilecek son cümlemle bitiriyorum: Eğer ikinci dönem devam ederse Aykurt Nuhoğlu, sanırım kendi tarzını koyacak ve kendini Kadıköy’e daha çok hissettirecektir.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN EKİM 2018

4 Kasım 2018 Pazar


OKTAR TERTEMİZ, SPOR CAMİASINDAN BİR ESKİ YELDEĞİRMENLİ 
Arif Atılgan

Oktar Tertemiz ile Rasimpaşa Spor Kulübünü araştırırken tanıştım. Spor alanında yurt içinde ve dışında çok sayıda önemli görevler üstlendiğini, dolayısıyla çok sayıda sıfata sahip olduğunu öğrendim. Yeldeğirmenli olması Onu yazmam için yeterli sebep olmuştur.

                                                     Oktar Tertemiz

1939 yılında Adana’da doğar Oktar Tertemiz.

1952 yılında DDY de çalışan babası Haydarpaşa’ya tayin olunca İstanbul’a taşınırlar. Yeldeğirmeni, Uzunhafız Sokak No:15 teki eve taşınırlar. Mal sahibi Rum bir vatandaştır. Bu evin bir altındaki ev daha sonra Yoncaspor’un binası olmuştur.

Oktar Tertemiz Kemal Atatürk Ortaokulu 3. Sınıfına kaydolur. Semtten Teoman Çakır’la aynı sınıftadır. Aynı okulda Can Bartu’da okumaktadır. Daha sonra Haydarpaşa Lisesine devam eder. Yine o yıllardaki semt çocuklarından Nidayi Çakır, Sabahattin Çakarcan’nın atlet olduğunu anımsamaktadır.

Voleybolla tanışması bu yıllarda olmuştur. Uzunhafız ve Nemlizade Sokaklarının arasında Hazine Arsası adıyla anılan boş bir arsa vardır. Rıhtıma sınır olan bu arsanın üst tarafındaki düzlükte mahallenin gençleri kendi yaptıkları voleybol sahasında oynamaktadırlar. Oktar onları seyreder. Adam eksikliği olduğunda Onu da oyuna alırlar. Eksik yoksa hakemlik yaptırırlar.

1955 yılında Fenerbahçe’nin yöneticisi Altan Ayanoğlu Onu ve Nemlizade Sokaktan Oktay Eyüboğlu’nu Fenerbahçe’ye götürür. İlk lisansı çıkar. 1957 yılında Fenerbahçe’nin 50. Yıl kutlamalarına genç bir sporcu olarak katılır. Heyecanını yaşar.. 1958 yılında Genç Milli Takıma davet edilir. Ancak maçlar iptal edilir. Milli olamaz. Hukuk Fakültesine gider ama bir süre sonra çeşitli nedenlerle yarıda bırakır. 

                                12 Numaralı Oktar Tertemiz Fenerbahçe Takımında.

1960 yılında Ankara’da Şehit Ali İhsan Kalmaz turnuvasına İstanbul’un A karması ağır gelir diye düşünürler. B karması götürülür. Oktar Tertemiz de bu kadrodadır..  O yıllarda Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde oynanan voleybol maçlarında istek üzerine gayri resmi hakemlik yapar.. Demirperde ülkelerinin salon sporlarında çok ileri olduğu yıllardır. Bu sebepten diğer ülkelerden ama özellikle Japonya’dan sponsorları olur, kaliteli spor malzemesi kullanırlar. Takımları İstanbul’a geldiklerinde, oyuncular yanlarında Japonlara ait Asics Tiger marka ayakkabılar getirip satarlarmış. Oktar Bey ‘Laf aramızda biz de o sayede kaliteli ayakkabı giyme olanağı buluyorduk’ diyor.. Bu yıllarda spor yazarlığına başlar. Spor 21 isimli haftalık dergi ile Milliyet, Hürriyet, Tercüman gazetelerinde yazılar yazar.. Askere gider.. Geldiğinde İş Bankasında memuriyete başlar.

1964 yılında voleybol hakemlik kursuna giderek aday hakemlik yapmaya başlar. Hakemliği sevmektedir.

               Hakem Oktar Tertemiz Türkiye’de bir maç öncesi hakem heyetiyle seremonide.

1965-1966 sezonunda Anadoluhisarı takımında antrenörlük yapar. O sezon İETT şampiyonluğa oynamaktadır. Anadoluhisarı şampiyon olur.

1966-1967 sezonunda İETT’ye oyuncu-antrenör olarak transfer olur. O yıl İETT şampiyon olur ve 1. Lige çıkar. Oktar Tertemiz sivil hayatındaki sorumluluklar nedeniyle faal sporu bırakır. Bu arada hakemlik kariyeri gelişmiş Milli Hakem olmuştur.

1970 yılında Dünya Kupasına eğitim amacıyla Türkiye’den götürülen 5 hakem, 5 antrenör içinde O da vardır.

1972 yılında Uluslararası aday hakem olur.

1973 yılında Uluslararası hakem olur. Kulüp ve milli takımlar düzeyinde 150’den fazla maç yönetir. 1977 yılında Sofya-Bulgaristan’da, 1981 yılında Bükreş-Romanya’da Dünya Üniversiteler şampiyonalarında; 1983 yılında Fransa’da Avrupa Gençler şampiyonası finallerinde düdük çalar. Milli takımlar düzeyinde Bahar Kupaları, Balkan Şampiyonaları ile Avrupa Kupası maçlarında hakemlik yapar. Dünyanın birçok ülkesinde maç yönetir. O yıllardaki Arnavutluk’ta kendilerine itibar edilirken bavullarının didik didik aranmasını unutamaz.

1985 yılında Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olur. Diğer yandan Arçelik Spor Kulübünde yöneticilik görevine başlar. Arçelik Onun yöneticiliğinde voleybol, hentbol ve alt yapı takımlarında İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanır.. İş Bankasından kendi isteğiyle emekli olur.

1995 yılında Arçelik’teki görevini bırakır.

2001 yılında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi seçilir. Avrupa Akdeniz Okçuluk Birliği (EMAU) denetçilik görevini üstlenir.

2005 yılında Uluslararası Okçuluk Federasyonu (World Archery) Başkanlığını Prof. Dr. Uğur Erdener kazanır. Oktar Tertemiz Denetleme Kurulu Başkanlığına getirilir.

2006 yılının şubat ayında Türkiye Voleybol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı olur. Aralık ayında istifa eder. Voleybol ve hentbol federasyonlarında iken değişen yönetmeliklerin hazırlanmasında görev alır.. Voleyboldaki netin ve çift servisin kalkması, manşetin gelmesi gibi değişikliklerin oyunu hızlandırdığını, hakemliği kolaylaştırdığını söylemekte, özellikle çift servis sebebiyle 3 saati geçen müsabakaların son bulduğunu ifade etmektedir.. Bayanlardaki ilerlemenin müthiş olduğuna işaret etmektedir. Eski yıllarda alttan servis atan, topu parmakla diğer tarafa aktarabilen bayanlar artık sıçrayarak smaç servis atmakta ve karşı sahaya smaç yapmaktadırlar.

2008 Yılında Fenerbahçe Kulübüne Üyeliğinin 40. Yıl Plaketini Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’dan alırken.

2009 yılında Uluslar arası Okçuluk Federasyonundaki görevi sona erer.

2012 yılında Türkiye Voleybol Hakem ve Gözlemcileri Kurulunda Danışma Kurulu Üyeliğine başlar.

2013 yılında İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Yürütme Kuruluna Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi temsilcisi olarak atanır.

2013 Mersin Akdeniz Oyunları Voleybol Kadınlar Şampiyonu İtalya Milli Takımına Madalya Verirken.

2013 Mersin Akdeniz Oyunları Voleybol Kadınlar 2.si Olan Milli Takımızla Seremonide.

2016 yılında Avrupa Akdeniz Okçuluk Birliği (EMAU) üyeliğinden kendi isteğiyle ayrılır. Türkiye Voleybol Hakem ve Gözlemcileri Kurulunda Danışma Kurulu Üyeliği son bulur.

2015-2016 Sezonu Türkiye Kadınlar En İyi Orta Oyuncu Milena Rasic’e Ödül Verirken.

Halen Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı ve bu Komitenin vakfiyesi olan Türk Spor Vakfı Başkanıdır.

Oktar Bey, insanların bayan voleybolunu izlemeyi tercih etme sebebi olarak erkeklerde smaç süratinin 140Km/saat’lere çıktığını, bayanlarda 90Km/saat’lerde kaldığını, bu sebepten bayanlarda topun daha uzun süre oyunda kalmasını gösteriyor.

Oktar Tertemiz’in sıfatlarını sıralarsak: Voleybolcu, ulusal ve uluslararası voleybol hakemi, spor yazarlığı,  Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Arçelik Spor Kulübünde yöneticilik, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi, Avrupa Akdeniz Okçuluk Birliği (EMAU) denetçisi, Uluslararası Okçuluk Federasyonunun (World Archery) Denetleme Kurulu Başkanlığı, Türkiye Voleybol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı, Türkiye Voleybol Hakem ve Gözlemcileri Kurulunda Danışma Kurulu Üyesi, İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Yürütme Kurulunun Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi temsilcisi, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı, Türk Spor Vakfı Başkanı.. Sivil hayatta İş Bankası Şube Müdürü.

Oktar Bey bu görevleri sırasında birçok konuyla ilgili bilgi sahibi olmuştur. Bunlardan biri doping konusudur. Önemli sporcular yılın uygun görülen herhangi bir günü kontrol edilebilirlermiş. İdrar numunesi hemcinsi olan eşlikçi gözetiminde alınırmış. Eşlikçinin organı görmesi zorunluluğu varmış. Zira özellikle erkeklerde testis içersine torba içinde temiz idrar konduğu, oradan numune verildiği gibi olaylar olabilmekteymiş.

Oktar Tertemiz 13 yaşında Yeldeğirmeni’nde voleybol ve voleybol hakemliğiyle tanışmıştır. Bu tanışıklık sonraki bütün yaşamını şekillendirmiştir. Kendisi, geç fark ettiğimiz önemli Yeldeğirmenlilerdendir. Onu bu yazıyla Yeldeğirmeni tarihine geçirmekten büyük bir mutluluk duyuyorum.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN EKİM 2018