14 Haziran 2018 Perşembe


ASSOMPTİON KİLİSESİ
Arif Atılgan

1843 yılında, papaz Emmanuel D’alzon Fransa’nın Nimes kentinde Assomption isimli bir kolejin yönetimine gelir. 1850 de bu kolejin adıyla tarikat kurar. Tarikat, doğuda Türkiye merkezli çalışır. Amacı Osmanlı topraklarında Hıristiyanlaştırma ve Katolikleştirme çalışmaları yapmaktır.

1850’li yıllarda Kadıköy’de yaşayan Latin kökenlilere Sakız Adasından gelen Rumlar da eklenince buradaki Katolik nüfus çoğalmıştır. 1858 yılında bölge papazı olan Rahip Gioseppe de Negri Kadıköy’de yaşayan zengin Katolik ailelerden topladığı yardımlarla kilise inşa ettirmeye karar verir. O yıla kadar Latinlere kilise yapımı izni verilmiyormuş. Semtin önemli ailelerinden Lorandolar, Modadaki 4452m2 lik arsayı verir. Yine Lorandoların annesi Padişahtan inşaat izni için gerekli fermanı alır. 1859 da kilisenin temeli atılır.

1862 yılı sonunda inşaat bitirilir. Gioseppe de Negri Kadıköy’ün azizesi Saint Euphemie’ye ithafla Onun adını koymak ister. Ama para yardımı yapan Emmanuel D’alzon ve monsenyör Paola Brunoi kiliseye kendi tarikatlarının ismini koyarlar. Assomption..  Kilisenin tam adı Notre Dame de L’assomptiondur. Anlamı ‘Muhterem Validemizin (Meryem Ananın) Göğe Çıkışıdır’. Mimarı İtalyan Giovanni Batista Barberini’dir. Barberini Beyoğlu Belediye binasının da mimarıdır.

                                                              Assomption Kilisesi

Kiliseden sonra bir de manastır binası yapılmıştır. İki bina bugünkü Cem Sokak ile Ağabey Sokak arasındaki arsadadır. Ağabey Sokak tarafında kilise, Cem Sokak tarafında rahibelerin kullandığı manastır bulunmaktadır. Cem Sokak tarafından bahçeye, bahçeden binalara girilir. Ağabey Sokaktaki kapıları daha çok görevliler kullanır.

                     Solda 5m’lik Yüksek Kasnaklı Kubbesiyle Kilise, Sağda Manastır Binası.

Monsenyör Paola Brunoi, Cem Sokakla Moda Caddesi köşesinde Notre Dome de Sion okulunu da açmıştır. Bu okulda kilisenin rahip ve rahibeleri görev yaparlar. Buralarda misyonerlik faaliyetleri yapılırmış.

Kilisede iki çan kulesi bulunmaktadır. Çanların bir tanesi 1866 da İtalya’nın Udine kentinden, diğeri Kumkapı’daki Assomption Kilisesinden getirilmiştir. Kilisenin Cem Sokağı tarafındaki kapısında ‘Assomption Kilisesi’ anlamında Eglise de L’assomption yazar. Kilise binasının ön cephesinde ‘Meryem Ana Göğe Çıkmıştır’ anlamında Assumpta Est Maria İn Cellum yazmaktadır. Kilise girişindeki bir plakette binanın yapımının öyküsü anlatılır.

Kubbe 10m çapındadır. Oturduğu kasnak denilen dairesel alan 5 m yükseklikte olmasıyla ilgi çeker. Kasnakta 8 adet yüksek pencere vardır. Kubbede ve kilisede din insanlarının resimleri bulunur. Kubbenin ortasındaki güvercin resmi Ruhül Kudüs’ü yani Tanrı’yı temsil eder.

                                                                      Kubbe

Kilisenin girişi olan narteks bölümü çok belirgin değildir. İç mekân nef ve kutsal bölüm apsis bölümleri etkileyicidir. Apsis bölümünün sağ tarafında vaftiz bölümü bulunmaktadır. Kadınlar bölümü olarak inşa edildiğini düşündüğüm balkonları günümüzde koro kullanmaktadır.

                                          Nef Bölümünden Apsis Bölümüne Bakış.

İçeride, Meryem’in eşi görevi verilen Saint Joseph’in heykeli vardır. Kendisi İsa’nın biyolojik babası kabul edilmez. Tam karşısında Meryem Anayı temsilen Notre Dame Du Rosaire’nun heykeli vardır. Heykel daha sonraki tarihlerde Yeldeğirmeni’nde aynı adla yapılan kilisenin anısı olarak konmuştur. Aziz Antuan, Azize Teresa, Aziz Augustın, Hz. İsa heykelleri de içerde göze çarpmaktadır.

                                     Saint Joseph, Meryem Ana (Rosaire), Hz. İsa.

Gioseppe de Negri, kiliseyi yapması dolayısıyla burada 30 yıl Bölge Papazlığı görevinde bulunmuştur. Assomption tarikatının rahipleri, Kadıköy’e 1894 yılında gelen Oblates de L’assomption rahibeleriyle birlikte çalışmışlardır. Kiliseyi Katolik Latinler ve Ortodoks Süryaniler birlikte kullanırlar. Katolikler ayinlerini Türkçe yaparlar. Zira çoğunluğu Fransızcayı unutmuşlardır. Bahçede küçük bir mezarlık vardır. Daha sonra çıkan bir yasayla bu durum yasaklanmış, 1895 yılından itibaren cenazeler Uzunçayır’daki mezarlığa gömülmüşlerdir.

1935 yılında Notre Dome de Sion Okulu kapandı. Binada Kadıköy Kız Enstitüsü eğitime başladı. 1960 lı yıllarda eski bina yıkıldı, yerine bugünkü yeni bina yapıldı. Günümüzde Kadıköy Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi eğitim vermektedir.

1960’lı, 1970’li yıllarda Kilisenin arsasının içersinde Kadıköyspor Basketbol takımının tesisi vardı. Açıkta olan basketbol sahasında yaz mevsimlerinde minyatür kale futbol turnuvaları düzenlenirdi. Ünlü oyuncuların da oynadığı, gece yapılan bu maçlara seyirciler parayla sokulurdu. Çocuk yaştaydık. Parasız girmenin çarelerini arardık. Bir keresinde 2-3 arkadaş Ağabey Sokaktaki kapının zilini çaldık. Kapıyı açan rahibeler derdimizi dinleyince bizi içeri almışlardı. Saha tarafına geçmek için Kilisenin bodrum katında bulunan kapalı bir mekândan geçmiştik. Tedirgin olmuştuk.. 2018 yılında bu araştırmayı yaparken kilisenin görevlisinden, sakin bir zamanda fotoğraf çekmek için ricada bulunmuştum. Kendisi beni 60 yıl önceki aynı kapıdan içeri alınca o günkü anım canlandı hafızamda.

1970 li ve 1980 li yıllarda, kilise içersindeki resimlerle ilgili çeşitli restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmiş. Okuduklarımın aksine Azize Euphemia’nin kemiklerinin bu kilisede olmadığını öğrendim.

Bugün hala manastırında rahibelerin yaşadığı Assomption Kilisesi,  Kadıköy’ün en önemli ve en gizemli kilisesidir.
ARİF ATILGAN HAZİRAN 2018

10 Haziran 2018 Pazar


KUŞDİLİ ÇAYIRI BASIN AÇIKLAMASI 2018

Kadıköy’ün tam merkezinde bulunan ve 3.derece doğal SİT alanı olan tarihi Kuşdili Çayırı, mahkeme kararlarına, bilim insanlarına ve Kadıköy halkının yoğun itirazlarına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yeniden imara açılmak istenmektedir. Hem de insan sağlığı, şehir planlaması, tarihi ve bilimsel tüm değerleri hiçe sayan “çılgın” bir projeyle.

Kuşdili Çayırı, 1970’li yıllara kadar çınar ağaçlarının gölgesinde, kuş cıvıltılarının kurbağa sesleriyle yarıştığı, kurbağaların kuşlara şakımayı öğrettiği, çimenlerinde yıldız çiçeklerinin açtığı, dere kenarında balıkçıların sadece balık ağlarlarını değil ıstakoz sepetlerini de kuruttukları bir koruluktu. 

1980’li yıllarda Alan önce pazar yeri ilan edildi. Kısa zamanda koruda ağaç, çayırda ot kalmadı. Sonra pazarcıların da elinden alındı, araç parkı haline getirildi.

                                    Kuşdili Çayırı Otopark Alanı Yapıldı

2007 yılında askıya çıkan ilk planda buraya devasa bir AVM önerildi. Bu plan ile o zamana kadar yeşilde kaldığı için kamuya ait olan Alanın mülkiyeti İBB ye geçirilmiş oldu. Koruma Kurulu kararları yok sayıldı. Bazı Kurul üyeleri değiştirildi.  Meslek odalarımız bu konuda hem kamuoyunu bilgilendirdi hem de gerektiği gibi dava açtı. Bilinçli ve duyarlı Kadıköy halkı direndi, bu proje hayata geçirtilmedi.

                                    2007 Yılında Önerilen AVM Projesi

2013 yılında yeni bir plan daha yapıldı. İtirazlar sonucu o plan da uygulanmadı.

27/04/2018 tarihinde yeni bir planın onaylandığını görüyoruz.  Güzelim İstanbul’u beton çölüne çeviren zihniyet, küçük cümle değişiklikleriyle yaptıkları planı askıya çıkararak Kuşdili Çayırının betonlaşması ısrarından vazgeçmedi. 21.05.2018-19.06.2018 tarihleri arasında askıda kalacak olan yeni planda Alan, “altı otopark, üstü park” denilerek Kadıköy halkına cazip ve sakıncasızmış gibi gösterilmek istenmektedir.

                            2018 Yeni Planla Yarısının Altı Otopark Oluyor

Mevcut projeyle yapılmak istenen şudur:

-Alanın yarısının 1.50m altına zemin altı çok katlı otopark, otopark üzerine toprak dökülerek yeşil örtü,

-Zemin üstünün bir bölümünde çok katlı yapılaşma,

-Alanın yarısına yeşil örtü.

Göz ardı edilenler ise şunlardır:

1-İSKİ raporu: İSKİ bu projeye ilişkin verdiği raporda Kurbağalıdere’nin defalarca tanık olunduğu gibi taşma riski taşıdığına dikkat çekmektedir. Raporunda ‘İdaremiz görüşleri dışında herhangi bir uygulama yapılması durumunda meydana gelebilecek maddi manevi olumsuzluklardan İdaremiz sorumlu tutulamaz.’ Cümlesi ile sorumluluğu Büyükşehir Belediyesine aktarmıştır.

Şiddetli bir yağmurun önüne kattığı her şeyi yıkarak afete neden olduğu gerçeği ortadayken bizler,  derenin yanı başında yerin 36 metre altına inilerek yapılacak çok katlı otoparkın su basmasıyla toplu mezara dönüşmesi endişesi taşıyoruz.

İSKİ’nin taşma ve sel felaketini önleyeceği gerekçesiyle 5 yıldır Kurbağalıdere’de ıslah çalışması yürüttüğü bilinmektedir.

2-Sağlık raporları: Kadıköy’de hava kirliliğinin boyutu şu an limitlerin çok üstündedir. Bölgemizdeki hava kirliliği ölçüm cihazları, alarm vermektedir. Bu proje ile binlerce aracın daha kent merkezine gelmesi egzoz gazlarını çok daha fazla arttıracaktır. Dolayısıyla Akciğer hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, astım ve benzeri ciddi hastalıklar önlenemeyecek boyutlara ulaşacaktır.

3-Jeoloji raporları: İstanbul’da şiddetli bir depremin her an olabileceğine dikkat çekilirken Kadıköy halkının binalardan uzak durarak toplanabileceği, gerektiğinde bir sahra hastanesi kurabileceği, koordine olabileceği tek toplanma alanıdır Kuşdili Çayırı.

4- Ulaşım planlaması raporları: Başta İTÜ’nün verdiği raporlarda da belirtildiği gibi, bilimsel olarak kent merkezindeki otopark sayısının çoğalması, araç yoğunluğunun daha da artması demektir. Kısaca daha çok otopark, daha çok trafik yoğunluğu getirecektir. Kuşdili Çayırı’nın bir köşesinde faaliyet gösteren itfaiye binasından çıkan araçlar Kadıköy’ün bugünkü trafiğinde bile yangınlara yetişmekte zorluklar yaşarken, bu proje gerçekleştiğinde nasıl yetişecektir?

Araç parkı ve eğlence merkezi konumuna düşürülmeye çalışılan, İstanbul’un en güzel ilçelerinden biri olan Kadıköy’e öngörülen yaşam biçimi bu mudur?

Bir kent merkezinde halkın kolay, ucuz, sağlıklı ve güvenli ulaşımının tek yolu, planlı ve daha nitelikli toplu taşıma araçlarının artırılmasıdır.

5- Arkeolojik raporlar: Tarihi Kuşdili Çayırı’nın altı, antik Khalkedon kentinin 8 bin yıl öncesine ait sırlarını taşımaktadır. Arkeoloji Derneği, doğal SİT alanı olan Kuşdili Çayırı’nın aynı zamanda arkeolojik SİT alanı olması yönündeki raporlarını ilgili kamu kuruluşlarına iletmiştir. Buranın arkeo park olmasını önermektedirler.

6- Danıştay’ın kararı: 2010 yılındaki Danıştay kararlarında Kuşdili Çayırı’nı yapılaşmaya açan planların iptali onaylanmıştır.

                                     Kuşdili Çayırı Tekrar Böyle Olmalı

KADIKÖY HALKININ TARİHİ KUŞDİLİ ÇAYIRI’NA İLİŞKİN MANİFESTOSU!

SAYDIĞIMIZ TÜM BU NEDENLER GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK YERİN ALTINDA VE ÜSTÜNDE YAPILAŞMANIN ÖNÜNÜ AÇABİLECEK HER TÜRLÜ PLAN, ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI VE İBB TARAFINDAN İPTAL EDİLMELİDİR.

BİZLER, KÜÇÜK CÜMLE DEĞİŞİKLİKLERİYLE DURMADAN ÖNÜMÜZE GETİRİLEN RANT PLANLARINDAN BIKTIK.

BU PLANLARIN TÜMÜNÜ REDDEDİYORUZ.

TAMAMI ASFALTLANARAK SIRADAN BİR ARAÇ PARKI GÖRÜNÜMÜNE DÖNDÜRÜLEN 45 DÖNÜMLÜK BU ALANIN, YEŞİL ALANA HASRET KENTİMİZE YENİDEN KUŞDİLİ ÇAYIRI OLARAK KAZANDIRILMASI YÖNÜNDEKİ ISRARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ.

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK HAVAALANI KALDIRILIP YERİNE PARK YAPILABİLİYORSA, BİZİM TALEBİMİZİN GERÇEKLEŞMEMESİ İÇİN HİÇ BİR NEDEN YOKTUR.

KUŞDİLİ ÇAYIRI, ALANA 1m3 BETON SOKULMAKSIZIN ÇAYIR VE KORULUK HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR.

DOĞAYI, İNSANI VE DİĞER TÜM CANLILARIN HAKLARINI KORUMAYI İLKE EDİNEN, BU KONUDA SORUMLULUK DUYAN TÜM YETKİLİLERİN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE SUNUYORUZ.

KADIKÖY KENT DAYANIŞMASI
KUŞDİLİ PLATFORMU
KADIKÖY KENT KONSEYİ ÇEVRE VE ALT YAPI GRUBU

2 Haziran 2018 Cumartesi


2018 MİMARLAR ODASI GENEL KURULLARI
Arif Atılgan

Ocak ayında Temsilciliklerde başlayan genel kurullar süreci, şubat ayında İstanbul Şubesinin ve nisan ayında Genel Merkezin yaptığı genel kurullarla sona erdi.

2010 yılından itibaren Kadıköy’deki Anadolu 1. Bölge Temsilciliği örgüt içersinde önemsizleştirilmeye başlanmıştı. Üyesi olduğum bu birim beni ilgilendirir. O tarihten itibaren devamlı eleştiride bulundum. Zira bu Temsilciliğimizin entelektüel üye yapısının yıllarca Mimarlar Odasına yön verdiği bilinir. Bunun camia içinde ve dışında yararının görüldüğü de bilinir. Başka bir birim ile bu açık kapatılamaz. Anadolu 1. Bölge Temsilciliğinin etkisiz kılındığı Mimarlar Odasının bu durumdan olumsuz etkileneceğini belirtmiştim. 

Yıllardır Mimarlar Odası toplum tarafından olumlu veya olumsuz tepki almıştır. İki durum da Odaya değer verildiğini gösterir. Ancak son birkaç yıldır Mimarlar Odası toplum tarafından adeta görülmemektedir. Yani matematik deyimiyle (+_ 0) konumundadır. Bu durum haklı çıktığımı kanıtlamaktadır.

                    İstanbul Şubesi 2018 Yılı 45. Dönem Genel Kurul Anısı

Esas amacım İstanbul Şubesinin genel kurulunu ele almak. Birilerinin bu genel kurulun analizini yapmasını bekledim. Olmayınca kendim bir şeyler yazmayı düşündüm.

İki liste vardı.
1. Liste yıllardır bildiğimiz arkadaşlarımız olan Çağdaş Demokrat Toplumcu Mimarlar. Mavi liste. Bu liste kendinden emindi. Broşürlerine adayların isimlerini yazmışlar ve ülkenin durumuyla ilgili kısa bir değerlendirme yapmışlardı.

                            Çağdaş Demokrat toplumcu Mimarlar Broşürü

2. Liste Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi. Yeni bir liste.. Bu arkadaşlarımız broşürlerine önce kendi öykülerini yazmışlar, sonra meslek-meslektaş sorunlarıyla meslek odasını tarif etmişlerdi.

         Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi Broşürünün İlk Ve Son Sayfası

Mavi Listenin kazanacağını herkes biliyordu. Nitekim öyle oldu. Burada, ilgimi çeken 2. Listeyle ilgili değerlendirme yapmak istiyorum. Zira bu liste değişikti. Şimdiye kadarkiler gibi değildi.

Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi listesini incelediğimizde 11 kişinin hepsinin genç ve 1 kişi hariç hepsinin kadın olduğu görülüyordu. Genç ve Kadın.. Günümüzün sihirli iki kelimesi.. Ancak genel kurul sürecinde, gerekli olmadığı zaman bu kelimelerin pek te itibar görmediği anlaşılmıştır. Bu listedeki meslektaşlarımızın, rakiplerinin bile onlara sahip çıkacağını umduklarını tahmin ediyorum. Genel Kurul sırasında neredeyse hepsi kürsüye çıktı. Yanlış şeyler de söylediklerine şahit olduğumu ifade etmek isterim. Bence acemilikti bu. Ama heyecan ve samimiyetlerinin göstergesi olarak ta algılanabilir.

Gerçek kişiler olduklarını hissettiriyorlardı. Örneğin: Taşeron mimarlıktan bahseden arkadaşımız kendisi bu konumdaydı. Mimarlık bürolarında mesai saatlerini anlatan arkadaşımız, gece evde uyunan saatlerin dışında tatil günleri dâhil hep çalışıldığını söylüyordu. Üstelik 1ay sonra ‘Denedim, beğenmedim’ denerek ücret bile verilmeden işten çıkarılmalar olduğunu anlatıyordu. Belli ki bu arkadaşımız da anlattığı konumdaydı. Akademisyeni, serbest çalışanı vs. hepsinin sahiciliği etkileyiciydi. İçinde serbest mimarın olmadığı Serbest Mimarlar Komisyonu, işli mimarın başında olduğu İşsiz Mimarlar Komitesi gibi değildi durumları.

Onların patronu olan meslektaşlarımız ise Mimarlar Odasından ödül alan üyelerimizdi. Yanlış anlaşılmasın. Hak etmiyorlar demiyorum. Sadece fotoğrafı koymak istiyorum. Zira bu çelişkili durum üyelerimizin tam olarak analiz edilmediğini göstermektedir. Aslında hızla çoğalan özel üniversitelerden mezun olan meslektaşlarımızın durumu da tartışılmış değildir. Bu arkadaşlarımızın her çeşit özele karşı olan Meslek Odamızın üyesi olmalarıyla ilgili fikir üretilmesi gerekmez midir?

Kabaca sayabildiğim kadarıyla Genel Kurulu izleyenler 200-250 kişi civarındaydı. 22.000 üye olduğunu düşünürsek %1 civarı oluyor. Her listede 42 kişi bulunmaktadır. Görevi bırakan ve göreve talip olan 2 liste ile zorunlu olarak orada olmaları gerekenler hesaplanırsa yaklaşık 150 kişi etmektedir. O zaman katılımın daha da düşük olduğu belli olmaktadır.

Oylamanın yapıldığı ertesi gün, 2. listedeki meslektaşlarımızın duygularını yine 1. gün hissettiğim gibi hissettim. Kendilerinin takdir edilmesini ve o şekilde değerlendirme yapılmasını bekliyorlardı sanki. Hâlbuki bilmeleri gerekirdi ki genel olarak yaşam onların sandıkları gibi rahat değildir. Seçim kazanmak için o şartlara uygun gayret göstermek gerekir.

1300 civarı oy kullanılmış. %5 gibi. Rakamların bu kadar düşüklüğü Mimarlar Odasının sadece toplum tarafından değil mimarlar tarafından da görülmemeye başladığını göstermektedir. Zira yıllardır seçimlerde tek liste olduğunda 2000 civarı, 2 liste olduğunda 3000 civarı oy kullanılırdı. Genel Kurullara katılım da daha fazla olurdu. Üstelik o yıllarda üye sayımız 15000 civarı idi. Bu durum değerlendirilmeye muhtaçtır.

Oylama sonuçları da dikkate değerdi. Oyların 2/3 ünü Çağdaş Demokrat Toplumcu Mimarlar, 1/3 ünü Mimarlıkta Dayanışmacı Taban Hareketi almış. 2. listenin bu kadar yeni ve tecrübesiz olmasına rağmen bu oyu almasına dikkat edilmeli. Üstelik kendi yaşıtlarını yeteri kadar oy kullanmaya getiremedikleri de ortada. Yine de aldıkları oy daha çok kendi yaşıtlarının sandıklarından olmuş. Yani oy alma çalışması yapmamalarına rağmen böyle bir oy almışlar. Bu kadar çelişki değerlendirilmeye değer değil midir?

Yönetmeliğimiz 1/3 oy alan listenin Yönetim Kurulunda temsil edilebilmesine olanak sağlamamaktadır.  

Üyeler Meslek Odasının Kamu ve Toplum yararı çalışmasına karşı değildir. Ancak Meslek Odası meslektaşla birlikte olmalıdır.

Ülkede 40 yaş altı bir kuşak var. Kamuda, özelde onlar çalışıyor. Yaşam çarkını onlar döndürüyor. Ama yönetici olamıyorlar.  

1 nolu sandıkta oy kullanan bir ağbi olarak yorum ve duygu katmadan tespit yapmak istedim. 
ARİF ATILGAN HAZİRAN 2018