24 Eylül 2016 Cumartesi

YELDEĞİRMENİ KARAKOLU
Arif Atılgan

1980 li yıllara kadar Karakolhane caddesinin İskele Sokakla kesiştiği sağ köşede tarihi karakol binası bulunmaktaydı. İskele Sokaktan 8-9 basamaklı merdivenle çıkılan tek katlı yapı, bir setin üzerinde bulunuyordu. Öyküsü neredeyse 150 yıllıktır.

                                                            Karakol

Osmanlıda güvenlik sağlayıcılara Karakollukçu, onların bulunduğu binalara da Karakol-hane denirmiş.

13 Temmuz 1869 tarihinde Yeldeğirmeni halkı yetkili makamlara dilekçe ile başvuruda bulunarak emniyetin sağlanması için semtlerine Karakol-hane yapılmasını istiyorlar. Bunun için de halk tarafından yaklaşık 216 mt2 alanı olan arsa devlete bağışlanıyor.

Karakol-hane inşaatı ödeneği 1869 yılında Dâhiliye bütçesine konuluyor. 5 Nisan 1870 tarihinde ihale yapılıyor ve Anastaş Kalfa 49.896 Kuruş 5 Para keşif bedeli olan işi 5.896 Kuruş 5 Para eksilterek 44.000 Kuruşa yapmayı taahhüt ediyor. Haci Avram Kalfa da kendisine kefil oluyor.

Bu şekilde inşa edilen Karakol-hane iki katlıdır. 

Alt katta, ortada bulunan bahçeden atlıların atlarıyla girdiği ahır vardır. L şeklindeki binanın ortasındaki ahır(6) 8-10 at alabilmektedir. Ahırın sağ yanındaki merdivenin altında depo(3), deponun sağında saman ambarı(1), saman ambarı karşısında helâ ve ahırın sol tarafında mutfak(7) bulunmaktadır. Binaya insanların girişi için Karakolhane Caddesi tarafında mutfağın bitişiğindeki kapı bulunmaktadır.

Üst katta, alt kattaki ahırın üzerinde zaptiye askerlerinin koğuşu(12), binanın sağ tarafındaki saman ambarının üzerinde arpa ambarı(10), arpa ambarının karşısında helâ, binanın solundaki mutfağın üzerinde zabıt odası(13) ve zabıt odasının bitişiğinde helâ bulunmaktadır. 

            Sağda Alt Kat Planı: 1-Saman Ambarı, 3-Depo, 4-Bahçe, 6-Ahır, 7-Mutfak, 9-Kapı
            Solda Üst Kat Planı: 10-Arpa Ambarı, 12-Koğuş, 13-Zabıt Odası.
            Altta Sağ Köşede Helâ, Üstte İki Köşede Helâlar.

                                                       Kroki Eski Cephe

1906 tarihli haritada binanın iç tarafı iki ucundan düz birleştirilerek bahçe alanının bir kısmının içeri katıldığı belli olmaktadır. 1937 tarihli haritada ise bina hala 2 katlı ve bahçe ile sokak aynı kotta görünmektedir. 
  
      1                                                      1906 ve 1937 Planları

1940 lı yıllarda alt kattaki ahırlara ihtiyaç duyulmamış ki bahçe üst katın döşeme kotuna kadar doldurulmuş. Binaya girmek için önce sokaktan basamaklarla bahçeye çıkılmakta, sonra binaya girilmektedir. Binanın içinde de yeni duruma göre değişiklikler yapılmış. Giriş karşısında nezarethane, yan köşe odalarda Komiser, polisler ve bekçiler için odalar, bodrumda içerden inilen hapishane ve sokaktan da kapısı olan ardiye yapılmış. Bizim kuşağın 1950 li yıllardan itibaren hatırladığı Karakolun şekli budur.

                                                         Kroki Yeni Cephe

Bulunduğu caddeye ismini veren karakol 1982 yılında yıkılıncaya kadar hizmet gördü. Yıkıldıktan sonra yerine emniyete ait bir bina yapıldı. Bugün o bina da yıkılmak üzere boşaltılmış görünüyor.

Bütün araştırmalarıma rağmen yıllarca önünden geçtiğim eski karakolun fotoğrafını ne belediyede, ne emniyet müdürlüğünde, ne de başka bir yerde bulamadım. Bu kadar tarihi bir binanın yok olması çok acı.

ARİF ATILGAN EYLÜL 2016

20 Eylül 2016 Salı

MELİH KORAY’I KAYBETTİK
Arif Atılgan

Melih Beyi mimarlık okuduğum yıllarda Kadıköy’deki inşaat tabelalarında tanımıştım. 1960 lı yılların ikinci yarısı. O yıllarda O bir efsaneydi.

1980 li yılların sonlarında Mimarlar Odası Kadıköy Temsilciliğindeki üye toplantılarında tanışmıştık. Meslek Odasını severdi. Hevesini kıranlar olmuştu.

2000 li yıllarda Ben Mimarlar Odası Başkanı olduğumda kendisine özel ilgi gösterdim. Odanın etkinliklerine devamlı gelmeye başladı.


2010 lu yıllarda Mimarlar Odasındaki yöneticiliğim sona ermişti. Kendi BLOG umda, mimarlık Sitelerinde, bazı yayınlarda kentle ve mimarlıkla ilgili yazılar yazıyordum.

Bir gün bir öğretim üyesi aradı. ‘Arif Bey, Bağdat Caddesinde Melih Koray binaları da Kentsel Dönüşümde yıkılıyor. İlgilenmiyor musunuz?’ dedi. İlgilenmez miyim? ‘Her işe karışıyorsun’ diyenler olur diye kararsızdım. Bir işaret bekliyordum. Caddenin tamamının korunması gerekirdi.

Melih Koray ile bir çalışma yaptık. Bilenler bilir. Çok mutlu oldu. O çalışma ilerde semeresini verecektir.

Sık sık arardı. Bazen konuşamazdık. Konuşmada sıkıntı çekiyordu. ‘Görüşelim’ derdi. İstanbul dışında inşaat yapıyordum. Fırsat buldukça uğrardım. Sevinirdi.

Geçenlerde telefon geldi. Hastanede dediler. Gittim. Komadaydı. Gözleri ve tek parmağıyla beni tanıdığını hissettirdi. Her zamanki gibi ‘Nerdesin? Görüşelim’ diyordu sanki. O gün, olacağı tahmin etmiştim. Bugün defnettik.

Melih Koray’ın mimarlığını şu kısa cümleyle özetleyebilirim: O gri yani renksiz mimar değildi.
Başımız sağ olsun.
Arif Atılgan Eylül 2016



9 Eylül 2016 Cuma

Kent Öyküleri


KURBAN BAYRAMI



Kurban Bayramları biz çocuklar için ilgi çekici olurdu. Zira kurbanlık koyunların sokaklarda sürü halinde gezdirilmeleri, eve getirilenlerin sevilmesi, daha sonra kesilmelerine üzülünmesi gibi karmaşık duygularımız olurdu. 


                          




Bize her bayram Yalova’dan küçük amcam babamın da ortak olduğu sürüden kurbanlık koç getirir, bayramın birinci günü, bazen annem bazen babam için keser ve giderdi. Yeldeğirmeni’ndeki evimizin küçük bahçesinde gerçekleşen bu dini vecibeyi biz çocuklar, bir gün içersinde sevdiğimiz koçun kurban olması sebebiyle, üzülerek izlerdik.

Kesilen kurbanın etlerinin dağıtımı yine biz çocuklara düşerdi. O yıllarda mahallelerin zengini ve fakiri birlikte yaşadığı için dağıtılacak aileler bilinir, dağıtım kolay olurdu.

Evde kalan kısım ise kavurma yapılırdı. Ancak bugünlerde anlatıldığı gibi kavurma bayrama özel yiyecek olarak yapılmazdı. O yıllarda henüz tel dolap devri yaşanmakta, evlerde buzdolabı bulunmamakta idi. Bunun için iri kuşbaşı kesilmiş etler kendi yağıyla kavrulur, kavanoz veya teneke kutulara olduğu gibi konurdu. İlerde gerektikçe donmuş kendi yağları ile konserve edilmiş olan bir miktar et bulunduğu kaptan çıkarılarak pişirilir veya öylece yenirdi. Yani kavurma, etlerin uzun süre saklanabilmesi için yapılırdı.



Annem için kurban kesildiği bayramlarda komik bir olay yaşanırdı. Amcam dini vecibe gereği önce dua okur sonra kendi şivesiyle anneme üç defa sorardı:



-Yenge, vekilin olup ta kurbanını kesem mi?
-Kes,
-Yenge, vekilin olup ta kurbanını kesem mi?
-Kes,
-Yenge, vekilin olup ta kurbanını kesem mi?
-Ee kes dedik ya Mümin kes hadi kes artık. 



Diyerek amcamı azarlayan annem hemen içeri giderdi. Aslında kurbanı kesenin kurban kesene üç defa bu soruyu sorması gerektiğini bilen annem, bir an önce işini bitirip kesilme işlemini görmeden içeri gitmek istemekteydi. Bizim güldüğümüzü görünce de kızardı. Babam güler, amcam başını sallar, gülümser ve işine devam ederdi.

Annem dört kız kardeşin, babam dört erkek kardeşin tek okumuşu idi. Zengin değildik ama onların bu özellikleri bende hep başkalarına karşı bir üstünlük duygusu oluşturmuştur.

Onların bize en büyük hediyeleri uzun yıllar yaşamaları, ileri yaşlarımıza kadar bizim anneli babalı olmamızı sağlamaları idi.



HERKESİN KURBAN BAYRAMINI KUTLARIM.
Arif Atılgan





CAFERAĞA SPOR SALONU
Arif Atılgan

Kadıköy’de Caferağa Spor Salonu ile Barış Manço Kültür Merkezi binasının yıkılıp yerine yeni bir bina yapılacağı belli olmaktadır. Caferağa Spor Salonu ile Barış Manço Kültür Merkezi Kadıköylülerin önemsediği, benimsediği tesislerdir. Bu anlamda konuya dikkat çekmek gerekiyor diye düşündüm.

                                                   Caferağa Spor Salonu

Osmanlı zamanında, 1888 yılında Üsküdar-Kadıköy Su Şirketi (Compagnie des Eaux de Scutari et Kadıkeui) isimli yabancı bir kuruluşa İstanbul’un Anadolu yakasının su ihtiyacını gidermesi için imtiyaz verilmiş. Elmalı Su Şirketi olarak ta bilinen kurumun binası Kadıköy’de şimdiki Sakız Sokakla Moda Caddesi arasındaki arazideydi.

                                 1906 Yılının Planında Üsküdar-Kadıköy Su Şirketi

1931 yılında Mühürdar Caddesinin köşesindeki Tubini’nin köşkündeki İtalyan Kız Okulu Tophaneye aktarılmıştı. Boşalan Tubini Köşküne de Üsküdar-Kadıköy Su Şirketi taşınmıştı.

1938 tarihinde Üsküdar-Kadıköy Su Şirketi satın alınma suretiyle İstanbul Belediyesi Sular İdaresine devredilmiştir.

Üsküdar-Kadıköy Su Şirketinin boşalttığı araziye 1930 lu yıllarda Kadıköy Adliye Dairesi yapılmış. Bu yıllarda Sakız Sokak açılmış, bugünkü Barış Manço Kültür Merkezinin bulunduğu Nail Bey Sokak henüz açılmamıştır. İnsanlar Sakız Sokaktan Moda Caddesine geçmek için Adliye Dairesi binasının bahçesini kullanırlarmış. Nail Bey Sokağının olduğu yer ve arkasındaki Tellalzade Sokağa kadar olan arazi çiçeklikmiş. Yıllarca Kadıköylülere hizmet eden Adliye binası 1950 li yılların ilk yarısında yangın geçirmiş. Bu yangın sonrası harabeye dönen Bina bundan sonra kullanılamamış.

                                       1938 Yılının Planında Kadıköy Adliye Dairesi

Adliye binasının bulunduğu arsa uzun yıllar semtte yaşayan çocuklara oyun arsası olarak hizmet etmiştir. Adliye Arsası, Adliye Bahçesi veya Adliyenin Orası adıyla anılan arsa 1960 lı yılların başlarında harabenin kalıntıları temizlenip gençler için küçük bir futbol sahası haline getirilmiştir. 1960 ların sonlarında ise çevresi kapatılıp, ışıklandırarak 6 şar kişilik gece maçları oynanan hale sokulmuştur. Burayı işleten, Kadıköylülerce Boksör (Balıkçı) Yalçın adıyla tanınan kişi özellikle yaz mevsimi gecelerinde burada ünlü futbolcuların da katıldığı turnuvalar düzenlerdi. Ünlü futbolcuların yetiştiği bu Arsada ben de top oynadım.

                                                        Adliye Sahası

Yeldeğirmeni’ndeki Kemal Atatürk Ortaokulunda okuduğum 1960 lı yılların başlarında Caferağa Mahallesinden gelen arkadaşlarımızı Adliyenin Çocukları olarak tanırdık. Birlikte davranan kavgacı çocuklardı. Yaşı büyük, bitirim olanlarının takıldığı mekân Bahariye Caddesinden Reks Sinemasına dönerken sağ köşedeki binanın bodrum katındaki bilardo salonuydu. Burası 1970 li yıllarda tiyatro salonu olmuştu.

1986 yılında 5 Fenerbahçeli Yönetici Ali Dinçkök, Mete Has, Tanju Zarbun, Abdullah Acar, Mesut Dizdar Adliye Arsasına Caferağa Spor Salonunu inşa ettiler. 15 yıl işlettikten sonra Kadıköy Belediyesine devrettiler. Salonu Gençlik Hizmetleri Ve Spor Müdürlüğü işletmektedir. 1998 yılında Spor Salonunun bitişiğinde açılmış olan Barış Manço Kültür Merkezi ise Kadıköy Belediyesi tarafından işletilmektedir.

Bu arsanın geçmişindeki anılar 100 yıldan fazla bir zamandır Kadıköy’ün hafızasında yer almaktadır.

Kadıköy Belediyesi Spor Salonunu ve Barış Manço Kültür Merkezini yıkarak yerine yeni Spor Salonu ve Kültür Merkezi yapmak üzere mimari proje yarışması düzenlenmiş. Öncelikle emek verenlere, projeleriyle yarışmaya katılan tüm mimar meslektaşlarıma teşekkür etmek isterim.

İstanbul dışında olduğum için konuyla fazla ilgilenememiş, sadece yarışmayla proje elde edilmesini olumlu bulmuştum. Ancak İstanbul’a geldiğimde ilgili bazı kişilerle sohbetlerimde durumda sıkıntı olduğunu tespit ettim.  

Bugünkü Caferağa Spor Salonunun yüksekliğinin 14 mt olduğunu öğrendim. Kazanan projedeki, muhtemelen yeni yapılacak binanın yüksekliğinin 8.45 olduğunu tespit edebildim. Yani şu andaki binanın neredeyse yarı yüksekliğinde bir bina yapılacak. Her ne kadar bazı STK, Dayanışmaların olurunun olduğu görülse de halkın tepkisinin olumsuz olacağını düşünmekteyim. Halk, farklı bir olgudur. İnsanlar ‘Binamızı küçültmek için mi yıktınız?’ diye düşüneceklerdir.

Kabaca yıkılacak binada 1240 kişilik Spor Salonu, 145 arabalık Otopark, 143 kişilik Tiyatro vs Salonu, Sergi-Seminer Salonları, Kafeterya bulunuyor. Yeni yapılacak binada 1000 kişilik Spor Salonu, 200 arabalık Otopark,  250 kişilik Tiyatro vs Salonu, Sergi-Seminer Salonları, Kafeterya, 10mt/25mt Yüzme Havuzu bulunacak. Gerekliliği tartışmaya açık Yüzme Havuzu sayılmazsa hemen hemen aynı mekânlar elde edilecek. Değer mi?

Konuyu biraz daha inceleyince daha ilginç bulgulara ulaştım. Kadıköy Belediyesi yarışma öncesi parsele özel ‘Plan Tadilatı’ yaparak bina yüksekliğini H=18.50mt ye çıkarmış. Yani, Belediyenin bürokratları çalışıp yeni plan yapmışlar ve meclis üyeleri bu planı Belediye Meclisinde tartışıp kabul etmişler. Eminim ki aynı meclis üyeleri onayladıkları ‘Plan Tadilatını’ İBB meclisinde onaylatmak için mücadele vermişlerdir. Sanırım adı geçen STK ve Dayanışma da konudan haberdardır. Jüri heyetinde bu kişilerin isimleri var. Demek daha büyük bir bina yapmak düşünülmüş.

               Kabaca Kırmızı Çizgi Yapılmak İstenen, Yeşil Çizgi Yapılacak Olan Yükseklik


Sonuçta 14mt yükseklikteki eski binanın yerine 18.50mt yükseklikte daha yüksek bir bina yapmak isteyen kişi ve kurumlar 8.45mt yükseklikte eskisinin yarı yüksekliğinde bir binayı kabul etmişlerdir. Bu durumda çelişki yok mudur?

Kişisel fikrim sonuçtan Belediyenin de hoşnut olmadığı şeklindedir. Kendileri hoşnuduz deseler bile beni inandıramazlar.

Yarışma organizasyonunda yer aldığı belli olan Kadıköy Belediyesi, Mimarlar Odası ve Kadıköy Kent Dayanışmasını eleştirmem. Sadece, 'Bir önceki Kadıköy Belediyesi yönetimi zamanında yapılan ve bir çok kişiye göre başarısız olan Kurbağalıdere Vadisi Proje Yarışmasından ders alınsaydı' derim.

Önerilerim:
1-Eğer taşıyıcı sistemde sorun yoksa eski bina yıkılmasın, yeni ihtiyaca göre tadil edilsin,
2-Yıkılırsa,
a-Yerine bina yapılmasın park yapılsın. Zaten bu arsa 1986 yılında park yapılmalıydı.
b-Katlı otopark yapılsın. Çünkü: Orada çok ihtiyaç var. 
3-Proje Yarışması, tekrar gözden geçirilen imar hakkının tamamının kullanılması şartı ile, yeniden yapılsın.
4-Kadıköy Belediyesi yarışma yapmadan tercih ettiği bir mimara taleplerini aktarsın ve o şekilde proje elde etsin.

Bu işte bir tuhaflık var. Sırtında yumurta küfesi taşıyan kurum Kadıköy Belediyesidir. Sonunda tepkiyi Kadıköy Belediyesi alacak, fatura onlara çıkarılacaktır. Kadıköy Belediyesi cesaretle vazgeçme kararı alabilmelidir.
ARİF ATILGAN EYLÜL 2016





1 Eylül 2016 Perşembe

ESKİ YELDEĞİRMENLİLER GURUBUNUN KURULUŞ ÖYKÜSÜ
Arif Atılgan

2005 yılında Yeldeğirmeni Kitabım için araştırma yaparken Sunget Apartmanında eskiden beri yaşayan bir hanımla sohbet etmiştim. Konuşmalarından anladım ki bu hanım sınıf arkadaşım Mesut’un (Günsev) annesiydi. Bunu kendisine söylediğimde içerden fotoğraflar getirmiş, bir anda sohbetimizin konusu oğlu Mesut ile yaşadığımız ilkokul yıllarımıza kaymıştı.

O sıralarda Nazım Hikmet Kültür Merkezinde düzenlenen bir panelde konuşmacı olacaktım. Mesut’la telefonlaşmış orada randevulaşmıştık. 50 yılı aşkın bir zaman sonra birbirimizi tanıyacak mıydık merak ediyordum. Ben geldiğimde O kapının karşısında oturmuş gelenlere bakıyordu. İkimiz de birbirimizi tanıdık.

2007 yılında Yeldeğirmeni kitabım yayınlanmıştı. İlk kitabımdı ve doğrusu ilgi duyulacağını düşünmemiştim. Ancak o sıralarda Başkanı olduğum Mimarlar Odasına her geldiğim gün mahalleden birilerinin gelip kitap aldığını, adını verip bana selam söylediğini anlatıyorlardı. Neredeyse tamamını tanıyordum.

                                                 Eski Yeldeğirmenli Bir Gurup

19 Eylül 2010 tarihinde Kemal Atatürk Ortaokulunda Mimarlar Odası olarak Yeldeğirmeni etkinliği yapmıştık. O etkinlikte eski arkadaşlardan Nadir Kalbinur’u bulmuştum.
  
Kemal Atatürk Orta Okulundaki Etkinlik

3 Mart 2013 tarihinde ilkokuldan 4 arkadaş Mesut Günsev, Hüseyin Ahmetoğlu, Uğur Turan ve Ben Arif Atılgan eşlerimizle Moda Koçoda yemek yedik. Çoğalıyorduk.

                                               4 Arkadaş ve Eşleri Koço'daki Yemekte

2014 yılında Jülide Yazansoy Face den yazdığı mesajda kendisini anımsayıp anımsamadığımı sormuştu. Tabii anımsamıştım. Eski arkadaşlar toparlanıyorduk. Filmlerdeki gibi..

1 Şubat 2015 tarihinde Rasimpaşa Mahallesi Gönüllülerinin düzenlediği, Yeldeğirmeni Sanat Merkezinde yaptığım Yeldeğirmeni sunumunda birçok arkadaşımızla buluşmuştuk. Hepsi eski Yeldeğirmenli Prof Dr Semavi Eyice, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz Rasimpaşa’nın torunu Ahmet Nejat Gülgün, semtimizin eski bakkalı Avukat Sabahattin Ören, Yasemin Kumral, Ümran Kıvanç, İhsan Kıvanç, Özkan Tükelman, Semiha Karahan o günden aklımda kalan, öncekilere eklenen yeni isimlerdi. Toplantı sonrası bir gurup arkadaş bir kafede sohbet ettik.
  
Yeldeğirmeni Sanat Merkezinde Hep Birlikte

3 Şubat 2016 tarihinde aynı kafede 10 ESKİ Yeldeğirmenli arkadaş buluştuk. O gün onlara öteden beri aklımda olan ESKİ YELDEĞİRMENLİLER sayfası açma düşüncemi açtım. Hepsi onayladı. O akşam ESKİ YELDEĞİRMENLİLER sayfamızı kurguladım ve açtım. Üye olmanın şartı, Eski Yeldeğirmenli olmak veya kendini Eski Yeldeğirmenli hissetmektir dedik.

                  ESKİ YELDEĞİRMENLİLER Gurubu Kurulmasına Kara Verilen Buluşma

5 Nisan 2016 tarihinde Yeldeğirmeni Sanat Merkezinde ESKİ YELDEĞİRMENLİLER anılarını anlattılar.

                                               Eski Yeldeğirmenliler Anılarını Anlatmıştı

28 Nisan 2016 tarihinde Rasimpaşa Mahallesi Gönüllülerinin düzenlediği etkinlikte Yeldeğirmeni Sanat Merkezinde Yeldeğirmeni sunumu yaptım.

                     Rasimpaşa Gönüllüleri Başkanı Vedat Geyne'den Plaket Alırken
                           
29 Mayıs 2016 tarihinde ESKİ YELDEĞİRMENLİLERİN etkinliği olarak Yeldeğirmeni Gezisi yapıp semtimizi tanıttım.

                                                           Yeldeğirmeni Gezisinden

4 Haziran 2016 tarihinde Osmangazi İlkokulu ve Kemal Atatürk Ortaokulu (Lisesi) mezuniyet gününe gittik.

                                Osmangazi İlkokulunda Okuyan 3 Kuşak Karahan Ailesi

5 Haziran 2016 tarihinde Nazım Hikmet Kültür Merkezi bahçesinde ESKİ YELDEĞİRMENLİLER hep birlikte kahvaltıda yaptık.

                                             Nazım Hikmet Kültür Merkezinde Kahvaltı

25 Temmuz 2016 tarihinde semtimizin büyüklerimizden Yavuz Çakarcan’ın yurt dışından gelmesi sebebiyle Sunget Apartmanı bahçesinde bir gurup arkadaş birbirimizle hasret giderdik.
  
Sunget Apartmanı Bahçesi

27 Kasım 2016 Pazar günü Kadıköy Balon Kafede kahvaltı yaptık. 100 civarı arkadaşımız katıldı bu birlikteliğe.
                                                Balon Kafe Önündeyiz.

1 Aralık 2016 Perşembe akşamı Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile Yeldeğirmeni Sanatta YELDEĞİRMENİ TOPLANTISI yaptık. Katılım az gibi gözükse de hafta içi akşam saati için iyi bir topluluktu.

                                           Yeldeğirmeni Sanattaki Toplantıdan Görüntü

ESKİ YELDEĞİRMENLİLER sayfamızın üye sayısı 3000 lere yaklaşmaktadır. Üyelerimiz arasında gurupların da olduğu düşünülürse bu sayının çok yüksek olduğu belli olur. Artık daha dikkatli arşiv tutmaya çalışacağız. Örneğin: Bu yazıya sonradan yapılan etkinlikler de eklenecek. Hep birlikte semtimizin eski günlerini anacak, o günleri unutturmamaya çalışacağız.
ARİF ATILGAN EYLÜL 2016

Bundan sonra EKLEMELERİ ALTA YAPACAĞIM:

19 /03/2017 YELDEĞİRMENİ kitabımın Deniz Otelde imza günü. Çok sayıda katılımcı oldu. Üye sayımız 3200 leri buldu.


                                         İmza Gününden Bir Grup.

21 Mayıs 2017 Pazar günü Balon Kafe'de İlbahar Kahvaltısı yaptık. Üye sayımız 3500 leri buldu.


                               21 Mayıs 2017 Pazar Balon Kafe'de İlkbahar Kahvaltısı

19 Kasım 2017 Pazar Günü Balon Kafe'de Sonbahar Kahvaltısı yaptık. 4. Kahvaltımızdı. Artık kahvaltılarımız gelenekselleşiyor. Üye sayımız 4000'i geçti.


                             19 Kasım 2017 Balon Kafe'de Sonbahar Kahvaltısı

29 Nisan 2018 Pazar Günü Balon Kafe'de İlkbahar Kahvaltısı yaptık. 5. Kahvaltımızdı.


29 Nisan 2018 Balon Kafe'de İlkbahar Kahvaltısı

16 Ekim 2018 Salı Günü Rasimpaşa Gönüllü Evinde Dünden Bugüne Yeldeğirmeni Öyküsü sunumu yaptım.
16 Ekim 2018 Rasimpaşa Gönüllüeri Etkinliğinde Dünden Bugüne Yeldeğirmeni Öyküsü sunumu

11 Kasım 2018 Pazar günü Balon Kafede yaptığımız Sonbahar Kahvaltımız 6. Kahvaltımızdı. Bundan sonrakilere Geleneksel Kahvaltılarımız diyeceğiz.

11 Kasım 2018 Balon Kafe'de Sonbahar Kahvaltısı

16 Kasım 2018 Cuma Günü Rasimpaşa Gönüllüleriyle Yeldeğirmeni Gezisi yaptık. Yağmur sebebiyle yarıda bırakmak zorunda kaldık.

16 Kasım 2018 Yeldeğirmeni Gezisi

28 Nisan 2019 Pazar Günü Nazım Hikmet Kültür Merkezinde yaptığımız İlkbahar Kahvaltısı 7. Geleneksel Kahvaltımızdı.

28 Nisan 2019 Nazım Hikmet Kültür Merkezinde İlkbahar Kahvaltısı

17 Ekim Perşembe günü Arif Atılgan, çok kalabalık bir grupla  Yeldeğirmeni Gezisi yaptı.

17 Ekim Perşembe Günü Arif Atılgan'la Yeldeğirmeni Gezisinden görüntü

17 Kasım 2019 Pazar Günü Nazım Hikmet Kültür Merkezinde yaptığımız Sonbahar Kahvaltısı 8. Geleneksel Kahvaltımız oldu.
17 Kasım 2019 Nazım Hikmet Kültür Merkezinde Sonbahar Kahvaltısı

2020 yılının başlarından itibaren tüm dünyada ve tabii ülkemizde Koronavirüs isimli bir salgın hastalık yaşandı. Bir süre sokağa çıkmak yasaklandı. Daha sonra ölçülü de olsa sokağa çıkıldı ama tüm toplantılar yasaklandı. Geleneksel İkbahar Kahvaltımızı yapamadık. Bizler de Sanal ortamda toplantı düzenledik. Ancak birçok arkadaşımız teknik sorunlardan katılamadı. Bu toplantıya katılanlar Arif Atılgan ve eşi Gülümser Atılgan, Hüseyin Ahmetoğlu ve eşi Betül Ahmetoğlu, Mıudtafa Özyazar ve eşi Hacer Özyazar, Halime Taşman. Bir de Ahmetoğlu ailesinin kedisi Bal Kaymak. 9. Geleneksel Kahvaltımız buşekilde gerçekleşti ve sanırım tarihe geçti.

19 Haziran 2020 Saat 11'deki Sanal Toplantı Görüntüsü. 

Coronavirüs sebebiyle toplantılarımıza uzun bir ara vermiştik. 17 Kasım 2019 tarihinde son birlikteliğimiz olmuştu. Yaklaşık 4 yıl. Dünyayı perişan eden bulaş geçti. Biz de 10 Haziran 2023 tarihinde Nazım Hikmet Kültür Merkezinde tekrar buluştuk. 


10 Haziran 2023 Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde İlkbahar Kahvaltısı