20 Nisan 2025 Pazar

 İskeleler

KALAMIŞ VE KALAMIŞ İSKELESİ’NİN ÖYKÜSÜ

Kızıltoprak olarak anılan, eski adıyla Tuğlacıbaşı yeni adıyla Zühtü Paşa Mahallesi, kırmızı renkli toprağı sebebiyle tuğla fabrikalarının bulunduğu bir çevreymiş.

Kalamış bu mahallenin kıyısı oluyor. Bizans zamanında sazlık anlamında Kalamisia denirmiş. Kalamış adı oradan geliyor. Moda Burnu ile Fenerbahçe Yarımadası arasında kalan nefis kumsallı bir koydur burası.

                  1860 Tarihli Haritada Kurbağalıdere’nin Deltası Sazlık Alan.

Osmanlı zamanında Anadolu yakasına giden tek yol Bağdat Yoludur. Cumhuriyet dönemine kadar kamu aracı ile ulaşım olmadığı için çevresi bağ-bahçelikmiş. 1940’lı yıllarda tramvay ve otobüs çalışmasıyla yerleşim olmaya başlamış. 1872 de Pendik’e kadar tren çalışmaya başlıyor. İstasyonların çevresinde yerleşimler oluyor. 1880’lerin sonlarında kıyılara vapur çalışmaya başlar. İskelelerin çevresinde yerleşimler oluşur.

1888-1898 yıllarına ait bir haritada Kalamış İskelesi görünüyor. 1878 yılında göreve başlayan İdare-i Mahsusa zamanında Pendik’e kadar sefer yapılmaktadır. Sefer yapılan iskeleler arasında Kalamış İskelesi de vardır. Caddebostan ve Suadiye İskeleleri henüz yoktur. 

1888-1898 Tarihli Haritada Kalamış İskelesi

 1910 yılında Seyr-i Sefain İdaresi kurulmuş. İstanbul’un içindeki çeşitli kıyılara vapur seferleri başlamış. Bu yıllarda da Suadiye İskelesi henüz yoktur. Kalamış İskelesi vardır. 

Seyr-i Sefâin İdâresi Sefer Hututu [Hatları] Haritasında Kalamış İskelesi.

1933 de Akay İdaresi şehir hatlarını üzerine almış. Suadiye İskelesinin de devreye girdiği Anadolu yakasının bütün iskelelerine ve Adalara tarifeli seferler yapılmış. 

Akay İdaresi‘nin 1939 Tarihli Vapur Tarifesi Kapağında Tüm İskeleler Var.

1930’lu ve 1940’lı fotoğraflardan anladığımıza göre İskele önce (yaklaşık) 180 metre, sonra ucuna eklenen (yaklaşık) 30 metrelik ahşap eklentiyle (yaklaşık) 210 metre uzunlukta inşa edilmiştir. Kâgir olan orta kısımda Bekleme Salonu vardır. Ayrıca kâgir bölümün başlangıcında sandalla gelip giden yolcular için denize inen merdivenler bulunuyor. 

Kalamış İskelesi 1930’lar.

1966 yılındaki hava fotoğrafında (yaklaşık) 90 metre ahşap, (yaklaşık) 90 metre kâgir bölüm ve (yaklaşık) 70 metrelik ahşap bölümler var. İskele 250 metre olmuş. Lodos dalgalarının getirdiği kum ile denizin sığlaşması veya büyük gemilerin gelmeye başlaması sebebiyle uzatıldığını düşünebiliriz. Kâgir bölümde yine Bekleme Salonu ve merdivenler bulunuyor. Bu yıllarda vapur seferlerinin azaltılması planlandığından iskelenin üstü çay bahçesine kiralanıyor.

1970’li yıllarda kıyıların doldurulması başlıyor. İskelenin karadaki başlangıç noktasının yanına herkesin çok sevdiği Köhne isimli çay bahçesi yapılıyor.

1982 yılının hava fotoğrafında Kalamış Koyu doldurulmuş. Çekek yeri yok. Dolgu alanının tamamının park için ayrıldığı belli oluyor. Ancak daha sonra İskelenin Kurbağalıdere tarafında Yelken Sokak hizasına kadar Tekne Çekek yeri yapılıyor. Kıyı Fenerbahçe’ye kadar tekne barınağı anlamında kullanılıyor.

1982 Hava Fotoğrafı.

1987 yılında Fenerbahçe’ye kadar Yat Limanı yapılıyor.

2011 yılında Yat Limanı Özelleştirme İdaresine bağlanıyor.

Yat Limanı. İskele Kırmızı İşaretlidir.

2013 yılındaki Özelleştirme İdaresi Kararının 2. Maddesinde ‘…Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ye ait 274 ada, 1 no’lu parsel..’ olarak tarif edilen parçanın eklenmesiyle 435128.58m2 alanın 436263.58m2’ye çıktığı ifade ediliyor.

 

Özelleştirme İdaresi Kararı

Tarif edilen 1135 m2’lik parça Kalamış İskelesidir. (436263.58 – 435128.58=1135m2). Buradaki Ada Parsele Kadıköy Belediyesi sayfasından İmar Durumu sorulup araştırıldığında 274 Ada 1 Parselin denize uzandığı görülüyor. Belli ki zamanında iskeleler TDİ’ye tapulanmak için parsel haline getirilmiş.

Özelleştirme İdaresinin Planında görülen iskele 2017 yılından sonraki planlarda kaldırılıyor. Kara parçasının denize dönüştürülmesi prosedürünün nasıl olduğunu açıkçası ben bilmiyorum.                                

                                                  Yat Limanı Hâlihazır Durumu

                                      Özelleştirme İdaresi Planında İskele Kaldırılıyor

 

2017 ve 2021 yılındaki planlarda İskele yoktur. Diğer yandan mendirekler genişletiliyor. Genişletilen alanlar inşaat alanını yükseltmek anlamında emsal hesabına olumlu katkıda bulunuyor. Alan 436 Bin metrekareden 478 bin metrekareye çıkarılıyor.

                          


Yat Limanının Önerilen 2 Hali

İskele, Kadıköy Belediyesinin Kent Rehberinde kırmızı çizgiyle 274 ada 1 Parsel olarak görülmektedir. 

Kalamış İskelesi Kırmızı Çizgilerin İçi

Kalamış İskelesinin sadece Kadıköy için değil İstanbul için de öyküsü vardır. 19. Yüzyılın sonlarından itibaren bu iskeleye vapurlar gelmiştir. İstanbul’un denizden ulaşım yapılan ilk iskelelerindendir. Kalamış kıyısında yerleşim oluşmasında rolü vardır. Ayrıca tüm Kadıköylülerin bu yapıyla ilgili anıları vardır. Vapura binmek, merdivenlerinden denize girmek, sandalla iskelenin ahşap bölümünün altından geçmek, üzerindeki ve karadaki çay bahçelerinde oturmak gibi…

İlgili Koruma Kuruluna başvurarak iskelenin tescil edilmesi istenmelidir. Kalamış İskelesinin tekrar yerinde inşa edilmesi Kent Hafızası için çok önemlidir. Anı değeri dikkate alınmalıdır.

                                                    1934 Yılından Bir Anı.

Tescil edildiğinde önce İskelenin sınırları değişik dokulu malzemeyle kaplanmalıdır. Sonra Bekleme Salonu eski yerine rekonstrüksiyon projesiyle tekrar inşa edilmelidir. Duvarına da iskelenin hikâyesi yazılmalıdır.

Bu tip uygulamaya en tipik örnek Rumelihisarı’nın içerisindeki mescittir. 450 yıl önceki mescit yerine yapılabilmiştir. Anlayabildiğimiz kadarıyla yazılanlardan veya Hisarın eski bir gravürünün bir köşesinden yararlanılmış.

Kalamış İskelesinin tekrar yerine yapılması daha kolaydır. Zira Kalamış İskelesini kullananlar yaşamaktadırlar. İskelenin çok sayıda fotoğrafının yanında Koç Müzesinde maketi bile vardır. Bütün bunlar rekonstrüksiyon projesi için somut verilerdir.

Son olarak… Yat Limanı gibi tesisler şehir merkezinde olmamalıdır. Dolayısıyla eklentileri hiç olmamalıdır. Kalamış Yat Limanı buradan tamamen kaldırılmalıdır... Tarihi Kalamış İskelesi halen var olan yerinde tekrar inşa edilmelidir.

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN

Not. Ölçüler Google’dan alındığı için kesin değildir.

https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/kalamis-ve-kalamis-iskelesinin-oykusu.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/kalami%C5%9F-ve-kalami%C5%9F-i%CC%87skelesi%CC%87-ni%CC%87n-%C3%B6yk%C3%BCs%C3%BC-1


16 Nisan 2025 Çarşamba

 İskeleler

KANDİLLİ İSKELESİ

Kandilli, İstanbul Boğazı’nın Anadolu Yakası’nda Üsküdar ilçesine bağlı bir muhtarlıktır. Vaniköy ile Anadoluhisarı arasında bulunur. Kıyısında Kıbrıslı Yalısı, Kont Ostrogot Yalısı, Mustafa Paşa Yalısı gibi tanınmış yalılar vardır.

4. Jeoloik zamanda çöküntüyle oluşan İstanbul Boğazı’nın iki yakasında parallellik olduğu görülür. Örneğin, Kandilli Burnu ile karşısındaki Bebek Koyu gibi. Ortalarında 110 metre ile Boğazın en derin noktası bulunur. Kandilli Burnu saatte 18 mil (29km) ile akıntının en hızlı olduğu noktadır.

1626 yılında Revan fethinden dönen 4. Murad, Şehzade Mehmed’in burada doğmasından dolayı 7 gün 7 gece kandiller yakılarak kutlama yapılmasını emreder. Bu sebepten havali Kandilli adıyla anılır. Başka bir rivayete göre de tepede bahçesi olan bir papaz padişahtan iltifat almak amacıyla kandiller yakarmış. Dolayısıyla o çevre Kandilli Bahçe daha sonra sadece Kandilli olarak bilinmiş

Kıyıda 1632 yılında inşa edilen, 1749 yılında yıprandığı için 1. Mahmud tarafından eski durumuna getirilen, 1931 yılında yeniden inşa edilen Kandilli Camii bulunur. Hemen yakınında hikayesini tam tespit edemediğim bir çeşme görülür. İç taraflarda Metamorposis Rum Kilisesi (1840), Surp Arakelotz Ermeni Kilisesi (1846), Fransız Katolik Kilisesi (1900) vardır.

1861 yılından beri tepede Adile Sultan Sarayı bulunmaktadır. Sultan Abdülaziz kızkardeşi Adile Sultan için yıkık durumda olan eski köşkün yerine modern bir köşk yaptırmıştır. Daha sonra Adile Sultan tarafından Milli Eğitim’e bağışlanan köşk Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılmış. 1969-1970 öğretim yılında yeni okul binasında öğretime başlanması sebebiyle köşk öğrenciler için pansiyon haline getirilmiş. 1986 yılında yanmış, tekrar restorasyondan geçirilmiş ve 2005 yılından sonra özel davetler için kullanılmaya başlanmış. Kandilli Kız Lisesi üst taraftaki yeni binada işlevini sürdürmüştür. Tepede ise Kandilli Rasathanesi bulunmakta olup burada bir de Deprem Müzesi yer almaktadır.

İskeleye gelirsek…

                                             Kandilli İskelesi ve Önündeki Çeşme

1851 yılında ilk iskele binası Mustafa Paşa yalısının üst tarafındaki dükkanların önüne ahşap olarak inşa edilmiş.

1916 yılında bina yanınca yerine başkası yapılmış.

1937-1938 yıllarında Şirket-i Hayriye İdaresi iskelenin yakınında bulunan kendi arsası üzerine bir ilkokul yaptırmış.

1940 yılında bu okul İl Özel İdaresine bağışlanmış. Günümüzde Taylan Doğuer Anaokulu adı ile hizmet vermektedir. 2004 yılında Mesadet Doğuer Gündem isimli hayırsever bir hanımefendi 24 yaşında ölen oğlunun adını yaşatmak için bu okula bağış yapmıştır.

14 Mart 1978 tarihinde Liberya bandıralı Methodic isimli bir gemi iskeleye çarparak büyük zarar vermiş.

5 Mayıs 1987 tarihinde Şehir Hatları İşletmesinin iskelelerde başlattığı onarım-yenileme ve kapasitelerini arttırma çalışması doğrultusunda yeni iskelenin yapımına başlanmış.

13 Ocak 1988 tarihinde betonarmeye dönüştürülen İskele yeniden hizmete açılmış.

Kandilli İskelesi’nin ebadı 8mx20m olup alanı 160m2, iskele binasının alanı 9.65m2, sudan yüksekliği 1.3m, su derinliği 9.6m’dir. İskelenin Galata Köprüsü’ne uzaklığı 5.5mil (8.85km) kadardır. Vapurlar bu mesafeyi 35 dakikada alırlar.

İskele ve Çevresinin Havadan Görünüşü.

Kandilli’nin bende kalan anısı tepedeki Kandilli Rasathanesi ile ilgilidir. 1999 depreminden sonra Mimarlar Odası’nın Afet Komitesi Başkanı olarak burada bazı çalışmalara katılmıştım. Prof. Mustafa Erdik, Prof. Nuray Aydınoğlu gibi değerli hocalarla birlikte idik. Her birinden önemli bilgiler öğrenmiştim. Ancak bende kalan anı değişik bir konudadır. 10-15 kişilik bir gruptuk. Buradaki çalışmalardan edindiğimiz bilgilerle çeşitli konferanslar verecektik. Bir gün güzel konuşma konusunda uzman bir hanımefendi geldi. Topluluğa hitap etmeyi öğretecekti. Önce herkese beşer dakikalık kısa bir konuşma yaptırıp eksiğimizi tespit etmek istemişti. Etti de… Her arkadaşa önerilerde bulundu. Sadece bana ‘Size öğretecek birşeyim olamaz. Mükemmel hitap yeteneğiniz var’ demişti. Doğrusu böyle bir yeteneğim olduğunu ben de bilmiyordum. Neyse… Hoş bir anı olmuş. Burada da aklıma geldiğine ve de yazdığıma göre… 

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN

https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/kandilli-iskelesi-kandilli-istanbul.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/kandi%CC%87lli%CC%87-i%CC%87skelesi%CC%87

6 Nisan 2025 Pazar

Köşe Yazısı

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ

2014 yılıydı. Yeldeğirmeni’ndeki Osmangazi İlkokulu’nun müdürü beni çocuklarla söyleşiye çağırmıştı. O gün Okul Müdürü, Öğretmenler, Milli Eğitim yetkilileri ile sohbet te yapmıştım. 4+4+4 sistemini konuşmuştuk. Anladığım kadarıyla taşradaki köylerde ilkokuldan sonra okuyamayan kız çocuklarının okula devamlarının sağlanması için düşünülmüştü. Zira 12 yıl okula gitmek zorunlu olacaktı. Sistem 1 yıl önce gelmişti. Doğrusu o gün bu sistemi beğenmiştim. Zorunluluk olunca çocuklar 12 yıllık eğitim almış olacaklardı. Özellikle kırsal kesimdeki kız çocuklar okulu bırakmayacaklardı.

2014 Yılında Minik Öğrencilerleyim.

Ancak bugün görüyorum ki sistemin yararları kadar zararları da olmakta. Öncelikle okullarla ilgili gördüklerimi yazayım. Uzun uzun detaylandırmayacağım. Çocuklarda her türlü haylazlık var. Eskiden erkek çocuklar sorunlu olurdu. Şimdi kız çocukları haylazlıkta erkeklerle yarışıyor hatta onları geçiyor. Öğrencilerin içinde okumaya niyetli olan da var olmayan da… Olmayanları 12 yıl eğitim sisteminin içinde tutmak durumundasınız. Çok zor. O çocukların yaptığı disiplinsizliğe vereceğiniz ceza bir işe yaramıyor. Okumak niyetiyle gelenler de derslerine konsantre olamıyorlar.

Diğer yandan… Eskiden sanayi sitelerinde okumayan çocuklar çıraklık yapardı. Sonra da belli yaşa gelip işi de öğrenince kendileri dükkan açıyorlardı. Bugün o çıraklar yok. 12 yıl okuyunca da 18 yaşına geliyorlar dolayısıyla doğru düzgün para kazanacakları iş istiyorlar. Onu da bulamıyorlar tabii.

Bazen dostlarla sohbet diyorum. İnşaat piyasasında usta bulamadıklarını anlatıyorlar. Evdeki en basit tamirat işleri için bile usta bulunmuyor bulunan da çok fazla ücret istiyor. İnsanların internetten ustalık öğrenip kendi tamiratlarını yapmaya çalıştıklarını okuyorum.

Bu sistemin kaç tane kız çocuğun okumasına yaradığını merak ediyorum. Belki de tersine sonuç vermiş, kız çocuklarını okuldan uzaklaştırmıştır.

Deniyor ki ‘eskiden çıraklar pratikle iş öğrenirdi. Şimdi sanat okullarında öğreniyorlar.’  Olabilir o durum yine devam etsin. Ama okulda okumak isteyen çocuklar kalsın ve rahatlıkla eğitimlerine devam etsinler. Ayrıca sanat okulu olmayan okullar da var. Bunu da unutmayalım.

Eğitimci değilim. Dışarıdan ahkam kesiyor da olabilirim. Ama lütfen bu iş tekrar ele alınsın. Bakıyorum da ev kızlarının yanında ev erkekleri de çoğalıyor. Ben yakın çevremde üç tane biliyorum. 50 yaşına gelmişler, hiçbir işte çalışmamışlar…

68 ve 78 kuşakları bu ülkede her sıkıntıyı çekmiş ve çocuklarına çalışmama rahatlığını sağlamışlardır. Yani hazır yiyen bir kuşak… Pekiyi de onların çocukları ne olacak? Sonunda nasıl bir toplum oluşacak?

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN  

https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/kose-yazs-444-egitim-sistemi-2014-ylyd.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/4-4-4-e%C4%9Fi%CC%87ti%CC%87m-si%CC%87stemi%CC%87

      

4 Nisan 2025 Cuma

 İstanbul İskeleleri

İSTİNYE İSKELESİ

İstinye, Sarıyer ilçesine bağlı muhtarlıktır. 15584 nüfuslu olup kuzeyde Yeniköy güneyde Emirgan semtleriyle komşu bir boğaz yerleşimidir. Derin bir koy olması dolayısıyla İstinye’ye Küçük Haliç denirmiş.

Antik çağda Sosthenion veya Leostenion adları ile anılmıştır. Bölge Stenos ve daha sonra Stenia adıyla bilinir olmuş. İstinye adının buradan geldiği düşünülür.

M.Ö. 12. Veya 13. Yüzyıllarda Truva Savaşı öncesinde yaşamış olan Argonotlar buraya adak yeri olarak bir tapınak yapmışlar. Aynı yere Roma İmparatoru Konstantin (324-337) Başmelek Mikael için kilise yaptırır. Sonraki yıllarda Ruslar buraları tahrip ederler ve yeni bir kilise inşa ederler.

İstinye’de bağ, bahçe çokmuş. Bugün var mı bilmiyorum ama çileği ünlüymüş. Yerleşimin iç kısımlarında Türkler, kıyılarında Rumlar yaşarmış. Osmanlı döneminde Haliç’e benzetilen koy, tersane ve kalafat yeri olarak kullanılmış. 1856 yılından 1991 yılına kadar kullanılan tesiste Şehir Hatlarının bir çok vapuru inşa edilmiş.

1877 yılında halkın açıktan denize girmesini önlemek için bir Deniz Hamamı yani plaj yapılmış. Bugün böyle bir tesis yok tabii.

İstinye’deki tarihi yapılardan bahsetmeyeceğim. Neredeyse tamamı çeşitli sebeplerden yıkılmış yeniden yapılmış çünkü.

Günümüzde zenginlerin yerleşimi olarak görünüyor. Hatta ünlülere rastlayabileceğiniz ünlü AVM de buradadır.

İskelenin öyküsüne gelirsek…

1851 yılında ilk İstinye İskelesi Karakolhanenin önüne kurulur.

1898 yılında Kalfa Kemal Usta tarafından yıkılır ve yeniden yapılır.

İskelenin tüm alanı 93.90m2, yanaşma yeri uzunluğu 15.30m, denizden ortalama yüksekliği 1.30m, su derinliği 4.75m’dir. Galata Köprüsü’nden uzaklığı 7.8 mil (12.55km) olup vapurla bu mesafe 38 dakikada alınır.

                                                              İstinye İskelesi.

1966 yılından sonra İstinye- Paşabahçe arasında arabalı vapur çalışınca ayrıca 1973 yılında 1. Boğaz Köprüsü de hizmete girince İstinye İskelesi iptal ediliyor.

1991 yılından sonra tersane İzmir’e taşınmış, tersane alanı sosyal-kültürel etkinliklerin yapıldığı bir alan olmuş.

                                                   İstinye Koyu’nda Tersane Yok.

2025 yılının Şehir Hatları tarifesinde İstinye İskelesi kullanılıyor.

İstinye’den Emirgan’a veya Emirgan’dan İstinye’ye yürüyüş yaptığınızda Tersaneyi tepeden görebiliyordunuz. Haliç’teki tersane normal gelirdi de Boğaz’da tersane olması ilginç gelirdi o yıllarda. İçine koca gemilerin girdiği yüzer havuzları görmek değişik duyguydu doğrusu.

Bakıyorum da… Ben de tarih olmuşum İstanbul’da…

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN 

 https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/iskeleleri-istinye-iskelesi-istinye.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/i%CC%87sti%CC%87nye-i%CC%87skelesi%CC%87

 


28 Mart 2025 Cuma

İskeleler

KADIKÖY İSKELESİ

Kadıköy İskelesi, denizden doldurularak elde edilen Kadıköy Meydanı’nın önemli binalarından biridir. 1926 yılında yapıldığı bilinir. Buna karşılık mimarı belli değildir. 1. Ulusal Mimarlık Dönemi örnekleri içinde sayılır ve tarzı için neo-klasik denir.

İskele yanaşma yerinin uzunluğu 35.6m, iskelenin denizden yüksekliği 1.4m, iskele önünün derinliği ise 3.8 metredir. İskele 370 m2’lik bir alanı kaplamaktadır.

 

İlk Yıllardaki İskelenin Denizden Görünüşü.

Alt katın planında 3 bölüm göze çarpar. Ortada Eminönü-Karaköy, yanda Adalar yolcu salonu vardır. Ayrıca Baş Memur, bilet gişesi ve memurlar için 5 oda bulunur. Salonun bir tarafında büfe, karşısında bilet gişesi yer alır. Gemiden inen yolcular binanın iki yanındaki revaklı çıkış tünellerinden dışarı çıkarlar. Üst katın planında ise, bir büyük iki küçük yolcu salonu, görevliler için 4 oda, iki yandaki revakların ve öndeki deniz cephesindeki ortadaki 3 kapılı revak üzerinde balkonlar bulunur. Balkonlar birbiri ile ilişkili değildir.

 

İçerden Bir Görüntü

Cephelerde çini, içerilerde kartonpiyer süslemeler görülür. Üst kata çıkan merdivenler kırmızı halıyla kaplı olup duvarlarına antika aplikler monte edilmiştir.

Deniz cephesinin alt katında,  ortada büyük salonun 3 kemerli kapısı, iki yanında kulelerin altındaki kapılar, onların iki yanında küçük salonların kemerli kapıları görünür. Üst katta, deniz tarafındaki balkon üzerinde 3 kemerli kapı arasında küçük pencereler, kulelerde alttaki kapıya uygun pencereler, küçük salonların kemerli geniş kapıları üzerinde üç küçük kemerli pencereler bulunur. Binanın yan cephelerinin üst katında iki yanda büyük kemerli kapılar, ortada üç küçük kemerli pencereler vardır.

Kara tarafındaki cephede de aynı unsurları görürüz. Sadece revak kapalı olup yanlardaki kapılar revakla aynı hizadadır.

İskelenin Karadan Görünüşü

Bina kırma çatılıdır. Deniz cephesindeki iki merdiven üzerinde soğan kubbeler bulunur. Soğan kubbe o yıllarda çoğunlukla yabancı mimarların kullandığı ve oryantalist dedikleri tarzdır. Bu sebepten mimarının yabancı veya oryantalist tarzı kullanan yerli mimarlardan olduğu düşünülebilinir. Oryantalist tarz için yabancıların bize bizim için yakıştırdıkları tarz denebilir.

1959 yılında ilk onarım yapılmış, soğan kubbeler kaldırılmıştır. O yıllarda, İskelenin içindeki gişeden karton bilet alınarak vapura binilirdi. Vapurda biletler kontrol edilir, inerken de herkesin bileti toplanırdı.

1960’ların başında üst kat Muharip Gaziler ve Emekli Subaylar Derneğine kiraya verilmiş. Ayrıca yolcu çoğalması sonucunda karton bilet yerine jetona dönülmüştü. Bunun için de iskelenin kara tarafına jetonlar için turnikeli gişelerin konduğu camekânlı bölüm eklenmişti.

İskelenin Eklentili Hali

1980’lerde üst kat TDİ Şehir Hatları İşletmesi Derneğine kiraya verilmiş.

1984-86 yıllarında ikinci onarım yapılmıştır.

1995’de restorasyon uygulanmış. 1990’ların sonunda üst kat İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardım Vakfına kiralanmış.

2005 yılında tüm iskele, tersane, gemiler bir protokolle İBB ye devredilmiş.

Yukarıda yazılan müdahaleler sonucunda İskele binası, orijinal görüntüsünden uzaklaştırılmıştır.

2017 yılında İskele

Bazı tespitleri öne çıkarmak istiyorum. 1900’lü yılların başında Haydarpaşa’da soğan kubbeli bir iskele binası bulunmaktadır. Ancak bu bina 1915-1917 yılları arasında yıkılır ve yerine Mimar Vedat Tek’in binası inşa edilir. Aynı yıllarda Moda’ya da Vedat Tek tarafından tasarlanan iskele binası inşa edilir. Her iki bina, taraflı tarafsız herkes tarafından ‘yüzük taşı gibi’ benzetmesiyle beğenilmektedir.

1926 yılında Haydarpaşa–Moda arasında kalan Kadıköy’e neden Vedat Tek’in tasarımı olan bir iskele yapılmaz da sanki Haydarpaşa’nın rövanşı alınır gibi soğan kubbeli bir bina yapılır? İlk onarımda neden iki kubbe de ortadan kaldırılır? Bütün binaların mimarlarının bilindiği o yıllarda, kentin en belirgin noktasındaki en belirgin binasının mimarı nasıl bilinmez?

Kadıköy İskelesi’nin sırlarının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Diğer yandan binadaki eklentiler ile çevresindeki yapılar temizlenmeli iskele orijinal haliyle algılanır hale getirilmelidir.

2022-2023 yıllarında bakım, onarım, yeniden işlevlendirme projesi hazırlanmış ve uygulama sonunda üst kat kafe-kütüphane haline sokulmuştur.

Yıllarca Karaköy’e yolcu taşıyan bu iskele bir süredir Beşiktaş ve Adalar’a yolcu taşımaktadır.

 2024 Yılında Kadıköy İskelesi

1962-1975 yılları arasında 3 yıl lise, 5 yıl üniversite, 3 yıl iş olmak üzere 11 yıl bu iskeleyi kullandım. Her akşam Kadıköy iskelesine ayak bastığımda köyüme döndüğümü hissettim. İskeleden çıktığımda çınar ağaçlarındaki sığırcık kuşlarının cıvıltısını karşılama töreni gibi düşündüm… Okuyanlara masal gibi geldiğini biliyorum. Ama öyleydi.

Esas konuyu atladım sanılmasın… Yazıdaki ilk üç fotoğraf iskelenin orijinal görüntüsüdür. Zaman içinde çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Her değişik şekli yine de eski halini anımsatmaktaydı. Ancak son halinin ilk haliyle uzak yakın hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Lütfen ilk ve son fotoğrafı yan yana koyup bakın. Sanki ilk iskele yıkılıp başka bir iskele yapılmış. Olmaz!.....

Kadıköy İskelesi ciddi bir restorasyondan geçirilmelidir. Rölöve-Restitüsyon-Restorasyon Projeleri yapılarak...Hemen…

ARİF ATILGAN 2025 MART

 https://atilganblog.blogspot.com/2025/03/iskeleler-kadikoy-iskelesi-kadkoy.html

 

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/kadik%C3%B6y-i-skelesi

 

 

 

 

 

 

24 Mart 2025 Pazartesi

İstanbul İskeleleri

HAYDARPAŞA VAPUR İSKELESİ 

Haydarpaşa’ya Gar Binası yapıldıktan sonra buradan deniz yoluyla Avrupa Yakasına geçebilme ihtiyacı da doğmuş ve rıhtıma bir iskele binası inşa edilmiştir.

Denize bakan cephesindeki çini panolarda 1334 (1915) tarihinin yazmasından 1915- 1917 yılları arasında Seyr-i Sefain İdaresi adına inşa edildiği anlaşılan Neo Klasik tarzdaki bu şirin bina, Cumhuriyet Dönemi mimarlarımızdan Mimar Vedat Tek’in eseridir. Duvarlarındaki Kütahya Çinileri Kütahya’dan getirilmiş ve Kütahyalı Mehmet Emin Usta tarafından işlenmiştir. İskele Binasındaki Türk Üslubu oyma ahşap işleri ise Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane’de (Güzel Sanatlar Akademisi-Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) üretilmiştir. 

                                 Vapur İskelesi (Deniz Tarafından)

İskelenin yapımı ile birlikte şehir hatlarına 3 yeni vapur satın alınmıştı. Bunlar Halep, Bağdat, Basra vapurları idi. O yıllarda buharlı vapurlara arkadan uskur takılabilmesine rağmen bu üç vapur yandan çarklı ısmarlanmıştı. Zira kaptanlar yandan çarklı vapurların iskeleye yanaşma yeteneklerinin daha fazla olduğu kanısında idiler. İlk geldiklerinde beyaz boyalı olan bu üç vapur 1904 yılında Almanya’daki gemi tezgâhlarında inşa edilmişti. Bu vapurların önemli bir özelliği de normal yolcu salonlarından başka iki yanındaki çarklarının üzerlerinde localar bulunmasıydı. Altışar kişilik olan bu localar önemli kişilerin rahat ve ayrıcalıklı yolculuk yapabilmelerini sağlamakta idi.

Üç vapurdan Bağdat Vapuru dalgakıran içersindeyken kaza geçirerek batmış, ancak daha sonra çıkarılarak onarılmış ve 1940 yılına kadar görevine devam etmişti. Basra ve Halep Vapurları ise 1954 yılına kadar İstanbullulara hizmet etmişti.

İskeledeki Kütahya Çinileri ve Ahşap Oyma Süslemelerin bir kısmı son yıllarda sökülmüş, harap olmuştur.                                   

                                 Vapur İskelesi (Kara Tarafından)

Ancak Arkeolog Erkmen Senan’ın arşivine ait olan aşağıdaki fotoğraf Haydarpaşa’nın bilinen tarihine yeni bir sayfa ekleyecektir. Haydarpaşa Garı’nın inşaatı sırasında, yani 1906- 1908 yıllarında çekildiği belli olan fotoğrafta bugünkü İskele Binasından başka bir bina görünmektedir. Üzerindeki kubbe ve cephesindeki belirgin çizgiler bu binanın Vedat Tek’in İskele Binası olmadığını belli etmektedir. 

                                 Gar Binası’nın İnşası ve İlk İskele Binası

Haydarpaşa Garı’nın ilk fotoğrafları dikkatli incelenirse üzeri kubbeli bu iskele binası o fotoğraflarda da daha iyi seçilebilmektedir. Örneğin: Haydarpaşa isimli kitabımın kapak resminde iskeleye yanaşmış olan vapurun arkasında İskele Binasının kubbesi fark edilebilmektedir. Gar Binası’nın inşasından önce Liman Alanında inşa edilmiş olan Liman Tesislerinin o yılların tanınmış iki İtalyan Mimarı D’Aronco ve Vallaury’nin tarzlarından esinlenerek inşa edildikleri bilinmektedir. Oryantalist tarzları olan bu mimarların binalarında görülen en belirgin simge çatılarındaki kubbelerdir. Bu anlamda fotoğraftaki kubbeli bina da Limandaki Gümrük Binası, Liman Polisi Binası, Liman İdaresi, Pasaport Dairesi (Askeri Karakol) Binalarına benzemektedir. Ayrıca Gar Binası’nın inşaatı devam ederken İskele Binasının bitmiş hali, bu binanın Gar’dan önce faal olduğunu da belli etmektedir.

Belli ki bu bina Gar Binasından kısa bir süre önce inşa edilmiş ve en geç 1915 yılında bilinmeyen bir sebeple yıkılmıştır.

Benden sonra Haydarpaşa konusunda araştırma yapacak olanların bu bina ile ilgili daha detaylı bilgiler bulabileceklerine inanıyorum.

ARİF ATILGAN 

https://atilganblog.blogspot.com/2025/03/istanbul-iskeleleri-haydarpasa-vapur.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/haydarpa%C5%9Fa-vapur-i%CC%87skelesi%CC%87

 

 

 

 

 

 

 

 

 


19 Mart 2025 Çarşamba

Kent Hafızası

EMİRGAN İSKELESİ

Emirgan, Sarıyer ilçesine bağlı 8024 nüfuslu bir boğaziçi mahallesidir.  Bizans döneminde “servili orman” anlamında Kyparades adıyla bilinirmiş. 16. Yüzyılda Sokullu Mehmed Paşa’nın nişancılarından Feridun Beye verilmiş. Dolayısıyla ilk olarak Feridun Bey Bahçeleri olarak tanınmış.

4. Murad Revan Seferinde (1635) Revan Kalesi’ni teslim eden Kale Komutanı Emirgüneoğlu Tahmasp Kulu Han’ı affeder, İstanbul’a getirir ve ona bu bölgeyi bağışlar. Dolayısıyla bölge Mirgünoğlu Köyü, Mirgün ve sonunda Emirgan adıyla anılmış. Emirgüneoğlu burada Sahilsaray yaptırmış. Emirgan Camii 1781 yılında bu Sahilsaray’ın yerine yapılmış. Caminin esas adı Hamid-i Evvel Camiidir. 1844 yılında karşısına Muvakkithane yapılmış. Biraz yukarıda 1782 tarihli Hümaşah Kadın Çeşmesi veya Şehzade Mehmed Çeşmesi vardır.

19. Yüzyılda buraları Padişah Abdülaziz tarafından Mısır Hidivi İsmail Paşa’ya verilir. O, koru içine 3 köşk yaptırır. Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk.  Günümüzde kafe ve restoran olarak hizmet veren bu 3 köşkün bulunduğu Emirgan Koruluğu 472000m2’dir. Koru, 1940 yılında İstanbul Belediye Başkanı ve Valisi olan Lütfü Kırdar tarafından kamulaştırılmış, 1943 yılında park olarak halka açılmış.

Kıyıdaki 1782 tarihli Şerifler Yalısı Mekke Şerifi’ne aitmiş. 1940’lı yıllarda sahildeki harem kısmı yıkılıyor. Önünden yol geçiyor. Bir süre Tarihi Kentler Birliği ve Çekül Vakfı kullanmış. 2007 yılından sonra yalının korunması amacıyla arkadaki Bendegan binasına taşınmışlar. Bugün Sabancı Köşkü olarak bilinen köşke gelirsek. Zamanında 2. Abdülhamid tarafından Karadağ Prensi Nikolo’ya armağan edilmiş ve 1913 yılına kadar Karadağ Sefarethanesi olarak kullanılmış. Bir de Baltalimanı tarafındaki bölgeye 1806-1807 yıllarında Kırklareli'nden kumaş boyamak için 40 kişilik Kafrariyofı ailesi getirilmiş. Onlardan dolayı çevreye Boyacıköy denmiş. Buradaki Boyacıköy Eczanesi 1875 tarihli olup İstanbul'un en eski eczanesi olarak bilinir.

İskeleye gelirsek…

1851 yılında ilk iskele Caminin önüne ahşap olarak inşa edilmiştir.

1897 yılında tamir edilirken kestane ağacı kullanılmış.

Emirgan İskelesi (1950). 

1900 yılında daha güneyde satın alınan arsaya 16/11m ebadında yeni iskele inşa edilir.

1989 yılında sahil yolu yapımı sırasında iskele yıkılır. Semt 12 yıl iskelesiz kalır.

2001 yılında beton kazık sistemiyle yeniden inşa edilmiş. 24 Kasım 2001 tarihinde hizmete başlar.

Galata Köprüsüne 6.90 Mil (11.10km) mesafededir. Şehir Hatları vapurları 35 dakikada giderler.

İskelenin alanı 188.76m2, yolcu bölümü alanı 121.95m2, büro alanı 44.37m2, vapur yanaşma yeri uzunluğu 15.60m, su derinliği 7.70m, denizden ortalama yüksekliği 1.20m’dir. 

Önceleri Mirgün İskelesi adıyla anılmış, 1933-34 yıllarında Uluköy İskelesi denmiş daha sonra Emirgan İskelesi olarak adı kesinleşmiş.

Yeni Emirgan İskelesi

Emirgan denince tabiiki ilk akla gelen Emirgan Korusu’dur. Beşiktaş’taki Yıldız Parkı ile birlikte yıllarca aşıkları barındırmışlar. Taksim’den veya Beşiktaş’tan belediye otobüsüne binerek Emirgan’a varırsınız. Beşiktaş’tan boğaz yolunu öneririm. Sevgililer yolda denizi seyrederler. Koruluğa girdiklerinde tesadüfen elleri birbirine dokunur ve de sonra birleşir…

Çınaraltı meydanında eskiden güzel bir çay bahçesi vardı. Tost, tatlı vs bulunurdu. Ama buradaki nefis çayla birlikte simit, sonra da kağıt helvası yenirdi genellikle. Simitçi ve kağıt helvacı deniz kıyısında seyyar satıcılardı. Hepsi çay bahçesinde satılmazdı. Yani esnafın birbirinin ekmeğinde gözü yoktu o zamanlar. Açılır-kapanır, iskeleti demir, oturulacak yeri ile sırt dayanacak yeri ahşap olan sandalyeler ile yine açılır-kapanır masaları vardı kahvehanenin. Beyaz önlüklü garsonlar hizmet ederdi gelenlere. Sonraki yıllarda kimine göre değişti kimine göre gelişti buralar. Plastik masa ve sandalyeler, camekanla kapalı mekan büyültmeler filan…

Çay Bahçesi

Ama ağırıma giden yabancı marka kahveler. Tarihine rest çekiliyor sanki oraların. Öğrendiğime göre tarihi Muvakkithane de kahveci yapılmış. 

Muvakkithane

Koruda dolaşılır. Çınaraltında oturulur. Dinlendikten sonra cami, muvakkithane, çeşmeler izlenip yukarı doğru sokaklar gezilir. Mahalle esnafından birşeyler alınır. Sahilden Sabancı Köşküne doğru yürünür. Deniz kıyısında bir bankta oturulur. Emirgan son duraktan otobüse binilip geri dönülür. Dünyanın en keyifli ve güzel güzergahında olduğunuzu unutmadan tabii. O yolun keyfi çıkarılmalıdır. Son not. Yolun keyfi belediye otobüsünde oturarak yapıldığındadır.

ARİF ATILGAN 2025 MART

Muvakkithane: Namaz vakitlerini dolayısıyla zamanı belirleyen yer.

Bendegan: Padişahın hizmetinde bulunanlar. Köleler.

https://atilganblog.blogspot.com/2025/03/kent-hafzas-emirgan-iskelesi-emirgan.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/emi-rgan-i-skelesi