31 Ocak 2017 Salı

Kent Öyküleri

YELDEĞİRMENİ’NDE BİR AŞK ÖYKÜSÜ
Arif Atılgan

Muhlis Çağatay Vagon Li’de çalışıyordu. Vagon Li, Vagon Limited Şirketi’nin kısaltılmışı olan Vagon Lits’in halk dilinde daha kısaltılmış halidir. Vagon Lits, trenlerin yataklı-yemekli vagonlarının uzun yollarda kullanılması için 1872 de Fransa’da kurulan şirketin adı. 1883 de şirket, Doğu Ekspresi ve İstanbul-Paris seferlerini yapmaya başlar. Cumhuriyet sonrası TCDD ile anlaşılır. 1972 yılında ise Türkiye’deki imtiyazı sonlandırılır.
  
Muhlis Bey, Vagon Li ile Bağdat’a kadar giderdi. Orada, evin ihtiyaçları için daha ucuza alış veriş yapma olanağı bulurdu. Bağdat’tan sadece yiyecek-giyecek değil hanımların hoşlandığı kumaş, süs eşyası da getirirdi.

Cumhuriyet sonrası, Devlet ileri gelenleri İstanbul-Ankara arasında trenleri sık kullanmaya başlamıştı. Bu sebepten Muhlis Bey yakın tarihimize de şahitlik yapmış oluyordu.

Muhlis Çağatay, 1930 lu yıllarda Takuhi ile tanışır. Kendisi Müslüman Türk, Takuhi Gregoryan Ermenidir. Yeldeğirmeni’ndeki demografik durum Türkiye mozaiğiydi. Ancak özellikle ayrı dindekilerin evlenmesi gelenek-görenek anlamında çok zordu.

                                                    Muhlis Bey ile Takuhi Hanım

Aşk yaşayan ikili evlenmeye karar verir.

1935 yılında evlenirler.

1939 yılında oğulları Yücel doğar.

1940 yılında Yeldeğirmeni’ndeki Akif Bey Sokakla Düz Sokağın kesiştiği köşedeki eve taşınırlar.

                            Akif Bey Sokakla Macid Erbudak Sokak Köşesindeki Ev.

Aile olarak yakınlarına da ilgilerini eksik etmezler. Örneğin: Fatih’te oturan Münevver, Berrin, Nesrin ve Güzin isimli dört kız kardeş babalarını erken kaybetmişlerdi. Muhlis Bey Onların dayısıydı. Eşiyle birlikte yeğenlerine kol kanat gererek sık sık Onları evlerinde konuk ederlerdi.

                   Takuhi Hanım, Berrin ve kardeşi Nesrin Hanımla Burgazada’da. (1961)

Muhlis Çağatay ne kadar beyefendi ise Madam Takuhi o kadar Osmanlı Hanımefendisiydi.

Muhlis Bey ile Madam Takuhi kendi inançlarına göre yaşadılar. Madam Takuhi ramazanlarda kocasına ve oğluna nefis iftar yemekleri hazırladı. Zengin Ermeni ve Türk mutfağının birleşmesi sonucu zeytinyağlı yaprak dolması başta olmak üzere nefis yemekler yaptı. Sahurda ise üşenmeden kalkıp sigara börekleri kızarttı. Bayramların ilk günü akrabalarla bayram yemeği onlarda yenirdi. Madam Takuhi’nin yılbaşı yemekleri de ünlüydü. Topik, tarama ve asla başka yerde tadılamayacak midye dolma ile tuzlu sardalye onlardan birkaçıydı.

                                          Muhlis-Takuhi Çağatay’ın oğlu Yücel Bey.

Yeldeğirmeni’ndeki evlerinin üst katında kendileri oturuyordu. Orta kat ve alt kattaki dükkânda kiracıları vardı.

Evlenirken toplumun tüm kural ve baskılarını bir kenara koyan Muhlis ve Takuhi çifti, birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Birlikte gezdiler. Mutlu bir ömür yaşadılar.

1990 lı yılların başlarında Muhlis Çağatay ve Takuhi Çağatay peş peşe öldüler.

Ayrı mezarlıklara gömüldüler. Gelenek-görenek, yaşamlarında onları ayıramamıştı. Ölümlerinde ayırdı.

Bina oğulları tarafından satıldı.

Oğulları Yücel bundan iki yıl önce (2015) öldü.

O yıllardaki tanımla ‘muhit’ kavramı bitmedikçe, anılarının da bitmeyeceği bilinmelidir.

ARİF ATILGAN ŞUBAT 2017

Not:
-1950 de Berrin Hanım Hasan Paşanın torunu Fethi Beyle evlenir. 1951 de ise kardeşi Münevver Hanım Ali Paşanın torunu Adnan Gizle evlenir. Dolayısıyla iki kız kardeş Yeldeğirmeni’nde Kırkahvesi Sokaktaki Hasan Paşa ve Ali Paşa Köşklerine gelin gelirler.
-1950 li yılların ortasında Nesrin ve Güzin kardeşler kendi evleri yapılıncaya kadar anneleriyle bir yıl Ali Paşa Köşkünde ablalarının yanında kalırlar.
-1950 lerin ortasında Münevver Hanım, 1960 ların ilk yarısında Berrin Hanım Yeldeğirmeni’nden taşınır.
-Kızların diğer dayısı Resmi Bey Acıbadem’de Su Terazisinin yakınında yaşamıştır.
-Adnan Giz’in oğlu Ali Giz, Takuhi Hanımın lezzetli yemeklerini tatmış canlı tanıktır.
-Yeldeğirmeni’nde buna benzer bir başka çift, şişman lakaplı Fuat Bey ile Yahudi Menase ailesinden Klara Hanımdı. Onlar da 1960 lı yılların ortalarında peş peşe ölmüşlerdi.
-Son olarak: Eski evlerin her köşesinde bin bir anı asılıdır.

Muhlis Bey, solunda Takuhi Hanım. Sağındakiler Berrin Hanım, Yüksel Hanım (Tanju Kaner'in teyzesi), Nesrin Hanım (Berrin’in kardeşi) Burgazada’da. (30 Ağustos 1961)



2023 Yılında Ev Restore Edildi


















14 Ocak 2017 Cumartesi

MELİH KORAY’I ANMAK
Arif Atılgan

Bir meslektaşım Mimarlık dergisinde Melih Koray için yazı yazmış. Yazıda yer alan alttaki 4. paragrafı okuyunca şaşırdım.

‘Ancak o yıllarda toplumsal sorunlara uzak kalan yaklaşımı, yaşam biçiminin magazin dünyasına fazlasıyla dönük, hızlı olması, Usta’nın maddi ve manevi birikimlerinin erimesinin önünü açmaya başlamıştı. 1990’lı yıllarda bu güçlerinin ortadan kalkmasına yol açmış, hak etmediği biçimde hem meslek hem inşaat ortamında bir yalnızlığa sürüklemişti.’

Mimar yazar, başka bir mimarın mimarlığıyla ilgili şeyler yazmalıydı bence. ‘Anma’ üst başlığı altında ‘Bir Ustaya Saygı’ yazısına pek uymamış bu satırlar. İnsanların kişisel davranışı, özel hayatı, maddi ve manevi kaybı-kazancı kendilerini ilgilendirir.


Paragrafın 1. Cümlesi ile ilgili olarak Melih Koray gibi insanlara sık rastlanılamayacağını ifade etmeliyim.

Oğlu Melih, babası için şunları söylemiş: Diyelim iş çok kötü gidiyor ve arabasını satmak zorunda kalmış, o halde bile evde kahvesini içerek sakince gazetesini okurdu.

Melih Beyin yönetmelik dışı tasarımlarını kabul ettirmek için belediyede aylarca tartıştığını da herkes bilir.

Bunlar Melih Koray’ın sıra dışılığını gösterir. Ayrıca bu tip insanlar çok para kazanırlar-kaybederler. Onlar bunun farkında bile değildirler.

Paragrafın 2. cümlesinde Melih Koray’ın yalnızlığa sürüklendiği yazıyor. Melih Bey hiç yalnız kalmadı, kalmaz. Çünkü: Onda sanatçı gücü var.

Yakinen tanıdığım yazar arkadaşımın 4. Paragrafı aceleyle yazdığını, en azından yazıda hissedilen gibi düşünmediğini düşünüyorum. Keşke o paragraf olmasaydı.

Sonraki paragrafta 2000 li yıllarda Melih Beyin Meslek Odasına katılmaya başladığı yazılmış. O yıllarda Ben vardım. Biliyorum. Benden sonrasını bilmiyorum.

Melih Beyle röportaj yaparken yanımdaki arkadaşlarım 1960-80 yılları arasındaki diğer mimarları da araştıralım diyorlardı. Duymazlığa geliyordum. Çünkü: O kadar ismin arasında Melih Koray’ın adı etkisizleşirdi. 

Bizler güvenli gri dünyamızın içinde gri mimarlarımızın gri eserlerini görmeye devam edelim. Melih Koray’ı halk görüyor.

Tüm büyüklerime ve küçüklerime saygım sonsuzdur. Ama şundan emin olalım. 50 yıl sonra Melih Koray’ın eserleri anılacak, okullarda gösterilecektir. Koruyamamışsak ta..

Tarihe geçmiş sanatçıları inceleyin. Hiçbiri bizler gibi “normal” değildir.

Melih Koray'a sadece ‘usta' denmesi yetersizdir. O, Cumhuriyet tarihimizin ‘sanatçı’ mimarıdır.
ARİF ATILGAN OCAK 2017

       






12 Ocak 2017 Perşembe

ÇİFTE SARAYLAR MEVKİİNDE LİDO’DAN REİNA’YA
Arif Atılgan

1800 lü yılların sonları.. 2. Abdülhamid, kızları Naime ve Zekiye Sultanları Plevne kahramanı Gazi Osman Paşanın oğullarıyla evlendirir. Naime ile Kemaleddin Paşa, Zekiye ile Nureddin Paşa evlenir. Padişah her iki çifte Ortaköy’de birer yalı hediye eder. Yalılar sultanların kendi adlarıyla anılır. Daha sonra, 5. Murad’ın kızı Hatice Sultanı sıradan bir insan olan Ali Vasıf Beyle evlendirir. Ona da aynı yerde bir yalı hediye eder.

                                  Çifte Saraylar (Naime ve Hatice Sultan Yalıları)

Naime Sultan Yalısı ile Hatice Sultan Yalısı Ortaköy camiinin yakınında yan yanadır. Bu sebepten bunlara Çifte Saraylar denmiş ve o çevre de bu adla anılmış.  Zekiye Sultan Yalısı, iki yalının biraz daha Karadeniz tarafında bulunmaktadır.

                                                          Hava Fotoğrafı

Zekiye Sultan Yalısı 1940 yılında yanmış. Onun yanındaki arsaya 1942 yılında Lido isimli otel inşa edilmiş. Tesiste otel, yeme-içme mekânı ve yüzme havuzu bulunuyordu. Yüzme havuzu 33/15mt ebadında olup Türkiye’de ilktir. İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü 1943-1961 yılları arasında faaliyetini bu havuzda sürdürdü. 1943 yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu bu otelin duvarına ilk duvar resmi çalışmasını yaptı. Mimarı Halit Femir’dir.

                                                        Lido Oteli

1964 yılında Ragıp Gümüşpala Lido Otelde öldü. Gümüşpala 1960 yılında bir süre Genelkurmay başkanlığı yaptıktan sonra emekli oldu. Daha sonra 27 Mayıs 1960 ihtilalında iptal edilen Demokrat Partinin yerine kurulan Adalet Partisinin Genel Başkanı seçildi. Kendisinin ölümü üzerine yerine geçen Süleyman Demirel 1965 yılındaki ilk seçimi kazanarak başbakan olmuştu.

                                            Lido Otelinin Havadan Görüntüsü

2000 yılında bu mevkideki boş bir arsada Laila isimli gece kulübü açılmış çok sükse yapmıştı. Bunun üzerine 2002 yılında Lido oteline Reina Kulübü açılır. Burada otel ve havuzun iki yanındaki soyunma kabinleri çeşitli yeme-içmeciler olarak düzenlenir. Havuzun üzeri ise doldurulmadan kapatılmış orası da aynı şekilde değerlendirilmiş.  Reina’da çeşitli ünlü lokanta ve barlar bulunmaktadır. Bugün sadece ülkemizde değil, tüm dünyada tanınan bir eğlence mekanıdır.

                                                         Reina Kulüp

Geçtiğimiz yılbaşı gecesi Reina’nın içersinde acı bir terör saldırısı gerçekleşti. Bu konudaki haberlerde Çifte Havuzlar ve Lido sözcükleri de çokça geçiyordu. Hepsini kabaca anlatmak istedim.

(Fehime) Naime ve Hatice Sultan Yalıları restore ediliyor. Zekiye Sultan Yalısı fotoğraflarından projesi çıkarılarak yeniden yapılacakmış. Tescilli olup olmadığını bilmediğim Lido Otelinde ise halen Reina isimli kulüp bulunmaktadır.  
ARİF ATILGAN OCAK 2017

8 Ocak 2017 Pazar

Kent Öyküleri

İSKELE SOKAĞI’NIN RIHTIMINDAKİ AHŞAP EVDEN BİR ÖYKÜ
Arif Atılgan

2 katlı ahşap ev, Ladikli Ahmet Ağa Çeşmesi’nin arkasındadır. Önü kumsal iken yalı olarak kullanılan bu evde Ahmet Haşim’in yaşadığını bazı kaynaklardan öğrenebiliyoruz. Ahmet Haşim, Mütareke döneminde Abdülhak Şinasi’ye gönderdiği bir mektupta ev adresini ‘Haydarpaşa, Çınar Sokağı 2 no’lu ev’ olarak yazıyor. Bahsedilen Çınar Sokağı daha sonra Rıhtım İskele ve şimdi İskele Sokak olarak bilinen sokaktır. Ancak herkes bilir ki Ahmet Haşim Bahariyede yaşamıştır. Burada kısa bir süre kalmış veya adres göstermiş olabilir.


                                                      İskele Sokağı Rıhtımındaki Ev

1.Dünya Savaşı sonrası işgalci İngilizlerin bu evi bir süre karakol olarak kullandıklarını da anlatan vardır. Bu sürede öndeki Ladikli Ahmed Ağa Çeşmesinin namazgahını paten alanı yapmışlar.  

2006 Eylül ayında Haydarpaşa etkinliklerinde söyleşisini dinlediğim günümüz ressamlarından Mehmet Güleryüz bu evde oturduğu yıllardaki anılarını anlatmıştı.

1960'lı yıllarda hostel olarak kullanıldığını da bazı belgelerden anlıyoruz. Yani ilk hostel örneklerinden oluyor.

Bugün de kapı no’su 2 olan ev XX. yüzyılın başlarından itibaren ilgi çeken bir yalıdır. Kadıköy’ün harem-selamlık bölümleri olan köşklerindendir. Bu anlamda bugüne kalan ender örneklerdendir. Binanın ön tarafı selamlıktır. Arkadaki bölüm ise haremdir. Fotoğrafta da görüldüğü gibi erkeklerin kullandığı selamlık bölümüne önden girilir. Kadınların bulunduğu Harem bölümüne ise selamlık bölümünden ve İskele Sokağa bakan küçük bahçedeki yan kapıdan girilir.

1900'lerin başından beri bilinen Köşkün sahibi Memduh Beydir. Memduh Beyin 1930'lu yıllarda Darülbedayi Müdürü olduğu söylenir. Memduh Bey ve eşi Fatma Hanımın 3 kızı vardır. Gönül, Baria ve Beria.

Beria Memduha Kızılağaç evin son sahibi olarak bilinir. Kendisine bir vakıf kuruluyor. Sanırım vakıf ile evin oturulacak hale getirileceğini düşünüyordu.. Sonuçta Beria Hanım metruklaşan bu evde ölüyor.

2000'li yıllarda bu köşkün 50m yukarısında bulunan Mimarlar Odasında yöneticiydim. Beria Hanım zaman zaman bize gelir dertlerini anlatırdı. Son derece kibar bir hanımefendiydi. Köşkün eski fotoğraflarını getirirdi. Gördüğüm kadarıyla eski yıllarda nefis bir yalıymış. Gerek Beria Hanım gerekse aile fertleri elit İstanbul hanımefendisi ve beyefendisiymişler. Böyle bir hanımefendinin o metruk binada tinercilerle uğraşarak yaşaması çok acı vericiydi. Orada kendi başına ölmüş ve cenazesi günler sonra bulunmuştu. Umarım bize gösterdiği fotoğraflar atılmamıştır.

Evin bugünkü sahibi Kadıköy Belediyesidir. Belediyenin burayı restore ederek Ahmet Haşim’in adını vermeyi planladığı bilinmektedir. Hâlbuki bu evin Ahmet Haşim ile ilgisi yoktur.

Kadıköy Belediyesine önerim, eve Beria Memduha Kızılağaç Yalısı adını vermeleridir. Zira buranın tüm eziyetini mülk sahibi Beria Hanım çekmiştir. Üstelik eziyet çekerken eskiden yaşadığı güzel hatta muhteşem günlerini düşlemiştir.  

Kent Hafızasının oluşması için öykü kahramanlarının ünlü olmaları gerekmez. Değerli olan, ünlü olmayanların da öykülerinin öne çıktığı Kent Hafızalarını oluşturabilmektir.

ARİF ATILGAN Ocak 2017

3 Ocak 2017 Salı

2017 YAZILARI

1-ACIBADEM’DE KÖÇEOĞLU KÖŞKLERİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/01/koceoglu-koskleri-arif-atlgan-osmanlda.html

2-İSKELE SOKAĞI’NIN RIHTIMINDAKİ AHŞAP EVDEN BİR ÖYKÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/01/kent-oykuleri-iskele-sokaginin.html

3-ÇİFTE SARAYLAR MEVKİİNDE LİDO’DAN REİNA’YA
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/01/cifte-saraylar-mevkiinde-lidodanreinaya.html

4-MELİH KORAY’I ANMAK
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/01/melih-korayi-anmak-arif-atlgan-bir.html

5-YELDEĞİRMENİ’NDE BİR AŞK ÖYKÜSÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/01/kent-oykuleri-yeldegirmeninde-bir-ask.html

6-KADIKÖY HAL BİNASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/02/kadikoy-hal-binasi-arif-atlgan-1925.html

7-OSMANGAZİ İLKOKULU NE OLACAK?
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/02/osmangazi-ilkokulu-ne-olacak-arif.html

8-KADIKÖY İSKELESİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/02/kadikoy-iskelesi-arif-atlgan-kadkoy.html

9-KADIKÖY ŞEHREMANETİ BİNASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/03/kadikoy-sehremaneti-binasi-arif-atlgan.html

10-HARRİNGTON KUPASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/03/harrington-kupasi-arif-atlgan-1.html

11-KADIKÖY’DEN HAYDARPAŞA’YA DENİZDEN DOLDURULAN ALAN
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/04/kadikoyden-haydarpasaya.html

12-SULTAN 3. MUSTAFA CAMİSİ (İSKELE CAMİSİ)
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/04/sultan-3.html

13-1MAYIS 1977
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/04/kent-oykuleri-1-mayis1977-arifatlgan.html

14-1960 LI YILLARDA HAYDARPAŞA GARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/05/1960-li-yillarda-haydarpasa-gari-arif.html

15-HAYDARPAŞA GARI’NDAKİ EJDERHA HEYKELLERİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/05/haydarpasa-garindaki-ejderha-heykelleri.html

16-REFERANDUM SÜRECİNDE CHP
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/05/chp-2017-arif-atlgan-siyaset-yazmay.html

17-HAYDARPAŞA’DA GÜNÜMÜZE KALMAYAN LİMAN TESİSLERİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/05/haydarpasada-gunumuze-kalmayan-liman.html

18-RANTSAL DÖNÜŞÜM
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/05/rantsal-donusum-arif-atlgan-fikirtepe.html

19-OSMAN AĞA CAMİSİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/osman-aga-camisi-arifatlgan-osman-aga.html

20-ÖKÜZ ARABASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kent-oykuleri-okuz-arabasi-arif-atlgan.html

21-KADIKÖY’DE UNUTULAN TANIMLAR
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kadikoyde-unutulan-tanimlar-arif-atlgan.html

22-DÜNDEN BUGÜNE FİKİRTEPE KONUSU
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/dunden-bugune-fikirtepe-konusu-arif.html

23-KÖYDE ATA BİNMEK
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kent-oykuleri-koyde-ata-binmek-arif.html

24-YELDEĞİRMENİ ADI NEREDEN GELİYOR?
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/yeldegirmeni-adi-nereden-geliyor-arif.html

25-YELDEĞİRMENİ’NDEN BİR ANI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/06/kent-oykuleri-yeldegirmeninden-bir-ani.html

26-İSTANBUL’UN FARKEDİLMEYEN ADALARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/07/istanbulun-farkedilmeyen-adalari-arif.html

27-AYRILIK ÇEŞMESİ SOKAĞI KONUSU
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/07/ayrilik-cesmesi-sokagi-konusu-arif.html

28-LANET OLSUN, YALOVA DEĞERLENİYOR
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/07/lanet-olsun-yalova-degerleniyor-arif.html


29-İSTANBUL, İSTANBULLU, DENİZ
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/07/sahil-dolgu-alani-arifatlgan.html

30-İSTANBUL’DA DENİZ İLE İNSAN İLİŞKİSİ
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/07/istanbulda-deniz-ile-insan-iliskisi.html

31-AFETLER BİTER Mİ?

32-KENTTE RANT
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/08/kentte-rant-arif-atlgan-eskisehirde.html

33-SEL ÖNLEMLERİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/08/sel-onlemleri-arif-atlgan-medyada-sel.html

34-KETHÜDA CAMİİ


35-KADIKÖY ÇARŞI ÖRNEĞİ KONUSU

46-YALOVA’DA YEREL SEÇİM ÖYKÜSÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/kent-oykuleri-yalovada-yerel-secim.html

47-AYRILIK ÇEŞMESİ’NDE NE YAPILIYOR?
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/ayrilik-cesmesinde-ne-yapiliyor-arif.html

48-AYRILIK ÇEŞMESİ’NİN 417 YILI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/ayrilikcesmesinin-417-yili-arif-atlgan.html

49-YELDEĞİRMENİ ÖYKÜSÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/yeldegirmeni-oykusu-arif-atlgan-2016.html

50-ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/10/kent-oykuleri-canakkale-sehitleri-arif.html

51-EUPHEMİA, SAİNT EUPHEMİA VE AYİA EUPHEMİA
https://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/11/euphemia-saint-euphemia-ve-ayiaeuphemia.html

52-5. MURAD KÖŞKÜ RESTORASYONU
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2017/11/5.html

53-RESTORASYONUMSU İŞLER

2 Ocak 2017 Pazartesi

ACIBADEM'DE KÖÇEOĞLU KÖŞKLERİ
Arif Atılgan

Osmanlıda Köçeoğlu soyadı ilk olarak 1800 lü yılların başlarında dikkat çekmiştir. Kafkasya’da yaşayan Andon Köçeoğlu (1773-1832) ailesiyle önce Artvin’e, sonra İstanbul’a gelmiş, Padişah 2. Mahmud ile dostluk kurarak sarayla ilişkisini başlatmıştır.

Andon Köçeoğlu’nun Hevsep (1808-1883) ve Agop (1818-1893)  isimli oğulları olmuştur.
  
Hevsep’in kızı Nektar Köçeoğlu 1800 lü yılların ortalarında Kadıköy Bahariyede Köçeoğlu Hamamını yaptırmıştır. Hamam 1980 lerde yıkılıp yerine inşaat yapılmış, bugüne sadece cadde üzerindeki kapısı kalmıştır.

Andon Köçeoğlu’nun diğer oğlu Agop Köçeoğlu bu soyadı ünlü yapan kişidir. Kendisi sarayda ‘Kuyumcu Başı’ olmuştur. Galata’da Köçeoğlu İşhanı Onundur. İstiklal Caddesinde bulunan evi yanınca evinin karşısında heybetli bir ev daha yaptırmıştır. Bu ev bugün Atlas Sineması olarak bilinen binadır.

Boğazda yalısı da olan Agop Köçeoğlu’nun İstanbul’da çeşitli mülkleri vardır. Bunlardan ikisi Acıbadem’de inşa ettirdiği Köçeoğlu Köşkleridir. Köşkler Küçük Çamlıca eteklerinden eski Otosan arazisini de içine alan Uzunçayır mevkiine kadar devam eden alandadır. Kabaca 300.000m2 civarı diyebiliriz.

1870 yılında inşa edilmiş olan Av Köşkü kâgirdir. Tavan tezyinatları içinde Agop Köçeoğlu’nun kızının resimleri de bulunmaktadır. Bu resimler altın yaldızlı, nakışlı ve yağlı boya olarak yapılmışlardır. İki katlı Köşkün önündeki gösterişli havuz bugün hala kullanılabilecek durumdadır.

                                                      Av Köşkü (1975-2016)

1880 yılında inşa edilmiş olan Kadınlar Köşkü ise ahşaptır. Bu köşk bugün daha sağlam durumdadır. Bodrum kat üzerine iki katlı sekiz odalıdır. Salonu kartonpiyer süslemelidir.

                                             Kadınlar Köşkü (1975-2016)

Agop Köçeoğlu’nun, bugünkü Göztepe SSK Hastanesi ve Marmara Üniversitesi arazisinde köşkü bulunan şehzade 5. Murad ile dostluğu vardır. O yıllarda kendisinden borç para alan 5. Murad sık sık ata binerek Av Köşküne gelir, Köçeoğlu’nun kızıyla piyano çalar müzik yaparlarmış. Agop Köçeoğlu sonraki yıllarda arazisinin aşağıdaki bir bölümünü Kadıköy’deki Gregoryen Ermeni Kilisesine bağışlamış.

                                               Av Köşkü İç Mekan (1975-2016)

Köşkler Köçeoğlu’ndan Ahmet Celalettin Paşa tarafından satın alınır. Paşa 2. Abdülhamid ile şehzadeliğinde tanıştığında çobanlık yapmaktadır. 2. Abdülhamid padişah olunca Onu hafiyelik teşkilatının başına getirir. Kavalalı Mehmed Ali Paşanın torunu Mısırlı prenses İsmet Hanımla evlenir, Ferikliğe (korgeneral) yükselir, Mısıra gider. 1905 yılında Padişaha suikast düzenleneceğini haber verir. Dikkate alınmaz. Eşi öldüğünde kalan mirasla zengin olur. Köçeoğlu Köşklerini ve arazisini satın alır. Buraya iki köşk daha inşa ettirir. Bu sebepten arazideki bütün köşkler Celalettin Paşa Köşkleri olarak ta bilinir. Zengin olan Paşa yaşadığı hızlı hayatının son zamanlarında sefillik çekmiştir.

1926 yılında Köşkler Ziya Çeçen tarafından satın alınır. 1935 yılında burada bir yangın çıkar. Yangında Celalettin Paşanın yaptırdığı iki köşk yanar. Günümüzde onlar yoktur. Yangından sonra buradaki koruluğa Güzel Orman Çiftliği adıyla bir gazino açılmış, bir süre faaliyet göstermiştir.

                                              Av Köşkü Tavan Süsleme Örnekleri

1939 yılında TSK, askerlerde çoğalan verem hastalığı için havadar bir yerde sanatoryum açmak istemektedir. Araştırmalar sonucu buradaki binaları ve arazisini beğenirler. Arazideki çam koruluğu ve ‘Şeker Kaymak Suyu’ önemlidir. Ziya Çeçen’den 45.000TL bedelle satın alınır.

1944 yılında Av Köşkü, deniz tarafındaki cephesine ekler yapılarak sanatoryum olarak kullanılmış. 1950 yılında ‘hizmet binası’ olarak kullanılmaya başlanmış.

                                 Av Köşkü Deniz Tarafındaki Eklentiyle Sanatoryumken

1944 yılında Kadınlar Köşkü de ‘hizmet binası’ olarak kullanılmış, 1955 yılında onarımdan geçirilmiş,

1958 yılında iki köşk te boşaltılmıştır.

1960 lı yıllarda arazinin aşağı kısmında modern hastane binası yapılmış.

O yıllarda, Yeldeğirmeni’nde mahalle büyüğümüz Yavuz Ağbi beni evden aramış, ‘Çamlıca’da voleybol maçı yapacağız gel’ demişti. Arazinin alt tarafındaki hastane binasının yanında hastanenin takımıyla maç yapmıştık. Daha başlarda iki kötü pozisyon geçirmiş, moralim bozulmuş ve çok kötü bir maç çıkarmıştım. 6 kişi gittiğimiz için çıkamıyordum da. Benim kötü oyunumla mağlup olmuştuk.. Tesisten üzgün bir şekilde ayrılırken burada çalışanların ne kadar şanslı olduklarını düşünmüştüm. Acıbadem Caddesinden görünmediği için belli olmayan hastane ve arazisi cennet gibi bir alandı.

1970 li hatta 1980 li yıllarda köşkler bu hastanede çalışan hemşire vs görevliler tarafından kullanılmış.

                                                    Havuz (1975-2016)

1990 yılında köşkler koruma altına alınmış, Av Köşkü 1996 yılında çıkan yangında ağır hasar görmüş.

2000 li yıllarda geriye kalan 100.000m2 civarı arazide yeni binalar da inşa edilmiş ve hepsi TSK emeklileri için huzurevi olarak kullanılmaya başlanmış. Köşkler ise boş hatta metruk durumdadır.

                          Günümüzde Üstte Av Köşkü ve Havuz, Altta Kadınlar Köşkü

Acıbadem 1960 lı yıllara kadar köşkler semtidir. Bugün ise adeta apartman ormanıdır. Aranırsa aralarda bir iki köşk bulunabilir belki.. Köçeoğlu Köşkleri geniş arazisiyle çevresine oksijen ürettiği için günümüzde de özeldir. Önce Av Köşkü eklentilerinden kurtarılmalı, sonra her iki köşk te restore edilerek kamusal anlamda değerlendirilmelidir.
ARİF ATILGAN OCAK 2017