29 Mart 2016 Salı

TOPLU ULAŞIM ARAÇLARI

Şehircilik eğitiminde ulaşımla ilgili hocalar, ‘Gelişmiş toplumun bireyleri hareketli olmalıdır’ derler. Yani insanlar mümkün olduğu kadar evlerinden, mahallelerinden, köylerinden dışarı çıkmalıdırlar. Günümüzde artık köyünde doğup, yaşayıp, ölen insanlar olmamalıdır. Buna karşılık İstanbul’un bazı bölgelerinde denizi görmeden yetişkin yaşa gelmiş olan insanlar tespit edildiğini bilmek gerekir.

İBB anladığım kadarıyla bu anlamda, 65 yaş üzeri vatandaşlarına kamuya ait toplu ulaşım araçlarında ücretsiz seyahat etme hakkı tanımış. Hem bu vatandaşlarının hareketliliğini, hem de daha çok gündüz saatlerinde boş olan kamu araçlarının işe yaramasını sağlamış olmak istemişler sanırım. Bu tip uygulama gelişmiş toplumlarda da vardır. Onlar bu tip uygulama yaptıkları gibi turistin fazla geldiği kentlerinde ise ulaşım yükünü yabancılara bindirirler.

Bunu oralarda kimse fark etmez. Burada herkes fark eder. Çünkü:

Kent içersinde uzun süredir araba kullanmıyorum. Toplu ulaşım araçlarını tercih ediyorum. Bunların içinde minibüs denilen ’yaratıklardan’ hoşlanmadığım için onlara mümkün olduğu kadar binmemeye gayret ediyorum. Dolayısıyla kamu araçlarını kullanıyorum. Özellikle otobüslerde son zamanlarda gözlemlediğim manzaralar bu uygulamanın yakında sona ereceğini aklıma getiriyor.

65 yaş üstü vatandaşlar hem şoförle hem de birbirleriyle kavga ediyorlar, şımarıkça davranışlarda bulunuyorlar, işe gidiş geliş saatlerinde yorgun oturan gençleri ‘yer verin’ diyerek azarlıyorlar. Örneğin: ‘En uzak banka şubesine gideceğim, nasıl olsa otobüs bedava’ diye yüksek sesle konuşanı gördüm. Birbirlerine ‘bedavacı’ anlamında küçük görücü laflar ediyorlar. Olur olmaz otobüse biniyorlar.

Geçmiş yıllarda da böyle uygulama olduğunu anımsıyorum. Karşı kaldırıma geçmek isteyen vatandaşlar biraz ilerden U dönüşü yapacak otobüse binip karşı kaldırımdaki durakta iniyorlardı. Sonunda uygulama kaldırılmıştı.

Küçük te olsa bir ücret alınması gereksiz kullanımı ortadan kaldıracaktır sanırım.

AA

28 Mart 2016 Pazartesi

AYRILIK ÇEŞMESİ SOKAĞI KURTULDU(MU?)
Arif Atılgan

Ayrılık Çeşmesi 1600 yılında yapılmış, 1638 yılında IV. Murad’ın Bağdat seferine çıkışından itibaren adıyla anılmaya başlanmış. Osmanlı padişahları Topkapı Sarayı’ndan Üsküdar’a geçer, Üsküdar’dan Çeşmenin başına gelir, buradaki ordusuyla Anadolu’ya sefere çıkarlarmış. Üsküdar’dan gelinen yola Osmanlı’nın 'Tören Yolu' denirmiş. Kâbe’ye hediyeler götüren askerî birlik olan Sürre Alayı da Tören Yolunu takip ederek Çeşmenin başına gelir, burada bekleyen Hacı kafilesi ile birlikte yola çıkarmış. Yani 400 yıldır yeri değişmeyen Çeşmenin bulunduğu nokta, Tören Yolunun bitiş, Anadolu’ya gidiş yolunun başlangıç noktası olmasından dolayı önemlidir.

Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı ise 1700’lü yılların sonlarından 1900 lü yılların başlarına kadar defin yapılan Müslüman-Türk Mezarlığıdır. Saray ileri gelenlerinin gömülü olduğu bu mezarlık, eski mezar taşları ile ayrı bir değer taşımaktadır. Aslında Kızıltoprak’a kadar devam eden Karacaahmet Mezarlığının günümüze kalan uç kısmıdır.

Ayrılık Çeşmesi Sokağı, adını Ayrılık Çeşmesi Mezarlığından almıştır. Mezarlık ta köşesindeki Ayrılık Çeşmesinden. Sokağın bir tarafında Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı, diğer tarafında evler bulunmaktadır. Evlerin arkasında tren yolu bulunmaktadır.

                                                 Ayrılık Çeşmesi Sokağı

Sokak 1906 tarihli Goad Haritalarında görülmektedir. Üstelik Goad Haritasındaki parseller bugünkü gibidir. Dolayısıyla 100 yıldan çok fazla bir zamandır Sokağın değişmediği belli olmaktadır. Günümüzde, İstanbul’da bütün olarak eski dokusunu aynen koruyan ender sokaklardandır Ayrılık Çeşmesi Sokağı.

                                          Goad Planlarında Ayrılık Çeşmesi Sokağı

Sokak 1920 yılından sonra bir süre genelev olarak kullanılmıştır. 1.Dünya Savaşı sonrası İstanbul’u yakın çevresiyle işgal eden galip devletler Kadıköy’e de yerleşmişlerdi. Daha sonra Galata’daki evlerden bir gurup kadını Ayrılık Çeşmesi Sokağı’na getirmişler. Avrupa yakasında kentin merkezi olan Galata ve Beyoğlu’nda, Anadolu yakasında bir tarafı mezarlık olan Ayrılık Çeşmesi Sokağında genelev açmaları bir amaçlarının olduğunu belli etmektedir. Kent içinde fuhuş, gece hayatı, casusluk vs anlamında görüntüler çoğalmıştır. İşgali fiziki olarak değil psikolojik ve kültürel olarak ta Osmanlının başkentine yaşatmak istemişler.

Sanırım halk, sokağı şifreli veya esprili bir şekilde belli etmek için buraya Paris Mahallesi demiş. Sonraki yıllarda buradaki insanların zaman zaman olay çıkarmaları dolayısıyla faaliyetleri sonlandırılmış. Başka bir söylentiye göre ise 'Mezarlık karşısında böyle yer olmaz' denilerek yaşantı normal hale sokulmuş. Bundan sonra, mezarlığın Yıldız Bakkal tarafında bulunan gecekonduların bulunduğu kısma Paris Mahallesi denmeye başlanmış. 

2007 yılında Sokağın alt tarafından 14 ev Marmaray Projesi dolayısıyla yıkıldı. Daha sonra 4 ev daha yıkıldı. Buna karşılık planlarda burası Ağaçlandırılacak Alan olarak görülmektedir. Yani geriye kalanların da yıkılacağı, Sokağın tamamen yok olacağı belli olmaktadır. Hâlbuki Ayrılık Çeşmesi Sokağı İstanbul’da 100 yıldır dokusunu korumuş belki de tek sokaktır.

                                            2007 Öncesi Yıkılacak Evler

                                             2007 Sonrası Evler Yıkılmış

                                    2016, Yıkılan Boşluğa Marmaray İnşaatı Yapılıyor

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Bölge Temsilciliği Başkanı ve Kadıköy Kent Konseyi Başkanı olduğum zaman diliminde; 25 Ağustos 2006 tarihinde Mimarlar Odası olarak, 4 Ekim 2006 tarihinde de Kadıköy Belediyesi aracılığıyla Kadıköy Kent Konseyi olarak 5 no’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na Ayrılık Çeşmesi, Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı, Ayrılık Çeşmesi Sokağı’nın Rasimpaşa SİT alanı içerisine alınarak korunmasını talep eden yazılarla başvuruda bulunmuştuk. Benim bu görevlerde bulunduğum sürede cevap gelmemişti.

Daha sonra kişisel olarak, 04.03.2013 tarihinde İstanbul 5 No lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna Ayrılık Çeşmesi Sokağının Kadıköy’ün geçmişinde önemli anı değeri olduğunu, bu sebepten Sokağın bütün olarak tescil edilmesi ve korunması için talepte bulundum.

26.03.2013 tarihinde Kuruldan gelen cevap yazısında Sokağın planları, kadastral paftaları, tescilli yapıların işaretli paftaları istenmişti. Bunların bende olamayacağı bellidir. Aynı yazı gereği için Kadıköy Belediyesine de gönderilmiş.

20.09.2013 tarihinde Kurulun bana yazdığı yazıda konunun yerinde incelenmesine karar verildiği, Kadıköy Belediyesinden de kendilerine yazı iletildiği belirtiliyor.

24.01.2014 de Kuruldan tarafıma yazılan yazıda Sokakta tescilli yapılar dışında kalan yapıların Kültür Varlığı niteliğinde olmadığı belirtiliyor. Yani bir veya iki yapının dışında kalan evlerin yıkılacağı belli oluyor. Hâlbuki Ben tek tek evlerin değil Sokağın bütünüyle tescilini talep etmiştim. Bu konuda Atılgan Blogumda ve başka yayınlarda çok sayıda yazı yazdım. Davet edildiğim oraganizasyonlarda konuştum.

26.01.2016 tarihinde Kadıköy Belediyesinden arandım. İlgili Kurula Ayrılık Çeşmesi Sokağının tescili için başvuruda bulunmak istediklerini söylediler. Kuruldan kendilerine daha önce Benim başvurum olduğu bilgisi verilmiş. Ayrıca başvuru dilekçesine Sokağın tarihi geçmişini de eklemeleri önerilmiş. Onlar da Benimle bu konularda bilgilenmek için görüşmek istediklerini söylediler. Sevinerek gittim. Ayrıca istedikleri zaman gereken her katkıda bulunabileceğimi söyledim.

                                                       Tarihte Ayrılık Çeşmesi

                                                 2016 Yılında Ayrılık Çeşmesi

08.03.2016 tarihinde Kadıköy Belediyesi Kurula başvuruda bulunmuş. Sevinerek öğrendim ki sadece Sokak için değil Benim ilk başvuruda istediğim şekilde Çeşme, Mezarlık ve Sokağın birlikte tescili için talepte bulunmuşlar.

             Azalan Mezar Taşlarıyla Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı Ve Sokaktaki Evlerle İlişkisi

                                                Mezarlıkta Kırık Mezar Taşları

Ayrılık Çeşmesi, Marmaray için yapılan köprü, yol gibi tesisler dolayısıyla arada kalmış, namazgâhıyla birlikte adeta yok olmuştur. Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı giderek çalınan, hırpalanan mezar taşları dolayısıyla perişan haldedir. Ayrılık Çeşmesi Sokağı istimlâk edilenlerden geriye kalanlarıyla şimdilik dokusunu korumaktadır. Ancak yapılan tadilatlarla evlerin eski görünüşleri giderek kaybolmaktadır. Bir an önce bu üçlünün tescili ve koruma kararı çıkmalı, Kadıköy’ün çok önemli tarihi değerleri kendi kimlikleriyle topluma kazandırılmalıdır.

Bu konudaki çalışmaları için Kadıköy Belediyesi sonuna kadar desteklenmelidir.
ARİF ATILGAN MART 2016 



13 Mart 2016 Pazar

ETİLERLEŞEN KOŞUYOLU (MECİDİYE) MAHALLESİ
Arif Atılgan

MÖ 685 te kurulmuş olan Kalkedon zamanında, şimdiki Koşuyolu ve Tophanelioğlu Caddeleriyle Acıbadem Caddesi arasındaki vadide, muhtemelen şimdiki halı sahaların bulunduğu alan civarında Hipodrom bulunmaktadır. At yarışları yapılması sebebiyle buraları ‘koşu yeri’ olarak anılmıştır. Kadıköy’ün önemli azizesi Saint Euphemie hipodromda kendi adıyla yapılan kiliseye gömülmüş. Sonraki yıllarda tahrip edilen kiliseyle birlikte Saint Euphemie’nin naşı da zarar görmüş. Bugün Saint Euphemie’ye ait birkaç kemik ve onu resmeden tablolar Modadaki Assompsion Kilisesinde muhafaza edilmektedir.

Osmanlı zamanında, çevrede av köşklerinin bulunduğu görülüyor. Validebağda 3. Selim’in annesi için yaptırdığı bağ evi Abdülmecid’in sahipliğine geçiyor. O, köşkü annesi Bezmialem Valide Sultana hediye ediyor. Daha sonra mülkiyet Altunizade ailesine, sonra da Abdülaziz’e geçer. Abdülaziz kız kardeşi Adile Sultan için Kasır ve av köşkü inşa ettirir. Diğer yandan 2. Mahmud’un Küçükçamlıcadaki nişangâh taşı, onun da bu havalide av köşkünün olduğunu belli etmektedir. Osmanlı zamanında da buralarda av için at koşturulduğu anlaşılmaktadır.  

1800 lü yılların ortalarından itibaren Anadolu yakasında 4 mahalle görülmektedir. Şimdiki Koşuyolundan Selimiye’ye kadar olan alanda İbrahimağa, Moda ve çevresinde Caferağa, Kadıköy’de Osmanağa ve Kızıltoprak çevresinde Tuğlacı Mahalleleri bulunmaktadır.

                                                               Koşuyolu

Adile Sultan Kasrının karşısında, Koşuyolunun batısındaki vadiden dere akmaktadır. Yakınında bir pınar olan dere aşağıda İbrahimağa Camiinin üst kısmında Karacaahmet Mezarlığından gelen Seyit Ahmet deresiyle birleşerek Haydarpaşa Deresi olarak eski Et Balık Kurumu yanından denize dökülür. Diğer yandan Adile Sultan Kasrının arkasında yani doğusundaki vadide, Validebağ koruluğu içinden gelen başka bir dere şimdiki Muhittin Üstündağ Caddesi, Alidede Caddesi ve Dinlenç Caddesi istikametinden İbrahimağa Camiinin alt köşesine gelir, o da Haydarpaşa deresiyle birleşirdi.

                                                   Dereler ve Pınar (Mavi Nokta)

1920 li yıllarda Validebağ Koruluğundan gelen Koşuyolu Deresi tonoz içersine alınarak, üzerine şimdiki Dinlenç Caddesi getirilmişti. Derenin suyu fazlalaştığında zemin üzerine çıkarak yolun kenarından akmak suretiyle kendini hissettiriyordu.

                                                 Derenin İçine Sokulduğu Tonoz

1950 lere kadar Koşuyolu bölgesi İbrahimağa Mahallesi sınırları içersinde buğday tarlalarının, bağ, bahçelerin olduğu bir bölgedir. 1951 yılından itibaren bu alanda Belediye ve Emlak Bankası girişimiyle konut sahibi olamayanlar için ucuz konut üretimi başlatılmıştır. Onların ardından Yapı Kredi Bankası ve başka girişimlerle de ucuz konut projeleri gerçekleştirilmiştir. 1951-54 yıllarında Emlak Bankası Evleri Koşuyolu Caddesinin doğusunda, 1952-53 yılında Belediye Evleri ve 1955 yılında İşçi Evleri Koşuyolu Caddesinin batısında, 1957-58 de Kredi Yapı Sandığı Evleri Koşuyolu Caddesinin kenarında, 1962 yılında Cenap Şahabettin Sokak çevresinde Tersane Evleri yapılmış. Yapılan projeler tarihteki hipodrom dolayısıyla olsa gerek Koşuyolu adıyla yapılmışlar. Osmanlı zamanında burada daha çok av amacıyla atla gezinilmiş. Bu sebepten Koşuyolu adının Osmanlıdan değil Kalkedondan esinlenerek konulduğunu düşünüyorum.

                                               Eskiden Kalmış Bir Ev

Projeler gerçekleştikçe oluşan nüfus dolayısıyla 1950 li yıllarda burada Mecidiye Mahallesi ismiyle yeni bir mahalle kurulmuş. Mecidiye, Abdülmecid döneminde gerçekleştirilen yerleşim, yapı, kuruluşlara verilen addır. Bu havalide Validebağ gibi başka alanların da Abdülmecid ile ilgili olduğu belli olmaktadır. Bu sebepten olsa gerek, yeni yerleşime Mecidiye Mahallesi denmiş.

1960 lı yıllarda İbrahimağa Mahallesi yerleşiminin genişleyecek alanı kalmadığı için İbrahimağa Camiinin çevresinde sıkışmış kalmıştı. Koşuyolu ise daha geniş yerleşim olmuştu. Bu sebepten tarihi İbrahimağa Mahallesi iptal edilerek Mecidiye Mahallesi içersine sokulmuş, Mecidiye ismi de buradaki projelerin adı olan Koşuyolu adıyla değiştirilmişti. Bu şekilde İbrahimağayı da içine alan Koşuyolu Mahallesi kurulmuş oluyordu.

1950 li ve 1960 lı yıllarda Koşuyolu Kadıköy’ün en sapa yerleşimiydi. Günde birkaç sefer yapan 5 Nolu otobüsten başka ulaşım aracı yoktu. Yürüyerek gitmek ise uzak ve boş alanların korkutucu olması dolayısıyla özellikle karanlıkta tercih edilmezdi. İbrahimağada top oynadığımız saha kenarından ve o zamanki adıyla Ankara Yolu (E5) köprüsünün altından geçmek cesaret isteyen bir işti.

                                                      1960 larda Koşuyolu

Bu yerleşimi çok severdim. 1950 li yılların sonlarında ve 1960 lı yılların başlarında bazen okul arkadaşımın Koşuyolu Caddesindeki evine giderdim. Semtin sakin hali ile önünde bahçesi olan müstakil evler çok hoşuma giderdi. Çevresindeki dereler ve geniş yeşillikler iç rahatlatıcıydı.

                                               Validebağ Korusu İçindeki Dere

Koşuyolunun Batısından Gelen Dere Biraz Yukarda Yolun Altında Seyit Ahmet Deresiyle Birleşmiş

1973de 1. Boğaz Köprüsü yapıldıktan sonra Koşuyolu, üzerinden geçilen semt olmaya başlamıştı. 5 nolu otobüsün günde 3-5 sefer yapması değişmemişti. Anımsadığım kadarıyla saat 20.00 civarında son sefer yapılır, bu saatten sonrasına kalanlar taksiyle gitmek zorunda kalırlardı.

1980 lerde de Koşuyolu sakin halini koruyordu. Bu yıllar daha çok Kadıköy Maltepe tarafında inşaat faaliyetlerinin hızlandığı yıllardı.

1990 lar Koşuyolunda yaşayanların bence rahat yıllarıydı. Zira hem vatandaşlar araba sahibi olmaya başlamışlar hem de semt toplu ulaşım araçlarıyla daha çok ulaşılır olmuştu. Buna karşılık, Koşuyolu diğer insanlar tarafından yeterince keşfedilmemişti.

                                                  2000 li Yıllarda Koşuyolu

2000 li yıllar Koşuyolunun keşfedildiği yıllardır. İnsanlar kentin içinde, alçak müstakil binaların olduğu çevrede ev alıp yerleşmek istemişlerdi. Hızla mülkler el değiştirmeye başlamıştı. Yeni gelenler evlerini tadil ederek dekor yapıyorlardı. Giderek yapılan tadilat ve dekorlar binaları yenilemeye çevrilmişti. Diğer yandan Metro hattı ve istasyonu Koşuyolu Deresini içine alan cadde altındaki tonozu böldü ve bitirdi. Artık akamayan dere yağmur suyu kanallarından yolunu bulacaktır.

2010 lu yıllar ise yenilemelerin sınırlarını aştığı yıllardır. Yapılaşma hakları sonuna kadar kullanılmaya başlanmıştı. Bunun sebebi çevrede oluşan işyerleri ile rantlaşmanın başlamasıydı. Sonunda çevredeki ticari gelişme bu evlere de yansımıştır. Koşuyolu evlerinin kendileri işyeri olmaya başlamıştır. Zamanla ‘Ticaret-Eğlence’ fonksiyonunun Koşuyolunu tercih etmesi semti bambaşka bir havaya sokmuştur. Koşuyolu Caddesini öteden beri Etiler semtinin merkezinin bulunduğu caddeye benzetirim. Nitekim Koşuyolu da Etilerdeki gelişme ve değişmeyi göstermiştir. Semt Yeme-İçme yerleri ile eğlence fonksiyonunun ağırlık kazandığı bir çevre olmaktadır. Artık semtlerinde iskân etmeye devam eden Koşuyolulular adeta bir mücadele içersindedirler.

                                                        Ticarileşen Koşuyolu

Bugün Koşuyolunda insandan çok araba bulunduğu hissedilir. Artık semtte gezerken eskisi gibi kuş sesleri değil araba motor sesi duyulur. 1912 yılında inşa edilmiş olan Feridun Paşa Camii ve yanındaki köşkü, arazisine hastane yapılmış olan Feridun Paşanın eşi Nevcihan Hanımın evi, ahırları ve  tesisleri ile karşısındaki parkta bugün olmayan namazgâhı bütünüyle korunsa burası semtte ikinci bir Validebağ alanı olurdu.

                                    Feridun Paşa Camii ve Yanındaki Köşkün Kalıntısı

Koşuyolunda yaşayan bir arkadaşımdan dinlediğim, arka bahçelerinde çok sayıda akrep bulunma şikâyetini aktarmak isterim. Burada sokaklar arazinin topoğrafyası sebebiyle çoğunlukla birbirlerine paralel kademeli bir yapıdadır. Arka bahçe mesafeleri azaldığında alt kotta kalan sokaklardaki evlerin arka bahçeleri kuyu gibi olmaktadır. Akrepler kuytu, nemli, loş olan yerleri severler. Dolayısıyla arka bahçelerde fazlasıyla akrep görülmektedir. Doğa ile rant arasındaki tercih çok vahşi.

İnternette Kadıköy Belediyesine girip Ada/Parsel No suyla imar durumu sorgulandığında mahalle olarak Mecidiye Mahallesi çıkmaktadır. Demek oluyor ki Kadıköy Belediyesinin mahalleler listesinin içersinde bulunan Koşuyolu Mahallesi Tapuda hala Mecidiye Mahallesi olarak kayıtlı görünmektedir.

Cihangirleşen Yeldeğirmeni, Etilerleşen Koşuyolu ve sonunda Beyoğlulaşan Kadıköy. Yetkililer buna gelişme diyor. Ben demiyorum.
ARİF ATILGAN MART 2016