TOPLU ULAŞIM ARAÇLARI
Şehircilik eğitiminde ulaşımla
ilgili hocalar, ‘Gelişmiş toplumun bireyleri hareketli olmalıdır’ derler. Yani
insanlar mümkün olduğu kadar evlerinden, mahallelerinden, köylerinden dışarı
çıkmalıdırlar. Günümüzde artık köyünde doğup, yaşayıp, ölen insanlar
olmamalıdır. Buna karşılık İstanbul’un bazı bölgelerinde denizi görmeden
yetişkin yaşa gelmiş olan insanlar tespit edildiğini bilmek gerekir.
İBB anladığım kadarıyla bu
anlamda, 65 yaş üzeri vatandaşlarına kamuya ait toplu ulaşım araçlarında
ücretsiz seyahat etme hakkı tanımış. Hem bu vatandaşlarının hareketliliğini,
hem de daha çok gündüz saatlerinde boş olan kamu araçlarının işe yaramasını
sağlamış olmak istemişler sanırım. Bu tip uygulama gelişmiş toplumlarda da
vardır. Onlar bu tip uygulama yaptıkları gibi turistin fazla geldiği
kentlerinde ise ulaşım yükünü yabancılara bindirirler.
Bunu oralarda kimse fark etmez. Burada
herkes fark eder. Çünkü:
Kent içersinde uzun süredir araba
kullanmıyorum. Toplu ulaşım araçlarını tercih ediyorum. Bunların içinde minibüs
denilen ’yaratıklardan’ hoşlanmadığım için onlara mümkün olduğu kadar binmemeye
gayret ediyorum. Dolayısıyla kamu araçlarını kullanıyorum. Özellikle
otobüslerde son zamanlarda gözlemlediğim manzaralar bu uygulamanın yakında sona
ereceğini aklıma getiriyor.
65 yaş üstü vatandaşlar hem
şoförle hem de birbirleriyle kavga ediyorlar, şımarıkça davranışlarda
bulunuyorlar, işe gidiş geliş saatlerinde yorgun oturan gençleri ‘yer verin’
diyerek azarlıyorlar. Örneğin: ‘En uzak banka şubesine gideceğim, nasıl olsa
otobüs bedava’ diye yüksek sesle konuşanı gördüm. Birbirlerine ‘bedavacı’
anlamında küçük görücü laflar ediyorlar. Olur olmaz otobüse biniyorlar.
Geçmiş yıllarda da böyle uygulama
olduğunu anımsıyorum. Karşı kaldırıma geçmek isteyen vatandaşlar biraz ilerden
U dönüşü yapacak otobüse binip karşı kaldırımdaki durakta iniyorlardı. Sonunda
uygulama kaldırılmıştı.
Küçük te olsa bir ücret
alınması gereksiz kullanımı ortadan kaldıracaktır sanırım.
AA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder