30 Haziran 2023 Cuma

 

2023 SEÇİMLERİ İÇİN YORUMLARIM

AKP

1994 yılında Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisinden İBB başkanı olmuştu. Belediyede yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyordu.

2001 yılında AKP kuruldu ve Sayın R.Tayyip Erdoğan partinin başkanı oldu. O tarihten bugüne kadar girdiği bütün seçimleri kazandı.

Gelelim son seçime…

Seçim kazanıldı ama kayıpla… Hatta rakip kaybetti denebilir. AKP’nin oyları düştü. Muhalefetin en zayıf olduğu dönemde burun farkıyla kazanıldı. Seçmen AKP’den tedirgin ama oyunu ona veriyor. Çok önemli mesaj veriyor aslında. Onların diyemediklerini ben diyeyim.

-Katıldıklarım olabilir, katılmadıklarım olabilir. Birçok iş yapılıyor. Gemi, uçak, otomobil, havaalanı, yol, bina vs. Kabul. Ama onlarla halka dokunulmuyor. Bir de özellikle inşaatlarda kontrol sağlıklı mı?

-Hastaneler yapılıyor. Ama bakıyorum hep özele gitmişim. Okullar yapılıyor. Ama oğlum torunumu özel okula veriyor. Ben iflah olmaz bir kamucu 68 kuşağıyken neden özeli tercih ediyorum?

-Uzayan hukuk hukuk değildir. Alternatif yargı olarak oluşturulan Uzlaştırma Kurulları bunun kanıtıdır.

-Devlete işi düşenin işi olmuyor. Kamudakiler yetkilerini kullanmıyor.

- TV’lerde tersi gibi gösteriliyor ama halka dokunulamıyor. Bürokrasi kendini düşünüyor. Hâlbuki halka dokunmak onlar ile olur.

-18 yaşında milletvekili adayı olarak başı açık bir kız gösteriliyor. Ama başı kapalı bir genç kız kazanıyor. Belli ki seçilecek yere başı kapalı olan konmuş.

-Detaya girmek istemiyorum. Sadece bir örnek. Trakya’da kimyasallarla akan derelerin sorumlusu bulunamaz mı? Kuruyan bazı göllerin suyu bazı özel şirketlere satılmıyor mu?

-Halkın dilinden anlayan sadece Sayın Cumhurbaşkanı. Seçim zamanı O sahaya iniyor ve istatistikleri yukarı çıkarıyor.

-Bu iş böyle nereye kadar gider?

CHP

2000’li yılların sonlarıydı. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Genel Kurulunun konuk konuşmacısı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu idi. Kendisinin henüz hiçbir sıfatı yoktu. Buna karşın MYK’nın Ankara’daki genel kurulunda konuk konuşmacı CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’dı. Sayın Baykal zamansızlıktan uzun konuşamamıştı.

2010 yılında Sayın Deniz Baykal bir kaset operasyonu yaşadı. Parti başkanlığından istifa etti. Yerine ‘Aday olmayacağım’ diyen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu seçildi.

2014 yılında davet edildiğim Taksim Toplantıları toplantısında konuşmacı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu idi. O gecenin hâkim konuları Yeni CHP’ye nasıl geçilmesi gerektiği ve parti bayrağındaki 6 okun bazılarının gereksizliği idi. (6 Ok: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik.)

2018 seçimlerinde CHP’li her aileden bir oy HDP’ye verilsin diyerek HDP’nin %11 oy alması sağlandı. Diğer yandan İYİ Parti’ye 15 milletvekili borç verilerek mecliste grup kurması sağlandı. Kısacası bu iki parti yoktan var edildi.

2022 yılında Sayın K. Kılıçdaroğlu ABD’ye gitti. Burada 8 saat kendisinden haber alınamadı

Ayrıca Almanya’ya da giden Sayın K.Kılıçdaroğlu oradan da Sayın Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza dolayısıyla Saraçhane’de düzenlenen miting için uçaktan inip tekrar binerek geri döndü.  

2023 seçimlerinde 6’lı masa ( CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti) kurularak seçime girildi. Görünmeyen ortak HDP idi. Ayrıca İstanbul ve Ankara belediye başkanları da ekibe katıldı. Son anda Zafer Partisi de ortak yapıldı. Sonuçta masadaki 5 partiye 39 milletvekili kazandırıldı. CHP 130 milletvekiline sahip oldu. Seçimden sonra ortak partiler ortaklıktan ayrıldı.

CHP 2018 ve 2023 seçimlerinde kendi işine baksaydı bugün en az 200 milletvekiline sahip olmaz mıydı? Yardım edilen partilerin kaçı bugün var olurdu? Ayrıca varoluşları sağlanan partilerin hiçbiri müteşekkir de değil.

İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının kendi illerinde çalışacaklarına başka amaçlara yelken açmalarının zararını ileride kendileri de parti de görecektir.

Bir de CHP medyasına ve seçmenlerine iki lafım olacak. Bugün baş üstüne çıkarılan yarın ayakaltına alınıyor. Yapmayın. Bu şekilde partinin geçmişi yani hafızası yok ediliyor.

MHP

Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli kendince fedakârlık ta yapıp ülkeyi düşünüyor. Halk takdir ediyor ki oyu yükseliyor.

İYİ Parti

Bana göre MHP’den koptuğu için doğal bir yapısı yok. Seçim sürecinde Millet İttifakından çıkması, sonra tekrar girmesi güven sarstı. Seçmen irade ister. Nereye kadar gider bilemem.

HDP

Daha önceki seçimlerde de yazmıştım. Böyle bir partiye ülkenin ihtiyacı var. Ama Türkiye’nin partisi olmaları şartıyla. O zaman ben de onlara oy vereceğim.

MEMLEKET PARTİSİ

Sayın Muharrem İnce’nin partisi. Tahminimi yazayım. Bu parti ileride CHP’nin yerini alacaktı. Zira oradaki 6 oktan kopmalar seçmenleri arayışa sevk etmişti. Ama Sayın İnce’nin partisini yarı yolda bırakması olumsuz etkiledi. Siyaset cesaret ister. Ona güvenip partiye üye olanlar, para harcayanlar ortada kalıverdi. İşi kolaylamışken zora soktu. Nasıl toparlanır bilemem.

DİĞER PARTİLER

Başka bir partiye tepkiyle kurulan partiler belli bir süre devam edebilir. Bu partilerin kesinlikle her biri çok değerlidir. Ancak oy oranı önemli. 


GÖRÜŞLERİM

AKP’nin reklam-tanıtım işlerini yapan Erol Olçak’ın 15 Temmuz 2016 girişiminde şehit olmasından sonra Onun yeri doldurulamadı.

Parti, aşağıdan yukarı taşınan bir piramit gibi olacağına yukarıdan aşağı asılan bir piramit gibi. Sağlıklı değil. Nereye kadar gider bilemem.

CHP’ye gelirsek. Tekrar 6 Oka dönmesi gerek. Bu arada mezhep ağırlıklı olmaktan da kurtulmalı.

Gördüğüm kadarıyla Sayın K.Kılıçdaroğlu bir dönem daha kalacak. İstanbul Belediye başkan adayı Sayın Mustafa Sarıgül olacak. Sayın K.Kılıçdaroğlu’nun desteğiyle kendisinden sonra genel başkanlığa Sayın M.Sarıgül gelecek.

Son olarak... Millet İttifakıyla meclise giren sağ partiler ittifaktan çıkıyorlar. Daha sonra Cumhur ittifakıyla Anayasayı değiştirirlerse ve bu arada Meslek Odalarının konumu da değiştirilirse üyeler Oda Yöneticilerinden açıklama bekleyeceklerdir. 

ARİF ATILGAN 30.06.2023 HAZİRAN

Not: Taksim Toplantıları o civardaki bir otelde yemekli olarak yapılırdı. Davetliler organizasyonu yapanlar tarafından seçilirdi. Bir konuşmacı davet edilir, o dinlenir, sonra da soru-cevap-tartışma olurdu. İçeriye gazeteci vs alınmazdı. Konuşmacılar yerli-yabancı siyaset, bilim vs alanlarından insanlar olurdu. 

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2023-se%C3%A7i%CC%87mleri%CC%87-i%CC%87%C3%A7i%CC%87n-yorumlarim

 

http://atilganblog.blogspot.com/2023/06/2023-secimleri-icin-yorumlarim.html

 

20 Haziran 2023 Salı

 

ÇOCUKLUK ARKADAŞIM KEMAL BAŞAR

Uzun Hafız Sokak’ın en üst bölümünde tren yoluna yakın bir evde otururlardı. İki katlı ahşap evin üst katı. Annesi, babası ve kendisi. İyi bir çocuktu. Sanırım benden 1-2 yaş küçüktü. Arkadaşımdı. Henüz ilkokul yaşlarındaydık.

1959 yılında Selimiye Askeri Ortaokulu açılmıştı. O da 1960 veya 1961 yılında oraya kaydoldu. Hafta sonları okul kıyafeti ile gelirdi eve. Küçük bir subay gibi. Her Türk çocuğu gibi o kadar özenirdim ki Ona. O kıyafete.

Babam ‘Aferin çocuğa’ derdi.

1-2 yıl sonra okuldan çıkarıldığını öğrendik. Hala nedenini bilmiyorum.

Ben üniversite eğitimi telaşına girdim. Okul okuyanlar babasının verdiği harçlıkla geçinirdi. Okulu bırakanlar ne iş yaparsa yapsın daha paralı olurlardı. Dolayısıyla yollar ayrılırdı ister istemez.

                                               Çocukluk Arkadaşım Kemal Başar

Kemal büyüdü, Kadıköy-Üsküdar dolmuşlarında şoförlük yapmaya başladı. Eski model Amerikan arabalarının ortadan kesilip uzatılarak 8 kişilik yapılanlarında.

Bir gün Onun arabasına binmişim ama Onu fark etmemişim. İş hayatına yeni başlamıştım. Kafamda başka konular vardı. Hemen arkasında oturuyorum. Bir yandan parayı uzatıyorum bir yandan elimdeki evraklara bakmaya çalışıyorum. Başka dünyadayım yani. Ama elim havada. Herkesin ücreti alındı. Benimse öne uzamış elimdeki para hala duruyor. Öne doğru bakıp ‘Alır mısınız?’ dedim. ‘Senin paran burada geçmez’ dedi. Bir yanlış mı yaptım acaba diye düşündüm. Arkasında olduğum için şoförün yüzünü göremiyorum. Dikiz aynasına baktım. O da bana bakıyor. Sadece gözlerini görebiliyorum. ‘Nereye’ diye sordu. ‘Üsküdar’a’ dediğim anda uyandım. Döndüm bu dünyaya. Hiçbir arkadaşımın, dostumun sesini unutmam. ‘Hay Allah. Kemal ne haber? Dalmışım.’ Demiştim. Sonra da ‘İş başka dostluk başka. Al lütfen’ dememe rağmen almadı. Şimdi tam anımsamıyorum ama mesleğimle ilgili bir sorunu için çağırmıştı evine. Gitmiştim. Onu anımsattı. ‘Sen nasıl geldin. Biz çocukluk arkadaşıyız Arif’ dedi. Yeni evliydi ve yeni bebeği olmuştu sanırım o sıralar..

Kadıköy’de TV’den maç seyrettiğimiz bir meyhanede denk gelirdik bazen. Sonraki yıllarda kaybettiğimizi öğrenmiştim.

Muhitlerde bin bir çeşit öykü yaşanır. Kendi içinde. Bir muhit çocuğunun öyküsüydü Onunki de.

ARİF ATILGAN 20.06.2023 HAZİRAN 

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/%C3%A7ocukluk-arkada%C5%9Fim-kemal-ba%C5%9Far

 

http://atilganblog.blogspot.com/2023/06/cocukluk-arkadasim-kemal-basar-uzun.html

 

 

5 Haziran 2023 Pazartesi

BAKKAL NECATİ YAZICI

05/07/1944 tarihinde Necati Yazıcı’nın dedesi İbrahim Sözbir Kastamonu’nun Araç ilçesinden Yeldeğirmeni’ne geliyor. Yurttaş Sokak’ın köşesinden yukarı doğru Karakolhane Caddesi’ne cepheli ilk 5 dükkânı satın alıyor. Her biri 25m2 alana sahiptir. Pervititch Haritasında 40, 42, 44, 46, 48 kapı numaralarıyla gösterilmişler. Arkadaki Konya Apartmanı’na ait değillermiş.

Pervititch Haritasında 48 Kapı No lu Dükkân. (Çarpı İşaretli)

Yurttaş Sokak köşesindeki 40 numaralı ilk dükkân yanındaki 42 numaralıyla birleştirilip Faik Gazoz imalathanesi oluyor. Sonrakiler sırasıyla 44 numarada Bakkal Fehmi Ağbi, 46 numarada (Sosyalist) Mustafa’nın Kahvehanesi ve 48 numarada (Menderesçi) Kunduracı Bayram Usta şeklinde diziliyorlar.

1950’lerde gazoz imalathanesi, Florya Pastanesi oluyor. Mustafa’nın Kahvehanesi ise Karpuzcu.

Günümüzde Florya Pastanesi’nde (40 ve 42) Lokmacı, Fehmi Ağbi’nin bakkalında (44) Büfe, Mustafa’nın kahvehanesinde (46) Elektrikçi bulunmaktadır.

Gelelim 48 numaradaki Necati Yazıcı’ya ait son dükkânın hikâyesine…

1960’larda kunduracı Bayram Usta’nın dükkânına Yufkacı Numan Bulduk geliyor. On yıl kadar çalışıyor.

1970’lerde Necati’nin babası Hakkı Bey burada İmran Şekerci dükkânını açıyor. Tel kadayıf, tulumba tatlısı gibi kendine özel imalatlar gerçekleştiriyor. Çocukları da yanında çalışıyor.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası gayrimüslimlerin ülkeyi terk ettiklerini anlatıyor Necati Yazıcı. Örneğin kırtasiyeci Mösyö Yani alt katta dükkânının, üst katta evinin olduğu binayı 475 TL’ye satmış ve gitmiş. Diğerleri de…

1975’de Hakkı Bey Eminönü Yağ İskelesindeki dükkânına gidiyor. Orada un, yağ, şeker toptancılığı yapıyor. Yeldeğirmeni’ndeki dükkânı çocuklarına bırakıyor. Necati ve Şaban burayı bakkala çeviriyor.

‘Esnaf için en mükemmel yıllardı’ diyor Necati kardeşimiz. O zamanı, ‘İyi para kazanılıyordu. Ama daha önemlisi esnaf değerliydi. Kiracılara kefil olmaları için onlar tercih edilirdi. Lütfen-Teşekkür Ederim-Necati Bey dönemiydi o yıllar’ şeklinde ifade ediyor.

1980’ler Turgut Özal ile değişim dönemi. Esnafa güven duygusu devam ediyor. Bu arada semtte inşaat furyası başlıyor.

1990’larda semtin üzerine adeta ölü toprağı serilmiştir.

2011 yılında Kadıköy Belediyesi tarafından Yeldeğirmeni Canlandırma Projesi yapılır. Bu proje asırlık semt yaşamını bitirmiştir. Her taraf kafelerle dolar. Doğal olarak kiralar yükselir. Sadece esnaf değil yaşayanların da büyük çoğunluğu semti terk eder.

Günümüzde İranlı, Iraklı esnafın da olduğunu ifade ediyor Necati kardeşimiz. Tüm esnafın Yeldeğirmeni’nde içki izninin çıkmasını beklediğini söylüyor. Bazı esnafın hafta içinde başka işte çalıştığını, cumartesi-pazar günü dükkân açtığını anlatıyor. Ancak benim duyumuma göre dükkânlar öğrenciler tarafından ev olarak kullanılıyormuş. Hafta sonu da ticaret yapıp harçlık çıkarıyorlarmış..

Ev kiralarının da çok yükseldiğini söyleyen arkadaşımız diyor ki ‘En değerli alt katlar. Zira kedi-köpek beslemek rahat oluyor.’ Devam ediyor ‘Mahalleyi artık beyaz yakalılar da tercih ediyor. Dolayısıyla ev kiraları yükseliyor.’  

Necati Yazıcı ve Bakkalı

‘Pekiyi sen kendin için ne düşünüyorsun?’ diye sorduğumda tipik bir Eski Yeldeğirmenli cevabı alıyorum. ‘Bu saatten sonra para kazanmak ikinci derecede amaç benim için. Adresim belli olsun. Eş dost gelsin. Muhabbet edelim.’ Diyor. Yine de ben bir ekleme yapayım. Beyaz peyniri Ezine’den getiriyor ve ‘Kaliteden şaşmam’ diyor.

İnanır mısınız? O, bana o kadar normal gelmiş ki farkına varmamışım. YELDEĞİRMENİ kitabıma koyamadığım için çok üzgünüm. Bu semt böyledir zaten. Bitti dersiniz... Ama bitiremezsiniz…

Biz Eski Yeldeğirmenliler hep severek yaşayacağız semtimizi ve semtimizin insanını.

ARİF ATILGAN 2023 HAZİRAN

Not: Yeni çıkan Masal Gibiydi YELDEĞİRMENİ kitabım Necati Yazıcı’nın dükkânında da satılmaktadır.

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/bakkal-necati%CC%87-yazici

 

http://atilganblog.blogspot.com/2023/06/bakkal-necati-yazici-05071944-tarihinde.html

 


2 Haziran 2023 Cuma

BİZİM KUŞAĞIN KADERİ

Parkta oturuyorum. Yandaki banka karı-koca ve torunları geldi. Lafla kavga ediyorlar. Birbirlerine 'Söyleyelim artık bu işi beceremeyeceğimizi ve gidelim' anlamında şeyler söylüyorlar. Belli ki karı-koca çalışan çocuklarının çocuklarına bakıyorlar. Ben de lafa girdim. Önce 'Kavga iyidir. İnsanı dinçleştirir. Ama fazla yıpratmayın birbirinizi' dedim. Sohbete başladık.

Yalova'da oturuyorlarmış. Kızlarının çocuğuna bakmak için İstanbul'a onların yanına gelmişler. Dolayısıyla sadece çocuğa bakmakla kalmıyorlar, diğer ev işlerini de yapıyorlarmış. Ama buna rağmen çocuklarına yaranamıyorlarmış.

Dedim ki 'bizim kuşak böyle. İş-gücün yanında önce kendimize, sonra ana-babamıza, sonra çocuklarımıza ve sonra da torunlarımıza bakıyoruz. Buna karşın bize kimsenin bakmayacağını bilelim. Bunu açıkça bize bakması gereken çocuklarımız söylüyorlar. Hatta bizden geçtik, kendi torunlarına da bakmayacaklarını söylüyorlar. Onlar çok egoist. Boş verin. Aman kendinize iyi bakın ve ayakta kalmaya çalışın.’

Bizler Büyük Aile dönemini yaşadık. Yani dede-büyükanne, anne-baba ve çocukların hep birlikte yaşadığı evler… Orada kıpırdamaya mecali olmayan aile büyüğünün her dediği yerine getirilirdi.

Apartmanlaşma büyük aileyi bitirdi. Artık dairelerde küçük aile dediğimiz yapılar var. Anne-baba ve çocuklar. Ama onlar kendilerine yetemiyorlar. Kendilerinin bakması gereken anne-babalarına kendilerini ve çocuklarını baktırıyorlar.

Bizim kuşak her şeyi gördü ve yaşadı. Ancak ağırımıza giden kıymet bilinmemesi. Örneğin: çocukların işi bitince torunun dede-büyükanneye gösterilmemesi. Teşekkür bekleyen yok. Ama torun sevgisini kullanmak olacak şey değil. İnsana ‘Allah bildiği gibi yapsın’ dedirtir. Toruna değil. Torunun anne-babasına…

Bunları anlattım park arkadaşlarıma. Bu arada dünya tatlısı torunlarından yanak aldım. Dedim ki ‘Aman bu bal tatlısının yanında kavga etmeyin. Onun dünyadan haberi yok.’ ‘Haklısınız.’ Dediler.

                                                               Torunlar

Gariptir. Bu yazıyı yazarken televizyonda kadın programcı ile kadın konuğu kendi anne-babaları başka kentte yaşadığı için çocuklarına bakıcı tuttuklarını, kendilerinin ise deprem bölgesindeki yetim çocuklara ne kadar fedakârlıkla baktıklarını anlatıyorlar. Çok eskiden okuduğum bir kitap geldi aklıma. Konu başka da olsa sonuç uygun. Garp Cephesinde Yeni Bir şey Yok.     

ARİF ATILGAN HAZİRAN 2023  

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/bi-zi-m-ku%C5%9Fa%C4%9Fin-kaderi

http://atilganblog.blogspot.com/2023/06/bizim-kusagin-kaderi-parkta-oturuyorum.html