23 Ocak 2019 Çarşamba


MODA’DA BÜYÜK FİKRET VE METİN OKTAY APARTMANLARI
Arif Atılgan

Biri Fenerbahçe’nin diğeri Galatasaray’ın efsane ismi.. Bitişik, ikiz, iki apartmanın tabelasında…

1949-1950 yıllarında Ağabey Sokakta Rum kalfa Haralambos tarafından birbirine bitişik, birbirinin aynı, simetrik iki apartman inşa ediliyor. Kabaca 7’şer m cepheli, 100’er m2 katları ve 30’ar m2 bahçeleri olan, 2+1, 3’er katlı, tuğla yığma taşıyıcı sistemli iki apartman.. Kapı numaraları 5 ve 7.. Binalar bir süre boş kalıyor.

                                 Büyük Fikret Ve Metin Oktay Apartmanları

Kürtyan sülalesi aslen Tokat’lı olup, oradan İzmit’e İzmit’ten Kadıköy Kadife Sokağına gelmiş. Arıcan ailesi Moda Caddesinden Ağabey Sokağa girince sağdaki bahçeli evde oturmakta.

1956 yılında 5 numaralıyı Kirkor Kürtyan Haralambos’tan satın alıyor.

1962 yılında 7 numaralıyı Fenerbahçeli Fikret Arıcan bir Ermeni’den satın alıyor.

Bir süre sonra iki binaya da birer kat ekleniyor.

İki aile yıllarca komşuluk yapıyor. Fikret Arıcan’ın oğlu Gündüz ile Kirkor Kürtyan’ın oğlu Onnik arkadaş olurlar. Gündüz Fenerbahçeli, Onnik Galatasaraylıdır.

Fikret Arıcan uzun süre Fenerbahçe’de futbolculuk ve antrenörlük yapmıştır. O yıllarda kulüp müdürüdür. İki çocuğu Fenerbahçe’nin takım otobüsüyle maçlara götürür. Otobüs içindeki futbolculara Onnik’i gösterip ‘Bakın bu Galatasaraylıdır. Onu Fenerli yapacağız.’ Diyerek şaka yapar. Ancak Onnik, Metin Oktay hayranlığıyla Galatasaraylı olmuştur. Takımını değiştirmez.

Gündüz Arıcan İnşaat Mühendisi, Onnik Kürtyan eczacı olur.

1976 yılında Kirkor Kürtyan vefat eder.

1984-1986 yıllarında Fikret Arıcan Fenerbahçe Başkanı olur.

1990’lı yıllarda Fikret Arıcan kendi tarafının her katını ayrı ayrı satar. Dr. Esat Işık Caddesine taşınır. Satın alanlar Fenerbahçelidir. 7 Numaranın adını Büyük Fikret Apartmanı koyarlar.

                                             Büyük Fikret Apartmanı

1994 yılında Fikret Arıcan vefat eder.

2000’li yıllarda Onnik Bey de kendi apartmanına Metin Oktay Apartmanı koymaya karar verir. Şık bir tabela ister. Mühürdar’da baba-kız çalışan tabelacıyı önerirler. Onlara yaptırır.

                                               Metin Oktay Apartmanı

Onnik Bey diyor ki ‘Beşiktaşa mağlup olursak üzülmem ama Fenerbahçe’ye mağlup olursak kahrolurum.’ Fenerbahçelilerin de Galatasaray’a mağlup olduklarında kahrolduklarını biliyorum.

                                Metin Oktay Ve Büyük Fikret Apartmanları

1950’li yılların mimari tarzını yansıtan iki şirin apartmanın öyküsü bir şeyi kanıtlıyor.. Fenerbahçeli Galatasaraylı, Galatasaraylı Fenerbahçeli olmaz..

Fikret Arıcan ve Metin Oktay’ı saygıyla analım.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN OCAK 2019

20 Ocak 2019 Pazar


LAZ YENGEMİ KAYBETTİK
Arif Atılgan

Adı Nazmiye idi ama hepimiz Laz Yenge derdik. Büyük amcamın eşiydi. Hasan Amcam ilk eşini ve bebeğini kaybetmişti. Bu sebepten küçük amcamlar evli, o bekârdı.

1960’lı yıllar.. Trabzon’dan gelin bulduklarını telgrafla İstanbul’a babama haber vermişlerdi. Ne de olsa yaşça en büyük ve tek okumuş kardeş babamdı. Daha sonra gelin adayını İstanbul’a getirmişlerdi. O akşam Yeldeğirmeni’ndeki evimizde yenilen yemeği anımsıyorum.

Amcamla evlendiler. Artık Nazmiye Yengemdi. 1 oğulları oldu. Ancak Hasan Amcam kötü bir hastalıkla erken ayrıldı aramızdan. Çocuğu Onu hayal meyal anımsar. Yengem çocuğuyla kaldı.

 
Arada Trabzon’a gider gelirdi. Muhacir köyü olan Hacı Mehmet Köyünde belki de tek Karadenizliydi. Bildiğim kadarıyla Yalova’da akrabası da yoktu. Dolayısıyla Onu tarif etmek için Laz Yenge adı yerleşmişti herkesin diline.

Yengem köye uyum sağladı. Benimsedi buraları. Yalova’yı ve Hacı Mehmet Köyünü sevdiğini biliyorum.

Arada Köye giderdim ama eve uğramak gelmiyordu aklıma. O da yataktaymış uzun süredir.. İnsan düşünemiyor böyle şeyleri.

Birkaç yıl önce görüştüğümde ‘Yapacak bir şeyim kalmadı. Bir an önce Hasan’ımın yanına yatayım artık’ demişti bana. Çok şaşırmıştım. Sanki iş yapıp yorulmuş ta yatağına oturup ‘Şuraya uzanayım’ der gibiydi. Rahattı. Bir şeye ihtiyacı yoktu. ‘Tadını çıkar hayatın.’ Demiştim zorlukla..

18 Ocak pazartesi sabahı telefon geldi. ‘Laz Yengeyi kaybettik’ dediler. İstanbul’daydım ama o gün Yalova’ya gidecektim. Bilet aldığım 12 vapuruyla öğle namazına yetiştim. Emeğimin geçtiği camilerden biridir buradaki cami. Musalla taşının önüne gittim ve Ona bir ‘Fatiha’ okudum.

Köydeki cenaze törenlerini beğenirim. Camiden mezarlığa kadar omuzda taşınır cenaze. Acıyı hissedersiniz. Her şey sahicidir yani.. Laz Yengeyi Hasan Amcamın yanına defnettik.

Caminin yemekhanesinde geleneksel cenaze yemeğinde geleneksel menü olan Fasulye Çorbası, Pilav, Tahin Helvası üçlüsünü yedik.

Kadınlar mezarlığa gelmezler. Camiden cenaze evine gitmişler. Eşimi oradan aldım. Yalova’daki evimize geldik.

Buradaki evden mezarlığın olduğu tepe görünür. Akşamüstü baktım, baktım. Bir Fatiha okudum..
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN OCAK 2019


KADIKÖY ŞEHREMANETİ BİNASINDA 27 MAYIS 1960 ANISI
Arif Atılgan

1954 yılı sonbaharı.. Bir pazar akşamı.. Tuzla’da Uçaksavar Topçu Okulunda 2 yüzbaşı gece nöbetindedir. Sucuklu yumurta yerler. Dündar Seyhan, Orhan Kabibay.. Yemeklerini yerken memleket meselelerini konuşurlar. Gidişattan mutlu değillerdir. ‘Bu gidişe engel olacağız..’ diyerek masaya tabancalarını koyarlar. Ant içerler. Ertesi gün arkadaşları Yüzbaşı Turan Orkan’a konuyu açarlar. O da aynı düşüncededir. Onlara katılır. Daha sonra da Yüzbaşı Süreyya Yüksel..

Aradan yıllar geçer. Bu hareket ordu içinde gelişir..

24 Mart 1960 tarihinden itibaren Kadıköy’de kaymakam yoktur. Yeni birinin tayini beklenmektedir.

27 Mayıs 1960 günü.. Ordu idareye el koyar. O zamanın deyişiyle ihtilal olmuştur. Kadıköy Şehremaneti Binasında sakinlik ve merak vardır. Bina içinde Kaymakamlık, Belediye, Hükümet Tabipliği, Kaymakam Lojmanı bulunmaktadır.

                                                  Kadıköy Şehremaneti Binası
               
Yukarıdaki 4 kişi binbaşı olmuştur. Her biri başka yerlerdedir. Dündar Seyhan ABD’de, Orhan Kabibay Kadiköy Yeldeğirmeni’nde, Turan Orkan Kadıköy Moda’da, Süreyya Yüksel (büyük ihtimal) Ankara’dadır.

Turan Orkan binbaşı rütbeli subay kıyafetini giyer, evinden çıkar. Şehremaneti binasına gelir. Kaymakamın odasına çıkar. Kaymakam masasına oturur. ‘Kadıköy’ün Kaymakamı benim’ der.

Kaymakamlık yaptığı süre içinde kendisine gelen çeşitli şikâyetlerle ilgilenmiştir. Bunlardan ikisi ilginçtir. Biri İbrahimağa tepesinde yerleşime yakın oba kuran Roman vatandaşlardan o çevrede oturanların şikâyetidir. Romanlar ikna edilerek uzaklaştırılmıştır.. Diğeri Kadıköy parkında oturanların, iskeledeki vapurların kalkarken saldığı istim dumanından rahatsız olmalarıdır. Bu konuyu bahriyelilerden soruşturur. Buharlı vapurlar kalkarken ocağa kömür atılarak fire-up yapılmakta, dolayısıyla fazla duman çıkmaktadır. Buna çare yoktur.  

26 Temmuz 1960'ta yani 1 ay sonra kaymakamlığa tayinle K.Nezih Okuş gelir, Turan Orkan’ın yardımcısı olur.

Önce üst katta ön ortada bulunan balkonlu odada, daha sonra binanın solundaki ön odada birlikte görev yaparlar.

1960 Kasım ayında Turan Orkan 1. Ordudaki görevine döner. K.Nezih Okuş kaymakam olarak devam eder.

1964 yılında başarılı bir yönetici olan K.Nezih Okuş Denizli Valiliğine tayin olur. Kendisini ilk kutlayanlardan biri Turan Orkan’dır. Aralarındaki dostluk yıllarca devam eder.

Turan Orkan doğuda tümen komutanlığı dâhil ülkenin her yanında görev yapar.

1974 yılında İstanbul’da Milli Güvenlik Akademisi Komutanı iken Tümgeneral rütbesiyle emekli olur.

2003 yılında vefat eder.

Ülkemizde doğrusuyla-yanlışıyla acı-tatlı birçok olay yaşanmıştır. Anıları kurcalıyor, kent hafızasını canlı tutmaya çalışıyorum. Kadıköy tarihindeki kaymakamların listesinde Turan Orkan’ın adı yoktur. Ama böyle bir dönem yaşanmıştır. Kent hafızasındaki boşlukları doldurmak bana düşüyor.

Şehremaneti Binası gördükleriyle, yaşadıklarıyla Kadıköy’ün tarihidir. 

ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN OCAK 2019

16 Ocak 2019 Çarşamba


İBB BAŞKANI OLSAYDIM
Arif Atılgan

Öncelikle merkezi idareye baskı yapıp, 2006 yılında kurulan Bölge Kalkınma Ajanslarının iptalini, buna karşın 2011 yılında iptal edilen Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) tekrar hayata geçirilmesini isterdim.

Zira 26 Bölge Kalkınma Ajansının her biri kendisini ayrı bir eyalet gibi görerek hareket eder. Bu durumda diğerlerine zarar da verebilir. Hâlbuki hepsi ülkemize aittir.. İstanbul tek başına bir Bölge Kalkınma Ajansıdır.

DPT ise Ülke Planı, Bölge Planı, Çevre Düzeni Planı, Nazım Plan ve Uygulama İmar Planı sıralamasındaki planlama hiyerarşisini hazırlar. Açıkça anlaşılacağı gibi burada bütün alt planlar ülkenin çıkarını gözeten tepedeki Ülke Planına uygun olarak oluşur.

Cumhuriyet sonrası desteklenen sanayiciler İstanbul içindeki evlerinden kolay gidebilecekleri semtlerde fabrika kurmuşlar.. İstanbul’a ‘Hizmet’ sektörünün getirilmesinden sonra ise fabrikalarını yakın kentlere taşımışlar.. Yani yine yaşadıkları şehir olan İstanbul’dan kolay gidebilecekleri mesafelere.. Dolayısıyla Marmara Bölgesi İstanbul’un çöplüğü olmuştur. DPT olsa belki de fabrikalar uzak illere kurulacaktı.

                                                                     İstanbul

Bu anlamda İstanbul’a bakarsak:
Yönetimsel Konularda:
-İlçelerle iletişim: Parti farkı gözetmeksizin bütün ilçe belediyeleriyle bütünlük içinde çalışırdım.
-Kent Konseyleri: Kent Konseylerinin özerk yapıya kavuşturulması için merkezi idareye baskı yapardım. Belediyelerine iltifat eden, belediye başkanlarını mutlu eden etkinlikler düzenleyen Kent Konseylerinin gerçekten katılımcı demokrasi görevini yapmalarını sağlardım.
-Yaşayanlardan bilgilenme: İlçe Belediyelerinin, aynı zamanda Dayanışma haline getireceğim Gönüllülerinin katılımıyla İstanbul Gönüllüleri ve Dayanışmasını kurardım. Buradan İBB’ye eleştiri, öneri, iltifat getirilmesini sağlardım.
-Yaşayanlarla iletişim kurmak: Apartman Yöneticilerinden muhtarların, muhtarlardan ilçe belediye başkanlarının bilgilenmesini sağlardım. İlçe Belediye başkanlarının ve STK’ların İstanbul başkanlarıyla periyodik toplantılar yaparak yaşayan insanların konularını öğrenir, bu şekilde onlara dokunmuş olurdum.  

Genel Prensip Olarak:
Her durumda İstanbul’un tarihi kimliğini vurgular ve kültür fonksiyonunu işlerdim.   

İstanbul’u geçmiş tarihinden bugüne kadarki halinin görülebildiği bir müze gibi kabul ederdim. Bütünüyle koruma altına alır, bugünkü haliyle dondururdum. Kentsel Dönüşüm dâhil başlanmamış bütün projeleri iptal eder, sadece deprem için yenileme-güçlendirme çalışmalarına izin verirdim. ‘Yeni İstanbul, İstanbul dışında oluşturulsun’ derdim.

Uygulama olarak:
-İstanbul’un tamamını Kent Müzesi ilan ederdim. İlçelerde Kent Müzesi Merkezleri oluşturur, buradan bilgi, belge alan insanların kenti gezerek tanımalarını sağlardım.
-Semtlerin tarihi özelliklerini tekrar ön plana çıkarırdım. Örneğin: Beyoğlu: Kültür-eğlence, Bahariye Caddesi: Kültür, Sultanahmet: Tarihi, Eyüp: Dini, Emirgan: Çay, Kavaklar: Balık vs gibi.
-İstanbul’un trafik değil ulaşım sorunu olduğunu ortaya koyardım. Bunun için iskeleleri faal hele getirip, metro, tramvay, gemi, otobüs gibi toplu ulaşım araçlarıyla kentin her yanına rahat gidilebilmesini sağlardım. İnsanları kent içinde özel araçlarıyla değil toplu ulaşım araçlarıyla seyahat ettirirdim.
-Mahallelerde, mahalleli için dışarıdan gelenlerin kullanamayacağı ücretsiz katlı otoparklar yapardım.
-Kent içine araçla gelenler için ayrı otoparklar yapardım. Ancak bunların ücretini merkeze girdikçe çok yüksek tutardım. Kent içinde cadde-sokaklarda kesinlikle araba park ettirmezdim.
-Her ilçede yeterli büyüklükte kültür merkezi, spor tesisi ve her mahallede geniş bir mahalle parkı ile kütüphane yapardım.
-Anadolu ve Avrupa yakasında içinde opera salonu olan en az ikişer adet kültür merkezi inşa ederdim.
-Hala kurulduğu semtte bulunan, semtlerinin hafızası konumundaki spor kulüplerinin yaşamlarını sürdürebilmeleri için onlara tesis vs yardımı yapardım. 
-Kentin bütün kıyılarından denize girilebilmesi için düzenlemeler yapardım. Herkese, İstanbul’un denize girilen ilk kent olduğunu, yıllarca başka illerdeki insanların yaz tatiline İstanbul’daki yakınlarına geldiğini anımsatırdım.

İstanbul yıllarca bitmiş bir şehir olamamıştır. Her dönem inşaat faaliyetleri olmuş, insanlar adeta şantiyede yaşamıştır. İstanbul’u bitmiş bir şehir yapar, insanlarına bitmiş bir şehirde yaşamanın mutluluğunu tattırırdım.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN OCAK 2019

7 Ocak 2019 Pazartesi

2019 YAZILARI

1-KADIKÖY’DE BELEDİYE BAŞKANI OLSAYDIM…

2-AYNI SOKAĞIN İKİ TAKIMI: YONCASPOR VE BEYAZ ŞİMŞEKLER
http://atilganblog.blogspot.com/2019/01/aynisokagin-iki-takimi-yoncaspor-ve.html


3-İBB BAŞKANI OLSAYDIM
https://atilganblog.blogspot.com/2019/01/ibbbaskani-olsaydim-arif-atlgan.html

4-KADIKÖY ŞEHREMANETİ BİNASINDA 27 MAYIS 1960 ANISI

5-LAZ YENGEMİ KAYBETTİK

6-MODA’DA BÜYÜK FİKRET VE METİN OKTAY APARTMANLARI
http://atilganblog.blogspot.com/2019/01/modadabuyuk-fikret-ve-metin-oktay.html

7-ANKARA PASTANESİ
https://atilganblog.blogspot.com/2019/02/ankarapastanesi-arif-atlgan.html

8-MİMARLIK ANILARI 1

9-MİMARLIK ANILARI 2
https://atilganblog.blogspot.com/2019/02/mimarlik-anilari-2-kartalda-coken-bina.html

10-YENİ MODA ECZANESİ

12-İBB BAŞKAN ADAYLARINDAN BEKLEDİĞİM VAADLER
https://atilganblog.blogspot.com/2019/02/ibb-adaylarindanbekledigim-vaadler-arif.html

13-MAHALLE

14-KADIKÖY SURP LEVON ERMENİ KİLİSESİ

15-İÇİMİZDEKİ MÜZİK

16-KALAMIŞTAN BİR ANI

17-MASALLAR VE GERÇEKLER

18- HALİD AĞA ÇEŞMESİ-2
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/03/22/HAL%C4%B0D-A%C4%9EA-%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0-%E2%80%93-2

18A-HALİD AĞA ÇEŞMESİ-2
https://atilganblog.blogspot.com/2019/03/halidaga-cesmesi-2-arif-atlgan-bugune.html

19-NUREYEV VE GÖÇEK
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/04/01/NUREYEV-VE-G%C3%96%C3%87EK

20-HAYDARPAŞA DARÜLEYTAM BİNASI
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/04/11/KADIK%C3%96Y-DAR%C3%9CLEYTAM-B%C4%B0NASI

21-KADİM ŞEHRİ KENTLEŞTİRENLER KAYBETTİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/04/13/KAD%C4%B0M-%C5%9EEHR%C4%B0-KENTLE%C5%9ET%C4%B0RENLER-KAYBETT%C4%B0

22-BEHİÇ BEY (İNTANİYE) LOJMANLARI

23-BİR KEDİYE KAÇ KEDİ SIĞAR
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/04/21/B%C4%B0R-KED%C4%B0YE-KA%C3%87-KED%C4%B0-SI%C4%9EAR

24-KEK GİBİ KABARAN, SONUNDA DÖNÜŞEN İSTANBUL

33-HAYDARPAŞA KORUNUYOR MU?
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/06/01/HAYDARPA%C5%9EA-KURTULUYOR-MU

34-KADIKÖY’DE SOSYAL YAŞAMIN ÖYKÜSÜ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/06/05/KADIK%C3%96Y%E2%80%99DE-SOSYAL-YA%C5%9EAMIN-%C3%96YK%C3%9CS%C3%9C

34-SANAT MERKEZİ VE ESKİ RADYOLAR

36-ERENKÖY KIZ LİSESİ

42b-GEÇMİŞİNDEN KOPARILAN KADIKÖY
http://atilganblog.blogspot.com/2019/07/gecmisindenkoparilan-kadikoy-arif.html

43a-GEÇMİŞİNDEN KOPARILAN İSTANBUL
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/07/15/GE%C3%87M%C4%B0%C5%9E%C4%B0NDEN-KOPARILAN-%C4%B0STANBUL

43b-GEÇMİŞİNDEN KOPARILAN İSTANBUL
http://atilganblog.blogspot.com/2019/07/gecmisinden-koparilanistanbul-atlgan.html

44-AĞACINIZ HANGİSİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/07/23/A%C4%9EACINIZ-HANG%C4%B0S%C4%B0

45-YALOVA’YA OSB’LER GELİYOR
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/07/28/YALOVA%E2%80%99YA-OSB%E2%80%99LER-GEL%C4%B0YOR

46-KURBAĞALIDEREDEKİ İNŞAAT

47-KURBAĞALIDEREDEKİ İNŞAATA BAKIŞ
49-17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/08/17/17-A%C4%9EUSTOS-1999-DEPREM%C4%B0

50-ZEYTİN

52-YALOVA YAVAŞ ŞEHİR OLABİLİR Mİ?
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/08/29/YALOVA-YAVA%C5%9E-%C5%9EEH%C4%B0R-OLAB%C4%B0L%C4%B0R-M%C4%B0

53-İNCİR
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/09/04/%C4%B0NC%C4%B0R

54-MAHMUT MUHTAR PAŞA KÖŞKÜ-KADIKÖY KIZ LİSESİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/09/15/KADIK%C3%96Y-KIZ-L%C4%B0SES%C4%B0-%E2%80%93-MAHMUT-MUHTAR-PA%C5%9EA-K%C3%96%C5%9EK%C3%9C

55-SELVİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/09/17/SELV%C4%B0

56-MECİDİYE DERGÂHI VE FENERBAHÇE

57-ELMA AĞACI
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/09/22/ELMA-A%C4%9EACI

58-İSTANBUL DEPREMİ VE YAPI STOKUNUN İRDELENMESİ
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/10/08/deprem-ve-bi%CC%87nalardaki%CC%87-kullanim-yanli%C5%9Flari

60-DEPREM VE BİNALARIN İNŞASI
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/10/10/DEPREM-VE-B%C4%B0NALARIN-%C4%B0N%C5%9EAASI
B%C4%B0NALARDAK%C4%B0-KULLANIM-YANLI%C5%9ELARI

61-KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İPTAL EDİLMELİ,
KÜLTÜR BAKANLIĞI İLE TURİZM BAKANLIĞI AYRI OLUŞTURULMALI

62-YARADILIŞ

63-HAYDARPAŞA GAR ALANI İHALESİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/10/23/HAYDARPA%C5%9EA-GAR-ALANI-%C4%B0HALES%C4%B0


64-HAYDARPAŞA’DA OLANLAR

66-KADIKÖY ELEKTRİK EVİ
http://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/2019/11/11/KADIK%C3%96Y-ELEKTR%C4%B0K-EV%C4%B0

67-YELDEĞİRMENİ ÜZERİNE YAZILAN YAZILARIN ÜZERİNE BİR YAZI

AYNI SOKAĞIN İKİ TAKIMI: YONCASPOR VE BEYAZ ŞİMŞEKLER
Arif Atılgan

Uzunhafız Sokağı Yeldeğirmeni’nin en uzun sokağıdır. Deniz kıyısından başlar Ayrılık Çeşmesi Sokağında biter.

1960’lı yılların ikinci yarısı.. Sokağın en altındaki ve en üstündeki gençler iki ayrı takım kurarlar. Aşağıda Yoncaspor, üstte Beyaz Şimşekler..

Yoncasor adını neden koyduklarını bilmiyorum.. Beyaz Şimşekleri kuranların başında ben vardım. Bütün takımlar gibi ‘spor’ ekiyle biten isim koymak yerine Real Madrid’in lakabını tercih etmiştim. Bisiklet yaka fanila alıp göğsüne kırmızı kuşak ve kuşak üzerine ortaya şimşek figürü, iki yana B ve Ş harfleri diktirerek ilk formalarımızı yapmıştık.

Yoncaspor’a sokaktaki büyükleri sahip çıkıyordu. Onlar çabuk ilerlediler ve Kadıköy’ün havalı takımı oldular. Bunun sebebi çok güçlü olan kendi kadrolarını B takımı yapıp, A takımı olarak çevrenin şöhretlerini oynatmalarıydı.

Yaz mevsimlerinde Batarya Sahasında turnuvalar yapılırdı. Yoncaspor her zaman bu turnuvaların favorisi idi.

                                                    Batarya Sahası

Yeldeğirmeni’nde aşçı Kamil Ağbinin önderliğinde Esnafspor kurulur. Onlar da diğerleri gibi yaz turnuvasına hazırlanmak isterler. Bunun için Yoncaspor’la maç alırlar. Ancak Esnafspor’un B takımı yok. Bize gelip, ‘B takımı olarak oynar mısınız?’ Diyorlar. Biz de oldukça güçlü bir kadroyuz.. B takımı olmayız yani.. Ancak karşıda Yonca’nın B kadrosu olunca ‘tamam’ diyoruz.

Maç günü herkes B takımlarının maçını merak ediyor. Biz ‘Beyaz Şimşekler’ Soner - Aydoğdu, Enis – Salim, (Sarı) Engin, Kamil – Engin (Arap), Arif (Ben), Doğan, Hamdi  , (Arap) Haydar kadrosuyla sahaya çıktık. Yoncaspor’da kaleci Oktay, Tuncay, Nihat aklımda kalanlar. O gün Doğan, Arif (Ben) ve Hamdi’nin golleriyle Yonca’yı 3-1 yendik.

Biz havalandık, Yonca tedbir düşünmeye başladı. Zira turnuvadaki bütün B takımları çok zayıftı. Dolayısıyla Yoncaspor, B takımı olarak kupayı çok rahat alacakken ortaya biz çıkmıştık. Birkaç hafta sonra turnuva başlayacak.. Kadrolarına A takımdan (Kocakarı) Metin’i aldılar.. Antrenmanlarını aksatmadıklarını, arada krosa çıktıklarını, hatta adalelerine zarar vermesin diye denize girmediklerini duyuyorduk.

Maç günü geldi. Sahaya çıktık. Kaptan olarak karşımdaki kaptan Metin’le el sıkışıp birbirimize ‘Başarılar’ diledik.  Top-kale atışını O kazandı ve kaleyi seçti. Kalecimiz Soner’in istediği kaleyi alamamıştım.. Soner’in yüzü düşmüştü. ‘Uğursuzluk başladı’ diye düşünmüştüm.

Ancak maç başlayınca işin uğurla filan ilgisi olmadığını gördük. O kadar iyi hazırlanmışlardı ki bizim hamle yaptığımız topu anında kapıp yanımızdan rüzgâr gibi geçiyorlardı. Yanlış anımsamıyorsam 3-0 yenildik.

O yıl kupayı Yoncaspor kazandı.

Sonrası önemli.. Onlar da biz de devam ettik. İki takımdan da çok sayıda oyuncu yetişti. Ben 1971 yılında askere gidince Beyaz Şimşekler bitti. Yoncaspor sebatla devam etti. Sonunda amatör kümede iddialı bir takım olmayı başardılar.

Yoncaspor hep kurumsal davrandı, Beyaz Şimşekler hep mahalle takımı davranışında kaldı.

İtiraf edeyim, yıllarca Yoncaspor’un gelişimini kıskanarak, gıptayla izlemişimdir. Yeldeğirmeni’nin federe liglerdeki ikinci takımı olmuşlardı. Eski rakibimize ‘Helal olsun’ diyordum.

Sonraki yıllarda Yoncaspor’un semti terk edip Ataşehir’in takımı olmasına en çok üzülenlerdenim. Gelinen sonuç uzun uzun araştırılacak acıklı bir kentleşme öyküsüdür.

Bu anlamda Yeldeğirmeni Spor Kulübünün hala kurulduğu semtimizde olmasının kıymeti bilinmelidir. Çok az kalmıştır böyle kulüpler. Yeldeğirmeni Spor Kulübü sadece sportif olarak değil, değerli bir tarihi eser olduğu bilinciyle de korunmalıdır.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN OCAK 2019

6 Ocak 2019 Pazar


KADIKÖY’DE BELEDİYE BAŞKANI OLSAYDIM…
Arif Atılgan

Neler yapardım?

Yanlış anlam çıkarılmasın.. Kadıköy’de Mimarlar Odası Başkanlığı yaptım. Kent Konseyi’nin ilk seçilmiş başkanı oldum. STK’larda görev aldım. Kadıköy’le ilgili birçok çalışma içinde bulundum. 2009 yerel seçimlerinde DSP’den Kadıköy Belediye Başkan Adayı idim.. Kadıköy için bir şeyler söyleme hakkımın olduğunu düşünüyorum.


Yönetimsel konularda:
-Kent Konseyini iptal ederdim: Bu kurumlar kendine ait bütçesiyle özerk hale getirilmedikten sonra yararlı iş yapamamaktadırlar. Ülkemizde Kent Konseyleri 1-2 örneğin dışında Belediyesine iltifat eden kurumlar olmaktan öteye gidememişlerdir. Hâlbuki görevleri, Belediyesine önce eleştiri sonra öneri ve iltifat yapmaktır. İyi çalışan Kent Konseyi Başkanını Belediye Başkanı gördüğünde gerilmeli, hatta sinirlenmelidir. Gerektiği gibi çalışan Kent Konseylerinin önce başkanı sonra kendisi alaşağı edilir.
-Mahalle Gönüllüleri: Onları şu anda yaptıkları işlevlerinin yanında daha genişleterek Mahalle Dayanışmaları haline dönüştürürdüm. Serbestçe çalışmalarını, belli periyotlarda Belediyeye öneri, eleştiri, iltifat raporlarını yazmalarını sağlardım. Onların temsilcileriyle Kadıköy Gönüllüleri veya Dayanışmasını oluştururdum. Katılımcı demokrasiyi bu şekilde oluştururdum.
-İnsanlarla iletişim: Seçilen kişilerce yönetilen en küçük kurum apartmanlardır. Apartman yöneticilerinin ayda bir toplanıp mahalle muhtarına, muhtarların da ayda bir toplanıp belediyeye rapor yazmalarını sağlardım. Ayrıca muhtarlar ve STK temsilcileriyle ayda bir toplantı yapardım. Bu şekilde yaşayan insanların her birine ulaşabilmiş, isteklerini öğrenebilmiş olurdum.

Belediye Binasında mimari düzenleme olarak:
Seçilen kişi olan Başkanın odasını en alt katta en kolay ulaşılır kılardım. Sonra Başkan Yardımcıları, müdürler vs.. Alışılanın aksine zor ulaşılanları alt katlara, kolay ulaşılanları üst katlara çıkarırdım. Vatandaş seçtiği kişiye kolay ulaşmalıdır.

Genel prensip olarak:
Öncelikle Kadıköy’ün Avrupa yakasındaki Suriçi bölgesinden daha eski yerleşim olduğu ana fikriyle hareket ederdim. Bu anlamda tamamen tersine uygulamalar olan ve Kadıköy’ü Kadıköy olmaktan çıkaran alttaki projeleri yok sayardım.
1-Kadıköy Tarihi Çarşı Canlandırma Projesi,
2-Yeldeğirmeni Canlandırma Projesi,
3-Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi,

Uygulama olarak:
-Kadıköy’de günümüze kalmış tüm tarihi eserleri tespit eder, hepsini korumaya alırdım.
-Başta Moda ve Yeldeğirmeni olmak üzere Kadıköy’ün her tarafının mahalleleriyle var olduğunu anımsatacak uygulamalar yapardım.
-Kadıköy Tarihi Çarşı alanı Muvakkıthane Caddesi ve Uzerlik Sokakla Söğütlüçeşme Caddesi arasında kalır. Buradaki yeme-içmecileri üst katlara çıkarır, alt katlarda tekrar çarşı esnafının oluşmasını sağlardım.
-Kadıköy Tarihi Çarşı ve Yeldeğirmeni’nde yeme-içmecilerin bulunacağı alan ve aksları belirlerdim. Böylelikle sokak içlerinde tekrar iskân alanlarını oluşturur, mahalle yaşantısını geri getirirdim.
-Otopark sorunu için öncelikle insanların toplu ulaşım araçlarıyla seyahat etmelerini sağlardım. Ayrıca özel teşebbüs tarafından belli sokaklarda belli sayıda parsele rampasız kat otoparkları yapılmasına izin verirdim.
-Pazaryerlerindeki pazarcıları mobil hale sokardım. Eski Migros arabaları gibi gezici dükkân haline getirilmiş minibüs, kamyonet, kamyonların kullanılmasını sağlardım. Belediye olarak denetim ve seyyar WC anlamında katkıda bulunurdum. Dolayısıyla ipler, çadırlar, pazarcıların çevreye park ettiği araçlar olmazdı.     
-Kadıköy’ün ilk tramvay geçen semti Yeldeğirmeni’ne, Moda’daki gibi Kadıköy’den ring yapan tramvay koyardım. Böylelikle iki tarihi semtte çalışan tramvaylar ulaşıma katkıları kadar eski Kadıköy’ü de anımsatırdı.
-Kuşdili’ni eski tarihi kimliğine çevirir çayır yapardım. Dolayısıyla Kadıköy merkezdeki birçok mahalle için bir nefes alma alanı oluşurdu.
-Bağdat Caddesi çevresinde oturanlarla konuşarak her tarafın şantiyeye dönmesini engelleyecek çözümü üretirdim. Ayrıca burayı ‘Cadde’ yapan Mimar Melih Koray’ın binalarını korumaya alırdım.
-Fikirtepe’de bütün tarafların fikrini alarak çözüm üretir, üretilen çözümü itirazsız uygulardım. 
-Ayrılık Çeşmesi ve Lâdikli Ağmed Ağa Çeşmesi restorasyonlarını özellikle namazgâhları açısından yeniden yapardım.
-TAK olarak kaçak kullanılan Özen Sineması binasını önce mühürler, sonra restore ederdim. Tekrar sinema haline getirip Özen Sineması adıyla Yeldeğirmenlilerin, tiyatrocuların, sinemacıların hizmetine sunardım.
-Ayrılık Çeşmesi sokağını yasal hale sokar, tüm evlerin kurallara uygun restore edilmesini sağlardım.
-Tarihi Kadıköy İskelesinin restorasyonunu yeniden yaptırır, tarihi Kayık İskelesini tekrar inşa ettirirdim.
-Kadıköy’ün sahillerinde insanların denize girebileceği düzenlemeler yapardım. Dolayısıyla kıyı dolgu alanının sadece piknik alanı olmadığını göstermiş olurdum.
-Bahariye Caddesinin tekrar sinemalar caddesi olmasını sağlardım.
-Caferağa Spor Salonunu ve Barış Manço Kültür merkezini yıkarak o arsaya Kadıköy’ün AKM sini inşa ederdim.
-Eski Hal binasını kütüphaneye çevirttirir, alttaki dükkânları kitapçılar çarşısına dönüştürürdüm.
-Kadıköy-Haydarpaşa arasındaki kıyı alanını yeniden düzenlettirir, deniz kıyısını boşalttırırdım.
-İmar planlarını sabitler, parsele özel tadilat yaptırmazdım.
-Altıyol’daki Boğa Heykelini insanlardan korunaklı hale getirirdim. Olamıyorsa replikasını koyardım.
-Her yılbaşında açık havada yeni yıla giriş etkinliği düzenlerdim. Dolayısıyla insanlarda bir Kadıköy anısı oluşmasını sağlamış olurdum.
  
Özet olarak Kadıköy’ün tarihi kimliğini öne çıkarır, eğlence-ticaret fonksiyonlu bir alan olmasını engellerdim.
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN OCAK 2019