AYNI
SOKAĞIN İKİ TAKIMI: YONCASPOR VE BEYAZ ŞİMŞEKLER
Arif Atılgan
Uzunhafız Sokağı
Yeldeğirmeni’nin en uzun sokağıdır. Deniz kıyısından başlar Ayrılık Çeşmesi
Sokağında biter.
1960’lı yılların
ikinci yarısı.. Sokağın en altındaki ve en üstündeki gençler iki ayrı takım
kurarlar. Aşağıda Yoncaspor, üstte Beyaz Şimşekler..
Yoncasor adını neden koyduklarını bilmiyorum.. Beyaz Şimşekleri
kuranların başında ben vardım. Bütün takımlar gibi ‘spor’ ekiyle biten isim koymak
yerine Real Madrid’in lakabını tercih etmiştim. Bisiklet yaka fanila alıp göğsüne
kırmızı kuşak ve kuşak üzerine ortaya şimşek figürü, iki yana B ve Ş harfleri diktirerek
ilk formalarımızı yapmıştık.
Yoncaspor’a sokaktaki
büyükleri sahip çıkıyordu. Onlar çabuk ilerlediler ve Kadıköy’ün havalı takımı
oldular. Bunun sebebi çok güçlü olan kendi kadrolarını B takımı yapıp, A takımı
olarak çevrenin şöhretlerini oynatmalarıydı.
Yaz mevsimlerinde
Batarya Sahasında turnuvalar yapılırdı. Yoncaspor her zaman bu turnuvaların
favorisi idi.
Yeldeğirmeni’nde aşçı
Kamil Ağbinin önderliğinde Esnafspor kurulur. Onlar da diğerleri gibi yaz
turnuvasına hazırlanmak isterler. Bunun için Yoncaspor’la maç alırlar. Ancak Esnafspor’un
B takımı yok. Bize gelip, ‘B takımı olarak oynar mısınız?’ Diyorlar. Biz de
oldukça güçlü bir kadroyuz.. B takımı olmayız yani.. Ancak karşıda Yonca’nın B
kadrosu olunca ‘tamam’ diyoruz.
Maç günü herkes B
takımlarının maçını merak ediyor. Biz ‘Beyaz Şimşekler’ Soner - Aydoğdu, Enis –
Salim, (Sarı) Engin, Kamil – Engin (Arap), Arif (Ben), Doğan, Hamdi , (Arap) Haydar kadrosuyla sahaya çıktık. Yoncaspor’da
kaleci Oktay, Tuncay, Nihat aklımda kalanlar. O gün Doğan, Arif (Ben) ve Hamdi’nin
golleriyle Yonca’yı 3-1 yendik.
Biz havalandık, Yonca
tedbir düşünmeye başladı. Zira turnuvadaki bütün B takımları çok zayıftı. Dolayısıyla
Yoncaspor, B takımı olarak kupayı çok rahat alacakken ortaya biz çıkmıştık.
Birkaç hafta sonra turnuva başlayacak.. Kadrolarına A takımdan (Kocakarı)
Metin’i aldılar.. Antrenmanlarını aksatmadıklarını, arada krosa çıktıklarını,
hatta adalelerine zarar vermesin diye denize girmediklerini duyuyorduk.
Maç günü geldi. Sahaya
çıktık. Kaptan olarak karşımdaki kaptan Metin’le el sıkışıp birbirimize
‘Başarılar’ diledik. Top-kale atışını O kazandı
ve kaleyi seçti. Kalecimiz Soner’in istediği kaleyi alamamıştım.. Soner’in yüzü
düşmüştü. ‘Uğursuzluk başladı’ diye düşünmüştüm.
Ancak maç başlayınca
işin uğurla filan ilgisi olmadığını gördük. O kadar iyi hazırlanmışlardı ki bizim
hamle yaptığımız topu anında kapıp yanımızdan rüzgâr gibi geçiyorlardı. Yanlış
anımsamıyorsam 3-0 yenildik.
O yıl kupayı Yoncaspor
kazandı.
Sonrası önemli..
Onlar da biz de devam ettik. İki takımdan da çok sayıda oyuncu yetişti. Ben
1971 yılında askere gidince Beyaz Şimşekler bitti. Yoncaspor sebatla devam etti.
Sonunda amatör kümede iddialı bir takım olmayı başardılar.
Yoncaspor hep kurumsal
davrandı, Beyaz Şimşekler hep mahalle takımı davranışında kaldı.
İtiraf edeyim, yıllarca
Yoncaspor’un gelişimini kıskanarak, gıptayla izlemişimdir. Yeldeğirmeni’nin
federe liglerdeki ikinci takımı olmuşlardı. Eski rakibimize ‘Helal olsun’
diyordum.
Sonraki yıllarda
Yoncaspor’un semti terk edip Ataşehir’in takımı olmasına en çok üzülenlerdenim.
Gelinen sonuç uzun uzun araştırılacak acıklı bir kentleşme öyküsüdür.
Bu anlamda
Yeldeğirmeni Spor Kulübünün hala kurulduğu semtimizde olmasının kıymeti
bilinmelidir. Çok az kalmıştır böyle kulüpler. Yeldeğirmeni Spor Kulübü sadece
sportif olarak değil, değerli bir tarihi eser olduğu bilinciyle de korunmalıdır.
ATILGAN BLOG ARİF
ATILGAN OCAK 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder