İstanbul İskeleleri
ANADOLU KAVAĞI
İSKELESİ
Kavak ne demek? ile başlayalım. Çeşitli
tarifler vardır ama doğrusu sınır, gümrük kapısı demektir… Anadolu Kavağı’ndaki
Yoroz Kalesi ile boğazın karşı kıyısındaki Rumeli Kavağı’ndaki İmroz kaleleri eski
tarihlerde boğazı beklemiştir. Yoroz Kalesi için Ceneviz Kalesi denir ama
aslında Bizans yapısıdır… Diğer yandan Midillili Ali Reis Camisi (1593) ve Cevriye
Hanım Çeşmesi de denilen Anadolu Kavağı İskele Çeşmesi (1785) göze çarpan eski
eserlerdendir...
1854 yılından beri Şirket-i
Hayriye vapurları boğazda çalışmış olup Anadolu Kavağı da bu şirketin iskelelerinden
biridir. Anadolu yakasının boğazdaki son durağıdır. Beykoz ilçesine bağlı bir
mahalledir.
1946 yılına kadar Anadolu
Kavağı askeri bölgede kalıyormuş. Doğal olarak yasak bölgeymiş. Giriş sadece
vapur iskelesinden olup iskelede yapılan kontrolde Gayri Müslimler içeri
sokulmazmış. Karadeniz’e açılacak tekneler hava kötü olduğunda burada beklerlermiş.
Dolayısıyla bu küçük köyde dükkânlar sabaha kadar açık olurmuş.
1987 yılında yıpranmış olan eski ahşap iskelenin yerine beton kazıklara oturan betonarme yapı yapılmış. Binanın üzeri ahşap kaplanmış. Vapurun yanaştığı açık iskelenin cephesi 21m, alanı 440m2, kapalı iskele 125m2, iskelenin sudan yüksekliği 1.3m, önünün derinliği 5.5m’dir.
Bu şirin boğaz köyü günümüzde
turizm ile meşguldür. İnsanlar çarşıyı, eski eser yapıları, köyün kendisini
gezmekte ve başta balık lokantaları olmak üzere çeşitli yeme-içmecilerde zaman
geçirmektedirler.
Ben bu şirin yere 1970’li
yıllarda ilk gitmiştim. O yıllarda askeri bölge içinden geçiliyordu. Nizamiye
kapısından girip yine nizamiye kapısından çıkılıyordu. Özellikle girerken asker
nöbetçilere birkaç paket sigara bırakmak adetten olmuştu. Hatta bazen dönüşte
bırakma sözü verilir ama o nöbetçi değiştiği için başkasına bırakılırdı sigara
paketleri.
Tam tarihini anımsayamıyorum. Sanırım
1990’lı yıllardı… Bu mahalleye askeri bölgenin dışından bir yol yapılmıştı.
Oradan ulaşılıyordu artık.
Biz eski yıllarda balık yiyip
içki içmek için giderdik bu güzel yerleşime. Dolayısıyla gündüz saatlerinde
tenha olur, hava kararınca kalabalıklaşırdı. Ama artık kahvaltıcıların da olduğunu,
dolayısıyla sabah saatlerinden itibaren kalabalıkların ağırlandığını duyuyorum.
Karadan da denizden de
ulaşılan Anadolu Kavağı'na bir kere gezi vapuruyla gitmiştim. Herkes kıyıları
seyretmek için o taraftaki yerleri kapmıştı. Yani sağ taraftaki yerleri… Dönüş
karşı kıyıdan olacağı için yine sağ taraftakiler kazançlı olacaktı. Gerçekten
de kıyılardaki yalıları, tesisleri izlemek keyif veriyordu. Ben de o tarafta
oturmuştum. Vapur son durak olan Anadolu Kavağı’na gelince orada uzun süre
kalıyordu. İnsanlar da karaya çıkıp çevreyi geziyor, bir şeyler yiyor veya alış
veriş yapıyordu. Ama tuhaf bir durum olmuştu iskeleye yanaşınca. Manzarası
güzel olan tarafta oturanlar vapurdan inmemişlerdi. Yerlerini kaptırmak
istemiyorlardı. Nitekim kalkanların yerine de hemen başkaları oturuyordu. Tabii
onlar da karaya çıkmıyorlardı. Yani insanlar bir keyif için başka bir keyfi
feda etmek durumunda kalıyorlardı. Açıkçası bu durum beni rahatsız etmişti. Bir
daha da bu tip geziye katılmadım.
2002 yılında iskelenin eskiyen
ahşap kaplama ve ferforje korkulukları yenilenmişti. Uzun süredir gitmedim
buralara. Kalabalıklaşan yerlerden uzaklaşıyorum nedense. Keşfedilmemiş tenha yerleri
seviyorum.
ARİF ATILGAN 2024 EYLÜL
Not: İskele ölçüleri
google’dan alınmıştır. Kesin değildir..
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/anadolu-kava%C4%9Fi-i-skelesi