ANKARA
PASTANESİ
Arif Atılgan
1950'lerdeki çocukluk yıllarımdan beri
bilirim bu pastaneyi. İtiraf etmeliyim. Hiç girmemiştim içeri. Alt tarafındaki
bahçesi dikkatimi çekerdi. Oturanlar bizden büyük kişiler olurdu. Her defasında
‘Bir dahaki sefere’ demişimdir. Kısmet bugünlereymiş. Arkadaşlarla Süreyya’nın
karşısındaki Kars Pastanesine gitmeyi tercih ederdik. Gençler orada olurdu
çünkü.
1945 yılında Feridun
Gerez açıyor pastaneyi. Bahariye Caddesinde tek tük dükkânların olduğu yıllar. Onlarda
terzi, yorgancı filan.. Feridun Bey daha
önce Beyoğlu’nda, Kadıköy’de esnaflık yapmış. Sonunda pastane açmaya karar
vermiş. Atatürk sevgisi, Atatürk’ün
başkent Ankara’da olması dükkânın adını Ankara koymasına sebep oluyor.
Açılıştan birkaç yıl
sonra oğlu Kutlu Gerez işin başına geçiyor. Günümüzde eşi, kızı hep birlikte
işletiyorlar burayı. Uzun yıllar Tavuk Göğsü ve Kazan Dibi spesiyal çeşitleri
olmuş. Ancak fabrikasyon üretimler marketlerde ucuza satılmaya başlayınca
vazgeçmişler.
İçeri girdiğimde eşi
vardı. Çok konuşkan bir hanım değil. Adını da söylemedi, fotoğrafını da
çektirmedi.
2015 yılında mülk
sahibi Surp Levon Kilisesi kendilerini çıkarmak istemiş. O günleri Ben de biliyorum.
Biraz üzülmüşler. Sorun hallolmuş.
Kutlu Bey yeni
spesiyal çeşitler gerektiğini düşünmüş. Leblebi Helvası ve Tahinli Pide yapmaya
karar vermişler. İçeride durduğum müddet içinde devamlı bu iki çeşit satın
alındı. Fiyatlarını ezberledim. Biri 5TL diğeri 4.5TL..
Bazen birileri
giriyor içeri. Dükkân sahibesi ‘Merak için gelenler de oluyor.’ Diyor.
Gerçekten içeri girenler bakınıp fotoğraf çekip gidiyorlar.
Kendisini konuşturmak
istiyorum. Eski yıllardan, eski müşterilerden, caddenin eski halinden bahsedip ‘Bugünden
memnun musunuz?’ diyorum. ‘Hamdolsun’ diyor. Yüzücü olan 1975 doğumlu
kızlarının 10 yaşında kırdığı Türkiye rekorunun hala kırılamadığını anlatıyor.
Sohbetimiz dükkânın dışında konulara kayıyor. Boğa Heykeli ve çevresini filan
konuşuyoruz.
İçeriden gelen
papağan sesini soruyorum. Dükkânın papağanıymış. Adı Şenol. Her papağan gibi
onun da bir öyküsü var.. Müşteri olarak gelen bir hanıma ‘Buyurun, ne
istemiştiniz?’ diye sorulduğunda hanımefendi ‘Ben siparişimi vermiştim.’ diyor..
Meğer Şenol kendisini ‘Merhaba’ diyerek karşılamış. Hanımefendi de dükkân
sahibinin tezgâhın arkasında olduğunu, bu sebepten Onu göremediğini düşünüp ‘2
Tahinli’ demiş.. O günden sonra Şenol’u arka tarafa koymuşlar.
Ayrılırken Dükkân
Sahibesi ısrarla Leblebi Helvası ve Tahinli Pide ikram etti. Çok toktum. Bu
sefer paket yaptı. Akşama kadar elimde dolaştıramayacağım için bir dahaki
sefere ikisini de keyifle orada yiyeceğime söz verdim.
Kadıköy’ün günümüze
kalmış belki de en eski pastanesi. Caddenin her tarafında ev varken açılmış.
Bugün cadde değil sokak araları bile çılgın işyerleriyle dolu. Ankara Pastanesi
çevresini şaşkınlıkla izleyen yorgun bir insan gibi.. Hani derler ya ‘Ağzı dili
olsa da anlatsa.’ Emin olun anlatıyor sanki. Hissediyorsunuz.
Ziyaret edin Ankara
Pastanesini. Leblebi unundan yapılma helvasını ve tahinli pidesini tadın. Bana
hak vereceksiniz.
ATILGAN BLOG ARİF
ATILGAN ŞUBAT 2019
Ankara Pastane'sini 1960 yılından beri biliyorum. Kutlu bey beyefendi bir insandır.Kızları milli yüzücüdür. Ben Bahariye caddesi Kalfaoğlu sokakta 33 sene oturdum. Kutlu beyler sokağımızın dik kestiği Canan sokakta otururlardı. Çok düzgün bir aile'dirler.
YanıtlaSilEvet. Kızlarının birçok şampiyonlukları var. Bugün de torunları Galatasaray'da basketbolcu imiş.
YanıtlaSilKızları 40 'lı yaşalardadır. Demekki büyük torunları var.
SilKızları 40 ' lı yaşlardadır. Demek'ki büyük torunları var. Ben 1995 tarihinde Moda 'ya taşındım. Torunlarını bilmiyorum.
YanıtlaSilGeçen hafta akşam üstü oradan geçerken alıma geldi. Uğradım ve Tahinli Pide ile Leblebi Helvasını aldım. Eve götürdüm. Eşim de Ben de çok beğendik.
YanıtlaSil