GÖKOVA'DA OKALİPTÜS AĞAÇLARI VE AŞIKLAR YOLU
Arif Atılgan
Derenin küçüğüne çay denir. Ege’liler çaya azmak derler.
Marmaris’e gelirken tepedeki fotoğraf çekim yeri Sakar Geçididir. Buranın altında
Akyaka vardır. Akyaka’da akan suya kadınların çamaşır yıkaması sebebiyle
Kadınlar Azmağı adı konmuş. Kadınlar Azmağı ve diğer akarsuların tepelerden
getirdiği alüvyonlarla dolan körfezde oluşan ovaya Gökova demişler. Akarsuların
taşma alanı olan ova tüm benzerleri gibi bataklıktır.
Akçapınar Köyü ovada yer almaktadır.
1930’lu yıllar. Köy halkı bataklıktaki sivrisineklerin
yaydığı sıtma hastalığı sebebiyle kırılmaktadır. Muhtar Mehmet Gökovalı
sıtmayla yaşamı boyunca mücadele etmiş ancak yine de 7 kızının dördünü kaybetmiştir.
Yaptığı araştırmalarda Avustralya’da okaliptüs adında bir ağaç olduğunu, her
birinin yılda 250 tona yakın su emdiğini, bu tip yerlerde çok yararlı olacağını
öğrenir. Muğla Valisi Recai Güreli’ye durumu anlatır. Vali ikna olur. Ancak
ağaçlar Avustralya’dan nasıl getirilecektir?
1938 yılında Cevat Şakir Kabaağaçlı devreye girer ve
okaliptüs tohumları getirilir. Köylüler imece usulüyle tohumları köye gelen
yolun iki yanına dikerler.
1939 yılında muhtarın bir de oğlu olur. Adını Şadan
koyarlar. Artık çocuklarını kaybetmek istememektedir. Umutla okaliptüs ekimine
devam ederler.
1940 yılında da ekimine devam edilen okaliptüsler
yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. 700 adet ağaç büyüdükçe bataklığın kuruduğu
görülür. Nihayet köy sıtma belasından kurtulmuştur. Üstelik kuruyan bataklık
bereketli bir tarım alanı haline dönüşmüştür.
1958 yılında oğul Şadan Gökovalı, Cevat Şakir
Kabaağaç’ın manevi oğlu olur.
1970’li yıllarda ülkede turizm gelişmeye başlar. Buradaki kıyı yerleşimi olan Marmaris’in
yıldızı parlamaktadır. Yoldaki okaliptüsler büyümüş, adeta bir tünel
oluşturmuşlardır. 2.000 m civarı uzunluktaki yol Marmaris’in girişi olarak
ünlenmeye başlar.
Bölgenin ağacı sığladır. Ancak okaliptüs ağaçları
yöreye öylesine yayılmıştır ki insanlar bölgenin ağacı olarak onları tanır
olmuşlardır.
1981 yılında bu yolu tanımıştım. Marmaris’e gidiyorduk
ama okaliptüslü yolu daha çok merak ediyordum. Yol, ağaçlar bittikten sonra
köyün içinden devam ediyordu. Mola vermiştik.
1990’lı yıllarda araba sayısı artmış, okaliptüslü yol
yetersiz kalmıştır. Yanına çift yol yapılır. Yeni yolun köyün de dışından
geçmesi köylüleri mahzunlaştırır. Ancak bu sefer de gelinlerin nikâh öncesi fotoğraf
çektirmesiyle başlayan rağbet buranın bir anda Âşıklar Yolu olarak anılmasına
sebep olur. Gezi turları uğramaktadır artık. Ziyaretçilerin yolun bitimindeki
köyde oturup nefeslenmeleri ise köylüyü tekrar eski mutlu günlerine
döndürmüştür.
2018 yılındayız. Okaliptüsler 50m yüksekliğe
eriştiler. Oğul Şadan, tüm ülkenin tanıdığı Prof. Şadan Gökovalı oldu. Yolun
yol olduğu yıllar unutulmuş gibi. Herkes burayı Âşıklar Yolu olarak düzenlenmiş
sanıyor. Ağaçlara bıçakla isim yazılıyor.
Hâlbuki okaliptüs ağaçları her yıl kabuklarını
yenilerler. Dolayısıyla kazınarak yazılan isimler de yok olup gider. Kalemle
yazıp fotoğraf çekildiğinde hem amaca ulaşılmış hem de ağaçlara zarar
verilmemiş olur.
Eski adıyla Okaliptüslü Yolun, yeni adıyla Aşıklar
Yolunun tescilli şekilde korunması dileğiyle..
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN EYLÜL 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder