KÖŞE YAZISI
YAŞLILIK VE
HUZUREVLERİ
1970’li yıllarda
apartmanlaşmanın başlaması ile yıllardan beri alıştığımız 3 kuşağın yaşadığı Büyük
Aile yaşantısı yok olmaya başlamıştır. Büyük Ailede Çocuk(lar), Anne-Baba,
Anneanne (Babaanne)-Dede bulunmaktadır. Evin büyükleri fiziki olarak en
zayıftırlar ama her zaman başköşede oturan ve sözü dinlenen kişilerdir.
Günümüzde Anne-Baba ve
Çocuktan oluşan Çekirdek Aile vardır. Pekiyi Anneanne (Babaanne)-Dede
nerededir? Onlar kendi evlerindedir. Üstelik evlerinde
veya çocuklarının evinde torunlarına bakarlar.
Sonra…
Sağlık durumu uygun olanlar
kendi kendilerine yaşarlar. Uygun olmayanlara ise bakım veya yardım
gerekmektedir.
Bu anlamda Huzurevleri
açılmıştır. Bildiğim kadarıyla bunları Kamu İdaresine ait olanlar, Yarı Kamu
İdaresine ait olanlar ve Özel kuruluşlara ait olanlar şeklinde sınıflandırabiliriz.
Kamu İdaresine ait olanlar: En
bilineni Darülaceze adıyla bildiğimiz kurumdur. Kelimenin sözlük anlamı
Düşkünler Evi... 1877 yılındaki Osmanlı-Rus savaşı sonrası sokaklarda yatıp
kalkan çok sayıda kimsesiz insan oluşunca böyle bir ihtiyaç hissedilmiş. 1896
yılında Padişah Abdülhamit tarafından açılmış.
Bildiğim kadarıyla
Okmeydanı’nda eski Darülaceze ile 1998 yılında Kayışdağı’nda ve 2023 yılında
Arnavutköy’de yeni açılan tesisler...
Günümüzde değişik bir çalışma
içerisindedirler. Buralarda kalmak isteyenin E-Devletine girilerek mal varlığı
görülüyor, tamamı bağışlandığı takdirde kabul ediliyor. Niye tamamı?... Varlıklı
birinin bunu kabul etmesi çok zor değil mi? Ne olursa olsun insanın kafasında
ya bu kuruluşa bir şey olursa endişesi olacaktır. Diğer yandan varlıksız biri nasıl kabul
ediliyor soramadım. Ancak internetten anlayabildiğim kadarıyla ‘bir yakını
varsa kabul edilmemektedir’. Yani kuruluş yıllarında kalınmış.
Yarı Kamu İdaresine ait
olanlar: Böyle bir yere telefonla sordum. Yaşınıza ve sağlık durumunuza göre
sizin kaç yıl yaşayabileceğinizi hesaplıyorlar ve ona göre ücret söylüyorlar.
Ücret, ya para ya da hesapladıkları değerde gayrimenkul bağışı olarak ödeniyor.
Lüks ve rahat. Ancak… Onların hesapladığı süreden fazla yaşanırsa ne olacak? Başka
varlığınız da yoksa…
Özel Kuruluşlar: Apartman
ölçeğindeki binalarda hizmet veriyorlar. Binalar büyüklüğüne göre 25-50 kişi
kapasiteli oluyor. Bana göre gerçek huzurevi anlamında hizmet verenler bu
kuruluşlar. Açıkçası iyi ki varlar. Ücretlerini
bildiğim kadarıyla Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı belirliyor.
Görüldüğü
gibi Özel Kuruluşlar pratik ve amaca uygun olanlarıdır. Normal vatandaşımızın
kalabileceği yerlerdir. Yeme, içme, yatma, banyo, tıraş, tırnak kesilmesi, temizlik,
çamaşır yıkanması, sosyalleşme vs her çeşit insani hizmet buralarda yapılmaktadır.
Ancak bu
tesislerde kalabilmek için her ay emekli maaşının 2-3 misli nakit para
gerekmektedir. Mal mülk sahibi olmak yetmiyor yani. Ya diğerleri… Araştırılırsa çok fazla dramatik
konulara rastlanabilir.
Anayasamızda “Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan
haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.’ Denmektedir. Bu
maddeye göre zamanında gecekondular yapılmıştır. Ancak yalnız yaşayamayan
insanlar için de geçerli olacağı kimsenin aklına gelmemiştir. Gelmemektedir. Devlet
bu insanlar için de önlemler almalıdır. İlk önlem Huzurevleri açmak olmalıdır.
Ama bu tesisler yeterli sayıya ulaşıncaya kadar yapılması gereken işler vardır.
Önerim, özel huzurevlerinde
kalan kişilerin maaşları ile huzurevi ücreti arasındaki farkın devlet
tarafından ödenmesidir. O zaman bu konu halledilmiş olur. Daha sonra acil
olarak çok kişinin barınabileceği binalarla bu ihtiyaç giderilmelidir.
Bugün 1877
Rus Harbi sonrasındaki gibi kimsesiz kişiler yoktur. Yalnız yaşamak zorunda
olan insanlar vardır. Konuya böyle bakılmalıdır. Gerçekçi olunmalıdır. Kamuya
ait bazı huzurevlerine telefon ettiğinizde size örneğin 160. Sırayı
vermektedirler. Yani o kadar huzurevi sakini ölecek sonra size sıra gelecek.
Ben 1968
kuşağından bir insan olarak devletçiyim. Günümüzde uygulanamıyor olabilir. Ama
en azından sağlık, eğitim ile çocuk ve yaşlı bakım evlerinin kesinlikle
devletin elinde olmasını savunurum.
Gençlere de
bir iki sözüm olacak.
Bizler
ana-babamıza, çocuklarımıza ve torunlarımıza baktık. Hatta komşularımıza da…
Hiç şikâyetçi olmadık. Günümüzde de kendimizi koruyup kollayabiliyoruz. Sizlere
gelince… 65 üstü olmayacakmışsınız gibi davranıyorsunuz. Davranın… Ama o yıllar
geldiğinde zorlanacaksınız. Dünyayı yönetenler 65 üstü istemiyor. Covid
salgınını anımsayın. Denemeler devam edecektir. Gördüğünüz gibi sizi de biz
düşünüyoruz.
Son sözüm
yöneticilere… Yaşı büyük olanlar, bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak için
bile var edilmeye değerdir.
ARİF ATILGAN 2024
OCAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder