Kent Öyküleri
SOKAK ARKADAŞIM ERDİL KOÇKAN
Erdillerle Uzunhafız
sokağının en üst bölümünde komşuyduk. Benden 2-3 yaş büyüktü ve sokakta en
çalışkan çocuk olarak bilinirdi. Kemal Atatürk Ortaokulunda da Haydarpaşa
Lisesinde de devamlı iftihara geçerdi. Ortaokul ve lise yıllarında
yaşıtlarından küçük cüsseli ama kuvvetli bir çocuktu.
Hiçbir kötü huyu yoktu.
Tam karşılarındaki apartmanın en üst katında çıkan yangında orda oturan Mete,
Aydın, Hülya kardeşleri kurtarmak için kendini tehlikeye atmıştı.
İki Cumbalı Evin Arasındaki Sarı Apartmanın Yerinde
Sarı Cumbalı Evin İkizi Vardı. Erdiller O Evde Oturuyorlardı.
İTÜ de makine bölümünü
kazanmıştı. Ben de iki yıl sonra mimarlık bölümüne girmiştim.
Sporcusu olduğum için
zaman zaman Gümüş Suyundaki basketbol salonunun yanındaki İTÜ kulüp binasına
gidiyordum. Onu salonda güreş takımının antrenmanlarında görüyordum.
Üniversitede cüsseli ve
güçlü bir genç olmuştu. Konuştuğumda yine çalışkanlığının devam ettiğini
anlıyordum.
1968 yılının nisan ayı
idi. Okulun Maçka’daki lokalinde arkadaşlarımla otururken, Makine
Fakültesindeki bir öğrencinin dekanını bıçakladığı, hocayı kurtarmak için kan
vermek gerektiği haberi gelmişti. Herkes kan vermeye gidiyordu.
Daha sonra öğrendim ki
o öğrenci Erdil’miş. Çok şaşırmıştım. O, asla böyle bir şey yapacak insan
değildi.
Bazı sokak
arkadaşlarım, bir önceki akşam Erdil’i Kadıköy İskelesinde görmüş. Dalgınmış,
fazla konuşmamış onlarla.
Makine fakültesindeki
arkadaşlardan Erdil’in o hocanın dersiyle sorunlu olduğunu öğrenmiştim. Öğrenciler kan vererek hocayı kurtarmak, dolayısıyla Erdil’i de kurtarmak istemişler.
Hoca kurtulamamıştı.
Çok üzülmüştük. Erdil’e de çok üzülmüştük.
Uzun yıllar Sultanahmet
Cezaevinde yattı. Hapisteyken Üniversiteyi bitirdi. Yıllar sonra çıktı. Ama sağlığı
bozulmuştu. Tedaviler gördü. Ünye’ye yerleşti ve sanırım 1990 lı yıllarda orada
öldü.
Erdil, sokağımızdaki adam
olacak çocuklar sıralamasında ilk akla gelen isim idi. Aklıma geldiğinde içim
burkulur. Bir insanın yaşam çizgisi bu kadar mı kolay yön değiştirir?
Bir büyüğüm demişti ki
‘Kötü bir mektup yazacaksan bir gün ertele. Ertesi gün fikrin değişecektir.’
Kötü bir şey yapacaksak ta öyle davransak keşke.
ARİF ATILGAN TEMMUZ
2016
Erdil olayını çok iyi hatırlıyorum,Erdil iyi arkadaşımdı yaz geldiğinde beraber DDY fenerbahçe kampına giderdik Erdil'in giriş kartı vardı benim yoktu ne yapar eder beni kampa sokardı o ders çalıştığı günler kartını bana verirdi ben de biraz korkarak da olsa kapıdaki görevliye gösterir geçerdim.Tam olarak hatırlamıyorum ama ya ablası ya kız kardeşi vardı o mahkumken gelişmeleri onlardan öğrenirdim.En son acıbadem yıldız bakkalda oturuyorlardı ben de dörtyolda oturuyordum.Erdil'in tahliyesinden önce o evden çıktıklarını öğrendim ve Erdil'in izini kaybettim.Çok iyi bir insandı konuşmayı pek sevmezdi ama arkadaşlarına değer verirdi.Öldüğünü bilmiyordum,çok üzüldüm,nur içinde yatsın.
YanıtlaSilİyi anımsıyorsun İlhan. Ablaları ve kız kardeşi Esma vardı. Biri Rizede diğerleri Ankarada yaşıyorlarmış.
YanıtlaSilIyi geceler, dayım mart 1999'da Ünye'de vefat etti.
SilSizin kaleminizden O'nu okumak, bir masalı dinlemek gibi oldu.
Dayım tanıdığım en naif insandı. Bütün bunları yaşamış olması çok büyük acı.
Teşekkürler, yüreğinize sağlık.
Teşekkürler, yüreğinize sağlık
Hiç olmazsa onların hayatta olduğunu öğrendim sayende,sağol Arif.
YanıtlaSil