DARBENİN İYİSİ OLMAZ
27 Mayıs 1960
darbesinde orta bire gidiyordum. DP yi sevmeyen bir aile olarak o sabah
sevindiğimizi söylemeliyim. Ardından 1961 yılındaki ekonomik kriz sonrasında, boşaldığı
söylenen hazineyi doldurmak için halktan altın yüzük, bilezik vs lerini devlete
hibe etmeleri istenmişti. Annem babam da altın yüzüklerini vermişler yerine
nikel birer yüzük almışlardı. Daha sonra o hibe edilen değerlerin başına gelenleri
gazetelerden okumuştuk. İhtilal ile iktidardan düşürülenler Yassıada’da kurulan
mahkemede yargılandılar. Her akşam radyoda o günkü yargılamayı dinliyorduk. Mahkemeyi
izlemek isteyenler Dolmabahçe’den kalkan vapurla adaya götürülüyorlardı. Annem
babam da gitmişti. Gördüklerinin Onları üzdüğünü anlamıştım. Sonunda düşürülen
iktidarın eski başbakanı ve iki bakanı idam edildi. Normal mahkemede aynı
kararların alınamayacağını herkes bilmektedir.
22 Şubat 1962 tarihinde
Kara Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir’in liderliğinde denenip başarısız olan, af
edildikleri halde 20 Mayıs 1963 tarihinde aynı kişilerle tekrar denenip yine
başarısız olunan darbe girişimleri olmuştu. Talat Aydemir’in idama mahkûm
olması üzerine Yeldeğirmeni’ndeki akrabalarının üzüntülerini biliyorum. Ayrıca
yine insanlar ölmüştü. Harp Okulundaki o dönemin bütün öğrencileri yargılanmış,
cezalandırılmış, okuldan atılmıştı. Ayrılık Çeşmesi Sokakta oturan Harbiyeli
ağbimiz de cezalandırılanlardandı.
12 Mart 1971
tarihindeki muhtırada Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvetlerinde mimar olarak
yedek subaylığımı yapıyordum. Belki de şanstı o sırada asker olmam. Bir gece kaldığım
bekâr subaylar misafirhanesinden bazı muvazzaf subay arkadaşlarımız rütbeleri sökülerek
götürülmüştü. Bir gün Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur gelmişti. Bütün
subaylar sinema salonunda toplanmıştık. Konuşmasında, bazı anarşist guruplar
içinde subayların da bulunduğunu söylemişti. Onların, anarşist olmaları kadar
gurupta başka bir sivilin liderliği altında bulunmalarını da içine
sindiremediğini ifade etmişti. Salonda
10 civarı yedek subaydık. Yani sivildik. Ben kendi adıma çok alınmıştım. 12
Mart muhtırası benim 68 kuşağıma yapılmıştı. Ardından ekonomi bozulmuş, kurulan
sıkıyönetim mahkemeleri ile 27 Mayıstaki 3 idamın rövanşı alınır gibi 3 genç
arkadaşımızı asmışlardı. Normal mahkemelerde bu sonuç olmazdı.
12 Eylül 1980 de eşimle
Bodrumda tatildeydim. Sabah radyoda Hasan Mutlucan’ın türkülerini duyunca ’İhtilal
oldu’ demiştim eşime. Bilmiştim. 12 Eylül darbesi, ekonomik kriz dolayısıyla
alınan 24 Ocak 1980 tarihli kararların rahat uygulanmasını sağlamıştır. Bir de
sıkıyönetim mahkemelerinde idama mahkûm olanlar ve sayısı belli olmayan
kaybolan tutuklular olmuştur. Normal şartlarda bunlar da olmazdı.
28 Şubat 1997 de ise Ankara’ya
eşimin resim sergisinin açılış kokteyli için gelmiştik. Akşam oteldeki odamızda
haberleri dinledikten sonra eşime ‘Bu resmen darbe.’ demiştim. Bu sefer başka bir
kesimin canı yanmıştı. 2001 ekonomik krizinin başlangıcı 1998 de çıkarılan çek
yasası ile başlamıştır.
28 Nisan 2007
E-Muhtırası artık askerin kışlasından çıkmaması gerektiğinin işareti olmuştur
bana göre. Diğer yandan yine ABD deki Mortgage krizinin ekonomik sıkıntısı bir
yıl sonra bizi de etkilemişti.
15 Temmuz Gecesi TBMM
15 Temmuz 2016 da gece 23.30 da Yalova'da sahilde otururken yan masadan 'Ankara'da uçaklar alçak uçuş yapıyormuş' sözlerini duydum. Eve gelip TV yi açtığımda yeni bir darbeyle karşılaştığımızı öğrendim. Darbe konusunda uzman değilim. O sebepten yapılanın
detaylarına giremiyorum. Darbeyi halk sokağa çıkarak, siyasi partiler TBMM ye
girerek önledi. TBMM nin uçaklarımız tarafından bombalanması çok üzücü. Başarılı
olamayan darbe girişiminde 100 lerce insanımız ölmüştür. Yaptığından habersiz
olanların olduğu da yazılmaktadır. Onlar dâhil hepsine üzülelim.
Tanık olduğum bütün
darbeler sevmediğim iktidarlara yapılmıştı. Ancak hepsinde halkın üzerindeki
olumsuz sonuçları yaşamış biriyim. Her darbe ülkeyi 10-20 yıl geriye
götürmüştür. Darbe idareleri, en beğenilmeyen iktidarlardan daha iyi değildir.
Saçmaladığım zaman
babam dalga geçerek derdi ki ‘Çamlıca Tepesine çık kendine akıl fikir ihsan
etmesi için Allaha dua et.’ ‘Neden Çamlıca Tepesi?’ diye sorduğumda, gülerek ‘Yüksekten
sesini daha kolay duyurursun.’ Derdi. Yaşasaydı, bugün çok kişiye aynı şeyi
söylerdi herhalde.
Arif Atılgan Temmuz
2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder