Kent
Öyküleri
YELDEĞİRMENLİ BÜYÜĞÜM SAMİ AĞBİ
Sami Ağbi, Nedimin Kahvesinin sözü geçer insanlarındandı.
Sandalyesine oturur, hafif gözünü kısarak konuşurdu. Dudak tiryakisi olduğundan gözlerini sigara dumanından koruyordu sanırım. Karşısındaki insanı
kırmadan eleştirirdi. Bu sebepten herkesin sevdiği saydığı bir kimlikti. Yaz
mevsiminde gittiğimiz DDY Kampında da, o yıllarda slip mayo modası olmasına
rağmen, şort giymekten vazgeçmez yine kendi kişiliğini ortaya koymuş olurdu. Büyüklerimizden
Ona Arnavut Sami dediklerini duymuştum.
Semtte üniversiteye giden sayılı kişilerdendim. Sami Ağbi dâhil
çevremden özel ilgi görürdüm. Bu durumdan dolayı genç yaşımın da etkisiyle kendimce
havalanmıştım. Bu duyguma kendimce sebep te bulmuştum. Özellikle kahvehanelerde ağırlıklı sohbet
konusu futbol olmaktaydı. İçinde bulunduğum 1968 kuşağının ilgilendiği sosyal-kültürel
konular ise pek konuşulmamaktaydı.
Bir gün yine futbolu sohbet ediyorduk. Rahmetli Sami Ağabey
konuyu benim sevdiğim tarafa çekivermişti.
Futbolun insanları oyalamaya yaradığını, İspanyada Diktatör
Franco’nun bu amaç için kullandığı 3F formülündeki ilk F nin Futbol, diğerlerinin
Fado (arabesk müzik) ve Fieasta (eğlence) olduğunu söylemişti. Franco, 1945
yılında yakın arkadaşı Kont Barnebau’yu Real Madrid takımının başkanı yapmış ve
ona kendi adını vereceği 100.000 kişilik bir stat inşa ettirmişti. Barnebau,
Real Madrid takımına dünyanın en iyi futbolcularını satın alarak yenilmez bir
takım kurulmasını sağlamıştı. Bu takımın zaferleri ile coşan halka çektiği sıkıntılar
unutturulmaktaydı.
Sami Ağabey o kadar basit ve anlaşılır bir şekilde
anlatıvermişti ki bütün bunları. Sanki benim içimi okumuştu. ‘Futbolun içinde
de sosyal-kültürel konular vardır.’ diyordu bana. Semtlerde kendilerini belli
etmeyen bilge insanların olduğu kanaatine varmıştım.
O gün bugün her insanın değerli olduğunu kabul eder, her
insanı dikkatle dinlerim.
ARİF ATILGAN TEMMUZ 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder