Kent Öyküleri
YELDEĞİRMENLİ ESKİ ARKADAŞIM
Bizim sokağın takımı
Beyaz Şimşeklerde oynatıyordum Onu ve birkaç akrabasını. O da üniversitede
okuduğu için kafa dengiydi. Akranımdı, iyi arkadaştık. İkimiz de sol görüşte idik.
Dünyaya bakışımız aynıydı. Ben sağiç oynardım, o soliç. Beni sever, sayardı.
1970 yılında askere birlikte
gitmiştik. Akşam Haydarpaşa Garından trene binmiş, sabaha kadar şarap içerek
yaptığımız sohbetle kendimizce dünyayı kurtarmıştık. Ertesi gün öğleye doğru Polatlı
Yedek Subay Topçu Okuluna teslim olmuştuk.
1972 yılında 3 yıl
Karaköy’de bir şirkette mimar olarak çalışmıştım. O da oralarda bir şirkette
muhasebeci olarak çalışıyordu. Vapurda, sokakta rastlıyor, sohbet ediyorduk.
O yıllarda henüz halı
sahalar yoktu. Bir gurup arkadaş Fenerbahçe Burnunda Pazar günleri top
oynuyorduk. Maç sonrası Fenerbahçe’nin tesislerinde çay içerken Ona
rastlıyordum. Sanırım aynı gün O da kendi arkadaşlarıyla top oynuyordu o
çevrede.
Akrabası Ufuk’a
rastlamıştım Kadıköy çarşısında. Onun, Ülkenin gıda sektöründeki en büyük
şirketlerinden biri olan Ülker'in sahibinin kızıyla evlendiğini söylemişti. Tutucu olan
Aile, Onu çalıştığı yerde tanımış.
İyi insandı, iyiliğini
isterdim. ‘Tutucu çevreye uyum sağlayacak mı?’ Diye sormuştum Ufuk’a. ‘Sorun
yok.’ demişti.
Yıllar geçti. Görüşmüyorum
ama uzaktan yeni haliyle mutlu olduğunu görüyorum. Onun adına
seviniyorum.
2007 yılında
YELDEĞİRMENİ kitabımın ilk baskısı siyah beyaz çıkmıştı. Yeldeğirmeni’yle ilgili
belli kişilere, imzalayarak birer tane hediye etmeye karar vermiştim.
Diğerlerine olduğu gibi Ona da postayla
göndermiştim.
Bir tek Ona gönderdiğim
kitap geri geldi. Adreste öyle biri yokmuş.
O kitabı saklıyorum.
Arif Atılgan Haziran
2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder