Kent Mektupları
KENT
MÜCADELESİ
Arif Atılgan
Son yıllarda özellikle
İstanbul’da çeşitli planlar, projeler ortaya konmakta veya
gerçekleştirilmektedir. Bunların çoğunluğunun kentlinin istediği yatırımlar
olmadığı veya kentle ilgili bilimsel yatırımlar olmadığı yapılan itirazlardan
belli olmaktadır. Bu anlamda bazılarının bölgede yaşayanlar tarafından
desteklendiği bazılarının ise desteklenmediği görülebilmektedir.
Genellikle o bölgede yaşayan
insanlar yapılacak projeye, kendilerine maddi zarar getiriyorsa karşı, yarar
getiriyorsa taraf olmaktadırlar. Bu durumu insanlarımızın toplumsal düşünme
reflekslerinin geliştirilmediği, aksine kişisel düşünme reflekslerinin
geliştirildiğine verebiliriz. Yani bizim insanımız genelde kişisel çıkarına
göre hareket etmektedir. Ancak toplumun çıkarına olmayan projelerin aslında
kişinin de çıkarına olmadığını bilebilmek gerekir. İlk anda kişinin çıkarı
varmış gibi görünse de daha sonra konunun daha büyük bir şekilde kişiye ve
topluma zarar olarak döneceği bilinmelidir.
Genelde kentsel dönüşüm projeleri
bulundukları alana rant kazandıracak şekilde üretilmektedirler. Buralarda
yaşayan insanlar da bu ranttan kendilerine pay çıkacağını düşünerek o
projelerin yapılmasından yana olabilmektedirler. Hâlbuki o projelerin kendileri
için en iyi niyetlerle gerçekleştirildiğini bile düşünsek, bitirildiklerinde
oralarda artık o insanların yaşayamayacakları bellidir. Zira buralara gelecek
olan yeni üst düzey ekonomik durumdaki insanlar bölgeyi pahalı yaşanacak bir
hale getireceklerdir. Dolayısıyla eski sahipler belki pahalı gayrimenkul sahibi
olacaklar, ancak gelirleri artmayacağı için buralarda yaşayamayacaklardır. Zaten
kentsel dönüşüm projelerinin amacı, kentin binaları ile birlikte halkını da dönüştürmektir.
İşte bu projelere karşı çıkan
kentliler kent mücadelesinde öncelikle bu insanlara işin doğrusunu
anlatabilmelidirler. Onlara kendilerinin kent dışına gönderilmek istendiklerini
ve bir şekilde bu amacın gerçekleşeceğini açıklayabilmelidirler.
Kent mücadelesi yapanlar
genellikle çeşitli etkinlikler düzenlemekte ve o şekilde konuya kamuoyunun
dikkatini çekmek istemektedirler. Dolayısıyla son yıllarda ortaya kent
mücadelesi etkinlikleri şeklinde yeni bir etkinlik cinsi çıkmıştır. Bu
etkinlikler konser, sergi, basın açıklaması, yürüyüş, gezi vs şeklinde
çeşitlenmektedir. Bunlara bağlı olarak ta sektörü bile oluşabilmektedir. Evet,
çok iyi niyetle yapılan bu etkinliklere insanlar büyük emek sarf etmektedirler.
Ancak etkinlikler, bir süre sonra etkilerinin azalması sebebi ile olsa gerek, proje
sahipleri tarafından demokrasinin gereği olarak yapıldıkları ifade edilerek
sempatiyle bile karşılanabilmektedirler. Bu etkinlikler dolayısıyla yapılan
ufak tefek değişiklikler ise eleştirilerin göz önüne alındığı şeklinde gösterilebilmektedir.
Yani projelere sanki daha bir meşruiyet kazandırılmaktadır. Öte yandan kent
mücadelesi etkinlikleri dolayısıyla ünlenen etkinlik ve kişiler olabilmektedir.
Burada iyi niyetli, kentine sahip
çıkan insanlar görevlerini yapmanın huzuru içersinde olmaktadırlar. Ancak
projeler de gerçekleştirilmektedir.
Bu mücadelede amaç ve araç iyi
tespit edilmelidir. Amaç projenin engellenmesidir. Yapılacak olan tüm
etkinlikler ise bu amaç için araçtır. O zaman amaç için daha aklıselim
düşünmekte yarar vardır. Yanlış bir projeye en etkin nasıl engel olunabilir?
Bence öncelikle orada yaşayan
insanlar ele alınmalıdır. O insanlara proje çok iyi bir şekilde anlatılabilmeli
ve ileriki zamanlarda kendilerinin uğrayacağı zararlar açıklanmalıdır. Bu
insanlar ikna edildikten sonra, kentin diğer insanlarının uğrayacağı zararlar da
onlara ayrıca anlatılmalıdır. Dolayısıyla, ikna olan halk kitleleri hep
birlikte karşı duruşlarını sergilerlerse Projeleri yapacak olan siyasetçiler
amaçlarından vazgeçebilirler. Siyaset Ülkemizde popilisttir. Halkın istemediği
şeyi yapmaya asla cesaret edemez.
Yani gerçekten kent mücadelesinde
başarılı olunmak isteniyorsa konu kentliyle birlikte kotarılmalıdır.
Örneğin: Fikirtepe ve Haydarpaşa
projelerinde bu projelerden etkilenecek olan Fikirtepe, Kadıköy, Yeldeğirmeni, Üsküdar,
Moda, Acıbadem semtlerinde yaşayan insanlar kendilerinin kazançlı çıkacaklarını
düşünmektedirler. Siyaset ve şirketler onları bu konuda ikna etmişlerdir. Karşı
duranlar o insanları tersine ikna edemezlerse ne kadar etkinlik yaparlarsa
yapsınlar o projeler hayata geçirileceklerdir.
Yaşanmış örneklere bakılırsa yukarıda
yazılanların doğruluğu ortaya çıkar sanırım. Ayrıca kent için mücadelenin
sınırlarını da iyi tarif edebilmek gerekmektedir.
Kent mücadelesinin nasıl
yapılması konusunda benim düşüncelerim bu şekildedir. Kesinlikle daha başka ve
etkili, benimde saygı duyacağım fikirler de vardır. Bunların hepsinin
tartışılması ve o şekilde sağlıklı sonuç alan kent mücadelelerinin bulunması
şarttır. Bu şekilde daha bilinçli, daha etkili mücadele modelleri bulunabilecektir.
Şurası bellidir ki şimdiye kadar yapılanlar sonuç alıcı olamamışlardır.
Aksi takdirde Kentimizde her gün
kent mücadelesi etkinlikleri yapılacak, ama sonuçta hem karşı çıkılan projeler
gerçekleşecek hem de o mücadeleler sırasında yapılan etkinliklerden bazıları ve
rol alan kişileri ünlenecektir.
ARİF ATILGAN ŞUBAT 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder