7 Ağustos 2015 Cuma

Kent Mektupları




KENT MÜCADELESİ
Arif Atılgan

Son yıllarda özellikle İstanbul’da çeşitli planlar, projeler ortaya konmakta veya gerçekleştirilmektedir. Bunların çoğunluğunun kentlinin istediği yatırımlar olmadığı veya kentle ilgili bilimsel yatırımlar olmadığı yapılan itirazlardan belli olmaktadır. Bu anlamda bazılarının bölgede yaşayanlar tarafından desteklendiği bazılarının ise desteklenmediği görülebilmektedir.

Genellikle o bölgede yaşayan insanlar yapılacak projeye, kendilerine maddi zarar getiriyorsa karşı, yarar getiriyorsa taraf olmaktadırlar. Bu durumu insanlarımızın toplumsal düşünme reflekslerinin geliştirilmediği, aksine kişisel düşünme reflekslerinin geliştirildiğine verebiliriz. Yani bizim insanımız genelde kişisel çıkarına göre hareket etmektedir. Ancak toplumun çıkarına olmayan projelerin aslında kişinin de çıkarına olmadığını bilebilmek gerekir. İlk anda kişinin çıkarı varmış gibi görünse de daha sonra konunun daha büyük bir şekilde kişiye ve topluma zarar olarak döneceği bilinmelidir.


Genelde kentsel dönüşüm projeleri bulundukları alana rant kazandıracak şekilde üretilmektedirler. Buralarda yaşayan insanlar da bu ranttan kendilerine pay çıkacağını düşünerek o projelerin yapılmasından yana olabilmektedirler. Hâlbuki o projelerin kendileri için en iyi niyetlerle gerçekleştirildiğini bile düşünsek, bitirildiklerinde oralarda artık o insanların yaşayamayacakları bellidir. Zira buralara gelecek olan yeni üst düzey ekonomik durumdaki insanlar bölgeyi pahalı yaşanacak bir hale getireceklerdir. Dolayısıyla eski sahipler belki pahalı gayrimenkul sahibi olacaklar, ancak gelirleri artmayacağı için buralarda yaşayamayacaklardır. Zaten kentsel dönüşüm projelerinin amacı, kentin binaları ile birlikte halkını da dönüştürmektir.

İşte bu projelere karşı çıkan kentliler kent mücadelesinde öncelikle bu insanlara işin doğrusunu anlatabilmelidirler. Onlara kendilerinin kent dışına gönderilmek istendiklerini ve bir şekilde bu amacın gerçekleşeceğini açıklayabilmelidirler.

Kent mücadelesi yapanlar genellikle çeşitli etkinlikler düzenlemekte ve o şekilde konuya kamuoyunun dikkatini çekmek istemektedirler. Dolayısıyla son yıllarda ortaya kent mücadelesi etkinlikleri şeklinde yeni bir etkinlik cinsi çıkmıştır. Bu etkinlikler konser, sergi, basın açıklaması, yürüyüş, gezi vs şeklinde çeşitlenmektedir. Bunlara bağlı olarak ta sektörü bile oluşabilmektedir. Evet, çok iyi niyetle yapılan bu etkinliklere insanlar büyük emek sarf etmektedirler. Ancak etkinlikler, bir süre sonra etkilerinin azalması sebebi ile olsa gerek, proje sahipleri tarafından demokrasinin gereği olarak yapıldıkları ifade edilerek sempatiyle bile karşılanabilmektedirler. Bu etkinlikler dolayısıyla yapılan ufak tefek değişiklikler ise eleştirilerin göz önüne alındığı şeklinde gösterilebilmektedir. Yani projelere sanki daha bir meşruiyet kazandırılmaktadır. Öte yandan kent mücadelesi etkinlikleri dolayısıyla ünlenen etkinlik ve kişiler olabilmektedir.

Burada iyi niyetli, kentine sahip çıkan insanlar görevlerini yapmanın huzuru içersinde olmaktadırlar. Ancak projeler de gerçekleştirilmektedir.

Bu mücadelede amaç ve araç iyi tespit edilmelidir. Amaç projenin engellenmesidir. Yapılacak olan tüm etkinlikler ise bu amaç için araçtır. O zaman amaç için daha aklıselim düşünmekte yarar vardır. Yanlış bir projeye en etkin nasıl engel olunabilir?

Bence öncelikle orada yaşayan insanlar ele alınmalıdır. O insanlara proje çok iyi bir şekilde anlatılabilmeli ve ileriki zamanlarda kendilerinin uğrayacağı zararlar açıklanmalıdır. Bu insanlar ikna edildikten sonra, kentin diğer insanlarının uğrayacağı zararlar da onlara ayrıca anlatılmalıdır. Dolayısıyla, ikna olan halk kitleleri hep birlikte karşı duruşlarını sergilerlerse Projeleri yapacak olan siyasetçiler amaçlarından vazgeçebilirler. Siyaset Ülkemizde popilisttir. Halkın istemediği şeyi yapmaya asla cesaret edemez.

Yani gerçekten kent mücadelesinde başarılı olunmak isteniyorsa konu kentliyle birlikte kotarılmalıdır.

Örneğin: Fikirtepe ve Haydarpaşa projelerinde bu projelerden etkilenecek olan Fikirtepe, Kadıköy, Yeldeğirmeni, Üsküdar, Moda, Acıbadem semtlerinde yaşayan insanlar kendilerinin kazançlı çıkacaklarını düşünmektedirler. Siyaset ve şirketler onları bu konuda ikna etmişlerdir. Karşı duranlar o insanları tersine ikna edemezlerse ne kadar etkinlik yaparlarsa yapsınlar o projeler hayata geçirileceklerdir.

Yaşanmış örneklere bakılırsa yukarıda yazılanların doğruluğu ortaya çıkar sanırım. Ayrıca kent için mücadelenin sınırlarını da iyi tarif edebilmek gerekmektedir.

Kent mücadelesinin nasıl yapılması konusunda benim düşüncelerim bu şekildedir. Kesinlikle daha başka ve etkili, benimde saygı duyacağım fikirler de vardır. Bunların hepsinin tartışılması ve o şekilde sağlıklı sonuç alan kent mücadelelerinin bulunması şarttır. Bu şekilde daha bilinçli, daha etkili mücadele modelleri bulunabilecektir. Şurası bellidir ki şimdiye kadar yapılanlar sonuç alıcı olamamışlardır.

Aksi takdirde Kentimizde her gün kent mücadelesi etkinlikleri yapılacak, ama sonuçta hem karşı çıkılan projeler gerçekleşecek hem de o mücadeleler sırasında yapılan etkinliklerden bazıları ve rol alan kişileri ünlenecektir.

ARİF ATILGAN ŞUBAT 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder