Kent Mektupları
TARİHİ BİNALARDA ÇIKAN YANGINLAR
Arif Atılgan
İstanbul tarihte de
yangınları ile ünlü bir kent idi. Gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet döneminde
çıkan yangınlar tüm semtleri yok edebilecek büyüklükte olmuşlar. Özellikle yaz mevsiminde patlıcan kızartırken
çıkan bu yangınlara halk patlıcan yangınları adını koymuştu. Patlıcan tavasını
ateşte unutmak veya kızgın yağın içersine su damlaması sebebiyle çıkan
yangınlar önce evi, daha sonra bütün sokağı ve mahalleyi sarmaktaydı. Evlerin
birbirlerine bitişik veya yakın olması, sokakların dar olması sebebiyle yangın kısa
sürede sokağa ve semte yayılabilmekte idi.
Ahşap, geleneksel
mimari tarzlarımızda yer alan önemli bir malzeme olduğu için konut yapımında
oldukça ağırlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Ahşap malzemeyle inşa edilmiş
binalardan günümüze kalanlar yangına karşı oldukça zayıf durumdadırlar. Bugün içersinden elektrik tesisatlarının
geçtiği, insanların kalabalık bir şekilde kamusal anlamda hor kullandığı bu
binalar yangına karşı sıkı önlemlerle korunmak zorundadırlar.
Son 10 yılda tarihi
binalarda çıkan yangınlara bakarsak:
13 Temmuz2002 Gazi
Osman Paşa İlk Öğretim Okulu Yangını: Bina 1876 yılında 2. Abdülhamid
tarafından inşa ettirildi. 1883 yılında mabeyin müşiri Gazi Osman Paşaya hediye
edildi. Daha sonra 1898 yılında 2. Abdülhamidin kızı Naime Sultan ile Gazi
Osman Paşanın oğlu Kemalettin Paşa evlenip yalıya yerleşince hem Gazi Osman Paşa
hem de Naime Sultan Yalısı olarak iki isimle anıldı. 1924 yılında hanedanın
yurt dışına gönderilmesiyle boş kalan yalı zaman zaman çeşitli amaçlarla
kullanılmıştır. 1944 yılında kamulaştırıldı ve Gazi Osman Paşa İlk Öğretim Okulu
olarak hizmete başladı. Yangın sebebi olarak elektrik kontağı teşhisi konmuş ama
daha sonra içeride benzin bidonları bulunmuş.
28 Kasım 2010
Haydarpaşa Gar Binası Yangını: Gar Binası 1906-1908 yılları arasında iki Alman
mimarın eseri olarak inşa edildi. Zamanın padişahı 2. Abdülhamid ülkeye demiryollarını
döşeyip demiryolu ulaşımını sağladıktan sonra başlangıç noktası olan Haydarpaşa’ya
görkemli bir yapı yapılmasını ister. Bir kenarı kısa, U şeklindeki Gar Binası
inşa edilir. U nun kısa tarafı liman tarafında, yük getiren gemilerle irtibat
sağlanabilmesi içindir. Uzun tarafı ise Kadıköy tarafında, yolcuların kullanabilmesi
içindir. Bu sebepten iki kola, hizmet birimleri fonksiyonlarına göre yerleştirilmiştir.
Gar Binası yanındaki limanla birlikte günümüze kalmış önemli bir endüstriyel kültür
mirasıdır. Yangına sebep olarak çatıda elektrik
kontağı ve izolasyon çalışmaları yapılırken meydana gelen kaza gösterilmiştir.
11 Şubat 2011Kılıç Ali
Paşa Camisi Yangını: Cami Kaptan–ı Derya
Kılıç Ali Paşa tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirmiştir. 1580 yılında Ayasofya’nın
küçük boyutlusu olarak düşünülmüştü. Yangın sebebi inşaat çalışmaları sırasında
kaza ve elektrik kontağı olarak açıklanmıştır.
19 Şubat 2011 Beyazıt Camisi
Hünkâr Kasrı Yangını: Kasır, 1506 yılında inşa edilmiş 500 yılık bir yapı idi.
İç tarafta padişahın namaz kıldığı ve halkı kabul ettiği bölüm vardır. Yangın sebebi
olarak elektrik kontağı tespit edilmiş.
23 Aralık 2012 Kapalıçarşı
Yangını: Kapalıçarşı 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa
ettiriliyor. 30.700 M2 alana yayılmış olan Çarşıda 66 sokak, 4.000 dükkân, 5
cami, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 24 kapı, 17 han bulunduğu
bilinmektedir. Yangın Örücüler Kapısında güvenlikçilerin kulübesinde çıkıyor.
Sebebi elektrik kontağı olarak gösterilmiş.
24 Aralık 2012 İl Milli
Eğitim Müdürlüğü Yangını: Bina 1800 lü yılların sonlarında inşa edilmiş. Gerek Osmanlı
ve gerekse cumhuriyet döneminde maarif vekâleti için kullanılmış. Yangın sebebi
elektrik kontağı olarak görünmüş.
22 Ocak 2013
Galatasaray Üniversitesi Yangını: 1856 yılında inşa edilen Dolmabahçe ve 1871 yılında
inşa edilen Çırağan Saraylarının hanedan ailesine yetmemesi sebebiyle 1870 li
yıllarda Balyan ailesine ek saray binaları inşa ettirilmiş. Bu binalara ikincil
binalar anlamında Feriye Sarayları adı konmuştur. 1924 yılında hanedan yurt
dışına gönderilince boşalan Feriye Saraylarından biri 1927 yılında Yüksek Denizcilik
Okulu oldu. Bu okul daha sonra Tuzlaya nakledilince burada 1982 yılında Anadolu
Deniz Meslek Lisesi yer aldı. Okul olan diğerlerinden birisi 1928- 1929 yılında
Kabataş Erkek Lisesi, birisi de 1965 yılında Galatasaray Kız Bölümü, 1992 yılında
Galatasaray Üniversitesi ve İlk Okulu oldu. Feriye Saraylarının diğer bir
bölümü ise lokanta olmuştur. Buradaki yangın sebebi olarak çatı arasından geçen
asansör kulesinin elektrik kablolarının aşırı ısınmadan dolayı erimesi ve
tutuşması tespit edilmiştir.
Galatasaray Üniversitesi
Bunlardan başka
Süleymaniye, Balat, Kadıköy, Adalar gibi eski semtlerde yanan ahşap binalar da
bulunmaktadır. Hepsinde genellikle sebep olarak elektrik kontağı gösterilmiştir.
Ön plana fazla çıkarılmayan diğer sebep ise inşaat çalışmaları sırasında pürmüz
kullanılmasıdır.
Araştırıldığında
yangınlarda otopark yapmak, rant sağlamak gibi art niyetlerle sabotajlar
olabileceği görülebilmektedir. Ancak her şeyi art niyete ve sabotaja bağlamak
işin kolayına kaçmak olarak düşünülmelidir. Özellikle dışı kâgir içi ahşap olan
binalar dışarıdan yangına karşı dayanıklı görüntüsü vererek insanları aldatabilirler.
Bu binaların ahşap kısımları yüz yıldan fazla süre kurumuş, kurtlanmış yani
yanmaya hazır bir durumdadır. Bu anlamda eski tarihi binalara yangın açısından
daha fazla dikkat etmemiz gerekir.
Bu binalar öncelikle
sigorta ettirilmelidirler. Zira sigorta şirketleri bu kadar değerli binaları
sigorta etmek için gerekli önlemlerin alınmasını isteyecektir. Önlemlerin
birincisi de yangın yönetmeliğine uygunluktur şüphesiz. Örneğin: 10/08/2009
tarihli Yangın Yönetmeliğinin içinde yer alan ‘Tarihi yapının ahşap
kısımlarında kullanılan elektrik kablolarının yangına en az 60 dakika dayanıklı
olması ve çelik boru içerisinden geçirilmesi gerekir’ cümlesi elektrik
kontaklarını ortadan kaldırabilecek önemdedir. Ancak bazı pratik bilgileri de
öğrenmekte yarar var. Bu anlamda:
-Bu binaların çatı
aralarında yüzlerce hatta binlerce güvercin bulunmaktadır. Güvercinlerin tüyleri,
gübreleri ve orada oluşan tozlar adeta yanmak için küçük bir kıvılcım bekleyen
nesnelerdir.
-Herhangi bir yangın tehlikesinden
sonra olay bitti denmemeli kesinlikle itfaiyeye haber verilerek gerekli kontrol
yaptırılmalıdır.
-Özellikle elektrik tesisatı
zorlanmamalı, sigortalar zor atması için güçlendirilmemelidir.
-İnşaat çalışmaları
kesinlikle restorasyon projesi ile yapılmalıdır. Zira bu şekilde olduğunda
denetim daha doğru gerçekleştirilecektir.
-Özellikle ahşap
yapılardaki inşaat çalışmalarında pürmüz kullanılmamalıdır.
-Bütün eski tarihi
binaların rölöve, restitüsyon projeleri elde edilmelidir. Aksi takdirde
yandıklarında aslına uygun olarak tekrar inşa edilebilmeleri oldukça güç
olmaktadır. ‘2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’ etkinlikleri olarak sadece tarihi
binaların rölöve, restitüsyon projeleri elde edilseydi bana göre İstanbul için çok
daha kalıcı ve hayırlı çalışmalar yapılmış olurdu.
-Tarihi binalar
mümkünse kalabalık ve kontrol dışı insanların bulunduğu fonksiyonlarda
kullanılmamalı, daha çok müze, kültür merkezi şeklinde değerlendirilmelidirler.
Eğer kalabalık insanların kullanacağı şekilde kullanılacaksa kesinlikle yangın
konusunda denetim ve uyarılar yapılmalıdır. Örneğin: Üçlü, beşli prizler
takılıp tellerin dayanamayacağı elektrik tüketimi olmamalı, sigara içilmemeli,
kül tablaları çöp kutusuna boşaltılmamalı vs .
-Yangın sırasında devreye
girecek yangın algılama ve uyarı, otomatik söndürme tesisatları
vs sistemleri
bulundurulmalıdır.
Yukarıdaki bilgilerden
hareketle eski tarihi binalara bakılırsa sadece Dolmabahçe Sarayının yangına
karşı önlemli olduğu belli olacaktır. Ancak onun da depreme karşı dayanıklılığı
tartışmalıdır sanırım.
Geçmişimiz, hafızamız,
tarihi kimliklerimiz olan tarihi ve eski binalarımızın değerlerini bilmeliyiz. Hatta
bilmekle yetinmeyip hissetmeliyiz.
ARİF ATILGAN MART 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder