HACI
MEHMET OVASI
Arif Atılgan
Hacı Mehmet Ovası güneyinde
Hacı Mehmet Köyü tepeliğinden kuzeyindeki denize doğru uzanan, doğusunda
Karatepe, batısında Emir Bayırı tepelikleri bulunan alandır. Ovanın ortasından
Safran Deresi akar.
Uydudan Hacı Mehmet Ovası
Akarsuların denize
döküldükleri bölgeler çoğunlukla düzlük alanlardır. Bu düzlüğe akarsuyun Taşma Alanı
denir. Taşma Alanları çok önceleri denizdir. Zamanla akarsuyun getirdiği
alüvyonlarla dolarak bataklık haline gelmişlerdir. Boş bırakılması gereken
Taşma Alanları, çevredeki yerleşimler için sel afetine karşı sigortadırlar. Hacı
Mehmet Ovası da ortasından akan Safran Deresinin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş
bir bataklıktır. Bu sebepten olsa gerek 1980 li yıllara kadar bu alana Sazlık
denirdi. Taşma alanlarının çok bereketli topraklar olduğunu söylemeye gerek
yoktur sanırım. Konunun uzmanlarına göre Yalova’nın jeolojik tarihindeki
bilgiler, sadece Ovanın değil Stada kadarki alanın da çok eski yıllarda deniz
olduğu şeklindedir.
Sazlık olarak adlandırılan
Ova, Hacı Mehmetlilerin mülkiyetindeydi. Ortasından Safran Deresinin de geçtiği
alan özellikle sulu tarım için çok elverişlidir. Ancak Yunanistan mübadili olan
Hacı Mehmetliler, orada öğrendikleri iş olan, buğday-tütün yetiştirmekle
uğraşmaktadırlar. Bu iş ise sırtlarda, tepelerde de yapılabilmektedir. Bu
sebepten Ovadaki arazilerini burada sulu tarım yapmayı bilen Safran Köylülere
satmayı tercih etmişlerdi.
Hacı Mehmet Köyünden Hacı Mehmet Ovası
Ova 1970 li yıllara
kadar mısır, fasulye, domates vs anlamında bahçecilik yapılan bir alandı. Safran
Deresinden kolay sulanan bahçelerdeki bitkiler o derece uzun olurdu ki arasında
dolaşan insanlar gözükmezdi. ‘İnsan eksen çıkar’ denilen kalitedeki toprakların
olduğu alan 1970 li yıllarda Yalova’nın ünlü elmalarının yetiştiği elma
bahçeleri ile kaplanmıştı. Meyvecilik yapılmaya başlanan alana, o yıllarda
tepelik bir yerden bakıldığında, alabildiğine meyve ağaçları görünür, bu
görüntü insanlara ferahlık verirdi.
Alan 1980 lerin
sonlarında ama yoğun olarak 1990 larda imara açıldı. Artık, bataklık ve tarım
toprağı özelliğini kaybeden Alan, Sazlık adıyla değil Hacı Mehmet Ovası adıyla
anılmaktadır. 3 kat, 5 kat derken yer yer kaçaklarıyla daha da yüksek yapılan
binaların oluştuğu Ova oldukça çirkin yapılaşmış bir bölge haline gelmişti.
17 Ağustos 1999
tarihinde yaşanan Marmara Depreminde korkulan hatta biraz da beklenen olmuş, bu
binaların hepsi yıkılmıştı. Deprem sonrası Hacı Mehmet Ovasından 2.000 in
üzerinde cenaze çıkmıştı. Yukarda bahsettiğim Ova topraklarının Hacı
Mehmetlilerden Safranlılara satılması sebebiyle Hacı Mehmet Ovasında daha çok
Safran Köylülerin can kayıpları olmuştu. İki köy arasında böyle garip, trajik
bir kader kayması yaşanmıştı.
Deprem sonrası Ovada
yine yapılaşma başladı. Günümüzde 3 kat imar verilen Alan Yalova’da
müteahhitlerin en gözde bölgelerindendir. Buradaki TOKİ konutlarının 11 MT
kazık temel yapılarak inşa edildiğini öğrendim. Belli ki zemin etüdü öyle gerektirmiş.
Ancak bilinir ki bu anlamdaki bataklıklarda sağlam zemin genellikle 30-35 MT
lerdedir. Bu derinlikte kazık temel yapılarak inşa edilen 3 katlı binaların
kazançlı olmayacağı bellidir. Dolayısıyla Radye Temel usulüyle inşa edilerek güven
elde edilmektedir. Yeni Yapı Yönetmeliğine göre inşa edilip Yapı Denetimi ile
denetlenen binaların depremde yıkılmayacaklarını ama zemine gömülebileceklerini
söyleyebiliriz. Deprem konusunda mühendislikteki amacın, bina ne kadar
hırpalanırsa hırpalansın içindeki insanların sağ çıkmalarının sağlanabilmesi olduğu
bilindiğine göre, "burada gerekenin yapıldığı düşünülebilinir".
Ben depremin dışında Ovada
olacak başka sakıncalara da dikkat çekmek istiyorum. Yukarda bahsettiğim Taşma
Alanlarının sel afetine karşı sigorta olabilme durumu yapılaşma dolayısıyla ortadan
kalkmış olmaktadır. Dolayısıyla fazla yağış olduğunda Ovadaki yerleşim alanı sel
afeti tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Diğer yandan Yalova’nın ortasından
denize dökülen Safran Deresi temizdir. Kimseyi önceden kabahatli göstermek
istemiyorum ama Hacı Mehmet Ovasında ortadan geçen Safran Deresinin çevresine, kaçak
atık su bağlama anlamında dikkat etmek gerekir. Böyle bir durumda Safran Deresi
İstanbul Kadıköy’deki Kurbağalıdere gibi olabilir.
Yazıyı hazırladığım
günlerden 13 Ağustos 2015 tarihinde, Yalova’daki evimizde yaşadığımız bir olayı
aktarmak isterim. Sabaha karşı komşumuzun ama artık bizim de sayılan köpekler
ağlar gibi uzun uzun ulumuşlar ve havlamışlardı. Uyanarak dışarıda yanlış
birileri mi var düşüncesiyle pencereden baktığımızda kimseyi görmemiştik. Akıl
erdiremeyip yattığımızda ise önce dipten ‘Güm’ diye sert bir vuruşu, sonrasında
da kısa süreyle sallandığımızı hissettik.
17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin yıldönümü yaklaşırken Deprem,
Yalova’ya ‘Beni Unutma’ diyordu.
Önceleri deniz sonraları
sırasıyla bataklık, sazlık, bahçelik, meyvelik, ova ve sonunda yarıdan fazlası imarlı
alan olan Hacı Mehmet Ovasının tarım alanı olarak kalmasını isterdim. Hiç
değilse yeşil alan olarak değerlendirilseydi diye düşünürüm. O zaman Yalova’nın
ortasında müthiş bir oksijen deposu sağlanarak, hem gözü hem de ciğerleri
ferahlatan bir alan elde edilmiş olurdu.
ARİF ATILGAN AĞUSTOS
2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder