DEPREM
Dünyamızda, yaşadığımız
kara parçaları Mağma tabakasının üzerinde yüzen adalar gibidir. Tektonik
Plakalar adıyla bilinen bu parçalar birbirlerini iterler. Birbirlerini iterken
kaydırdıkları hatlara fay hattı denir. Çok düşük hızda hareket eden plakalar itiliş
esnasında basınç biriktirirler. Oluşan basınç ise plakaların kaymasına sebep olarak
yer sarsıntılarını meydana getirir. Bu olaya deprem denir.
Deprem esnasında yeryüzünün
üstündeki ile altındaki topraklar yer değiştirirler. Dolayısıyla besin değeri
düşük toprak tabakası yeraltına, besin değeri yüksek toprak tabakası da yer
üstüne çıkarılmış olur. Bu şekilde doğadaki tarım toprakları yenilenmiş, daha verimli
hale sokulmuş olur.
Deprem tüm doğa
olayları gibi doğa harikası bir olaydır aslında.
İnsanlar depremi bu
şekilde bilip, onu yenmeye çalışmak yerine ona uygun yaşama kurallarını
oluşturmalıdırlar. Kentleri oluştururken, Fay Hattı üzerine yerleşim
getirmemelidirler. Diğer yandan yumuşak zeminlere bina yapmamayı veya 1-2 katlı
alçak bina yapmayı, sert zeminlere yüksek bina yapmayı tercih etmelidirler. Bu
arada bilinmelidir ki yumuşak zemine yüksek bina yapmaktan ne kadar kaçınmak
gerekiyorsa sert zemine alçak bina yapmaktan da o kadar kaçınmak gerekmektedir.
Kentlerde deprem sonrası toplanma alanları yaratılmalıdır. Ayrıca deprem olan
bir kente yardımın o kentten değil komşu kentlerden geleceği planlanmalıdır.
Zira yardıma gelecekler o kentte yaşıyorsa onların da depremle başlarının dertte
olacağı düşünülmelidir.
Doğal Gaz başta olmak
üzere elektrik, su gibi alt yapı hizmetleri depremde kontrol altında
olabilmelidir.
İnşaatların güvenli
yapılabilmesi sağlanmalıdır. Ancak inşaatlardaki en etkili Yapı Denetiminin
tüketici tarafından yapılacağı bilinci oluşturulmalıdır. Tüketiciler konut
alırken her şeyden önce yapının taşıyıcı sisteminin doğruluğuna dikkat
etmelidirler.
İnsan egosu olarak
gördüğüm çok yüksek binaları bir türlü sevmemişimdir. Bu binalar ile insan
doğayla dolayısıyla depremle yarışmakta, onu yenmeye çalışmaktadır adeta.
Umarım bir gün, gündüz
depremlerinde sadece biraz heyecanlanır ve sonra işimize devam ederiz, gece
depremlerinde ise sarsıntıdan uyanır ve sonra diğer yanımıza dönüp uyuruz.
ARİF ATILGAN 17 Ağustos
2015
Not: Depremin 10.
Yılında yazdığım yazı alttaki Link tedir. Okunursa değişiklik var mı
bilgilenilir sanırım:
17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ’NİN ONUNCU YILI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder