Kent Mektupları
YELDEĞİRMENİ’NDE SQUAT VE TAK
Arif Atılgan
YELDEĞİRMENİ’NDE SQUAT VE TAK
Arif Atılgan
Squat, son yıllarda batı ülkelerinde oldukça fazla
rastlanmakta olan bir olgudur. Uzun süre boş kalmış ev, tesis, alan gibi
mekânların bazı insanlar tarafından işgal edilmesi ve toplumsal bir amaç için
kullanılması anlamına gelmektedir. Örneklerine en çok Yunanistan’da
rastladığımız Squatların içersinde halkın sağlık, eğitim vs hizmeti için
kullanılanları bile görülmektedir. Boş kalan mekân bir süre gözlenmekte, sahip
çıkanının olmadığı tespit edilmekte ve sonra işgal edilmektedir.
Yeldeğirmeni’nde yaklaşık 25 yıldır kaba inşaat
seviyesinde kalmış boş bir yapı vardır. Duyduğum kadarı ile yapılacak konutlar
birden fazla kişiye satılmış, inşaatta imar yanlışları yapılmış ve içinden
çıkılmaz hukuki sorunlar içersine girilmişti. Yeldeğirmenlilerden meydana gelen
Yeldeğirmeni Dayanışması bu yapıyı işgal etmiş. Yapının içinden kamyonlarla
moloz çıkarmışlar, içersini temizlemişler, olabildiğince kapı pencere deliklerini
kapatmışlar. Yarattıkları yeni mekânı etkinlikleri için kullanmaya başlamışlar.
Etkinlikleri içersinde çeşitli konularda sunumlar, toplantılar olduğu gibi
semtteki yaşayanlara çeşitli yardımlarda bulunmak ta var. Örneğin: Hastaların
ve yaşlıların evlerine gidip yardım etmek, öğrencilere ders vermek, ihtiyacı
olanın ihtiyacını karşılamak vs gibi. Yapı tuğlalı halinde, içersi pek konforlu
değil ama onlar adeta çocukları gibi bu mekâna bakmaktalar. Orada mutlu
olmaktalar. Don Kişot adını verdikleri yapının sahipleri tapuları ile
gelirlerse çıkmayı da göze almışlar. Don Kişot bildiğim kadarı ile Türkiye’deki
ilk Squattır.Don Kişotun bulunduğu sokak olan Dua Tepe Sokağının diğer başında ise bileşenleri Kadıköy Belediyesi, Çekül Vakfı ve Kentsel Strateji Şirketi olan TAK (Tasarım Atölyesi Kadıköy) binası bulunmaktadır. Bu bina Kadıköy’ün en eski sinema binası olan, eski eser tescilli Özen Sinemasının yasa dışı olarak hangar haline getirilmesi, bir miktar büyültülmesi ve yan tarafındaki sokağın da içeri katılmasıyla oluşmuştur. Eskisiyle ilgisi olmayan yeni bina eski Özen Sinemasının mütevazı halinin aksine oldukça gösterişli ve lüks görünmektedir. Burada Kadıköy ve Yeldeğirmeni için tasarımlar yapılmaktadır. Kemal Kılçdaroğlu’na açılışı yaptırılan bu binadaki çalışmalara katkı koymak için üniversitelerimizin de buraya öğrencileriyle birlikte geldiklerini okuyoruz. Hatta buradaki çalışmalara Şehir Plancıları Odası tarafından ödül verildiğini de duyduk. İnsanlar ve kurumlar açılışını yapacakları, içersinde çalışacakları ve içersindeki çalışmaları ödüllendirecekleri binaların yasal olup olmadığını kontrol etmelidirler.
TAK (Tasarım
Atölyesi Kadıköy).
TAK binasının içinde Yeldeğirmeni Canlandırma Projesinin de yürütülmekte olduğunu duyuyoruz. Yeldeğirmeni Canlandırma Projesinin aslında semtin “soylulaşmasına” sebep olacağı hissedilmektedir. Mütevazı Yeldeğirmeni halkı buna aldırmamaktadır. Tanıtım, reklam vs ile adeta ticari bir meta olarak değerlendirilen semte bu şekilde daha üst ekonomik düzeydeki insanların gelmesi sağlanacaktır. Bu şekilde yakında oranın insanları orada ekonomik olarak yaşayamaz hale gelecekler ve semti terk etmek zorunda kalacaklardır. Kentsel dönüşüm ve “soylulaştırma” sadece Sulukuledeki veya Tarlabaşındaki gibi zorla gerçekleştirilmez. Galata veya Tophanedeki gibi ekonomik olarak da gerçekleştirilir, hatta kendiliğinden oluşabilir.
Yukarıdaki tarife göre TAK ın binası “soylulaşmış” bir bina olarak değerlendirilebilir. Ülkedeki “soylulaşma” projelerinin felsefesine oldukça uygundur. Aynı sokağın diğer başındaki Yeldeğirmeni Dayanışmasının Squat Binası ise o tip “soyluluğu” adeta ret etmektedir. ‘Asıl soyluluk olduğun gibi olmaktır, kendini başka göstermeye çalışmamaktır’ demektedir. Binaları olduğu gibidir, kendileri olduğu gibidir. Yeldeğirmeni Dayanışması, Squat binasındaki çalışmalarla semt insanına daha hayati ve yararlı işler yapmakta, bu şekilde başkalarına da örnek olmaktadır.
Mahalle Dayanışmaları ve platformların yerel yönetimler için çok önemli olduklarını ve onların gerçek Kent Konseyleri olacaklarını iddia ederim. Gerçekten bu oluşumları çok önemsemek gerekmektedir. Bunların içersine sızacak bazı kişi ve fikirlerden sakınılması ve dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Bu arada Belediyelerine başvuruda bulunup onlardan mekân, destek, yardım isteyen Mahalle Dayanışmalarının da Yeldeğirmeni Dayanışmasını örnek almalarını öneririm.
Yeldeğirmeni Dayanışmasına, 10 Kasım 2013 tarihinde Yeldeğirmeni’ni gezdirerek semtin tarihi kimliğini tanıttım. Onlara, belirleyeceğimiz bir tarihte Don Kişotta Yeldeğirmeni ile ilgili görsel sunum yapmaya da söz verdim. Semtimde böyle bir oluşum olması beni heyecanlandırmıştı doğrusu.
Yeldeğirmeni Gezisi.
Biz eski Yeldeğirmenliyiz. Onlar bizim zamanımızdaki komşuluk ilişkilerini canlandırmaya çalışıyorlar. Geçmiş yıllarda, Don Kişottan Taşlıbayır Sokağına doğru ikinci binanın yerinde bulunan iki katlı cumbalı müstakil evde teyzem otururdu. Yaşlanmasına rağmen çocuklarının yanına gitmemiş yalnız başına evinde, semtinde yaşamayı tercih etmişti. Çünkü: Yıllardır yaşadığı semtini, evini, komşularını ve alışkanlıklarını seviyor, onlardan kopmak istemiyordu. Orada komşuları onunla ilgileniyorlar, alışverişini yapıyorlar, ihtiyaçlarını karşılıyorlar, göz kulak oluyorlardı. O da kendi evinde mutlu bir şekilde anılarıyla yaşıyordu. Bizim semtimizde bu tip yaşayan başka insanlar da bulunurdu. Yeldeğirmeni Dayanışması, Don Kişotta bu anlamda çalışmalar da yapmakta, adeta eski semtin eski geleneklerini geriye getirtmektedir.
Don Kişot, 1600lü yıllarda İspanyada yayınlanan bir romanın kahramanıdır. Şövalye romanları okuyarak kendini şövalye hayal eden, mazlumları korumak, kötülere göz açtırmamak isteyen, bunun için devler yerine koyduğu yeldeğirmenleri ile savaşan bir hayalperesttir. Yeldeğirmeni’ndeki Don Kişot adlı Squatta da en ilkeli bir şekilde hayallerin gerçek olması mücadelesi verilmektedir.
ARİF ATILGAN KASIM 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder