Kent Mektupları
MAHALLE DAYANIŞMALARI
Arif Atılgan
Kentlerdeki rant iştah
kabartmaktadır. Bu sebepten buralarda bundan sonra da kenti kent olmaktan
çıkaracak birçok yoğun yapılaşmalar gerçekleştirilmek istenecektir. Bunlara
karşı yapılması gereken karşı duruşlara kent mücadelesi denmektedir. Kent
mücadelesi konuya özel olmalı başka konularla karıştırılmamalıdır. Ayrıca kent
mücadelesi, kişi veya kurumların kendi amaçlarını da kapsayan hale geldiğinde
halk tarafından samimiyetsiz bulunmakta destek bulamamaktadır.
Doğru adıyla Taksim
Gezisi Parkındaki eylemler şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da çok
tartışılacak, değerlendirilecektir. Bana göre bu eylemlerin halkımız için
önemli kazanımlarından biri mahalle dayanışmaları ve konuya özel platformların
kurulmaya başlanmasıdır.
Şimdiye kadar insanların
özellikle yerel yönetimlere muhalefet yapabilmeleri için kent konseyleri
bulunmakta idi. Ancak kent konseyleri muhalefet yaptıklarında belediyeleri
tarafından yeniden düzenlenebilmektedirler. Diğer yandan belediyelerin
kurdukları mahalle gönüllüleri ise zaten belediyesine destek vermeleri amacıyla
kuruldukları için muhalefeti hiç yapmamaktadırlar. İnsanların dernek kurarak
muhalefet yapmaları olasılığı da bulunmaktadır. Ancak bu yapının da yasal prosedür,
mekan kiralamak vs anlamında formalite ve maddi zorlukları bulunmaktadır.
Mahalle dayanışmaları
ve platformların bu tip zorlukları yoktur. İnsanlar elektronik ortamda
haberleşmekte, toplantı yapabilmekte, sorunlarını duyurabilmekte hatta eylem
yapabilmektedirler. Kentine sahip çıkanlar, Taksim eylemlerinden sonra yaz
mevsimi dolayısıyla parklarda toplantı yapmışlardı. Bu suretle toplantı
yapmanın da ille bir mekân gerektirmediğini keşfetmişlerdi. Kışın da kafelerde,
pastanelerde toplanacaklardır. Halkımız gerek
yerel gerekse merkezi yöneticilere gerçek muhalefetini bu şekilde yapabileceğini
anlamıştır.
Bu yapılanmalar yakında
yerel ve merkezi yönetimlere kendi adaylarını bile çıkarabileceklerdir. Belki
önümüzdeki seçim dönemi olamaz ama bir sonraki seçim döneminde bu olgunluğa
erişebilecekleri kesindir. Örneğin: Yıllardır Kadıköy’de Kadıköylüler kişiye ve
kişilere değil partiye oy vermektedirler. Bugün bu parti CHP dir. CHP bu
durumun farkına varmaz yine bildiği gibi davranır, halkın sesini duymazsa halk
kendi adaylarını çıkarabilecektir.
Asırlar önce insanlar
büyük tiyatro binalarında toplanıp gelecekleri için kararlarını kendileri
alırlarmış. Buna doğrudan demokrasi denirmiş ki demokrasinin hala o yöntemden
daha iyi uygulaması bulunamamıştır. Belki bundan sonra sosyal medya o tiyatro
binalarının yerini alır ve ideal uygulama olan doğrudan demokrasinin yeni
uygulaması keşfedilmiş olur.
Bu arada şimdiye kadar
halk herhangi bir konuda sesini duyurabilmek için medyaya ihtiyaç duymakta idi.
Bundan sonra artık sosyal medya buna gerek duyurmamakta halkın bu ihtiyacını
giderebilmektedir. Medyadaki köşe yazarları kadar okunan sosyal medya yazarları
oluşmaya başlamıştır. Sosyal medyaya konulmak istenen olumsuz değerlendirmelere
ise, medyada ne kadar olumsuzluk varsa sosyal medyada da o kadar olumsuzluk
vardır, cevabı verilebilir.
Taksim Gezisi Parkı
eylemleri halkımıza kendi işini kendisinin görebileceğini öğretmiştir. Bundan
sonra yerel ve merkezi yöneticilerin işleri oldukça zor olacaktır.
Endişem bu
yapılanmaların içersine sokulabilecek bazı kişiler ve fikirlerle onların
içerden sabote edilmeleridir. Veya belediyelerin çeşitli desteklerle onları kendi
yanlarına çekmeleridir. Bu şekilde
işlevsizleşmeleri veya yanlış yönlendirilmeleri olabilir. Mahalle dayanışmaları
ve platformlar kent mücadelesi konularına yoğunlaşmalı, başka konulara
enerjilerini dağıtmamalı, bu anlamda dikkatli olmalı, kendilerini
korumalıdırlar.
Mahalle dayanışmaları
ve platformlar gerçek özgür ve özerk kent konseyleri olacaklardır.
ARİF ATILGAN EKİM 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder