Haydarpaşa
DALGAKIRAN (MENDİREK)
Arif Atılgan
Haydarpaşa Rıhtımı’na Liman inşa
edilmesine karar verildikten sonra öncelikle lodos dalgalarından rıhtımı
korumak için Denize bir dalgakıran yapılması ihtiyacı doğmuştu. 1889 yılında
inşa edilen dalgakıran 595mt uzunluğundadır.
Dalgakıran
Ortasında 2. Abdülhamid için
dikilen hatıra sütunu bulunmaktadır. Sütunun deniz tarafına arma, kara tarafına
tuğra işlenmiştir. Bunların altında ise Padişaha yazılı kitabe yer almaktadır.
Yekpare mermer üzerine oyulmuş ve altın yaldızla bir Osmanlı yazı tarzı olan
Rik’a ile yazılmış olan Kitabede şu satırlar yer almaktadır:
Revnak Efzayı Sediri Şevket
Masiri Osmanî Essultan İbni
Sultan Elgazi Abdülhamid Han
Sani Hazretlerinin Yirmi
Beşinci Sene-i Devriye-i Cülusı
Hümayunlarının Hatıra-i Fahiresi
Olmak Üzere Anadolu Demiryolu
Şirket-i Osmaniyesi Tarafından
İşbu Amud Teyemmünen Rekz
Olunmuştur
1318
Hatıra Sütunu’nu o yıllarda
İstanbul’da bulunan ve oldukça tutulan İtalyan mimar Vallaury tasarlamıştı.
2. Abdülhamid için dikilen Hatıra Sütunu
Bir haberde, 1909 yılında
Selanik’e sürgün giden 2. Abdülhamid için orada Hamidiye Bulvarı başında Türk
Mezarları önünde bu Hatıra Sütunu’na benzer bir anıt çeşme yaptırıldığını
okumuştum. Orada Osmanlı (Türk) Çeşmesi olarak bilinen bu çeşmeyi buldum. Az da
olsa Hatıra Sütununa benzemektedir. Ancak bu ilişkiyi belgeleyemiyorum.
Selanik’te Osmanlı (Türk) Çeşmesi (Bulabildiğim)
Dalgakıranın iki başındaki deniz
fenerlerini ise Mühendis Mustafa Lütfü tasarlamıştır. Minare mimarisinden
esinlenerek inşa edilmiş olan deniz fenerlerinin kaidelerinin üzerindeki
kısımları 1960 yılında değiştirilmiştir.
1953 yılında Dalgakıranın 150mt
açığına 760mt uzunluğunda ikinci Dalgakıran inşa edilmiş, daha sonraki yıllarda
ikinci Dalgakıran 140mt uzatılmıştır. 1967 yılında yapılan çalışmalar sonunda
ise yeni Dalgakıranın boyu 1100mt ye çıkarılmıştır.
Limanın rıhtım uzunluğu ise 1903
yılında 302mt, 1953 yılında 650mt, 1967 yılında 2640mt olmuştur.
İki ucundaki deniz fenerlerinin
restütisyon projeleri hazırlanarak Dalgakıran’ın ilk haline döndürülmesi
çalışmasının yapılması gerekirken, bu yapının da Haydarpaşa Projesi’ne kurban
edilmek istendiği belli olmaktadır. İlgili projelerden birinde Dalgakıran,
ortasından kara ile birleştirilerek bir marina haline dönüştürülmektedir. Böyle
bir dönüşüm Dalgakıranla da, Dalgakıran’ın Tarihi ile de, İstanbul’la da,
İstanbul’un Tarihi ile de alay etmektir.
1980 li yıllara kadar
Haydarpaşa-Kadıköy arasında insanları taşıyan sandallar çalışırdı. 1960 lı
yılların ikinci yarısında bir yaz günü 4 arkadaş bu sandallardan biri ile
Dalgakıran’a balık tutmak için gitmiştik. Ancak gördük ki Dalgakıran esas
denize girmek için çok ideal bir yerdi. O günden sonra, başkalarının da öğrenip
burayı kalabalıklaştırmasına kadar ki birkaç yıl, yaz mevsimlerinde Dalgakıran
adeta bize özel bir plaj olmuştu. Her gün nevalemizi alarak oraya gidiyor,
akşama kadar hem denize giriyor hem de midye topluyorduk. Akşamüstü ise Avrupa
Yakası tarafındaki Deniz Feneri’nin dibindeki büyük düz kayanın üzerine
oturuyor, midyelerimizi tenekede pişirip, karşımızdaki Topkapı Sarayı’nın
üzerinden batmakta olan Güneş’in nefis kızıllığını seyrederek yiyip, içiyorduk.
Uzun süredir Dalgakıranlara insanlar çıkmıyor. Bu durumda rahatlayan kuşlar Dalgakıranlara öylesine yerleşmişler ki adeta burası kuş cenneti olmuş. Üstelik daha önce burada görülmeyen değişik kuşlar da artık gözlemlenmektedir.
Dalgakıran 100 yılı aşkın
zamandır denizin ortasında yalnızdır ve dalgaları kırmaktadır. Öyle de devam
etmelidir.
ARİF ATILGAN HAYDARPAŞA KİTABI
Dalga kıranin uzunluğunu merak ettim, verdiğiniz ayrıntılı bilgi için çok teşekkürler 😊
YanıtlaSil