14 Temmuz 2015 Salı

Kent Mektupları



SÜREYYA PLAJI VE BAKİRELER ANITI
Arif Atılgan

1874-1955 yılları arasında yaşayan Süreyya İlmen (Paşa) 2. Abdülhamid’in seraskerlerinden Rıza Paşanın oğludur. Aileden zengin olan Paşa 1. Dünya Savaşı sonrası askerlikten ayrılmış, ticarete atılmış daha da zengin olmuştur. Süreyya İlmen milletvekilliği de yapmış, ülkeye batı kültürünü getirmek için kendi doğrularına göre çeşitli çalışmalar ve eserler gerçekleştirmiştir.

Ülkemizde denize girme geleneği 1920 li yıllardan sonra İstanbul’a beyaz Rusların gelmesiyle başlamıştır. Önce deniz hamamları daha sonraları plaj tesisleri kullanılmaya başlanmıştır. Bazı plajlarda ise aynı zamanda bugünün motellerini andıran daha kapsamlı tesisler oluşturulmuştur. Plajları cazip hale getirmek için çeşitli tanıtımlar yapılmış, bu amaçla Milli Piyango İdaresi 7 Ağustos 1944 ve 31 Temmuz 1950 tarihli çekilişlerindeki biletlere plaj resimleri koymuştur.

Süreyya Paşanın Maltepe sahilinde patlıcan, salatalık, kabak vs yetiştirdiği bir sebze bahçesi bulunmaktadır. Paşa, 1939 yılında Kartal Kaymakamı Bahir Öztrak ve Maltepe Belediye Başkanı Kahraman Beyin ısrarları ile bu bahçelik alana plaj yapmaya karar verir. 20 Haziran 1939 tarihinde işe başlanır, 2. Dünya Savaşı dolayısıyla zaman zaman sekteye uğrayan çalışmalar 1946 yılında bitirilir. 8 Haziran 1946 tarihinde açılışı yapılan plaja, DDY geçici bir istasyon oluşturarak ve burada trenleri bir dakika durdurarak katkıda bulunmuştur. Daha sonra ise alt geçitle geçilen plajın arazisine kalıcı bir istasyon inşa edilmiştir. Açılışa gelemeyen Vali Lütfü Kırdar daha sonra haber vermeden plaja geldiğinde tesisleri beğenmiş ve plajdan Bağdat Caddesine asfalt yol yaptırarak tesislerin caddeye bağlanmasını sağlamıştır.

                                                                     Süreyya Plajı

Modern bir tesis olan Süreyya Plajı 80 1. Mevki soyunma odası, 200 den fazla 2. Mevki soyunma odası, büfe, gazino, hizmet odaları,  42 odalı otel ve 1 büyük evden ibarettir. 300 mt uzunluğunda denize cepheli bir kumsalı bulunmaktadır. Tesisler sadece plaj olarak değil yazlık, eğlence yeri, deniz sporları için de kullanılmakta idi. Plajda orkestra, restoran ve dans etkinlikleri yapılmakta idi. Süreyya İlmen 1947 yılında gazetelere ‘En son sistem tesisata malik olan plaj kabineleri lüks ve konforludur. Mükemmel gazino, fevkalade caz, nefis içki ve yemekler. Aileler için hususi odalar. Bütün banliyö trenleri plajın önünde durur. Kadıköy İskelesi’nden plaja muntazam otobüs servisleri; Karaköy’den de doğrudan doğruya plaja elverişli hususi motor servisleri’ şeklinde ilan vererek tesislerin tanıtımını da yapmıştı.

                                                                    Bir Tanıtım Afişi

Ayrıca Kadıköy’ün renkli siması Tayyareci Vecihi Bey’e plaj önüne 1-2 tayyare getirerek plaj ile adalar arasında uçuşlar yapması için büyük evin altında bir daire ayrılmıştı. Süreyya Paşa önceki tarladan dolayı maliyeye 5-10 TL vergi verirken, bir anda dikkatleri üzerine çeken plaj tesisleri dolayısıyla 10000 TL vergi vermeye başlamıştı. Üstelik bu tesisler çevredeki arazilere de değer kazandırmışlardı.

Süreyya İlmen plaja bir simge olması için eski Yunan tarihinde Bakireler Tapınağı (Temple des Vierges) olarak bilinen anıtı plaja yapmak istemiştir. Bakireler Tapınağına Avrupa’daki parklarda, su kenarlarında rastlandığı söylenmektedir. İnanışa göre Bakireler Tapınağını ziyaret eden gelinlik çağındaki genç kızlar koca bulmaktadırlar. Süreyya Plajında kıyıdan 50-60 MT açıkta bulunan küçük bir kayalık zeminin üzerine bu yapı tesis edilir. Sonraki yıllarda plajın simgesi haline gelen Bakireler Anıtı yaklaşık 3,5MT çapında 4MT yüksekliğinde 6 kolon üzerine konulmuş bir kubbe şeklinde idi. Ortasında ise Venüs heykeli bulunmakta idi. Yunan mitolojisinde Afrodit olarak bilinen, Roma mitolojisindeki Venüs denizin köpüğünden oluşmuş, istiridye kabuğu içersinden dünyaya gelmiş bir tanrıçanın adıdır. Süreyya İlmen anılarında bu anıtın plajla birlikte mi yoksa daha sonra mı yapıldığını yazmamış. Ancak başka yerlerde okuduğuma göre Bakireler Anıtının yapılması çeşitli sebeplerden dolayı gecikmiş ve 1953 yılında gerçekleştirilmiştir.

                                                                     Bakireler Anıtı

Eskiden insanlar plajlara giyinik gelirler oradaki soyunma kabinlerinde üzerlerini çıkarıp mayolarını giyerlerdi. Çıkışta yine bu kabinlerde bu sefer mayolarını çıkarıp giysilerini giyerler plajı o şekilde terk ederlerdi. Bazı plajlarda ise soyunma kabinlerinden başka bir de aile kabinleri vardı. Bunlar bir oda büyüklüğünde olur içersinde dinlenecek bir yatak da bulunurdu. Süreyya Plajı da bu çeşitlerdendi. Daha çok trenle gittiğim bu plajdaki anılarımı anlatmam uzun sürer. Ama herkes gibi benim de burada zaman geçirirken yaptığım en önemli işin kıyıdan Bakireler Anıtına kadar yüzerek gidip gelmek olduğunu söyleyebilirim. O yılları düşünürsek trenlerde kollarında plaj sepetleri ile kadınlar ve ellerinde havluya sarılmış mayoları ile erkeklerin olduğu görüntüler gözümüzün önüne gelir.

Süreyya Plajı ve Bakireler Anıtı yıllarca her kesin anılarında yer etmiştir.

Ancak,

Karacaahmet Mezarlığındaki 1. Adada Üsküdarlı bir hanıma ait olan anıt mezar da aynen Süreyya Plajındaki Bakireler Anıtı şeklindedir. S.Ö. isimli bu hanımı Süreyya İlmenin de tanıdığı söyleniyor. Zaten o yıllarda nüfusun çok az olması dolayısıyla her kesin birbirini tanıması çok doğaldır. 1947 yılında 35 yaşında kötü bir hastalıktan ölmüş olan bu genç hanımın mezarı ise yaklaşık 3MT çap ve 3,5MT yükseklikte, Bakireler Anıtının ölçülerine yakın ölçülerdedir. Tek fark, buradaki anıtın ortasında aynı yükseklikte bir kaide üzerinde Süreyya Plajındaki heykelin yerine S.Ö. nün yüksekte duran mezarının bulunmasıdır.

                                               Karacaahmet Mezarlığındaki Anıt Mezar

Doğrusu Süreyya Plajındaki ve Karacaahmet Mezarlığındaki birbirinin aynı olan iki anıttan hangisinin daha önce yapıldığını belgeleyemiyorum. Belki de birbirlerinden hiç haberleri yoktur.

İstanbul’un bin bir sırrı vardır. Ben Anadolu yakasının da sırları olduğunu iddia eden bir kişi olarak bu konuyu ortaya koyuyorum.

Yıllardır Süreyya Plajının simgesi, Maltepe Belediyesinin amblemi, Maltepe’deki Türkan Saylan Kültür Merkezinin modeli olan Bakireler Anıtının şeklinin aslı, Karacaahmet Mezarlığındaki bu anıt mezar olabilir mi?

Bugün doldurulan kıyı dolayısıyla plaj ortadan kalkmış, Bakireler Anıtı kıyı dolgu alanındaki süper marketin otoparkı içinde çukurluk bir köşede kalmış, içindeki heykel ise yok olmuştur. Birçok kişi önemli bir bölümü dolgu alanının altında kalmış olan Anıtı fark etmemekte, bir zamanlar denizin ortasında olduğunu bilmemektedir.

                                                  Bakireler Anıtının Bugünkü Durumu

Bu durum kullanılarak, Anıtın denizin ortasına taşınmasını ve birtakım tesisler yapılmasını doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Bilinmelidir ki hiç kimse dünyanın parasını hayır için harcamaz. Anıt yerinden oynatılmamalıdır. Burada yapılması gereken şey, en basit anlatımla Anıtın çevresinin deniz seviyesine kadar düşürülerek açılması ve kendisinin ortaya çıkarılmasıdır. İçersine çöp atılabileceği için etrafına havuz yapılması sakıncalı olacaktır. Ancak bir zamanlar suyun içersinde olduğunu hissettirebilmek için çevresine yapılacak düz platform ince fıskiyelerle ıslak tutulabilir. Bir plakete gerekli bilgilendirmeler de yazıldığı takdirde insanlar Bakireler Anıtını en iyi şekilde anlayacaklardır sanırım.

Kıyıda köşede kalmış birçok objenin çeşitli anıları bulunmaktadır. Bunları bilebilmek, en önemlisi hissedebilmek gerekir.
ARİF ATILGAN EYLÜL 2012

2 yorum:

  1. hiç olmazsa anıtın çevresini havuz gibi suyu hatırlatan bir mimari-peyzaj yapsaydık

    YanıtlaSil
  2. hiç olmazsa anıtın çevresini havuz gibi suyu hatırlatan bir mimari-peyzaj yapsaydık

    YanıtlaSil