14 Temmuz 2015 Salı

Kent Mektupları




ANADOLU YAKASI’NIN AĞAÇLARI
Arif Atılgan

İstanbul’un Anadolu Yakasındaki ağaçlarını konu eden bir yazı yazmaya ihtiyaç duyacağımı sanmıyordum. Ancak ağaçların ve ağaçlık alanların giderek yok olmaya başlaması, gelecekte yaşayacak olanlara bunları anımsatmak gerektiğini bana düşündürdü.

Kentin kuzeyinde Karadeniz’e kadar uzanan orman alanlarını öncelikle tespit etmiş olalım. Yapılmış ve yapılacak olan Boğaz Köprüleri sebebi ile bu ormanların da önemli kısmı eksilmiş ve eksilmeye devam edeceği belli olmuştur. Ancak bu yazıda ifade etmek istediğim alanlar yerleşimlere daha yakın olan, her gün gördüğümüz ağaç ve ağaçlıklardır.

Beykoz’dan başlarsak, Beykoz Ormanları, Kanlıca Mihrabat Korusu, Çengelköy Korusu, Kandillide Cemile Sultan ve Adile Sultan Koruları, Beylerbeyi Korusu, Fethi Paşa Korusu, Altunizade Validebağ Korusu, Karacaahmet Mezarlığı, Büyük ve Küçük Çamlıca Koruları, Dragos Korusu, Kayışdağı Ormanı, Başıbüyük Ormanı, Yakacık Aydos Ormanı, Pendik Gözdağı Tepesi ve Tuzla İçmeler Korusu. Daha kuzeyde ise Alemdağ ve Taşdelen Ormanları.

Bu alanlardan Beykoz Ormanlarının içersine birçok site inşa edilmiş, Beylerbeyi Korusu adeta yok olmuş, Karacaahmet Mezarlığı yer yer üzerinden yol geçirilerek küçültülmüş ve tarihi servi ağaçlarının azaltılmış oldukları görülmektedir. Büyük ve Küçük Çamlıca Korularının, Kayışdağı, Başıbüyük, Aydos Ormanlarının içersinde ise üniversite binaları dâhil birçok yapılaşmalar oluşmuştur. Alemdağ Ormanı neredeyse yok olmak üzere, Taşdelen Ormanı ise etrafındaki yapılaşmaların arasında sıkışmış kalmış bir durumdadır.

Kentin içerlerine girersek, Beykoz Çayırı, Göksu Çayırı, Kuzguncuk Tepesi, Altunizade Millet Parkı, Doğancılar Parkı, İngiliz Mezarlığı, Koşuyolu Parkı, Kadıköy Parkı, Moda Parkı, Yoğurtçu Park, Fenerbahçe Parkı, Özgürlük Parkı, Göztepe Parkı, Kozyatağı Parkı, Bostancı Kriton Curi Parkı, Küçükyalı Parkı, İdealtepe 50. Yıl Korusu ve Parkı isimlerindeki ağaçlık alanları görebiliriz.

Bu alanlardan Beykoz Çayırı, içersindeki tesisleşmelerden dolayı eski heybetinde değilse de önemli bir yeşil alan olarak göze çarpmaktadır. Göksu Çayırı 1. ve 2. Boğaz köprülerine şantiye alanı olarak kullanılmış, bir süredir otobüs duraklarının alanı olarak kullanılmak istenmektedir. Kuzguncuk Tepesi yapılaşmaya açılmak isteniyor, Kadıköy Parkı adeta parklıktan çıkmış durumdadır.

Ayrıca tarihe geçmiş olan Haydarpaşa Çayırının İbrahimağa-Acıbadem tarafı yok olmuş, Haydarpaşa tarafında ise tren rayları bulunmaktadır. Ancak bu alan da yakında Haydarpaşa Projesine kurban edilecektir. Yeldeğirmeni’ndeki küçük Paşa Çayırı, Fikirtepe Semtinin bulunduğu alandaki Uzun Çayır, Moda’da Moda Çayırı tamamen yok olmuştur. Kuşdili Çayırı ise otopark alanı olarak kullanılmakta ama ilk fırsatta üzerine alış veriş merkezi yapılmak istenmektedir.

Anadolu yakasında, yukarıda sayılan bütün alanlarda tarihi kimlik kazanmış ağaçlar da bulunmaktadır. Ancak insanlar, bu ağaçların yerleşim içersinde bulunanlarını sık sık görebilme şansına sahip olabilmektedirler. Örneğin: Beykoz Çayırındaki çınarlar, Altunizade Validebağ Korusundaki sakız ağaçları, Çengelköy’deki çınarlar, Küçük Çamlıca’da çeşme civarındaki ve Fenerbahçe Parkındaki tarihi ağaçlar, Yakacık’ta tarihi çeşme başındaki ve çay bahçesi içersindeki çınarlar, İdealtepe’de cadde kenarında kalmış çınar, Moda Burnundaki çitlembik ağaçları, Caddebostan’da yolun ortasında kalmış olan çınarlar, Bostancı meydanında çeşme başındaki iki çınar gibi.

                                                    Moda Burnundaki Çitlenbik ağacı

Bu arada kurutulan ağaçlar da bulunmaktadır. Kadıköy- Haydarpaşa sahilinde Ladikli Ahmed Ağa Çeşmesi (Servili Çeşme) yanındaki ağaç, Üsküdar Paşa Limanında ve Fenerbahçe Belvü’de yol ortasında kalmış olan ağaçlar, Moda burnundaki çitlembiklerden bir tanesi bunlardan bazılarıdır. Kuşdili Çayırı Koruluğundaki ağaçlar ise topluca yok olanlarındandır.  

                                                           Caddebostandaki Çınarlar

Aslında İbrahimağa’da Beş Kardeşler olarak bilinen, 1970 li yıllarda alana inşaatlar yapılması sebebi ile yok edilen ıhlamurları da saymak gerekir. Bu ağaçları Sultan Mecid’in (1839-1861) beş oğlu hep birlikte dikmişlerdi. Bunun için onlar, daha sonra dördü padişah olan Murad, Hamid, Reşad, Vahdeddin, Süleyman Efendilerin adları ile anılırlardı.

Ancak bu yazıyı yazmama sebep olan olay, kurutularak yok edilme sırası gelmiş gözüken ağaçlardır. Bunlar Caddebostan’da yol ortasında kalmış olan, Bostancı meydanındaki çeşme başında bulunan ve İdealtepe’de Büyük Yalı Deresinin yakınında caddenin kenarında kalmış olan çınar ağaçlarıdır. Aslında Moda Burnunda bir tanesi şimdiden yok olmuş, bütün eski fotoğraflarda görünen çitlembik ağaçlarını da bu listeye ekleyebiliriz.

                                                       Bostancı Mesydanındaki Çınar

Nedense yol ortasında kalan veya binaların manzarasını kesen ağaçların başına hep aynı kader gelmekte, bir şekilde kurutularak yok edilmektedirler. Hâlbuki Paşa Limanındaki ve Fenerbahçe Belvü’deki yol ortasında kalan ağaçların yanından yıllarca araçlar keyifle geçmişler, Caddebostan ve Bostancıdakilerin yanından ise hala geçmektedirler.

                                                                 İdealtepedeki Çınar

İbrahimağa’daki Beş Kardeşler olarak anılan ıhlamur ağaçları alçak taş duvarla çevrili yaklaşık 100 MT2 lik bir setin üzerinde, 5-6 MT çapında dairenin çevresine dikilmişlerdi. İki kişinin kucaklayamayacağı büyüklükte çapları ve bazılarının gövdesinde geniş kovukları bulunmakta idi. Hemen yanındaki futbol sahasında maç yaptığımızda bu ağaçların altını soyunma odası olarak kullanırdık.

Bostancıdaki Çeşme, yanındaki çınarlarla yolun ortasında bulunmakta idi. Burası, 4 no lu Kadıköy-Bostancı arasında çalışan tramvayların 1960 lı, otobüslerin ise 1980 li yıllara kadar son durağı olup Caddenin bittiği nokta idi. Tramvay ve otobüsler, yolcularını indirir bindirir ve Çeşmenin etrafından dolanarak Kadıköy’e dönerlerdi. Diğer araçlar ise Meydanın kara tarafındaki Tarihi Köprünün üzerinden minibüs caddesine devam edebilirlerdi.

Şu ağaçların ağzı dili olsa da gördüklerini anlatsalar diye bir söz vardır. Tarihi ağaçların yanında herkes bu sözü anımsasa, belki onların değeri anlaşılır diye düşünüyorum.
ARİF ATILGAN MİMDAP OCAK 2012













2 yorum:

  1. ah sevgili arif ..ne güzel bir yazı kalemine sağlık...bizim yeldeğirmeni sünget apartmanının avlusunda almanların diktiği iki güzelim atkestanesi hala yaşıyor..100 yıla yaklaşıyor ömürleri..sanırım hatırlıyorsundur ..iç yolun iki tarafındaki anıtsal ağaçlar...bir şey olacak diye ödüm kopuyor..bunların bakımı ilaçlaması var mı acaba..tabii ağaçlar yüksek..bunu yapan kurum ve belediye birimi olabilir mi..

    YanıtlaSil
  2. Doğru Sevgili Mesut. Bina bahçelerinde bile 100 yıllık ağaçlar var. Bunların hepsine sahip çıkabilmek gerekir.

    YanıtlaSil