19 Ocak 2015 Pazartesi


Yeldeğirmeni


YELDEĞİRMENİ SİNEMASI (ÖZEN SİNEMASI )
Arif Atılgan

Kadıköy’de ilk sinema ve tiyatro gösterileri Halid Ağa Caddesi’nin yanındaki Mısırlıoğlu ve Zamboğlu Bahçelerinde yapılırmış. Dik yokuş olan Yavuztürk Caddesi’ne çıkarken sol taraf Mısırlıoğlu adında bir Ermeni’ye aitmiş. Bu kişinin ölümünden sonra mirasçıları gelir elde etmek için bahçeyi sinema ve gazino işletmecilerine kiraya vermişti. Halid Ağa Caddesi ve Söğütlüçeşme Caddesi arasında kalan bu geniş alanda Mısırlıoğlu Malikânesi’nin mutfağı ve ahırı sinema olarak kullanılmıştı.

Mısırlıoğlu’nun arazisinin hemen yanındaki Bayramyeri Sokak’tan Altıyol’a kadar olan alan ise Zamboğlu isimli bir Rum bankere aitmiş. Bu alan da Zamboğlu’nun mirasçıları tarafından sinema ve gazino işletmecilerine kiraya verilmişti. Yazlık sinema olarak kullanılan bu alanda, daha sonraki yıllarda Bayramyeri kurulmaya başlanmıştır.

Kadıköy’de ilk sinema binası 1900 lü yılların başında inşa edilen, ilk ismi Febüs olan Apollon Tiyatrosu’dur. 1920 yılında ilk Türk Kadın Tiyatro Sanatçısı Afife Jale’nin sahneye çıktığı bu bina 1930 yılında Hale Sineması ismini almıştır. Hale Sineması 1961 yılında yıkılmış, yerine Reks Sineması inşa edilmiştir.

Apollon Tiyatrosu ile birlikte Kadıköy’de 2 sinema binası daha hizmet vermekteydi. Birisi Kuşdili Çayırı’nda bir müddet Tramvay Deposu, daha sonra İtfaiye Binası olarak kullanılan hangardaki Kuşdili Sineması, diğeri ise Yeldeğirmeni’nde Duatepe Sokağı’nın tren yoluna bitişik kenarındaki Yeldeğirmeni Sinemasıydı.

                                            Özen Sinemasının Eski Orijinal Görünüşü.

Yeldeğirmeni Sineması Duatepe Sokak boyunca, geceleri ışıklı ampullerini yakarak semte renk verirdi. Her ne kadar kitaplarda ahır gibi, hangardan bozma benzetmeleri ile tarif edilse de Yeldeğirmeni Sineması içinde balkonu ve locaları olan bir sinema binası idi.

Yeldeğirmeni, Kuşdili ve Apollon (Hale) Sinemalarını Sroçkin isminde Yahudi asıllı bir Rus işletiyormuş. Sroçkin tasarruf amacıyla tek film makarasını üç parçaya bölerek, matine saatlerini de ayarlayarak tek makara film ile üç sinemada birden aynı filmi oynatmaktaymış. Aralarda film makaralarını bir çocuk koşarak diğer sinemaya yetiştiriyor, çocuk geciktiğinde ise aralar uzayabiliyormuş. Ayrıca o zamanlarda Anadolu Yakası’na henüz elektrik gelmediği için, sinema elektriğini kendilerine ait bir dinamo ile elde ediyormuş. Özellikle Sroçkin sinemayı devrettikten sonra eskiyen dinamo sebebiyle motor sık sık arıza yapar filme ara verilirmiş. Böyle zamanlarda motor dairesinde çalışan genç ise alamadığı haftalığını alabilmek için kapris yaparmış. Seyircilerin yalvarmaları ile alacağının bir kısmını tahsil eden delikanlı arızayı giderir, biraz sonra film tekrar oynamaya başlarmış.

Kısa bir süre Ünlü Sineması, daha sonra Özen Sineması adını alan Yeldeğirmeni Sineması 1970 li yıllara kadar semte hem hizmet hem de canlılık vermiştir. Zamanın en iyi ve en tercih edilen filmleri, sessiz film devrinden başlayarak, bu sinemada sinemaseverlere gösterilmiştir.

1960 lı yıllarda Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bazı Genel Kurullarının Özen Sineması’nda yapılması bu sinema ile ilgili anılarım arasındadır.

Yeldeğirmeni’nde büyümüş, bu sinemada Tarzan, Ben-Hur, Susuz Yaz, Senede Bir Gün, Vurun Kahpeye gibi birçok ünlü filmi seyretmiş bir kişi olarak binanın tekrar sinema olmasını o kadar çok isterim ki…

2000 li yıllarda afiş-tabela atölyesi olarak kullanılan bina Kuşdili’ndeki orijinalliğini kaybetmiş Tramvay Müzesi Binasını saymaz isek Kadıköy’ün günümüze kalmış en eski sinema binasıdır. O yıllarda içindeki balkonu bile yerinde duran sinema küçük bir elden geçirme ile tekrar esas işlevine döndürülebilirdi.

Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul 2. Bölge Müdürlüğünün mülkiyetinde olan binada 2010 yılında bazı inşaat faaliyetleri olduğunu görmüş ve o yıllarda başkanlığını yaptığım Mimarlar Odası Anadolu 1. Bölge Temsilciliği olarak 5 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna başvuruda bulunmuştuk. Özel bir firmaya kiralandığını duyduğumuz binada kaçak tadilatlar yapılmaktaydı. Bu başvuruda hem inşaat faaliyetlerinin durdurulmasını hem de Özen Sinemasının korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edilmesini talep etmiştik. Nitekim ilgili kurul taleplerimizi uygun görmüş hem inşaat faaliyetlerini durdurmuş hem de 26. 08. 2010/ 2753 Karar Tarih ve No su ile Özen Sinemasını tescil etmişti. Ancak bina kiracının yaptığı tadilatlı şekli ile kalmıştı.

                           Özen Sinemasının 2010 Yılında Yapılan Tadilat Sonrası Görünüşü.

2013 yılında ise bu sefer tescil edilmiş olan binada tekrar inşaat işlemleri olduğu görülmüştü. Araştırıldığında binanın 2012 yılından itibaren Kadıköy Belediyesine ait KASTAŞ'a kiralandığı öğrenilmişti. Bina yapılan tadilat çalışmaları ile yeni bir şekle bürünmüştü.

                           Özen Sinemasının 2013 Yılında Yapılan Tadilat Sonrası Görünüşü

2013 yılından sonra bina TAK ismiyle bazı etkinlik ve çalışmalarda kullanılıyor. Özen Sinemasının eski fotoğrafına ve Pervititch Haritalarındaki planlarına bakıldığında binanın demiryolu tarafındaki kısmının sonradan eklendiği belli olmaktadır.                   

Paris’in Montmartre mahallesinde 1800 lü yılların sonlarında yaşamış ünlü ressam Henri de Toulouse-Lautrec’in atölye olarak kullandığı evi de Özen Sineması gibi mimari değeri olmayan bir binadır. Hatta tarz olarak ikisi birbirine çok benzemektedir. Ancak Lautrec’in evini hiçbir özgüven eksikliğine kapılmadan aslı gibi korumuşlar ve müze yapmışlar.

                                  Montmartre’da Ressam Henri de Toulouse- Lautrec’in Evi.

Özen Sineması en üstte bulunan fotoğraftaki gibidir. Üstteki iki büyük ferforje, üzerlerine gelecek saçak ile altındaki film afişlerini korumak içindir. Giriş katının iki yanındaki küçük pencereler gişeler, üst katın ortasındaki yan yana iki küçük pencere ise makine dairesidir. Eski halini gösteren fotoğraf ile sokulan yeni hali arasında en ufak bir benzerlik yoktur. Bu sinema günümüzde küçük sinema salonlarının arandığı bir dönemde tekrar sinema haline getirilmelidir. Ayrıca tiyatrocuların salon aradığı bir zamanda tiyatro olarak ta kullanılabilinir.

İnanıyorum ki Özen Sineması eski kimliğine kavuşturulacaktır.
ARİF ATILGAN YELDEĞİRMENİ KİTABI







  

3 yorum:

  1. Değerli Kardeşim...Ben Kemal Atatürk Orta Okulunun 1.sınıfına giderken Özen
    sinemasına bazen yalnız,bazen ise hafta sonlarında annemle beraber giderdim.
    Dün gibi hatırlarım.Baş rollerini Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit'in oynadığı,yazarı ise Kerime Nadir'e ait olan "HIÇKIRIK"filmini izlemiştim.O filimde bir erkek olarak fazla
    duygusallık yaşamış,göz yaşlarına engel olamamıştım.Yine bir başka hatırladığım
    da,İnce Mehmet denilen işsiz güçsüz birinin o sinemanın gişe satış elemanıyla
    bir olup,önceden çok miktarda bileti alarak karaborsa yapmış olmasını.Sende
    biliyorsun Teyzemlerin evi o sinema ile karşı karşıya idi.(şimdi satılmış)Ayrıca
    bizim beyaz şimşeklerde oynayan Bit lakaplı bir arkadaşımızın evi de orada idi.
    Ayrıca ayakkabı boyacısı Kemal'in (dükkanı havranın yanında idi) onun da evi de
    o sokakta idi.Şimdi o sinema ne için kullanılıyor bilemem.Ama bir ara Fruko içecek
    deposu olarak kullanıldığını duymuştum.Sevgilerimle.Gazanfer.

    YanıtlaSil
  2. Ortaokula gittiğim zaman bir pazar günü baş rollerini Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit'in paylaştığı Kerime Nadir'in de eseri olan Hıçkırık filmine gitmişim ve çok ağlamıştım.Ondan yıllar sonra ikinci ağladığım film ise Al McGraw'ın oynadığı "bir aşk hikayesi"filmi olmuştu.

    YanıtlaSil