Yeldeğirmeni
YAZANSOY AİLESİNİN EVİ
YAZANSOY AİLESİNİN EVİ
Arif Atılgan
Bugünkü Yazansoy ailesi
fertleri benim kuşağımdan insanlar. Uzun süre yaşadıkları Evi dedeleri 1908 (1326) yılında inşa ettirmiş. Ev 1905 yılına ait Goad Planlarında görünmüyor ancak
1938 yılına ait Pervititch planlarında görünüyor. Aile o yıllarda Eyüp’te yaşıyormuş.
Yeldeğirmeni’nin alt tarafında Haydarpaşa Çayırına bakan, tren yolunun
bitişiğinde bulunan bu ahşap ev o yıllarda yazlık olarak inşa edilmiş. Üç kat
toplam 147 M2 olan evi inşa eden Eyüp Sultan Camii Baş Türbedarı Hafız Ahmed Efendinin babası Osmanlı döneminin ünlü hattatlarından Raşit El-Eyyübi, kardeşi yine Osmanlı döneminin ünlü hattatlarından Halid bin Raşid olması dolayısıyla
daha sonra ailenin soyadı Yazansoy olmuş.
Yazansoy Ailesinin Evi
1905 Goad Planında Henüz İnşa Edilmemiş Evin Yeri
Ayrılık Çeşmesi ile İbrahimağa Camisi arasında bulunan Saraçlar Çeşmesi, arkasındaki kır kahvesiyle ve namazgâhıyla, önündeki akan çeşmesiyle, çeşmenin yalağında yüzen ördeklerle, çeşmeye gelen insanlar ve çeşitli canlılarla seyre değer renklilikte imiş. Hatta buradaki kahvede aynı zamanda doktor olan yazar Süheyl Ünver öğrencilik zamanı olan 1915-1920 yılları arasında ders çalışırmış.
Saraçlar Çeşmesi
Evin sağ karşısındaki manzaranın içersinde bulunan Saraçlar Çeşmesi 1920 li yıllardaki yol yapımında üzeri doldurularak yolun altında bırakılmış. Bugünkü Marmaray’ın yolları ve köprüleri yapılırken alttan çıkarılıp bir yere konsaydı çok iyi olurdu diye düşünüyordum ama tamamen yok edildi maalesef.
Ayrılık Çeşmesi de arkasındaki namazgâhı ile aynı canlılıkta imiş belli ki. Bugün sadece gövdesi duran Çeşme yolların arasında sıkışmış kalmış. Namazgâhı ise arkasında adeta yok olmuş durumda.
Evin Bugünkü Hava Fotoğrafında Yeri
Kır Kahvesi Sokağı ile ilgili yazımda bahsettiğim cadde-sokak isimlerinin değiştirilmemesi düşüncemin doğruluğu ortaya çıkıyor. Kent içersindeki isimlerin değiştirilmemesi, yeni isimlerin yeni yerlere verilmesi doğru yöntem olarak kabul edilmelidir. Bugün bile yeni kuşak insanlarına burada bir zamanlar Haydarpaşa Çayırı olduğunu zor anlatabilirsiniz. Hâlbuki Haydarpaşa Çayırı Caddesi ismi halen geçerli olsaydı günümüz insanlarına zamanında burada bir çayırın var olduğu anımsatılmış olacaktı.
Ev uzun süredir kullanılmıyor. Bu sebepten bazı zararlara uğramış. Örneğin: İçerdeki büyük buzlu camlı kapılar ile cumbanın dışındaki Osmanlıca yazılı levha çalınmış. Ayrıca kaldırımlar yapılırken evin mermer alt basamağı sökülüp atılmış. Ancak Ev, ahşap merdivenleri, orijinal helâ taşlı tuvaleti, mutfağı, gömme dolabı ile insana eskiyi yaşatıyor adeta. Ev ile oranlı büyüklükte olan, kuyusu da bulunan bahçedeki meyve ağaçlarının üzeri meyve dolu. Özellikle üç yöne de bakabilmeyi sağlayan cumbası hala sağlam.
Yazansoy ailesinin evi gösteriyor ki 1900 lü yıllarda Yeldeğirmeni semti ama özellikle semtin etekleri olan Kadıköy-Haydarpaşa arasındaki deniz kıyısı ile Haydarpaşa-İbrahimağa arasındaki Haydarpaşa Çayırı tarafı uzun yıllar sayfiye yeri olarak kullanılmış. Renkli ve güzel doğa manzaralı durumuyla, 3 katlı ahşap haliyle, içersinde dört kuşak aile fertlerinin ve yardımcılarının birlikte yaşadığı bir evmiş burası. Bugün artık kullanılmıyorsa da, içersi biraz hırpalanmışsa da, tüm anılarıyla yüz yıldır ayakta durmaktadır Yazansoy’ların evi.
ARİF ATILGAN YELDEĞİRMENİ KİTABI
ah benim güzel kardeşim arif...beni çocukluğuma ve ilk gençlik yıllarıma götürdün...yazansoy'ların bu evi sevgili arkadaşımız jülide ve ailesinin yaşadığı bir mücevher gibi dururdu .o sokağın sonunda...çok güzel bir yazı bu ..kopyalayıp saklayacağım...çok üzüldüm evden giden tarihi eşyalara...tabii ki bu tarihi eserleri yaşatmak zor...jülide ve sevgili kardeşi sanırım dayanıyorlar...ama nereye kadar...sağ var ol ..kalemine sağlık...
YanıtlaSil