30 Ocak 2015 Cuma


Yeldeğirmeni



YAZANSOY AİLESİNİN EVİ
Arif Atılgan
Bugünkü Yazansoy ailesi fertleri benim kuşağımdan insanlar. Uzun süre yaşadıkları Evi dedeleri 1908 (1326) yılında inşa ettirmiş. Ev 1905 yılına ait Goad Planlarında görünmüyor ancak 1938 yılına ait Pervititch planlarında görünüyor.  Aile o yıllarda Eyüp’te yaşıyormuş. Yeldeğirmeni’nin alt tarafında Haydarpaşa Çayırına bakan, tren yolunun bitişiğinde bulunan bu ahşap ev o yıllarda yazlık olarak inşa edilmiş. Üç kat toplam 147 M2 olan evi inşa eden Eyüp Sultan Camii Baş Türbedarı Hafız Ahmed Efendinin babası Osmanlı döneminin ünlü hattatlarından Raşit El-Eyyübi, kardeşi yine Osmanlı döneminin ünlü hattatlarından Halid bin Raşid olması dolayısıyla daha sonra ailenin soyadı Yazansoy olmuş.

Yazansoy Ailesinin Evi

                                             Hattat Raşid Efendinin Nüfus Kâğıdı
Ailenin bugün yaşayanlarının bir önceki kuşağından dinledikleri anılar arasında, Birinci Dünya Savaşı bitimi olan 1918 yılından sonra Haydarpaşa Çayırında kamp kuran kırmızı ceketli İngiliz işgal kuvvetlerinin görüntüleri bulunmakta. Onların bira şişesi kapaklarıyla oyun oyanarlarmış. 1950 li yıllara kadar buraya Eyüp’ten yazlığa gelinmiş. Evde bulunulan bir zamanda babaannenin felç geçirip yatalak olmasından sonra burada devamlı yaşanmaya karar verilmiş ve aile Yeldeğirmeni’ne taşınmış. Aile fertleri ve yardımcıları bu evde yıllarca hep birlikte yaşamışlar.
Yeldeğirmeni’nde yazlık nasıl olur sorusunu bugünkü aile fertleri bile zaman zaman kendilerine sormakta. Hâlbuki o yılların planlarına ve yapılan sözlü tarih sohbetlerine bakıldığında çevrenin tam da yazlık bir yer olduğu belli olmaktadır. Haydarpaşa Garı tarafına yüründüğünde yaklaşık 150MT sonra deniz kıyısına varılıyor. Üstelik kıyı henüz doldurulmamış kumsal durumunda. O yıllarda Kadıköy’ü Üsküdar tarafına bağlayan yol evin aşağısından, tren yolunun altından İbrahimağa üzerinden geçiyor. Evin tam karşısında Haydarpaşa Çayırı ve çayırın ortasından geçen Haydarpaşa Deresi, tren yolunun hemen sağ tarafında namazgâhlarıyla birlikte Saraçlar Çeşmesi ve Ayılık Çeşmesi bulunmakta. 

1905 Goad Planında Henüz İnşa Edilmemiş Evin Yeri

Ayrılık Çeşmesi ile İbrahimağa Camisi arasında bulunan Saraçlar Çeşmesi, arkasındaki kır kahvesiyle ve namazgâhıyla, önündeki akan çeşmesiyle, çeşmenin yalağında yüzen ördeklerle, çeşmeye gelen insanlar ve çeşitli canlılarla seyre değer renklilikte imiş. Hatta buradaki kahvede aynı zamanda doktor olan yazar Süheyl Ünver öğrencilik zamanı olan 1915-1920 yılları arasında ders çalışırmış.

Saraçlar Çeşmesi

Evin sağ karşısındaki manzaranın içersinde bulunan Saraçlar Çeşmesi 1920 li yıllardaki yol yapımında üzeri doldurularak yolun altında bırakılmış. Bugünkü Marmaray’ın yolları ve köprüleri yapılırken alttan çıkarılıp bir yere konsaydı çok iyi olurdu diye düşünüyordum ama tamamen yok edildi maalesef.

Ayrılık Çeşmesi de arkasındaki namazgâhı ile aynı canlılıkta imiş belli ki. Bugün sadece gövdesi duran Çeşme yolların arasında sıkışmış kalmış. Namazgâhı ise arkasında adeta yok olmuş durumda.

Evin Bugünkü Hava Fotoğrafında Yeri

Aile fertleri önlerindeki Haydarpaşa Çayırı Caddesinin adının Orgeneral Şahap Gürler Caddesi olarak değiştirilmesine tepkililer. Çünkü: Belki de bu şekilde evlerinin yapılma sebebi olan Haydarpaşa Çayırı adı tamamen ortadan kaldırılmış olmaktadır.

Kır Kahvesi Sokağı ile ilgili yazımda bahsettiğim cadde-sokak isimlerinin değiştirilmemesi düşüncemin doğruluğu ortaya çıkıyor. Kent içersindeki isimlerin değiştirilmemesi, yeni isimlerin yeni yerlere verilmesi doğru yöntem olarak kabul edilmelidir. Bugün bile yeni kuşak insanlarına burada bir zamanlar Haydarpaşa Çayırı olduğunu zor anlatabilirsiniz. Hâlbuki Haydarpaşa Çayırı Caddesi ismi halen geçerli olsaydı günümüz insanlarına zamanında burada bir çayırın var olduğu anımsatılmış olacaktı.

Ev uzun süredir kullanılmıyor. Bu sebepten bazı zararlara uğramış. Örneğin: İçerdeki büyük buzlu camlı kapılar ile cumbanın dışındaki Osmanlıca yazılı levha çalınmış. Ayrıca kaldırımlar yapılırken evin mermer alt basamağı sökülüp atılmış. Ancak Ev, ahşap merdivenleri, orijinal helâ taşlı tuvaleti, mutfağı, gömme dolabı ile insana eskiyi yaşatıyor adeta. Ev ile oranlı büyüklükte olan, kuyusu da bulunan bahçedeki meyve ağaçlarının üzeri meyve dolu. Özellikle üç yöne de bakabilmeyi sağlayan cumbası hala sağlam.

Yazansoy ailesinin evi gösteriyor ki 1900 lü yıllarda Yeldeğirmeni semti ama özellikle semtin etekleri olan Kadıköy-Haydarpaşa arasındaki deniz kıyısı ile Haydarpaşa-İbrahimağa arasındaki Haydarpaşa Çayırı tarafı uzun yıllar sayfiye yeri olarak kullanılmış. Renkli ve güzel doğa manzaralı durumuyla, 3 katlı ahşap haliyle, içersinde dört kuşak aile fertlerinin ve yardımcılarının birlikte yaşadığı bir evmiş burası. Bugün artık kullanılmıyorsa da, içersi biraz hırpalanmışsa da, tüm anılarıyla yüz yıldır ayakta durmaktadır Yazansoy’ların evi.
ARİF ATILGAN YELDEĞİRMENİ KİTABI

1 yorum:

  1. ah benim güzel kardeşim arif...beni çocukluğuma ve ilk gençlik yıllarıma götürdün...yazansoy'ların bu evi sevgili arkadaşımız jülide ve ailesinin yaşadığı bir mücevher gibi dururdu .o sokağın sonunda...çok güzel bir yazı bu ..kopyalayıp saklayacağım...çok üzüldüm evden giden tarihi eşyalara...tabii ki bu tarihi eserleri yaşatmak zor...jülide ve sevgili kardeşi sanırım dayanıyorlar...ama nereye kadar...sağ var ol ..kalemine sağlık...

    YanıtlaSil