24 Aralık 2014 Çarşamba


Yeldeğirmeni

 

HEMDAT İSRAEL SİNAGOGU
Arif Atılgan

Yahudiler 1492 yılında İstanbul’a ilk geldiklerinde ağırlıklı olarak şimdiki Eminönü’nde sur diplerinde yerleşmişlerdi. Ancak III.Mehmed’in zevcelerinden Safiye Sultan’ın isteğiyle bu bölgeye Yenicamii’nin yapılması kararlaştırılınca göç etmek zorunda kalmışlardı. Bu göç 1597 -1660 yılları arasında uzun süre devam etmiştir. Önce Haliç kıyılarına (Hasköy, Balat, Kâğıthane) taşınan Yahudiler, burada yangın çıkınca Galata’ya taşınmışlardı.

Galata’dan veba salgını sebebiyle Ortaköy ve Kuzguncuk Dağhamamı’na göç eden Yahudiler, 1872 yılında Kuzguncuk Dağhamamı’nda çıkan büyük yangın sonucunda ise Yeldeğirmeni’ne gelmişlerdi. Yeldeğirmeni’nde önceden yaşayan Yahudi ailelerin olması bu semt için tercih sebepleri olmuştur. Yeldeğirmeni’ndeki Yahudiler, 1800 lü yılların sonlarında 200 hane iken 1921 yılında 450 haneye ulaşmışlardır.

Bu arada Yeldeğirmeni’nin o zamanlardaki esas isminin Haydarpaşa olduğunu belirtmekte yarar vardır. Zira bütün bu havalinin esas merkezi Haydarpaşa’dır.

Yahudiler Yeldeğirmeni’ne göç ettikten sonra kendilerine bir Sinagog yapmak isterler. Uzunhafız Sokağı ve İzzettin Sokak arasında kalan bitişik 2 parça arsayı satın alırlar. Tapu kayıtlarında ‘500 birim+1000 birim’ şeklinde alanı belirtilen bu arsaya sinagog yapılacağını Rumlar ve Ermeniler haber aldıklarında derhal bu karara karşı çıkarlar ve Yahudileri engellemek isterler. Aralarında kanlı kavgalar olur. O sıralarda Padişah II.Abdülhamid’in göz doktoru olan Yahudi Elias Kohen Paşa olayı kendisine iletir. Duruma derhal müdahale eden II.Abdülhamid, Selimiye Kışlası’ndan askeri birlik göndererek bu kavgalara son verdirir. 21/ Aralık/ 1311(1894) tarihli Padişah Fermanı ile sinagog yapılmasına izin verilir.



                                                                           Sinagog

Boris Lekav isimli Avusturyalı bir mimara proje hazırlatılır. 11.70MT/25.95MT ölçüsündeki ana binanın üzeri abanoz ağacından yapılmış ahşap kubbe ile örtülür.

Yahudilerin tanrı korkusundan taş oymadıkları, genelde ahşap işledikleri bilinmesine rağmen bu binada taş kullanılmıştır. Yani o zamanlar, modern bir semt olarak yeni oluşan Yeldeğirmeni’ne yakışan bir bina yapmak istemişler.

Sinagog’un inşaatı 1898 yılında bitirilmiş, ancak iç eksikliklerinin tamamlanması da 1 yıl sürdüğünden resmen açılışı 3/ Eylül/ 1899 tarihinde yapılmıştır. Zamanın ABD Büyükelçisi Oscar Straus’unda bulunduğu açılış töreni çok coşkulu olmuştur.

                                         Sinagogun Tapusu (Haydarpaşa’da Geçen 100 Yıl )

Sinagog’a Hemdat İsrael Sinegogu adı konur. Hemdat İsrael’in İbranice’deki anlamı İsrailoğulları’nın Şefkatidir. Ancak burada Hemdat kelimesinin başka bir anlam ve özelliği de bulunmaktadır. Bu kelime İbranice Het-Mem-Dale-Tav sessiz harflerinden meydana gelmektedir. Bu sessiz harfler Hamid kelimesini oluşturmaktadır. Dolayısıyla Sinagog, inşasına gerekli izin için büyük yardımı olan Padişah II.Abdülhamid’in adını almış oluyordu ki bu şekilde Padişahın kendisine teşekkür de edilmiş olunuyordu.

Mabedin içinde çeşitli süsleme işleri vardır. Kadınlar Bölümü (Azara) üst kattadır ve ahşaptır. Ortadaki gösterişli avize Yıldız Sarayı Baş Mücevhercisi Aronaci Efendi tarafından açılış töreni için Moda’daki evinden alınıp getirilmiştir. Daha sonra Sinagog’a hediye edilen bu avizenin bir eşi Dolmabahçe Sarayı’nda bulunmaktadır. O zamanın değeriyle 100 altın fiyat biçilen bu avize halen bütün güzelliği ile tavanın ortasından sallanmaya devam etmektedir.

                                                                      Sinagogun İçi

Sinagog’un alt bitişiğindeki (deniz tarafı) arsa, Uzun Hafız Sokak ve İzzettin Sokak arasındaki bağlantıyı sağlamakta imiş. Ancak orası başka bir vatandaşın mülkü olup satın alınamamıştı. Sonraki yıllarda o arsaya inşaat yapıldığında 2 sokak arasındaki bağlantı kopmuş oluyordu. Bu bağlantıyı tekrar sağlayabilmek için Sinagog’un Bahçesi’nden her iki sokağa da birer kapı açılmıştı. İzzettin Sokağı’ndaki kapı Sinagog’un merdivenlerinin tam karşısında iken 1970 li yıllarda güvenlik amacıyla Uzun Hafız Sokağı’ndaki kapının karşısına bir kapı daha açılmıştı. Düz bir yol haline getirilen geçişin Sinagog tarafı duvarla kapatılmıştı.

Sinagog 1946 yılında bir restorasyon geçirdi. Özellikle ahşap olan Azara (Kadınlar Bölümü) elden geçirildi. Yeldeğirmeni’nin Yahudi Cemaati’nden Mimar Albert Arditi bu onarımlarla ilgilendi. Ancak Albert Arditi bu onarım sırasında henüz İTÜ 4.sınıfta mimarlık tahsilini yapmaktaydı.

Albert Arditi mimar olduktan sonra Cumhuriyet tarihinin ilk toplu konut projesi sayılabilecek olan Kadıköy, Koşuyolu’ndaki 100 adet evden oluşan Belediye Evleri yapımında, ayrıca Adapazarı Balon Fabrikası, Side Turtel ve Haydarpaşa Toprak Mahsulleri Silolarının yapım projelerinde çalışmıştır.

Kendisinin ilk işi ise diploma gününün hemen sonrası, hocası Mimar Emin Onat’ın isteği ile katıldığı Ankara’daki Anıt Kabir inşaatıdır.

1960 lı yılların ortalarında yeni yeni sigara içmeye başlamıştık. Bazen 3 arkadaş bir paket Yenice Sigarası alıp içinden birkaç tane içiyorduk. Artan paketi evde yakalanma korkusundan hiçbirimiz eve götürmek istemiyor, Havranın (Sinagog) bahçesinde iki kapının arasındaki komşularla sınırı olan taş duvarın oynayan bir taşının arkasına koyuyor ertesi günü tekrar oradan alıyorduk. Bir gün gizlediğimiz taşın yerini şaşırmışız, çıkardığımız taşın arkasından naylon paket içersinde bir toz bulduk. Anladık ki esrar kullananlar da malzemesini buraya gizliyormuş. Bir daha oraya koymamıştık.

                                                                Duvarın Eski Hali

                                                               Duvarın Yeni Hali

Sinagogun İzzettin Sokağı tarafındaki duvarı 2014 yılında hırpalanmış yıkılmaya meyilli tehlikeli bir hal almıştı. Duvar yeniden inşa edilmiş. Ancak yenisinin eskisi gibi olmadığı görülmektedir. Bütün duvar taş örülme olarak yapılmış, sonradan açılan ikinci kapı da ilk kapıya benzetilmiş. Hâlbuki orijinalinde duvar da ikinci kapı da sıvalıdır.

Yeldeğirmenliler ikinci kapının tarafındaki binada bulunan francala fırınının francalasının tadını eminim ki unutamamışlardır. Hele ramazan aylarında o fırının önündeki pide kuyruğunun muhabbetlerini... 

                                                                      Salomon Seviş

Yeldeğirmeni’ndeki Yahudilerin her şeyi olan Terzi Salomon Seviş aynı zamanda semtin en eski esnafı olup herkes tarafından sevilirdi. Kitabımı hazırlarken Onun bilgilerinden de yararlanmıştım. 2008 yılında kaybettiğimiz Salomon Sevişi sevgiyle anıyorum.
ARİF ATILGAN YELDEĞİRMENİ KİTABI
 

              

 

 

 

 

 

 

 

 

 

4 yorum:

  1. vay be sevgili arif sağ var ol...beni gene çocukluğumuza götürdün...geçidinden yüzlerce defa geçtiğim...özellikle düğün törenlerine gelen gelin ve damadı ve nedimelerini izlediğimiz..o güzel binanın ..güzel de bir tarihi varmış. başta mahalle doktorumuz viktor m bitran olmak üzere...tüm arkadaşlarımızı ,komşularımızı ve ilk okuldaki çocukluk aşkım sara yı sevgi ile anıyorum..kaybettiklerimize de rahmet olsun..bizim mahallede kaybettiğimiz ilk yaşıt arkadaşımız müsyü jack ın güzeller güzeli kızı coya idi..ışıklar içinde uyusun...

    YanıtlaSil
  2. Sinagog un tapusu diye resmettiğiniz fotoğraf sinagog un inşaası ile ilgili ruhsat belgesinin fotoğrafıdir.
    Sinagog un arsası satın alınmamıştır. Bölgede yaşayan iki ayrı Yahudi'nin mülkleri olup bağışlanmıştır.Bağış belgeleri mevcuttur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Sanat Tarihi son sınıf öğrencisiyim. Ödev konum olarak bu yapıyı seçtim. Rica etsem yapı ile ilgili detaylı bilginiz ve belgeleriniz varsa benimle paylaşır mısınız? Teşekkür ederim.

      Sil
  3. Kemal Atatürk Ortaokulu'na giderken çoğu zaman havra'nın bahçesinden geçip okula giderdim. Arif beni o günlere götürdün.Kalemine sağlık.Teşekkürler

    YanıtlaSil