Kent Mektupları
KADIKÖY
Arif Atılgan
MÖ 700'lü yıllarda Bizans'ın kurucusu Bizas, Altın Boynuz ve etrafının
güzelliğini görmeyerek karşı yakada yaşayanların kör olmaları gerektiğini
vurgulamış ve Kadıköy'e Körler Ülkesi anlamına gelen ‘Kalkedon’ adını
vermiştir. Kalkedon'un kalıntıları Kadıköy'ün toprakları altında bulunmakta,
doğa tarafından en güvenli şekilde korunmaktadır. Fazla derin temeller
gerektiren yüksek yapılar inşa edilmeden Kadıköy yapılandırılırsa, ileride bir
gün bu kalıntılar birileri tarafından gün yüzüne sağlam olarak çıkarılır
umarım.
Osmanlı zamanında ise Kadıköy Çarşısı içindeki, 1550 yılında Kethüda ve
1612 yılında Osmanağa Camileri'nin inşası, daha sonra ise 1700'lü yıllarda
kiliselerin inşasından görülüyor ki, Kadıköy'de önce Müslümanlar daha sonra
Hıristiyanlar yerleşmişlerdir.
16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransızlara tanıdığı kapitülasyon
haklarından sonra, Osmanlı Toprakları'na giren batılı tüccarlardan oluşan
Levantenler ise Kadıköy'ün Moda Semti'nde yerleşmişlerdir. Müslim ve
gayrimüslim orta hallilerin semti ise Kadıköy'de Yeldeğirmeni olarak öne
çıkmaktadır.
Buraya kadar olan bilgiler her ne kadar Kadıköy'ün geçmişi hakkında ise de,
bu günün Kadıköy'ünün oluşması daha çok Cumhuriyet sonrası bölgeye taşınmalarla
gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyet'in ilanı sonrası uzun yıllar taşradan İstanbul'a gelenler
Topkapı'daki Garajlarda (Otogar) kentin topraklarına ayak basıyorlardı.
Dolayısıyla bu insanlar İstanbul'a taşındıklarında da, o civarda yerleşmeyi
tercih etmişlerdi. O yıllarda Kadıköy sayfiye yeri olarak değerlendirilmekte
idi. Yeldeğirmeni ve Moda semtleri dışındaki alanlar, özellikle Kızıltoprak'tan
ötesi tamamen yazlık evlerle doldurulmuştu. Kadıköy, bütün yazlık semtler gibi
ucuz yaşanılan bir yerdi. Ancak karşı yakada yaşayanlar için oldukça sapa bir
bölge olduğu da kesin idi. Bu durum o yıllarda Kadıköy'e misafirliklerin
genellikle yatılı olarak gerçekleştirilebilmesinden açıkça anlaşılabiliyordu.
Kadıköy'ün ucuz yaşanılan bir bölge olması, sapalığına rağmen karşı yakada
(Avrupa Yakası) oturan orta ve düşük gelirliler için bir süre sonra yerleşim
yeri olarak tercih edilmesine sebep olmuştu. Bunun yanında, ekonomik durumu iyi
olanlar da sakinliği sebebi ile Kadıköy'de yaşamayı tercih etmişlerdi. Bu
insanların ortak özelliği, kentli olma stajlarını Avrupa Yakası'nda
tamamladıktan sonra Kadıköy'e taşınmış olmalarıdır. Yani Kadıköy'e taşradan
direkt taşınma olmamış, aksine İstanbul'un Avrupa Yakası'ndan taşınmalar
olmuştur. Bu sebepten olsa gerek yıllardır Kadıköy'de yaşayanlar için
‘kültürlü, medeni, kentli ilişkiler için de olan insanlar’ yakıştırması
yapılmıştır. Nitekim Avrupa Yakası'ndaki kültürel etkinliklerin çoğunluk
izleyicileri ve katılımcıları olarak Kadıköylülerin olduğu tespiti öteden beri
hep yapılmaktadır.
Kadıköylü yıllardır Kadıköy'e geldiğinde derin ve rahat bir nefes alır ve
kendisini köyünde imiş gibi hisseder.
Kadıköy bugün hala sayfiye yeri ruhunu yaşatabilmektedir.
Son yıllarda Kadıköy'de gerçekleştirilen bazı projeler, bu sayfiye yeri
ruhunu yok etmek amacının oluştuğunu belli etmektedir. Ayrılık Çeşmesi Sokağı
yıkımı, Mühürdar Sahili'nde bir otel, Kuşdili Çayırı'na bir alışveriş merkezi,
Meteoroloji Alanı'na dört adet 156 metre yüksekliğinde iş merkezi ve rezidans,
Kalamış Sahili'ne bir otel, Suadiye Sahili'ne daha büyük bir otel,
Merdivenköy'deki Darüşafaka'nın Arazisi'ne iş merkezleri, Yeldeğirmeni'nin
sponsorlarla yenilenmesi düşüncesi, Kadıköy Çarşısı'nın çarşılıktan
çıkarılması, Fikirtepe civarında düşünülen kentsel dönüşüm projesi ve en
önemlisi vahşi Haydarpaşa Projesi, bunlardan hemen aklımıza geliverenlerdir.
Bunların dışında henüz kamuoyunun bilmediği gizli dosyalarda bulunan projelerin
de olabileceği gerçeğini göz ardı etmeyelim.
Bu projeler gösteriyor ki, Kadıköy rantçı ve talancıların yeni gözdesi ve
iş alanı olarak düşünülmektedir. Önümüzdeki dönemde Kadıköy'de bu tip
projelerin patlayacağı ve bunlarla birlikte seçimden sonra çıkarılması belli
olan Kentsel Dönüşüm Yasası ile de başka projelerin ortaya çıkacağı,
dolayısıyla dönüştürülme sırasının Kadıköy'e geldiği açıkça belli olmaktadır.
Kadıköy, hızla ticaret ve eğlence fonksiyonlarının yer aldığı bir alan
haline sokulmak istenmektedir. Görülüyor ki, önümüzdeki yıllarda Kadıköy'de
aile, iskân, mahalle, semt olguları kalmayacaktır. Kadıköylünün bu konularda
bilinçlendirilmesi ve mücadele etmesi gerekmektedir. Kadıköy kesinlikle sayfiye
yeri ruhunu kaybetmemelidir.
Bu konular yeni hazırlanan 1/100.000'lik Çevre Düzeni Planı'nda açıkça
belirtilmiştir. Kadıköy, Üsküdar, Ümraniye ve Kartal, İstanbul'un yeni birinci
derece kent merkezleri olarak gösterilmiştir. Daha önce Eminönü - Laleli
arasındaki tek kent merkezi'nin bundan sonra çoklulaştırılacağı ve İstanbul'un
tek merkezliden, çok merkezli kent haline getirileceği belirtilmektedir. Yani,
Kadıköy bu plana göre Eminönü - Laleli arası gibi düşünülmektedir. Kadıköy
hızla gündüz ticaret yapılan, gece eğlenilen bir alana dönüştürülmek
istenmektedir.
Bütün bu konularda Kadıköylülerin tavırlarını koymaları gerekmektedir. Bu
konuda Kadıköylülerin tarihten gelen kültürlülük özellikleri onlara bu
sorumluluğu yüklemektedir. Zira Kadıköy, sadece bugünkü ilçe sınırları ile
düşünülmemelidir. Yüz yıldır Kadıköy denilince tüm Anadolu Yakası akıllara
gelmiştir. Kadıköy bütün Anadolu Yakası'na öncülük etme sorumluluğunu üstlenmek
zorundadır.
Bu, Kadıköy ve Kadıköylüye tarihin verdiği bir görevdir.
ARİF ATILGAN Mart 2009 Arkitera
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder