KARAKOLHANE CADDESİ
Osmanlı zamanında
sokakların güvenliğini sağlamak için Kullukçu veya daha alt rütbede olan
Karakullukçu adı verilen kişiler bulunurmuş. Bunlara Kollukçu veya Karakollukçu
da denirmiş. Bu kişilerin bulunduğu binalara önceleri Kulluk veya Kolluk,
sonraları ise ‘Karakol hane’ denmiş. ‘Karakol hane’ kelimeleri bir süre sonra
birleştirilerek Karakolhane, kısaltılarak Karakol haline getirilmiş.
Yeldeğirmeni’nde Karakolhane
Caddesiyle İskele Sokağın kesiştiği köşedeki bugün olmayan eski tarihi Karakolhane
de 1800 lü yılların sonlarında yapılmış. Bulunduğu Caddeye adı verilmiş.
Karakolhane Caddesi Halitağa Caddesinden başlayıp Şahap Gürler Caddesinde son
bulmaktadır.
Karakolhane Caddesi
Cadde uzun yıllar
Kadıköy’ü Üsküdar’a bağlayan ana arter olmuştur. 1928 yılında Anadolu yakasına
tramvay geldikten sonra tramvay hattı da bu caddeden geçirilerek Kadıköy
Üsküdar’a bağlanmıştır. 1950 yılında Yeldeğirmeni Sahili doldurulmuş,
Haydarpaşa Çayırındaki demiryolu üzerine bugün kullanılan köprü yapılmış. Bu
şekilde Kadıköy’den Tıbbiye Caddesine bağlantı kurulmuş, Kadıköy sahilden
Üsküdar’a bağlanmıştı. Karakolhane Caddesi artık semtin içinde bir cadde
olmuştur.
Karakolhane Caddesinde
Yurttaş Sokak ile Dua Tepe Sokak arası yıllarca semtin çarşısı konumunda
olmuştur. 1990 lardan sonra semtin kalabalıklaşmasıyla caddenin tamamı çarşı
durumuna girmiştir.
Karakolhane Caddesinde
Yeldeğirmenlilerin acı tatlı yaşanmış birçok anısı bulunmaktadır. Ancak
akıllarda kalanlar genellikle acı olanları olmaktadır maalesef.
1955 yılının Eylül
ayında ‘Selanik’te Atanın evi bombalanmış’ şeklinde çıkan gazete haberiyle o zamanki
terimle halk galeyana getirilmişti. Bu şekilde 6-7 Eylül günlerinde Gayrimüslimlerin
işyerlerinin yağmalanması sağlanmıştı. Daha çok Beyoğlu, Kadıköy gibi önemli çarşılarda
dükkânlar yağmalanmıştı. Ancak kenar semtlerde de bu tip yağmalanmalar
yaşanmıştı maalesef.
Yağmacılar semtlerde
dolaşarak oralarda da eylemlerini yapmışlar, bu anlamda Yeldeğirmeni’ne de
gelmişlerdi. Kadıköy tarafından gelen yağmacılar Halitağa Caddesinden Karakolhane
Caddesine girmişler ve Şahap Gürler Caddesinden çıkmışlardı.
Yeldeğirmenliler caddenin
Çarşı olan bölümünde nöbet tutmuşlar, hepsi aynı zamanda komşuları olan, Gayrimüslim
esnafların dükkânlarının yağmalanmasını önlemişlerdi. Bilemiyorum ama belki de
yağmacıların isteklerini gerçekleştiremediği tek semtti Yeldeğirmeni. Ancak
semtten çıkmak için Haydarpaşa Çayırı tarafına yürüdüklerinde Karakolun bir altındaki
Macid Erbudak Sokağının köşesinde bulunan Rum kökenli Pandelli’nin bakkalını
görmüşler ve orayı yağmalamışlardı. Semtin insanları Çarşı olan bölümdeki dükkânları
korurken uzakta kalan Pandelli’nin dükkânını unutmuşlardı. Bu sebepten Semtte
yağmalanan tek dükkân Pandelli’nin bakkalı olmuştu.
Bu olay yaşandıktan bir
süre sonra Pandelli intihar etmişti. Onu tanıyanların anlattıklarına göre
Pandelli dükkânının yağmalanmasını bir türlü içine sindirememişti.
Pandelli’den sonra
Bakkalı oğlu Lambo çalıştırmıştı. Gerek Pandelli gerekse oğlu Lambo bütün
bakkallar gibi veresiye defteri tutarlardı. Ancak onların dükkânında isteyen
müşteri kendi veresiye defterini kendi tutar, aybaşında ‘Şu kadar borcum var.’
Diyerek hesabına ödeme yapardı. Pandelli’nin torunlarından Kleo
doktor olmuş Haydarpaşa Numune Hastanesinde ve daha sonra Bahariye Dispanserinde
yıllarca Kadıköylülere hizmet etmiştir. Diğer torunu Taki de ağbileri gibi tüm
Yeldeğirmenlilerin sevdiği bir insandı. Kleo ve Taki ayrıca Yeldeğirmeni
takımında yıllarca futbol oynamış olan semt büyüklerimizdi. Bugün bu kişilerin
hiçbirisi hayatta değildir.
Pandelli’nin ölümünden
sonra kimsenin aklına acı olayın anımsanması için Karakolhane Caddesinin ve aradaki sokağın adlarının
değiştirilmesini istemek gelmemişti.
2015 yılının şubat
ayında gazeteci Nuh Köklü Karakolhane Caddesinde arkadaşlarıyla kartopu
oynarken bu duruma kızan bir esnaf tarafından öldürüldü.
Bu olay da eski ve yeni
tüm Yeldeğirmenlileri çok üzdü. Zira mahalleleri bu acı olayla da anılacaktır
artık.
Nuh Köklü’nün
arkadaşları, acı olayın anımsanması için Karakolhane Caddesinin ve aradaki
sokağın adlarını değiştirmek istemişlerdi.
Ancak semt, cadde,
sokak isimleri eskidikçe değerlenmekte ve kentin hafızasını oluşturmaktadırlar.
Bu sebepten her olayda değiştirilirlerse kentin hafızasının kaybolması kadar
yaşanan olayların da unutulmasına sebep olacaklardır. Çünkü: Yeni olayla isim
değiştiğinde eski olay giderek unutulacaktır.
Karakolhane Caddesi
Pandelli’nin olayında yarım asırdan fazla geçmişe sahipken, Nuh Köklü’nün
olayında bir asırdan fazla geçmişe sahiptir. Burada acı tatlı daha birçok olay
olacaktır. Hepsi Karakolhane Caddesinin tarihine yazılacaktır. Dolayısıyla
başka birçok cadde sokakta yaşananlarla birlikte Karakolhane Caddesinde
yaşananlar da oluşan Kent Hafızasında yer almaya devam edeceklerdir.
Kent Hafızası kentlerin
yapışkanıdır. Bilinmelidir ki hafızası yok edilen kentlerde, mega projeler daha
kolay gerçekleştirilebilmektedirler.
ARİF ATILGAN MAYIS 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder