Mimarlara Mektuplarım
OLACAK ŞEY DEĞİL
OLACAK ŞEY DEĞİL
Arif Atılgan
Bu sayfada görülen fotoğraf bir
binanın onurunun nasıl kırıldığının görüntüsüdür. 2008 yılının son gecesinde,
2009 yılına girerken Haydarpaşa Garı diskotek durumuna getirilerek onurunun
zedelenmesine sebep olunmuştur.
Ne gariptir ki Haydarpaşa Gar’ı
100. yaşının yılbaşı gecesinde bu tuhaf duruma sokulmuştur.
Daha önce 12/ 06/ 2006 tarihinde
Gar Binası’nın üçüncü katı Dress&Sommer Proje Bürosuna tahsis edilerek ilk
defa trencilerin dışında birilerine kullandırılmıştı. Sonra 11/ 08/ 2008
tarihinde ise Gar’ın içersinde ve deniz tarafındaki alanda bir gazetenin
kokteyli yapılmış, bu seferde burası ilk defa halka kapatılmıştı. Ve 15-17 Ekim
2008 tarihlerinde 2. Uluslar arası Demiryolu Sempozyumu/Sergisi düzenlenmiş,
Gar 20-30 gün halka kapatılmaktan başka esas fonksiyonu olan ulaşım işlevinden
de kısmi olarak uzaklaştırılmıştı.
Bütün bunlar adeta Gar Binası’nın
esas görevi olan trenlerle ulaşım fonksiyonunun işlevsiz hale getirilmesi
gayretini göstermekte idi.
Ancak yukarıda bahsedilen olayda,
2008 yılının son gecesindeki yılbaşı eğlencesi için Gar’ın siyah örtülerle
kapatılarak halka kapatılması sadece Gar Binası’nın değil, onu yıllardır
kullanan bizlerinde onurunu kırmıştır. Kamusal Alan olan ve sahibinin halk
olduğu bu binaya, o gece sadece ücret ödeyen kişiler yüksek volümlü müzikle
eğlenmek üzere girmişlerdir. O gürültü ve eğlence ritminin bu tarihi binaya
zararı olup olmayacağı da ayrı bir tartışma konusudur.
Bu bina hizmete başladığı 1908
yılından bugüne kadar hep halkına hizmet etmiştir. Ulaşımın haricinde, Kurtuluş
Savaşı esnasında Anadolu’daki askeri birliklere cephane sevkiyatında da halkına
hizmet etmiştir, genel olarak evsizlere mekân olduğunda da halkına hizmet
etmiştir. Yani hep gerçek sahiplerine hizmet etmiştir. Nedense artık gerçek
sahipleri bir kenara bırakılıp, başka hizmetler için kullandırılmak
istenmektedir.
Haydarpaşa Gar’ı yıllardır
yılbaşı gecelerinde de sakin ve sıcak bir şekilde yolcularına, çalışanlarına ve
barınanlarına kucağını hep açmıştır.
1970 li yıllarda bir yılbaşı
gecesi Garda büfesi olan bir arkadaşımla geç saatlerde büfesini kapatıp
karşıya, Avrupa Yakası’na geçmiştik. O gece Gar, turistine, yolcusuna,
memuruna, hamalına kadar oradaki herkese adeta ‘öksüz gibi durmayın, burası
sizin eviniz’ der gibiydi. Kimi eline içkisini almış, kimi piyango biletini,
herkes kendince yeni yılın gelişini kutluyordu. Gideceği yeri olanlar
diğerlerini umursamıyor, bir an önce yerlerine yetişebilmek için acele
ediyorlardı. Bazıları ise 'bu gece de sıradan bir gece’ dercesine davranıyor,
kendilerine özgü hareket ediyorlardı. Ama Gar hepsini kucaklıyor, ısıtıyor, kamusal
alanın sorumluluğunu gösteriyordu.
O günleri yaşayan bir kişi
olarak, geçtiğimiz yılbaşı gecesi son vapurla Avrupa Yakası’ndan dönerken
gördüğüm Haydarpaşa Garı’nın hali içimden bir şeyleri kopardı diyebilirim. Bu
sebepten de iki sayı üst üste konu olarak Haydarpaşa Garı’nı işleyen yazılar
yazmak zorunda kalıyorum.
Bu bina bunları hak etmiyor.
ARİF ATILGAN Şubat 2009 Mimarlara
Mektup
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder