Mimarlara Mektuplarım
FİKİRTEPE
Arif AtılganFİKİRTEPE
1950 yılından itibaren Ülkemizdeki
özel teşebbüs kuruluşlarına geniş olanaklar sağlanmaya başlanmıştır. Bu şekilde
Onların gelişmeleri ve Ülke ekonomisine hâkim olmaları istenmiştir. Ünlü ‘ithal
ikameli ekonomik politika’ o yılları hatırlatan en belirgin uygulamalardan birisidir.
Kısaca yurt içinde üretilen bir malın yurt dışından ithalatına kısıtlama
getirilmesi anlamı taşıyan bu politikanın dışında da, üretim yapan sanayi
sektörüne çeşitli destekler verilmiştir. Örneğin: Sektöre ucuz emek sağlamak
için kırdan kente göç teşvik edilmiştir.
Ancak kırdan gelen insanlar
pahalı olan kentlerde yaşayamamış, fabrikaların etrafında teneke gecekondular
yapmak zorunda kalmışlardır. Bu insanlar daha sonra ekonomik durumları
düzeldikçe teneke gecekondularını yıkıp yerlerine beton binalar inşa
etmişlerdir. Çarpık kentleşme adı verilen bu yapılaşmalar günümüzdeki varoşları
meydana getirmiştir. İlgili idareler ise tamamen yasadışı gerçekleşen bu sürece
göz yumarak adeta izin vermişlerdir.
İstanbul da, sanayileşmenin en
olmaması gereken bir kentimiz iken en yüksek oranda bu süreçten payına düşeni
almıştır.
2000 li yıllarda ise İstanbul’a
hizmet sektörü yakıştırılmış, sanayi sektörünün kent dışına çıkarılması
planlanmıştır. Dolayısıyla varoşlarda yaşayan insanlara ihtiyaç kalmamıştır.
Öte yandan geçen süre içinde kentin nüfusu yükselmiş, sınırları genişlemiş,
varoşların bulunduğu bölgeler kent merkezlerinde kalmış ve değerli toprak
parçaları olmuşlardır.
Şimdi bu insanları kent dışına
göndermek, semtlerini yıkıp yeniden planlamak, bu planlara göre yeni binalar
yapmak ve buralara onların yerlerine daha üst düzey ekonomik durumda olan
insanlar getirilmek istenmektedir. Kısaca bu operasyonun adına da ‘kentsel
dönüşüm’ denmektedir.
Bugünlerde Temsilciliğimizin
bölgesinde bu anlamda bir plan olan 1/1000 Fikirtepe ve Çevresi Uygulama İmar Planı
gündemdedir. En bilinen mahallesinin adı ile anılmakta olan bu plan aslında
Fikirtepe, Merdivenköy, Eğitim ve Dumlupınar Mahallelerini kapsamaktadır. Uzun
uzun planın askıya çıkmasından, inmesinden, itirazdan, dava açılıp
açılmamasından bahsetmeyeceğim. Temsilciliğimiz bu konuda gerekeni yapmış,
konuyu incelettiği kendi bünyesindeki İmar Komisyonunun Raporuna göre verdiği
kararını üst kurumu olan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’ne iletmiştir.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de gerekeni yapacaktır. Fikirtepe
Planı ile ilgili esas vurgulamak istediğim konu bu planın bir kent planı değil,
aslında siyasi bir plan olduğudur. Konudan anlayan resmi ve özel kimlikteki tüm
meslek insanlarının da tespiti budur.
Bu planda, 200m2 ye kadar olan küçük
parsellerden başlayarak, 201-600m2, 601-1200m2, 1201-1500m2, 1501-2500m2, 2501-
4000m2 ve 4001m2 den büyük olanlar şeklinde kademeli olarak büyüyen parsellere
aynı şekilde kademeli olarak fazla inşaat hakkı verilmektedir.
4001m2 den büyük parseller
yollarla çevrilmiş yapı adası konumuna girmişse E:4.14 olan en yüksek inşaat
hakkını alabileceklerdir. Bu hak, brüt alandan hesap edilerek net alan üzerinden
E:6 lara kadar çıkabilecektir.
Böyle bir Plan:
1- Bilimsel bir Kent Planı
değildir: Zira yaşayan bir kent parçası değil, rant ile binaların yenilenmesi
amaçlanmaktadır.2- Şehircilik, Planlama ilkelerine aykırıdır: En basit açıklama ile E:3 ü geçmesinden dolayı İstanbul İmar Yönetmeliğine aykırıdır.
3- Adil değildir: Kadıköy’de yaşayan diğer vatandaşlar kendi olanakları ile binalarını yıkıp yeniden inşa etmek istediklerinde bile arsalarının eski inşaat hakkını elde edememektedirler. Zaman içersinde yola terk edilecek alanlar oluşması sebebi ile önceki binalarından daha küçük bina yapmak zorunda kalmaktadırlar. Fikirtepe’ye ise Kadıköy’ün 2- 3 misli inşaat hakkı verilmektedir.
4- Soylulaştırma ile dönüşüm amaçlanmaktadır: Fikirtepe’de Fikirtepelilerin yaşaması esas amaç olmalıdır. Ekonomik zorlamayla buradaki insanların zenginlerle yer değiştirmesi doğru bir planlama değildir.
130 HE alana sahip alanda bugün
47000 nüfus yaşamakta, ortalama yapılaşma E:2, toplam inşaat alanı ise 1.812.000m2
civarındadır. Uygulanması düşünülen Planla bu rakamlar neredeyse üçe
katlanmaktadır.
Yıkılan
Fikirtepe’den Bir Görüntü
Bu bölge Kadıköy’ün Haydarpaşa
Çayırından sonra en büyük çayırı olan Uzunçayır’ın bulunduğu alandır. 1970 li
yıllara kadar alan tamamen çayırlıktı. Zaten bu havali Hasanpaşa veya Gazhane
olarak bilinirdi. Fikirtepe adı buralara yerleşim başladıktan sonra duyulmaya
başlandı. Kurbağalıdere Fikirtepe Bölgesinde tertemiz bir su olarak akmakta
idi. 1960 lı yıllarda Gazhanenin karşısındaki Kurbağalıdere Köprüsünden
bakıldığında Minübüs Caddesi görülürdü. Zira Göztepe SSK Hastanesi henüz inşa
edilmemişti. O yıllarda kuş avlanan bu geniş çayırı çocuk kafamla denize
benzetirdim.
Planı yapanların bile ‘resmin
bütününü göremiyoruz’ dedikleri bilinmektedir. Hâlbuki plan resmin bütününü
görebilmek için yapılır. Yani kent planlarıyla o bölgenin geleceği planlanır.
Yine Planı yapanlar bile mülk sahiplerinin çokluğu sebebi ile ortaklaşma
olamayacağını, dolayısıyla en yüksek inşaat hakkının pek kullanılamayacağını şimdiden
öngörebilmektedirler. O zaman aklı eren herkesin tahmin edebileceği gibi,
burada anlaşma olamayan alanlara kentsel dönüşüm yasası uygulanacaktır. Yani
Fikirtepe’ye verilen yüksek rantlı inşaat hakkından Fikirtepelilerin
yararlanamayacağı baştan bellidir.
Belli ki planı yaptıran
Siyasetçiler sonunda kabahati meslek odalarına atarak burada kentsel dönüşüm
yasasını uygulamak amacındadırlar. Plana Kentsel Dönüşüm adını koymanın başka
bir açıklaması yoktur.
Fikirtepe Bölgesi gerçekten
şehircilik ve depremsellik açısından sorunlu bir bölgedir ve bu sorun
çözülmelidir. Mimarlar Odası, kentlerde soylulaştırmanın yanlış olduğunu ifade
etmektedir. Kentlileşmeye başlayan insanların kentlerde yaşaması amaçlanacağına,
onların kentlerden uzaklaştırılması doğru değildir. Bu insanların gittikleri
başka yerlerde başka sorunlu yerleşimler yaratacakları bellidir.
Yani Kent Kentlinindir, Semt
Semtlinindir, Fikirtepe Fikirtepelilerindir.
ARİF ATILGAN MİMARLARA MEKTUP
HAZİRAN 2011
Sevgili Dostlar
Bu yazıyı yazmamın üzerinden üç
yıl geçmiş. Fikirtepe’de bir nevi kaos ortamı oluşmuş. Yazdıklarımın çoğu
gerçekleşmiş. Orada yaşayanlardan aldığım duyumlara göre sorunlar çözülürse burada
yapılacak binaların Kuveyt, Katar gibi ülkelerden gelenlere satılacağı
planlanıyormuş. Yani buraya bizim zengin vatandaşlarımız bile gelmeyecek. Eğer
böyle olursa Fikirtepedeki Kentsel Dönüşüm benim bile aklıma gelmeyen şekilde
gerçekleşecek.
İsterdim ki burada Kadıköy’ün
geneli gibi yapılaşma öneren bir plan yapılsın. O zaman normal bir yenilenme
olur, Fikirtepeliler de burada kalabilirdi. Beni ilgilendiren Kent insanının
yerinde muhafaza edilebilmesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder