İSTANBUL, İSTANBULLU, DENİZ
Arif
Atılgan
1960’lı
yıllarda başka kentlerde yaşayanlar, yaz tatillerinde denize girmek için İstanbul’daki
yakınlarına konuk gelirlerdi. İstanbul deniz şehriydi. Diğer yandan 1
milyonlarda olan nüfusu o yıllarda yükselmeye başlamıştı.
1970'1i
yıllar köyden kente göçün çoğalması ile dikkat çekmiştir. Taşı toprağı altın
olarak nitelendirilen İstanbul, bu göçten en fazla nasiplenen kentimiz
olmuştur. Nüfusu 2 milyonu geçmiş başta alt yapı olmak üzere akla gelmeyen
birçok sorun ortaya çıkmıştı. Bu sorunlardan bir tanesi de plajların halka
yetmemeye başlamasıdır. Plaj, denize girilen tesislere denirdi.
1974
yılının haziran ayında bir pazartesi günü gazetelerde ‘Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize
giremedi.’ başlığıyla sosyal
mesajı da tartışılacak haberler yapıldı. Plajlar yetmez olmuştu. İnsanlar,
denize girmek için özellikle hafta sonları kent dışına çıkıyordu artık. Her
tarafı deniz olan kentte halk, denizi iskele kenarlarından görebilir hale
gelmişti.
Süreyya
Plajı
1980’li
yıllarda halkı denize kavuşturmak için Anadolu yakasının Kadıköy-Tuzla arası
doldurularak kilometrelerce uzunlukta bir sahil şeridi elde edilmesi düşünüldü.
Burada piknik ve park alanları, yürüyüş yolları, balık tutma terasları, denize
girilecek kıyılar, halkın sahip olabileceği küçük tekneler için tekne
barınakları oluşturulacaktı.
Doğaldır
ki, böyle bir amaçla da olsa denizin doldurulmasının kentimiz için çok önemli
riskleri vardı. Aşağıda sıraladığım bu riskler göze alındı ve maalesef hepsi de
oluştu.
-
Doğa katledilecekti, edildi: Bu amaç için doldurulan molozun çamuru, Marmara
Denizi'nin büyük bir bölümünü etkiledi. Denizin dibini kaplayan balçık, eskiden
ıstakoz tutulabilen bu denizde yıllarca balık bile çıkmamasına sebep oldu. Ayrıca
binlerce yılda oluşan kum-çakıl tabakaları yok oldu.
-
Coğrafya yok edilecekti, edildi: Bu kıyılarda, bugün bile kara tarafına
bakıldığında fark edilebilecek küçük koylar, burunlar vardı. Bunların hepsi yok
olduğu gibi sahil adeta cetvelle çizilmiş bir şekle sokuldu. Ayrıca İstanbul'un
falez kıyı örneklerinden Dragos, Moda ve Salacak’ta artık falezler hissedilemez
hale geldi.
-
Yalılar yok olacaktı, yok oldu: Yalı, denizle sınır olan parseldeki yapıya
denir. Deniz doldurulunca yalılar bahçeli eve dönüştü. Dolayısıyla İstanbul'un
olmazsa olmaz özelliklerinden biri olan yapı tipi yok edilmiş oldu. İstanbul
için Haliç, Boğaz, Ayasofya ne derece önemliyse, yalılar da o derece önemlidir.
-
Bu dolgu alanı başka yerlere kötü örnek olacaktı, oldu: Başta İstanbul’un diğer
kıyıları olmak üzere Türkiye’nin hemen her yerinde bu tip çalışmalar yapıldı.
1984
yılında sahilin doldurulmasına karar verildi ve Anadolu yakasında işe başlandı.
Milyonu bulan bir insan kitlesi, denizle buluşturulmak isteniyordu. Doğruluğu
yanlışlığı bugün de tartışılacak bir amaçtı bu.
2000’li
yıllara kadar sahilde dolgu, kazı, düzenleme, künk döşeme gibi birçok inşaat
faaliyeti yapıldı. Ayrıca kanalizasyon atıkları için arıtma tesisi de oluşturuldu.
Her ne kadar fiziksel arıtma mı kimyasal arıtma mı tartışmaları yapılsa da
deniz eskisi gibi pis ve kokulu değildir artık.
2013 yılında Maltepe sahilindeki
dolgu alanının önünde 1.200.000 m2 lik yeni bir dolgu alanı daha yapıldı ve
2014 yılında hizmete açıldı.
2017 yılında dolgu alanında marinalar,
özel kulüpler, yeme-içmeciler, camiler vardır. Başka birçok fonksiyon için de tesisler
vardır. Ama yüzme fonksiyonu için tesis yoktur. Küçük tekneler için barınaklar
da yoktur. 2018 yılında Pendik sahilinde 3 ada yapılması planlanmaktadır. Bu
adalarda da kıyılardan denize girmek amacı yoktur.
İstanbul halkı denize ulaşmıştır ama
doldurulan alan daha çok piknik yapmak, yeme-içmecilerde oturmak vs anlamında
kullanılmaktadır. Hâlbuki denizden doldurularak elde edilen alan insanların
denize girebilmeleri için düzenlenmeliydi.
Ucundan siyaset yapayım şimdi. Kıyı
Dolgu Alanı İBB yetkisindedir. İBB yönetimi, ait oldukları partinin Türkiye
genelinde kıyılarda kazanamadığı tespitine dikkat etmelidir. Kendi
uygulamalarına da bakmalıdır. Göreceklerdir ki denizle barışık değillerdir.
Kıyıda bir orman yaratabilir,
buralara miting alanı dâhil birçok fonksiyon yerleştirebilirsiniz. Ancak
bunların hepsi iç taraflarda da yapılabilir. İstanbul kıyılarının doldurulma
amacı deniz kıyısında devasa bir park elde etmek değildir. Amaç, İstanbullunun
denizle haşır neşir olmasının sağlanmasıdır.
Kayalıklar
Yapılacak iş çok basittir.
Kıyıdaki kayalıkların üzerinde beton teraslar ve buralardan denize inen
merdivenler oluşturulmalıdır. Gerektiği kadar güvenlik ve cankurtaran da
görevlendirildiğinde kilometrelerce uzunlukta halk plajı elde edilecektir.
Buralardan milyonlarca insanın denize girmesi durumunda başta Adalar olmak
üzere günümüzde İstanbullunun denize gittiği birçok kıyı bölgesi
rahatlayacaktır. En önemlisi İstanbul, İstanbul; İstanbullu, İstanbullu
olacaktır o zaman.
Günümüzde
İstanbul’da doğup denizi görmeyen insanlar oluşmuş, İstanbullu denizden kopmuştur.
Hâlbuki İstanbul deniz kentidir. Siyaset bunu unutmamalıdır.
İstanbul
için yapılan bütün planlarda deniz ile insan birlikte düşünülmelidir.
ARİF
ATILGAN TEMMUZ 2017
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilTarık Bey, yorumunuzu okumuştum. Çok doğru katkılarda bulunmuştunuz. Silme nedenini anlamadım.Karar sizindir tabii.
YanıtlaSilArif Bey, olayın şimdi farkına vardım, oldukça gecikmeli olsa da. Ancak, yorumu sildiğimi hatırlamıyorum. Yanlışlıkla yapmış olabilir miyim diye düşünüyorum. Yazınızı tekrar okuyacağım. Uyarınız için teşekkürler.
YanıtlaSil