Kent Öyküleri
ÖKÜZ ARABASI
Arif Atılgan
Öküz arabası 19. Yüzyıldan kalma bir araçtır. İlk
şekli kağnı denilen iki tahta tekerlekli arabadır. 20. Yüzyılda dört tekerlekli
hale getirilmiştir.
Önde, arabayı çekecek öküzlerin iki yanına
getirileceği Omuz denilen uzun bir ağaç vardır. Omuz ön dingile Y şekline
gelerek iki taraftan bağlanır. Omuzun önünde öküzlerin boyunlarının geçeceği Boyunduruk
vardır. Arabanın ön dingili hareketli, arka dingili sabittir. Ön ve arka
dingili ortadan bağlayan Kuyruk isimli kalın bir ağaç üzerine yatay olarak Taban
Tahtası, iki yanına Kanat Tahtaları monte edilir. Araba yüklendiğinde kanatlar
iki yana ayrılmasın diye Kanat Tahtaları ortadan bir zincirle birbirine
bağlanır. Çocuklar arkaya da uzanan Kuyruğa binmekten çok hoşlanırlar. Tekerleklerin
dışında demir çember bulunur. Yokuş aşağı inerken fren olarak kullanılan Köstek
denilen bir nevi ‘demir pabuç’ tekerleklerden birinin altına sıkıştırılır. Bir
de arka dingile asılı yağ kutusu vardır. Tekerlekleri, dingili yağlamak için.
Öküzlere gelince. Boğa erkek sığırdır. Azgın ve
güçlüdür. Boğanın yumurtalıkları bir operasyonla alınır. Bu operasyona Burmak
denir. Burulan boğa öküz olur. Öküz artık güçlü ama azgın değildir.
Öküzlerin boyunlarının Boyunduruğa geçirilerek arabayı
çekecek duruma getirilmesine ‘koşulması’ denir. Arabaya koşulan öküzlerin
sürülmesi de ilginçtir.
Onlarda dizgin yoktur. Önde, ikisinin boynuzlarına
bağlı ipi tutup yayan çekerek götürülür ki buna Yedeklemek denir. Ya da arabaya
oturarak sürülür. Bu durumda ‘Deh’ deyince öküzler yürür ‘Oha’ deyince
dururlar. Arabayı sağa sola döndürmek için ise hangi yöne dönecekseniz diğer
yandaki öküzü dürtmeniz gerekir. Dürtülen öküz hızlandığı için araba diğer
tarafa döner. Dürtme işi de Üvendire denilen ucunda minik çivi olan sopa ile
olur. Sopayla sırtına vurmak hayvanın yaralanmasına sebep olur. Üstelik onu
fazla hissetmez. Üvendirenin ucundaki sivrilik sağrısına hafif dokununca onu
hisseder.
Öküz arabası at arabası gibi hızlı değildir ama daha
ağır yük taşıyabilir. Özellikle odun, çalı, saman gibi yüksek havaleli yükleri
kolay taşırlar. Öküzler o kadar güçlüdür ki araba devrilir onlar devrilmez.
Yalova’da Hacı Mehmet Köyü baba tarafımın Drama’dan
gelip yerleştiği köy. 1970 li yıllara kadar her evin bahçesinde öküz veya at
arabası bulunurdu. Amcamların da vardı. Çok binmişliğim vardır.
Bizim öküzlerin beyaz olanının adı Gökçe, siyah olanının
adı Arap’tı. Amcamlar dönüşlerde bir taraftakini Üvendireyle dürtmekten çok
adını söyleyip onu hızlandırırlardı. Örneğin Gökçe’nin tarafına dönülecekse
Arapgâh, Arap’ın tarafına dönülecekse Gökçegâh diye bağırırlardı.
Bir gün öküz arabasıyla köyden Kamber Babaya
gidiyoruz. Kamber Baba yolu dar ve iki yanı böğürtlenliktir. Hayvanlar gideceği
yeri bilirler, kendileri giderler. Araba o kadar yavaştır ki arada iner
böğürtlen toplar yeniden binebilirsiniz.
Zaten Kanat Tahtaları da takılmamıştı o gün. Büyük amcamlaydık. Amcam
arabanın gıcırtılı ritmiyle tatlı bir uykuya dalmıştı. Ben de merakla öküzleri,
arabanın gidişini izliyordum. Ancak yol bir ara böğürtlenlerin olmadığı bölüme
gelmişti. Hayvanlar da nasıl olduysa huylanmışlar yoldan çıkıp araziye doğru
gitmeye başlamışlardı. Şaşırmıştım. Bütün sürüş tekniklerini bilmeme rağmen
kendimi öküzlere dinletemiyordum. Üvendireyle dokunmam, Gökçegâh diye bağırmam
para etmiyordu. Tek yapılacak şey inip önlerine geçip boyunduruğu tutmak ve yedeklemekti.
Bunu yapmaya da korkuyordum. Hem hayvanlara hâkim olamam diye hem de tos vurma
huyu olan Araptan çekindiğim için. Amcama bağırıyor uyandıramıyordum. Neyse ki sonunda
sarsıntıdan uyanmıştı. Hemen yere atlayıp boyunduruğu tutmuş ve arabaya hâkim olmuştu.
Bir gün ben de bu işi başaracağım diye geçirmiştim
içimden.
Yıl 1950 lerin sonları. İlkokul yaşlarım.
Küçükken yazları 1-2 haftalığına beni ve kardeşimi Köye
bırakırlardı tatil niyetine. Çok severdik. İskeleye 5km mesafedeki Köyde su,
elektrik yoktu.
Şimdi torunum geliyor Yalova’ya Bize bazen. O da dönmek
istemiyor. Artık doğal gaz bile var.
Bugün Yalova’daki evimden bu araziyi izleyebiliyorum.
O yılları anımsıyorum.
Yolun o bölümleri hala aynı duruyor.. Umarım
Yalova’nın köylerine imar gelmez. Bizler de anılarımızı yaşar, anlatır,
yaşatırız.
ARİF ATILGAN HAZİRAN 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder