12 Haziran 2017 Pazartesi

KADIKÖY’DE UNUTULAN TANIMLAR
Arif Atılgan

1970 li yıllara kadar Kadıköy’de kullanılan bazı tanımların artık unutulduğunu görüyoruz. Bunların geçmişi bazen Bizans’a kadar gitmektedir. Anımsayalım.

İstanbul’a Gitmek: Tarihteki gerçek İstanbul Konstantinopolis’dir. Şimdiki Suriçi Bölgesi veya Fatih İlçesi. Daha sonra Haliç’in diğer yakası da İstanbul olmuş. Dolayısıyla vapurla Avrupa yakasına geçmek ‘İstanbul’a gitmek’ olarak tarif edilmiş. Bunda Cumhuriyet sonrası, 1924-1926 arası Anadolu Yakasının Üsküdar ili yapılmasının da rolü var tabii.

                                 İstanbul'a Gitmek. (Arkada İnci Burnu)

Köyüme Geldim: İstanbul’dan geriye dönüldüğünde her Kadıköylü iskeleye ayağını bastığında ‘Köyüme Geldim’ duygusu taşırdı. Ayak bastığımız yer eskiden denizmiş.

Kumluk: 1900 lerin başında bugünkü PTT nin hizasından Mühürdara kadar olan binaların önünde deniz varmış. Buraya güzel kumsalından dolayı Kumluk denirmiş.
  
Kumluk 

İskele Camisi: Kıyı çizgisini diğer istikamete doğru takip edersek biraz ilerde denize kapısı olduğu için İskele Camisi adıyla anılan cami artık denizden kopmuştur. Günümüzde Sultan 3. Mustafa Camisi olarak bilinmektedir.

Zaharoff Plajı: Mühürdardan yukarı çıkarken Rum asıllı silah tüccarı Zaharoff’un yalısı bulunurmuş. Deniz kıyısında küçük bir iskelesi de bulunan yalı ortadan kaybolmuş. Ama burası 70 li yıllarda da Zaharoff Plajı olarak anılır, küçük taş iskelesi de yerinde dururdu. Çakıllı, çabuk derinleşen bir kıyı idi.

                                                      Zaharoff Plajı

İnci Burnu: 1900 lerden itibaren Kadıköy kıyısı doldurulurken önce Mühürdar’dan Haydarpaşa istikametine doğru 300-350 mt uzunluğunda dalgakıran inşa edilmiş. Bu dalgakıranın ucuna 1930 larda İnci Gazinosu adıyla bir gazino yapılmış. Bu sebepten burası İnci Burnu diye anılırdı.

Hal Binası: Kadıköy Dolgu alanına 1920 lerde inşa edilen Hal binası daima kendi fonksiyonuyla kullanılmamışsa da Hal binası olarak anılırdı. Şimdi Konservatuar veya Haldun Taner Tiyatrosu olarak biliniyor.

Faytonlar: Kadıköy’de taksi yerine fayton kullanılırdı.
  
Faytonlar ve Hal Binası

Bit Pazarı: O yıllarda sırtında çuvalla sokak aralarında gezip ‘Eskici’ diye bağıranlar vardı. Bunlar evlerden eski eşyaları alır, Osman Ağa Camisinin yan sokağı olan Üzerlik Sokakta satarlardı. Bu sebepten buraya Bit Pazarı denirdi.

Hacı Bekir Sokağı: Ünlü şekercinin bulunduğu sokak Muvakkithane Caddesidir ama herkes oraya Hacı Bekir Sokağı derdi. Şimdi o kadar çok kafe-pastane var ki günümüz insanları Hacı Bekir’i tanımıyorlar.

                                                       Hacı Bekir Sokağı

Adliye Bahçesi: Caferağa’da bugün Spor Salonu ve Barış Manço Kültür Merkezi bulunan alanda eskiden Kadıköy’ün Adliye Sarayı varmış. Adliyenin Bahçesinde çocuklar oyun oynarlar hem de bahçeyi alttaki Moda Caddesine geçiş için kullanırlarmış. Bina 1950 lerin başlarında yanınca boş arsa kalmış.  Ama Adliyenin Bahçesi olarak anılmaya devam etmişti.

Çarıkçı Mahallesi: Şimdiki Serasker Caddesinin bulunduğu bölgeye denirmiş. Burada ahşap tek katlı, bahçesinde her çeşit deri, meşin tamiri yapan zanaatçılar bulunurdu. Biraz da belalı tiplerin yaşadığı bölge Çarıkçı Mahallesi olarak bilinirdi.

Ayakkabıya Pençe Yaptırmak: Kundura tamircileri altı delinen ayakkabıların altının tamamını veya yarısını değiştirip yeni kösele çakarlardı. İşte bu tamirata tam ve yarım pençe denirdi.

Alman Kampı: Moda'da günümüzdeki Kalkhedon Tesisinin üstündeki yeşil alanın devamıydı. Şimdiki Kadıköy Anadolu Lisesinin duvarının önündeki bu alanda 1900 lerden 2. Dünya savaşı sonrasına kadar Alman izciler kamp yaptıkları için bu isim verilmiş. Sakin ve tenha olan alan sevgililerin çok tercih ettiği bir yerdi. Yazmazsam tarihe eksik not düşmüş olurum, bir de esrarkeşlerin tercih ettiği yerdi.

Konuşma Teklif Etmek: O yıllarda sevgili kelimesi şarkılarda söylenebilirdi. Çıkmak, flört, arkadaş tanımları da yoktu. Erkekler kızlara ‘Konuşma teklif ederlerdi’. Birbirlerini Konuştuğum Çocuk, Konuştuğum Kız olarak tanıtırlardı.

Bayram Yeri: Bizden eskiler Halidağa Caddesindeki Bayram Yeri Sokaktan Altıyola kadar olan bölgede Bayram Yeri yaşamışlar. Bizler Kuşdili çayırında Bayram Yerini yaşadık. Bu sebepten buralara Bayram Yeri denirdi.

Kuşdili: Kurbağalıdere kenarına üzeri kapalı kafes içinde saka, florya, iskete kuşları getirilip kurbağa sesleriyle yarıştırılarak kanarya gibi makara çekmeleri sağlanırmış. Bu sebepten kuşlara dil öğretilen yer anlamında Kuşdili denirmiş. Bugün Salı Pazarı deniyor. Salı Pazarı da gitti. Bakalım ne denecek buraya.

İbrahimağa: Tarihi İbrahimağa Mahallesi artık Ayrılık Çeşmesi İstasyonu olarak biliniyor.

Paris Mahallesi: 1. Dünya Savaşı Sonrası işgal kuvvetlerinin kısa bir süre genelev yaptıkları Ayrılık Çeşmesi Sokağına her kes anlamasın diye konan şifreli ad. Bizim zamanımızda mezarlığın Acıbadem tarafına Paris Mahallesi denirdi. Şimdi bu isim de unutuldu.

Çiftlik: Şimdiki Natiliüs AVM nin bulunduğu yer dâhil Acıbademe kadar 320 dönümlük alan Şehzade Ziyaeddin Köşkünün çiftlik arazisiymiş. Bu sebepten AVM nin üst tarafı Çiftlik adıyla anılırdı. Köşk bugün apartmanların arasında kalmıştır. 

                                                           Çiftlik

Batarya: Acıbadem Dörtyol’dan İkbaliye’ye çıkarken bugün İş Bankası bloklarının bulunduğu soldaki alan. Buraya 2. Dünya Savaşında Haydarpaşa Garı’nı korumak için topçu bataryası yerleştirilmiş. Otobüs durağının adı Batarya idi. Buradaki boş alan ise Batarya futbol sahasıydı.

Gazhane: Hasanpaşa’da Anadolu yakasının sokaklarının aydınlanması ve evlerde yemek pişirilmesi ihtiyacı için havagazı üreten tesis vardı. Bu sebepten bu çevreye Gazhane denirdi.

Havagazı: Gazhaneden evlere verilen gazın adıydı. Bazen musluğunu açarak intihar edenler olurdu.

Çukurbostan: Altıyoldan Yoğurtçuya giderken Salı Pazarının hizasını geçince ilk durağın adıydı. Herhalde çukurda kalan bostan varmış zamanında.

Talimhane: Şimdiki Halidağa Caddesinin bulunduğu düzlükte Osmanlının piyadeleri talim yaparmış. O sebepten buraya Talimhane denirdi.

İyi Su: Evlerde akan Terkos Suyu içilecek kalitedeydi. Ama yine de insanlar kent içindeki çeşmelerden akan memba sularını içmeyi tercih ederlerdi. Çamlıca, Kayışdağı, Tomruk, Yakacık gibi. Bunlara da İyi Su denirdi.

Saka: İyi suları kendine özel cam damacanalarda satanlara denirdi. Cam damacana, kırılmaması için araya dikenler sıkıştırılmış küfeye konurdu. Bu şekilde at arabalarına koyarak satarlardı.

Kalaycı: O yıllarda bakır kaplarda yemek pişerdi. Bu kaplar da kalaylanma ihtiyacındaydı. Kalaycılar önemli bir zenaat grubuydu. Bakır kap kalkınca kalaycılık ta bitti.

Zerzevatçı: Mahalle yakınlarındaki tarla-bahçelerde çeşitli sebzeler yetiştirilirdi. Bunları yetiştirenler sokak aralarında dolaşarak satarlardı. Kentleşme ve tarımın sektörleşmesi zerzevatçıları yok etti.
ARİF ATILGAN HAZİRAN 2017

9 yorum:

  1. Adliye Bahçesi değil...."Eski Mahkeme" olarak anılırdı o yer..

    YanıtlaSil
  2. Metin Bey, Benim anımsadığım 1960 lar. Sizinki daha önceki tarihler mi acaba?

    YanıtlaSil
  3. Arif bey bende aski bir yeldeğirmenli olarak sizi tebrik ediyor yaptığınız bu güzel işlerin devamını diliyorum.Bende sizden 5 veya 6 yaş küçüğüm SAYGILAR

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler semt arkadaşım.

    YanıtlaSil
  5. sevgili arif..çok güzel bir tazı olmuş..zor bir iş ama çok da güzel toparlamışın....kalemine sağlık...eski yeldeğirmenliler de de yayınlandı mı acaba ..yoksa ben mi atladım...kadıköylüler grubunda da yayınlasan ...selam ve özlemler kıbrıs tan..

    YanıtlaSil
  6. Keyifle okudum çok teşekkürler!

    YanıtlaSil
  7. ESKİ YELDEĞİRMENLİLERDE YAYINLANDI MESUT. Kadıköylülere pek bulaşmıyorum ama aklıma getirdin. Yayınlarım. Nimet Hanım, sizden iltifat almak ne üzel. Selamlar.

    YanıtlaSil