KADIKÖY’DE UNUTULAN TANIMLAR
Arif Atılgan
1970 li yıllara kadar Kadıköy’de kullanılan bazı tanımların
artık unutulduğunu görüyoruz. Bunların geçmişi bazen Bizans’a kadar
gitmektedir. Anımsayalım.
İstanbul’a Gitmek: Tarihteki gerçek İstanbul Konstantinopolis’dir.
Şimdiki Suriçi Bölgesi veya Fatih İlçesi. Daha sonra Haliç’in diğer yakası da
İstanbul olmuş. Dolayısıyla vapurla Avrupa yakasına geçmek ‘İstanbul’a gitmek’ olarak
tarif edilmiş. Bunda Cumhuriyet sonrası, 1924-1926 arası Anadolu Yakasının
Üsküdar ili yapılmasının da rolü var tabii.
İstanbul'a Gitmek. (Arkada İnci Burnu)
Köyüme Geldim: İstanbul’dan geriye dönüldüğünde her
Kadıköylü iskeleye ayağını bastığında ‘Köyüme Geldim’ duygusu taşırdı. Ayak
bastığımız yer eskiden denizmiş.
Kumluk: 1900 lerin başında bugünkü PTT nin hizasından
Mühürdara kadar olan binaların önünde deniz varmış. Buraya güzel kumsalından
dolayı Kumluk denirmiş.
Kumluk
İskele Camisi: Kıyı çizgisini diğer istikamete doğru
takip edersek biraz ilerde denize kapısı olduğu için İskele Camisi adıyla
anılan cami artık denizden kopmuştur. Günümüzde Sultan 3. Mustafa Camisi olarak
bilinmektedir.
Zaharoff Plajı: Mühürdardan yukarı çıkarken Rum asıllı
silah tüccarı Zaharoff’un yalısı bulunurmuş. Deniz kıyısında küçük bir iskelesi
de bulunan yalı ortadan kaybolmuş. Ama burası 70 li yıllarda da Zaharoff Plajı
olarak anılır, küçük taş iskelesi de yerinde dururdu. Çakıllı, çabuk derinleşen
bir kıyı idi.
Zaharoff Plajı
İnci Burnu: 1900 lerden itibaren Kadıköy kıyısı
doldurulurken önce Mühürdar’dan Haydarpaşa istikametine doğru 300-350 mt uzunluğunda
dalgakıran inşa edilmiş. Bu dalgakıranın ucuna 1930 larda İnci Gazinosu adıyla
bir gazino yapılmış. Bu sebepten burası İnci Burnu diye anılırdı.
Hal Binası: Kadıköy Dolgu alanına 1920 lerde inşa edilen
Hal binası daima kendi fonksiyonuyla kullanılmamışsa da Hal binası olarak
anılırdı. Şimdi Konservatuar veya Haldun Taner Tiyatrosu olarak biliniyor.
Faytonlar: Kadıköy’de taksi yerine fayton
kullanılırdı.
Faytonlar ve Hal Binası
Bit Pazarı: O yıllarda sırtında çuvalla sokak
aralarında gezip ‘Eskici’ diye bağıranlar vardı. Bunlar evlerden eski eşyaları
alır, Osman Ağa Camisinin yan sokağı olan Üzerlik Sokakta satarlardı. Bu
sebepten buraya Bit Pazarı denirdi.
Hacı Bekir Sokağı: Ünlü şekercinin bulunduğu sokak
Muvakkithane Caddesidir ama herkes oraya Hacı Bekir Sokağı derdi. Şimdi o kadar
çok kafe-pastane var ki günümüz insanları Hacı Bekir’i tanımıyorlar.
Adliye Bahçesi: Caferağa’da bugün Spor Salonu ve Barış
Manço Kültür Merkezi bulunan alanda eskiden Kadıköy’ün Adliye Sarayı varmış.
Adliyenin Bahçesinde çocuklar oyun oynarlar hem de bahçeyi alttaki Moda
Caddesine geçiş için kullanırlarmış. Bina 1950 lerin başlarında yanınca boş
arsa kalmış. Ama Adliyenin Bahçesi
olarak anılmaya devam etmişti.
Çarıkçı Mahallesi: Şimdiki Serasker Caddesinin bulunduğu
bölgeye denirmiş. Burada ahşap tek katlı, bahçesinde her çeşit deri, meşin tamiri
yapan zanaatçılar bulunurdu. Biraz da belalı tiplerin yaşadığı bölge Çarıkçı
Mahallesi olarak bilinirdi.
Ayakkabıya Pençe Yaptırmak: Kundura tamircileri altı
delinen ayakkabıların altının tamamını veya yarısını değiştirip yeni kösele
çakarlardı. İşte bu tamirata tam ve yarım pençe denirdi.
Alman Kampı: Moda'da günümüzdeki Kalkhedon Tesisinin
üstündeki yeşil alanın devamıydı. Şimdiki Kadıköy Anadolu Lisesinin duvarının önündeki bu alanda
1900 lerden 2. Dünya savaşı sonrasına kadar Alman izciler kamp yaptıkları için
bu isim verilmiş. Sakin ve tenha olan alan sevgililerin çok tercih ettiği bir
yerdi. Yazmazsam tarihe eksik not düşmüş olurum, bir de esrarkeşlerin tercih
ettiği yerdi.
Konuşma Teklif Etmek: O yıllarda sevgili kelimesi şarkılarda
söylenebilirdi. Çıkmak, flört, arkadaş tanımları da yoktu. Erkekler kızlara
‘Konuşma teklif ederlerdi’. Birbirlerini Konuştuğum Çocuk, Konuştuğum Kız
olarak tanıtırlardı.
Bayram Yeri: Bizden eskiler Halidağa Caddesindeki
Bayram Yeri Sokaktan Altıyola kadar olan bölgede Bayram Yeri yaşamışlar. Bizler
Kuşdili çayırında Bayram Yerini yaşadık. Bu sebepten buralara Bayram Yeri denirdi.
Kuşdili: Kurbağalıdere kenarına üzeri kapalı kafes
içinde saka, florya, iskete kuşları getirilip kurbağa sesleriyle yarıştırılarak
kanarya gibi makara çekmeleri sağlanırmış. Bu sebepten kuşlara dil öğretilen
yer anlamında Kuşdili denirmiş. Bugün Salı Pazarı deniyor. Salı Pazarı da
gitti. Bakalım ne denecek buraya.
İbrahimağa: Tarihi İbrahimağa Mahallesi artık Ayrılık
Çeşmesi İstasyonu olarak biliniyor.
Paris Mahallesi: 1. Dünya Savaşı Sonrası işgal
kuvvetlerinin kısa bir süre genelev yaptıkları Ayrılık Çeşmesi Sokağına her kes
anlamasın diye konan şifreli ad. Bizim zamanımızda mezarlığın Acıbadem tarafına
Paris Mahallesi denirdi. Şimdi bu isim de unutuldu.
Çiftlik: Şimdiki Natiliüs AVM nin bulunduğu yer dâhil
Acıbademe kadar 320 dönümlük alan Şehzade Ziyaeddin Köşkünün çiftlik arazisiymiş.
Bu sebepten AVM nin üst tarafı Çiftlik adıyla anılırdı. Köşk bugün
apartmanların arasında kalmıştır.
Batarya: Acıbadem Dörtyol’dan İkbaliye’ye çıkarken
bugün İş Bankası bloklarının bulunduğu soldaki alan. Buraya 2. Dünya Savaşında Haydarpaşa
Garı’nı korumak için topçu bataryası yerleştirilmiş. Otobüs durağının adı Batarya
idi. Buradaki boş alan ise Batarya futbol sahasıydı.
Gazhane: Hasanpaşa’da Anadolu yakasının sokaklarının aydınlanması
ve evlerde yemek pişirilmesi ihtiyacı için havagazı üreten tesis vardı. Bu sebepten
bu çevreye Gazhane denirdi.
Havagazı: Gazhaneden evlere verilen gazın adıydı. Bazen
musluğunu açarak intihar edenler olurdu.
Çukurbostan: Altıyoldan Yoğurtçuya giderken Salı
Pazarının hizasını geçince ilk durağın adıydı. Herhalde çukurda kalan bostan
varmış zamanında.
Talimhane: Şimdiki Halidağa Caddesinin bulunduğu düzlükte
Osmanlının piyadeleri talim yaparmış. O sebepten buraya Talimhane denirdi.
İyi Su: Evlerde akan Terkos Suyu içilecek kalitedeydi.
Ama yine de insanlar kent içindeki çeşmelerden akan memba sularını içmeyi
tercih ederlerdi. Çamlıca, Kayışdağı, Tomruk, Yakacık gibi. Bunlara da İyi Su
denirdi.
Saka: İyi suları kendine özel cam damacanalarda satanlara denirdi. Cam damacana, kırılmaması için araya dikenler sıkıştırılmış küfeye konurdu. Bu şekilde at arabalarına koyarak satarlardı.
Kalaycı: O yıllarda bakır kaplarda yemek pişerdi. Bu
kaplar da kalaylanma ihtiyacındaydı. Kalaycılar önemli bir zenaat grubuydu.
Bakır kap kalkınca kalaycılık ta bitti.
Zerzevatçı: Mahalle yakınlarındaki tarla-bahçelerde
çeşitli sebzeler yetiştirilirdi. Bunları yetiştirenler sokak aralarında dolaşarak
satarlardı. Kentleşme ve tarımın sektörleşmesi zerzevatçıları yok etti.
ARİF ATILGAN HAZİRAN 2017
Teşekkür ederiz
YanıtlaSilAdliye Bahçesi değil...."Eski Mahkeme" olarak anılırdı o yer..
YanıtlaSilMetin Bey, Benim anımsadığım 1960 lar. Sizinki daha önceki tarihler mi acaba?
YanıtlaSilArif bey bende aski bir yeldeğirmenli olarak sizi tebrik ediyor yaptığınız bu güzel işlerin devamını diliyorum.Bende sizden 5 veya 6 yaş küçüğüm SAYGILAR
YanıtlaSilTeşekkürler semt arkadaşım.
YanıtlaSilTeşekkürler...
YanıtlaSilsevgili arif..çok güzel bir tazı olmuş..zor bir iş ama çok da güzel toparlamışın....kalemine sağlık...eski yeldeğirmenliler de de yayınlandı mı acaba ..yoksa ben mi atladım...kadıköylüler grubunda da yayınlasan ...selam ve özlemler kıbrıs tan..
YanıtlaSilKeyifle okudum çok teşekkürler!
YanıtlaSilESKİ YELDEĞİRMENLİLERDE YAYINLANDI MESUT. Kadıköylülere pek bulaşmıyorum ama aklıma getirdin. Yayınlarım. Nimet Hanım, sizden iltifat almak ne üzel. Selamlar.
YanıtlaSil