12 Ekim 2016 Çarşamba

Yeldeğirmeni

KAYNAK AİLESİNİN EVİ
Arif Atılgan

Yeldeğirmeni’ndeki ana sokaklar, denizden yukarıya çıkarlar ve demiryolunda biterler. İskele Sokağının üst kısmı Kır Kahvesi Sokağı ile demiryolu arasında küçük bir çıkmaz sokak gibidir. Bahsetmek istediğim, sokağın sonunda demiryoluna da sınırı olan sağdaki iki katlı ahşap evdir.

                                                    Kaynak Ailesinin Evi

Pulu düştüğü için tam tarihini saptayamadığım eski Osmanlı tapusunda evin ve çevresinin vaziyet planı görünüyor. Evin 1800 lü yılların sonlarında yapıldığı tahmin ediliyor.

Emekli Deniz Hâkim Albay Osman Alpay Kaynak’ın dedesi Bahriye Zabiti Ali Rasih Bey ve anneannesi Adile Hanım, evi 1920 yılında zamanın Cebelibereket mebusundan satın almışlar. Cebelibereket, o yıllarda il olan bugünkü 80. İlimiz Osmaniye’nin adıdır.

Ev ahşaptır. Kafesli olan pencereleri Türk evi olduğunu belli eder. 405 mt2 arsa içersinde 60mt2 ye oturan zemin kat ve yine 60mt2 lik birinci katı vardır. Bodrum katına evin içinden değil dışarıdan inilmektedir.
Zemin katta: 1 Misafir Odası+1 Oturma Odası+Mutfak+WC+Gusulhane,
Birinci katta: 2 Yatak Odası+Sofa+1 WC (Banyo olarak ta kullanılmış) bulunmaktadır.
Alt kattaki mutfak dışarıya o derece açıktır ki dışarıda gibidir. Üst kattaki yatak odalarından biri oturma odası olarak kullanılmıştır. WC-Banyonun iki kapısı bulunup, ikinci kapı diğer yatak odasına açılmaktadır. Sofanın sürgülü kapısı artık yoktur. Ahşap tavan süslemeleri ise ilgi çekicidir.

                                                       İlginç Tavan Süsleri

Eski evlerde su ve tesisat sıkıntısı sebebiyle ıslak hacimlerde sıkıntı yaşanmıştır. Bu sebeple mutfaklar dışarıda veya dışarı açık yapılmış, banyo ihtiyacı ise hamamlarda giderilmiş, evlere sadece WC konmuştur. Bu evde de aynı kuralın uygulandığı görülmektedir.

Bahçesindeki 13.50 mt derinliğindeki kuyu kayalık zemine oyularak açılmış. Bir aralık yerinden oynatılan taşlar içine dökülmüş, tıkanmış. Gereken yapılarak açılmış. Açıldıktan sonra komşulardan biri inşaatının molozlarını doldurmuş. Tekrar açılmış. Daha sonra da başka komşular kanal bağlamışlar. Bu sefer temizlenmiş. Kuyu, günümüzde hala kullanılmaktadır.

                                                                    Kuyu

Bahçe adeta kent içinde gizli bir kaçış yeridir. Mülk sahipleri bunun kıymetini bilerek burayı kullanmaktadırlar.

Ev 2008 yılında onarım görmüş. Onarımda çalışan ustalar ‘Bu kadar eskimiş ahşap görmemiştik. 100 yıldan daha eski bu bina.’ Diyerek tahminde bulunmuşlar.

                                                 Binanın Bahçeden Görünüşü

Ailenin o yıllarda oturduğu Fatihteki evlerinden Yeldeğirmeni’ne taşınmaları ayrı bir macera olmuştur. Eşyalarının içinde bugün de özel hamallarla taşınabilen piyano bulunmaktadır. Piyano, Fatihten Eminönü’ne öküz arabasıyla, Eminönü’nden Kadıköy’e mavnayla, Kadıköy’den Yeldeğirmeni’ne tekrar öküz arabasıyla getirilmiş. Alt kattaki misafir odasına yerleştirilmiş. Onu evin kızı yani şimdiki sahip Osman Kaynak’ın annesi Mehpare Hanım çalmakta imiş. Mehpare Hanım subay olan Selim Kaynak ile evlenir. İlk oğlu 3 yaşında ölünce piyano çalmayı bırakır. Selim Kaynak albaylıktan emekli olmuştur.

Evin en değerli eşyası ise elde dikilmiş Türk Bayrağıdır.

1918 yılında 1.Dünya Savaşının sona ermesinden sonra İstanbul işgal ediliyor. İşgal kuvvetleri İstanbul’da Türk Bayrağı asmayı yasaklıyorlar. Dolayısıyla o yıllarda İstanbul’da sadece İngiliz, İtalyan ve Yunan bayrakları görülebiliyor. Ancak insanlar gizlice kendi elleriyle kestikleri kırmızı kumaşlara beyaz ay-yıldız dikerek Türk bayrakları hazırlıyorlar. Bu bayrakları ütüleyip sandıklarda saklıyorlar. ‘Bir gün bayrağımızı asacağız’ diyerek. Nitekim 9 Eylül 1922 tarihinde Türk Ordusunun İzmir’e girdiği haberi İstanbul’a gelir gelmez, tüm İstanbul halkı sakladıkları ütülü bayraklarını çıkarıp evlerinin cephelerine asmışlar. İstanbul, Kadıköy, Yeldeğirmeni kıpkırmızı Türk bayraklarına bezenmiş. Kaynak ailesinin o günkü büyükleri tarafından bu eve astıkları bayrak, bu günkü aile fertleri tarafından titizlikle muhafaza edilmektedir. Bayrak Osmanlının şekil ve ölçüsündedir. Bilindiği gibi günümüzde kullanılan Bayrak 1936 yılında çıkarılan bir yasayla yeniden şekillenmiştir.

                                                          Tarihi Bayrak

6 Ekim 1923 tarihinde Türk Ordusu İstanbul’a girdiğinde de insanlar sevinç gözyaşları dökmüşler. Kentte, günlerce bu iki olayı ağlayarak sohbet etmişler.

Ailenin üç kuşağı da asker kökenli olduğu için burada devamlı oturamamışlar. 1944 yılından 1990 lı yıllara kadar evi kiracılar kullanmış. Bu sebepten mahallede yaşayanlar daha çok kiracıları tanırlar.

Geçtiğimiz yıl bir gün, Evin Sahibi bahçe kapısından içeri bakan bir Hanım görür. ‘Eve bakıyordum’ deyince kendisini içeri buyur eder. Hanım evin içini de gezmek ister. Evin Sahibi ‘Tabii’ diyerek kapıyı açar. Hanım, eve girer girmez bir kenara çöker ve ağlamaya başlar. ‘Benim çocukluğum bu evde geçti’ diyerek.

Anı Değeri, korumanın en önemli sebebidir.
ARİF ATILGAN EKİM 2016

1 yorum:

  1. yaşşa be reis...tabii ki çok iyi biliyorum bu evi..ama öyküsünü bilmiyordum...sağ var ol..koruyanlar,yaşatanlar da sağ var olsunlar...göçenlere rahmet,hane halkına selam sevgi ve hürmet kıbrıstan...

    YanıtlaSil