“VAROŞ” YELDEĞİRMENİ
Arif Atılgan
Osmanlının İstanbul’a gelişinden itibaren Yeldeğirmeni’nde
yerleşim görülmüştür. 1700 lü yılların sonlarında 4
Yeldeğirmeni yapılmış, 1800 lü yılların başlarında sokaklar
oluşmuş, 1800 lü yılların sonlarında Kuzguncuktan taşınan Yahudilerle yerleşim
belirgin hale gelmiştir.
Cumhuriyet döneminde Yeldeğirmeni hep gelişim içinde
görülüyor. 1927 yılında ilk Türk Okulu Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu açılıyor.
1935 yılında Osmanlı zamanında açılan yabancı okullar Türkiye Cumhuriyeti
devletine geçiyor.
1950-60-70 li yıllar semtin en güzel günlerini yaşadığı yıllardır. Az katlı evlerin çoğunlukta olduğu semtte komşuluk, esnaf
ilişkileri son safhadadır. O yıllarda semtin zengini, fakiri, kabadayısı,
alkoliği, dindarı, delisi, Müslim, gayrimüslimi hep birlikte keyifle yaşarlardı
burada. Sokakların futbol takımları arasında mahalle maçları oynanırdı. Erkekler
kahveye çıkar, kadınlar gün yaparlardı. Çocuklar mahalle içindeki okullara
yürüyerek giderlerdi. Oyun oynarken elinde filesi olan komşu teyzeyi
gördüklerinde kesinlikle bir çocuk oyunu bırakır, teyzenin filesini alır evine
kadar taşırdı. Erkek çocuklar misket, kızlar sek sek, hep birlikte yakar top
oynarlardı. Her sokağın gençlerinin ayrı
ıslığı vardı birbirlerini çağırmak için. Anneler akşamüstü eve gelmek istemeyen
çocukları ‘Hadi baban gelecek artık’ diyerek çağırırlardı. Arnavut kaldırımı
sokaklar en güzel oyun alanlarıydı onların. Herkesin ekonomik durumu birbirine
yakındı. Yaz gecelerinde kapılara kilim serilir, çay içilir, sohbetler edilirdi.
Yeldeğirmeni mahalleydi.
2010 yılında burada Canlandırma Projesi uygulandı.
Semtin yüzünü gözünü boyadılar. Kimse sormadı niye şimdiye kadar yüzümüze
bakılmadı diye. Orada burada Yeldeğirmeni ile ilgili yazılar yazıldı. Semtte
diziler, filmler çekilmeye başlandı. Sanatçı tipinde insanlar çoğaldı. Kafeler
açıldı. Semt Cihangirleşiyor, Karaköy’e benziyor dendi. Bazıları yenilerin
eskileri eğittiğini söyleyerek Nezihleşen
Yeldeğirmeni dedi. İnsanlar Cihangirleşen, Karaköy Gibi, Nezihleşen
tanımlamalarını sevdi. Kimse olumsuzlukları görmedi. Yaşayanlar ve herkes
mutluydu. Sadece ben Yeldeğirmeni’nin pazarlandığını, mahalle yaşantısının
biteceğini, eski yaşayanların burayı terk etmek zorunda kalacaklarını söyledim.
Bugünlerde, Ekim 2016 tarihi itibariyle semtte çekilen
bir TV dizisi semtin durumunu ‘Varoş’, ‘Boktan’ kelimeleriyle tanımlamıştır. Canlandırma Projesi yapılmadan önce Yeldeğirmeni için hiç
bu tip tanımlama yapılmamıştı. Yeldeğirmeni’nin ayarlarıyla oynandı adeta. Cihangir’e
de benzetiliyor, Varoşa da.
Yeldeğirmeni, burada yaşayanlar kadar yaşamışların ve
eski halini sevenlerindir aynı zamanda. Onların özlediği ise Eski Yeldeğirmeni’dir.
Semti terk edenler olmuştur. Yeldeğirmeni’nde
yaşayanlar tepkilerini belli etmezlerse onlar da burayı terk etmek zorunda
kalacaklardır. Buradaki sorun mahalle kavramının ortadan yok olmasıdır. Kaldırımlardaki masalar veya ufak tefek asayiş konuları işin detayıdır.
Yeldeğirmeni, Haydarpaşa’daki demir köprü yapılıncaya
kadar Kadıköy’ü Üsküdar’a bağlayan tek önemli aks idi. Yıllarca Kadıköy’ün en
değerli semti olduğu unutulmamalıdır.
ARİF ATILGAN EKİM 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder