15 Eylül 2018 Cumartesi


Prof. SEMAVİ EYİCE İLE KASIM 2016 TARİHİNDE YAPTIĞIM RÖPORTAJ -1-
Arif Atılgan
Sayın Semavi Eyice ile 2016 Yılının Kasım ayında evinde buluşarak bir sohbet gerçekleştirmiştim. Kendisini 28 Mayıs 2018 tarihinde kaybettik. Kamuya mal olmuş bir insandı. Bu sebepten sohbetin tamamını tüm ilgilenenlerle paylaşmayı doğru buldum. Ancak 50 sayfa civarında olduğu için bölüm bölüm yayınlayacağım.
Açık siyah yazılar Semavi Eyice’nin, koyu siyah yazılar benim (Arif Atılgan) konuşmalarımdır.


Ondan sonra 1930’lu yıllardı. Cumhuriyet Bayramını biz orda kutladık. Gayet şaşalı bir Cumhuriyet Bayramı oldu. 10. Yıl dönümünde. Ondan sonra herkese bayrak diktirdiler falan.
Anladım hocam 1923-1933 yılları arasında orası Alman Okuluyken.
Hatta tamda o sırada Adliye yandı ve oradan seyretmiştik. Burundan. Kadıköy Gazinosunun yapıldığı burun metruktur biliyorsunuz ki. Daha önce orada bir şey yoktu. İlk zamanlar gazinoymuş gene.
İnciburnu’nun orası mı hocam?
Valla adını bilmiyorum yalnız ilk zamanlar gene gazinoymuş ilk yapıldığında. Sonra terk edilmiş. Onun üzerine orası böyle metruk bir yer oldu. Altında bir yerde kayıklar boyanırdı. Oradan buruna akşamları Kadıköylüler oraya hava almaya çıkarlardı.
İnciburnu yani orası Evlendirme Dairesi oldu sonra. Orası gazino olarak açılmış öyle değimli hocam?
Evet, esas gazino olarak yapılmış. Ama uzun zamanlar kullanılmadı metruk durdu. Sonra yeniden bir ara Evlendirme Dairesi yaptılar. Ondan sonra tekrar gazino yaptılar bir ara. Daha sonra gene kapandı. Bir kaymakamın gayretidir o parkın oraya yapılması. Orada kömür yığınları vardı.
Orası denizdi zaten dolduruldu oralar.
Evet, öyle fakat ben dolma vaziyetini hiçbir zaman görmedim.
Gazinonun yapıldığı yıllar hangi zamanlardı hocam hatırlayabiliyor musunuz?
Yalnız çok yağmur filan yağdığında fırtına olduğunda falan deniz taştığında onun içinde cıbıl cıbıl su olurdu. Tabanında o rıhtımın dış tarafından gelen sular oluşurdu. Sonra oraya inşaatlardan çıkan enkazı döktüler. Hep enkaz şeysidir o.
Ondan sonra işte ağaçlandırdı o kaymakam orayı. Ta şeye kadar hatta Altıyol’a çıkan ana caddenin başlangıcında da bir parça toprak vardı. Hatta Singer vardı orada. Singer’in olduğu yapı adasının ucunda dahi bir parça toprak vardı onu dahi parkın devamı gibi hazırladılar. Fakat herhangi bir şey dikemediler oraya öyle kaldı o.
Gazinonun yapıldığı tarihi hatırlayabiliyor musunuz hocam?
Valla gazino yılları -ben ilkokuldayken- 1930’lu yıllardı. Ondan sonra epey gelişiyordu kaymakamın zamanında. Sonra durakları da yavaş yavaş oraya almaya başladılar. O zaman tabi o parkın arazisi küçüldü. O eski genişliği kalmadı.
Evet, yukarı kadardı değil mi Tubini Evlerine kadar.
Evet, ayrıca orada belediyenin de izin verdiği bir sıra bina vardı parka bakan. Birde postane vardı o sırada. O sıraya kadar yavaş yavaş ilerliyordu. Onun üzerine daha fazla gidemediler bu defa gerilemeye başladılar tekrar. Hatta epey tanzimi yapılmış hatta toprağı hazırlanmış hat parçalarını feda ettiler, gitti onlar.
Singer’in önünde de bir parça vardı. Hatta bir tane şöyle şerit halinde bir çiçek yeriyle bir tane dikdörtgen bir parça hazırladılar oraya fakat onu da dikemediler. Kaldı sonra oda yok oldu gitti.
Hocam İnciburnu’ndaki gazinoyu yaptıklarında orası tam olarak dolmamış mıydı?
Hayır efendim ortası da çukurdu.
Anladım hocam önce dalgakıran gibi gelip ucuna yaptılar sonra doldurdular yani.
Evet. Ondan sonra çocuklar falan denize girer gibi giriyorlardı onun içine. Ondan sonra düzelttiler filan ve güzel bir park oldu o. Hatta daima takdirle o kaymakam söylenirdi. Ya denirdi ’Çöpçüler falan çalıştırılarak yapılmıştır’ denirdi. 1932 veya 1933’lü yıllardı. Kadıköylüler çok beğenirlerdi onu. ‘Ya’ derlerdi ‘Akşamüstü çıkıp şurada bir hava alıyoruz, deniz havası alıyoruz’ bu yüzden çok memnun olduklarını söylerlerdi.
Hocam o kaymakamı araştıracağım. O parkı yapmış. Kadıköylülerin çok beğendiği işler yapmış yani evet hocam.
Ondan sonra çok kötüydü mesela. Tramvayı da oradan da geçiremediler o yüzden. Çünkü birazcık lodos oldu mu Kadıköy Haydarpaşa arasındaki rıhtım yolu çöküyordu. Oraya şey sisteminden vazgeçmediler bir türlü. Kazıklar çakarak denize mani olmak. Biraz lodos olsun o kazıklar arasından giren dalga oradaki toprağı çekiyordu. Arkasından üzerindeki sokak göçüyordu parkeleriyle filan. Haydii. Yeni baştan yapılıyordu. Ya dedik ki buraya büyük bloklar dökülse bir şey yapamazdı deniz. Fakat o yapılmazdı bir türlü orası öylece çökerdi. Her defasında çökerdi.
O rıhtım kumsaldı galiba değil mi, yani hocam Yeldeğirmeni’nin sahilini söylüyorsunuz?
Orası esası neydi bilmiyorum. Deniz adamakıllı azdığında orada ancak yayaların geçebileceği kadar –o dizinin önünde- bir yol vardı. Yoksa tramvay filan oradan katiyen geçemezdi.
Tramvay zaten Yeldeğirmeninden Karakolhane Caddesinden geçip Üsküdar’a bağlanıyormuş. Demek ki 1928’lerde elektrik gelmiş Kadıköy’e. Elektrik geldikten sonra tramvayı yapsalar Ondan sonra sahili de 1950’lerde doldurmuşlar galiba. Ondan sonra tramvay sahilden yukarıya Tıbbiye Caddesine bağlanmış. Peki hocam, siz Yeldeğirmeni’nde doğdunuz galiba?
Efendim benim doğumum hemen Haydarpaşa yangınından birkaç ay sonradır. Tam olarak 1922 yılının Temmuz ayında.
Hocam Haydarpaşa yangını bildiğim kadarıyla 1917 yılında olmuştu?
O Gar'ın yangını, Haydarpaşa Çayır yangını deniyor buna. Çayırdan başlayıp çayır kenarındaki evlerden Poyraz rüzgârıyla Kadıköy’e doğru yürüyor. 1922 yılında oluyor. Bende bu yangını merak etmiştim. Çünkü doğumumla yaşıttır o yangın. Ankara’daki Milli kütüphanede gazete koleksiyonları var. Oradaki gazetelerden çıktı o tarih. Bizim ev ve oradaki evler o zaman yanmıştı.
Yeldeğirmenindeki evler mi hocam?
Aslında Yeldeğirmeni değildi. O sokak ile ilgili komik bir hadise de var. Hakikaten o maskaralığı kim uydurmuş onu da tam bilmiyorum ama komik bir şey o.
Hocam çok haklısınız. O sokağın bir altındaki sokak Düz Sokaktır. (Gülüşmeler)
Evet, o levha sokağa iki defa kondu oraya.
Gerçekten 1930-1938 yıllarındaki Pervititch Haritaların da o İskele Sokak Düz Sokak diye geçiyor çok haklısınız hocam.
Evet, Rasim Paşa İskele Sokağıdır o. Onun tapulara bakıldığında adının resmen Rasim Paşa İskele Sokağı olduğu görülür. Hani o dönemde paşalar ve sultanların isimlerini kaldırdıkları için değiştirildi. Mesela 11inci isimli bir ilkokul vardı. Onunda adını değiştirdiler Osmangazi İlkokulu dediler. 
Hocam öncesinde bu okul Alman Okulu daha sonra 11. İlkokul daha sonra da Osmangazi ilkokulu olmuş evet. Bu dediğiniz yangın tarihte Yeldeğirmeni Yangını diye geçer o yangın herhalde?
Efendim biz bunu Çayır Yangını diye bulduk gazetede.
Bu meşhur hocam şey derler yaz olduğu zaman patlıcan yangını derlermiş bunlara. Hani patlıcan kızartmaya başlıyorlar ya yazın yağ sıçraması nedeniyle oluşurmuş. (Gülüşmeler)
Zaten umumi İstanbul’un felaketine patlıcan kızartması ondan sonra Haliç kıyılarındaki bütün yangınlara da tavanın tutuşması, yağın tutuşması sebep olmuştur. Ve İstanbul’da başlayan yangınlar devamlı olarak Haliç kıyısından başlayıp 3 günde 4 günde Marmara kıyısına kadar erişir. Yani tetkik edin onların bazılarında destanlar falan da vardır. Hatta Türkçe olduğu gibi Ermenice falan da vardır. Böyle destanlar eski. Hatta onların bazılarını kitap halinde de yayınladılar.
Siz Osmangazi İlkokulunun karşısındaki Akifbey Sokakta yaşadınız değil mi?
Biraz daha aşağıda. Hala daha o sıradan gittikten sonra bir tane bücür bir ev vardır. Devlet Demir Yollarından ufak bir memur olan bir adamcağızındı o arsa. Bir Rum’dan kalmaydı o arsa. Ondan aldı arsayı içindeki molozu kaldırdı ve bir katlı hatta bir buçuk katlı bir evcik yaptı oraya. Ve hala o ev duruyor orada. Onun bitişiğindeki yer ise bizim evin olduğu yer işte. 25 numaraydı eskiden ama sonradan numaralar değişmiş gene ondan sonra başka bir numara olmuş o arsa.
Sizin eviniz okulun karşısındaki Akifbey sokağında değil mi? Valpreda Apartmanından Haydarpaşa çayırına, önüne inen sokak Akifbey Sokak.
Bizim ev doğrudan doruya o Düz Sokak denilen caddedeydi. Yani sapak sokaklarda değil.
Yani İskele Sokağın aşağılarında.
Evet oradaydı. Hatta Lefter Apartmanı vardı ve onun tam karşısında bulunuyordu.

                                             Semavi Eyice'nin İskele Sokaktaki Evi


1. Bölümün Sonu. Devam edecek..
ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN EYLÜL 2018
Blogumdan yazı yayınlayanların üst satırdaki ATILGAN BLOG ARİF ATILGAN imzasıyla yayınlamaları gerekir.

1 yorum:

  1. Semavi Beyin bahsettiği 1930'lardaki kaymakam Sayın İhsan Kazak'tır.

    YanıtlaSil