Yeldeğirmeni
TÖKEN AİLESİNİN EVİ
Arif
Atılgan
1906
tarihli haritalarda görülen Uzunhafız Sokağındaki evle ilgili ilk belgesel bilgiler 1921 yılına aittir.
Yazılanlardan anlaşıldığına göre daha önceki tarihlerde burası Kızlar Ağası
İbrahim Ağa Tarikatına, Vakıftan 192.5 kuruş kira ile tahsis edilmiş.
Eski
kayıtlarda ‘Bahçe ile birlikte bir kapı ev’ olarak belirlenen Ev, ‘Sağ
tarafında Süleyman Efendi Evi ve Bahçesi, sol tarafta Artin Evi, arkada Ali Efendi
Evi ve cephesi olduğu’ şeklinde tarif ediliyor. Arsa alanı bahçeyle birlikte
70.95mt2 dir.
1921
yılında, yeni sahipleri Safiye Hanım ile Hasan Tahsin Efendi olmuş. 10 Ekim
1926 tarihinde, Hasan Tahsin Efendinin üzerinde iken alınan 500TL borç için Emniyet
Sandığına teminat gösterilmiş. 2 ay sonra 9 Aralık 1926 tarihinde Hasan Tahsin Efendi
vefat etmiş. Ev, oğlu Sadettin Bey ile kızları Fatma Nimet ve Nevber Hanımlara
kalmış. Mirasçılar 20 Mart 1927 tarihinde borcun tamamını ödemiş ve ev üzerlerine
devredilmiş.
3
Mirasçı, 2 gün sonra 22 Mart 1927 tarihinde evi ‘750 adet yüz kuruşlara’, yani 750x100=75.000kuruşa,
yani 75.000/100=750TL’ye Ester Adefna’ya satarlar.
1933
tarihli Bina Vergisi kaydında Ev, ‘Bodrumda mutfak, fevkında taşlık; Birinci kat bir antre iki oda;
İkinci kat bir oda bir sofa; Üçüncü
kat bir çatı arası odası olup su ve elektrik; Birazda bahçesi var; Haricen
boyalıdır.’ şeklinde tanımlanmıştır.
Ev
38mt2 tabana oturtulmuş. İki yanındaki yangın duvarlarının biri kendine, diğeri
komşuya aittir. Bodrum + zemin + 1. normal kat + çatı katı olarak inşa edilen Ev ahşaptır. Bodrum Katta mutfak, banyo-WC
ve kömürlük; Zemin Katta antre, iki oda; 1. Normal Katta sofa, WC ve 1 oda;
Çatı arasında ise 2 oda bulunmaktadır. 1. Katta bulunan cumbanın üzerindeki
balkona, sadece çamaşır asmak için Çatı Arasındaki odanın penceresinden
atlayarak çıkılmaktadır.
Ev
10.03.1943 tarihinde Zehra Günal’a satılmış. Günal, Zehra Hanımın kızlık
soyadıdır. Bu sırada Kamil Töken’le evli olup soyadı Töken’dir. Evin kapı
numarası 175 dir.
Töken
ailesi en uzun süre evde yaşayan ve eve sahiplik yapan ailedir. Dolayısıyla ev
Onların soyadıyla anılmalıdır.
Ben,
1950’li yılların sonlarından itibaren 1970’li yılların başlarına kadar bu aile
ile aynı sokakta komşu oldum. Ailenin Serpil, Sevinç, Mehmet isimli 3 çocuğu
vardı. Annelerimiz birbirlerinin ‘Gün’lerine giderdi. Sokağın güzel evlerindendi. Aslında üç kardeş te
benden büyüktür ama en küçükleri olan Mehmet Töken yaşıma daha yakındı. Yıllarca
arkadaşlık yaptık. Serpil ve Sevinç ablalar evlenmişlerdi. Mehmet ile top
oynardık. Bazen küçük yaştaki yeğeni Timuçin’i yanında getirirdi.
Kamil
Amca Bodrum Katta kendine küçük bir atölye kurmuştu. El aletleriyle bazı işler
yapardı. Bahçeye kümes yapmıştı. Kümesteki horoz geceden ötmeye başlarmış.
Bitişik komşuları olan arkadaşımız Hale’nin annesi Sıdıka Hanım bu sesten
rahatsız olmuş. Bunu duyan Kamil Amca kümesi kaldırmıştı. Diğer bitişik
komşuları ise Madam Beki ve ailesiydi.
Aile
1980’li yıllarda buradan taşındı. Evi kiraya verdiler. Ancak sonunda satmaya
karar vermişler.
06.05.1992
tarihinde evi Halide Edip Işıklıoğlu’na satarlar.
22.10.2004
tarihinde ise Halide Edip Işıklıoğlu, evi Erhan Nuhoğlu-Eda Nuhoğlu’na satar. Kapı
numarası 131 olmuştur. Evin son sahipleri yasa ve yönetmeliklere uygun
restorasyon yapmak isterler. İşi üstlenen mimar kardeşimiz restitüsyon için
bazı sıkıntılar olunca beni arar. Kendileriyle bu şekilde tanıştım.
Onlara
yardımcı olmaya çalışırken elime geçen belgelerle evin öyküsünü çıkarmak
istedim. Bu arada Sevinç Abla ile görüştüm. Kendisi dünyaya geldiği yıl aile bu
eve taşınmış. Buradan gelin gittiğini anımsıyorum. İlk eşi İTÜ Mimarlık
hocalarımızdan Prof. Dr. Nihat Toydemir idi.
2017 Yılında Ev
Evin
yeni sahipleri evle ilgili bir anımı sordular. Giriş merdivenlerinin iki
yanındaki düz betonlarda otururken sohbetler yaptığımızı anlattım. Bu tip
evlerde oturanların, çocuklardan en çok rahatsız oldukları durumdu bu. Yeni sahipleri,
‘Artık sizin oturduğunuz yere sevgililer oturuyor. Onların konuşmaları sizin
konuşmalarınızdan daha rahatsız edici emin olun.’ dediler.
Bazen
çocuklar pencerelere oturtulurdu. Parmaklıkların arasından ayaklarını uzatırlar,
dışarıdakilerin oyunlarına katılırlardı.
Bir
gün sokak çocuksuz kalacak denseydi eğer o yıllarda, kesinlikle kimseyi
inandıramazlardı.
Ailenin büyükleri olan Kamil Töken ve Zehra Töken ile en küçüğü Mehmet Töken artık aramızda yoklar.
Baktığınızda
bir ev.. Asırlık öyküsü var ama..
ARİF
ATILGAN ARALIK 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder