Kent Öyküleri
YELDEĞİRMENİ’NDE BİR KÖŞK VE ANILARI
Arif Atılgan
Nedense
Yeldeğirmenliler bile semtlerinden bahsederken ‘fakir’ tanımını kullanırlar. Hâlbuki
Karakolhane Caddesi, üzerindeki tramvay hattıyla Kadıköy’ü Üsküdar’a bağlayan tek
ana aks olmuştur yıllarca. Bu sebepten çevresinde zengin bir kesimin yaşadığı
yadsınmamalı. Mütevazı kelimesi daha yakışır Yeldeğirmenlilere.
1940'lı yılların sonlarında
2. Dünya savaşının ağır ekonomik etkisi vardır. Ancak Dr. Bitran’ın evinin cami
tarafındaki bitişiğinde oturan kemancı Zeki Bey, evinde keman çalıp şarkı
söylediğinde bütün sokak halkının dışarıda Onu dinlediğini de anlatır o yılları
yaşayanlar. Önceki yazılarımdan birinde piyanolu evler olduğunu yazmıştım. Şık
giyimli insanlarıyla Yeldeğirmeni, renkli ve hareketli bir semttir.
1900'lü yılların
başından itibaren Kır Kahvesi Sokakta iki büyük köşk göze çarpar. Hasan Paşa Köşkü
ile Ali Paşa Köşkü. Hasan Paşa Köşkünün arka bahçesi tren yoluna bitişik olup bahçenin
bir yanında Özen Sineması diğer yanında Kaynak ailesinin bahçesi vardır.
Ali Paşa Köşkü, Hasan
Paşa Köşkünün karşı sırasında Rasim Paşa Caminin bahçesine bitişiktir. Köşkün
girişinin üstünde iki kat, yanında ise selamlık bulunur. Köşk yaşayanlarının
içinde ev işlerine yardımcı olan ‘Kızlar’ vardır. Kızlar, ev içinde
yardımcıdırlar ama evlat gibi görülürler. Bazıları küçük yaşta eve
gelmişlerdir. Aliye, Naile, Dilber, Hayriye, Rabia, Binnaz anımsanan isimlerdendir.
Onlara evin kızı gözüyle bakılır, okula gönderilir, yetiştirilir ve sonunda gelin
edilirlerdi.
Ali Paşa Köşkü
Örneğin: Kızlardan
Aliye, Girit’lidir. 3 yaşındayken ana-babası şehit düşmüş, yalnız kaldığını
gören Ali Paşa Onu sahiplenerek İstanbul’a getirmiş, evlat gibi diğer kızlarla
birlikte yetiştirmişti.
Ali Paşa 1918 yılında
öldükten sonra savaşın da etkisiyle ailenin ekonomik durumu bozulmuştu. Yine de
evdeki Kızlar bırakılmamıştı.
Bugün Köşkün Yerinde Bu Apartman Var
Kızların hepsi iyi
evlilik yapmış, bazıları han-hamam sahibi olmuştur. Yazıya konu olan ikisinden Aliye,
DDY de çalışan Zeki Bey ile evlenmiştir. Naile ise arabacı Ali ile evlenmiş,
ancak bir süre sonra verem olup ölmüştür.
1950'li yılların
başları.. Diğerleri gibi Aliye de gerektiği zamanlarda köşkün ihtiyaçları için
çarşıya çıkmaktadır. Bazen Kadıköy, bazen Yeldeğirmeni çarşısında alış veriş
işini yapar Aliye Hanım. Yeldeğirmeni çarşısına çıktığında namaz vakti Bakkal
Sabahattin’in dükkânına uğrar, orada bir köşede namazını kılar, kendisiyle
sohbet eder, bakkaliye alış verişini yapar ve öyle eve döner. Bakkal Sabahattin,
yakışıklı, kültürlü güzel konuşmasını bilen bir insandır.
Bakkal Sabahattin Bey O yıllarda
Bir gün yine Onun
dükkânında namazını kıldıktan sonra ikisi sohbete dalarlar. Laf, köşkün kızlarından
Naile’ye gelir. Naile’nin hastalanıp ölmesi semtteki herkes gibi Sabahattin Beyi
de üzmüştür. Aliye Hanım birden Ona, ‘Naile sana âşıktı, seni sayıklayarak
öldü’ deyiverir. Böyle bir habere hazırlıksız olan Sabahattin Bey şaşırır.
Söyleyecek bir şey bulamaz.
Sabahattin Bakkal, Soldaki Birinci Tenteli Dükkân
O yılların semtinde
kendi içinde yaşanan duygulardan biridir bu. Yalnızca yaşayanın yaşadığını
bildiği, belki bir iki yakınla paylaşılan sır. Romancıların ilhamı..
Günümüzde sevgiliyle çekilen
selfiyi Face’de paylaşıp akşam başkasıyla yemeğe çıkmalar olduğu düşünülürse..
Aile 1950 li yılların ikinci yarısında köşkten taşınmış, bir süre köşkte kiracılar oturmuştur.
Köşk 1960 lı yılların ikinci yarısında satılmış, yerine bugünkü apartman inşa edilmiş.
Ali Paşanın torunu
Adnan Giz, 1980 li yıllarda ‘Bir Zamanlar Kadıköy’ kitabını yazmıştır.
Adnan Giz’in oğlu Ali
Giz 1960-1990 yılları arasında Kızları görmüştür. Onlar, bayramlarda
aileleriyle birlikte büyüdükleri evi görmeye gelirler, sonra da Paşanın ailesinden geri kalanları
ziyaret ederlermiş. Ali Giz, Aliye’yi Aliye Nine olarak bilir.
Köşkün bugüne kalmış bir fotoğrafı yoktur.
ARİF ATILGAN ARALIK
2016